Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/1064 E. 2022/1939 K. 15.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1064
KARAR NO : 2022/1939

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GAZİANTEP 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/06/2021
NUMARASI : 2020/575 Esas, 2021/398 Karar
DAVACI :
VEKİLLERİ :

DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 15/12/2022
YAZIM TARİHİ : 15/12/2022

Taraflar arasında görülen davada Gaziantep 2. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 01/06/2021 tarih ve 2020/575 esas, 2021/398 karar sayılı kararın istinaf incelemesi davacı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı HMK’nın 353. maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

– K A R A R –

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilİ ile davalının 18/02/2020 tarihinde dilekçe ekinde bulunan sipariş formuna konu ürünlerin davalı tarafından müvekkile satılarak teslim edilmesi konusunda anlaştıklarını, müvekkilinin aynı tarihte ön ödeme gerçekleştiğini, siparişe konu bu ürünler cerrahi maske üretiminde kullanılan …. cinsi ürünün % 99 oranında filtreleme sağlayan kumaş olduğunu, anlaşma kapsamında 3.717 kg ürünü kilogramı 2,6 USD karşılığında olmak üzere, sipariş formundaki diğer ürünler ile birlikte en geç 07/03/2020 tarihine dek teslim etmeyi taahhüt ettiğini, devam eden süreçte aynı ürüne ilişkin siparişi aynı şartlarda 3.750 kilograma anlaşmanın yükselttiğini, ancak davalının anlaşma şartlarını yerine getirmediğini, davalının …deki alıcılar daha yüksek fiyat teklif ettiklerini eğer ürünleri teslim almak istiyorsa fiyatı yükseltmesi teklifini müvekkilinin kendisinin de başka firmalara taahhütü bulunduğundan ve ticari itibarının zedelenmemesi için bu defa kilogramı 18 USD olarak kabul etmek zorunda kalmış karşılığı 445.000 TL 04/03/2020 tarihde, 52.500 TL 05/03/2020 tarihinde ödemek zorunda kaldığını, ancak davalının edimini yerine getirmediğini, siparişin çok altındaki 1.477 kg ürünü teslim alabildiğini, davalının kilogramı 45 USD ye çıkarılması talebini kabul etmediğini, davalının haksız olarak 45 USD üzerinden 1.477 kg haksız faturayı müvekkiline gönderdiğini, faturanın davalıya iade edildiğini, teslim edilmeyen 2.273 kg ürünün güncel tutarı kadar müvekkilinin güncel zararının oluştuğunu, fazladan ödenen 62.370 USD tutarında zararının oluştuğunu, müvekkilinin 3. Kişi ile maske satım sözleşmesi yaptıklarını, müvekkilin sözleşmeye konu ürünleri teslim etmediğinden 1.250.000 USD ödeme gerçekleştirecekken mahrum kalınan kar oranında maddi zararın oluştuğunu, aynı sözleşmeye ilişkin 100.000 USD tutarında cezai şart ödemek zorunda kaldığını, uğranılan zararın tazmini için davalıya noter ihtarname gönderildiğini ancak sonuçsuz kaldığını, arabulculuğun anlaşama ile sonuçlandığını, tüm bu nedenlerle 50.000 TL maddi tazminat ve 50.000 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin davacı ile herhangi bir ticaretinin olmadığını, söz konusu faturalar incelendiğinde …. isimli şahıs ile ticaret yaptığını, …..ın imzasının bulunduğu, fatura ve irsaliyenin kendisi adına olduğunu ve imzalandığını, sipariş formunun da şahıs tarafından imzalandığını, davanın aktif husumet yokluğu ile reddinin gerektiğini, ceza şart olarak 100.000 USD ödediğini iddia eden davacı zararının 780.000 TL ve 50.000 TL manevi tazminat üzerinden harcın yatırılması gerektiğini, tensiben verilen ara karara uyulmayarak açmış olduğu davanın kısmi dava olduğunu belirterek ara karara uyulamayarak 50.000 TL tutarlı yapmış olduğu talebini dörde bölerek mahkemeye dilekçe ile sunduğunu, davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığı ve 100.000 TL cezai şarta dayandırdığını alacağın sabit olduğunu bu yüzden davanın usulden reddi gerektiğini, davacının ancak ıslah dilekçesi ile davasını kısmi davaya çevirebileceğini, bu husus yerine getirilmediğinden davanın usulden reddinin gerektiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Mahkemece; “…. TTK 21/2 maddesine göre “Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren 8 gün içinde faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır” Anılan kanun metni çoğu davada alacağın varlığının ispatı konusunda delil olarak sunulmakta ise bu kanun maddesinin tam da davaya konu olan bir tür anlaşmanın yapıldığı ancak sözleşme içeriğinin ne olduğu konusunda çekişme bulunan haller için düzenlenmiş olup, kanuni süre içerisinde itirazda bulunmayan davacının sözleşmenin bu şekilde kurulduğunu tacirler için geçerli bu madde hükmüne göre kabul etmiş sayılacaktır.

Bu halde davalının teslim etmediği 2.273 kg ürünün bedeli söz konusu olmayacak 15.000 TL lik kısmi davanın reddi gerekecek, zaten karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde parça borcu olanın edimini yerine getirmemesi nedeniyle edim yerine para talep etmesinin ancak sözleşmeden dönülmesi durumunda söz konusu olacağı, sözleşmeden dönmeye ilişkin TTK 18/3 şekil şartlarına riayet edilmediği kaldı ki davacının sözleşmeden döndüğünü belirtir bir açıklamanın da dava dilekçesinde yer almadığı, sözleşmenin yerine getirilmemesinden kaynaklı kar kaybına yönelik şimdilik 10.000 TL kısmi davasının ise TBK 125 ve 126 maddelerinde düzenlenen borçlu temerrüdünde alacaklının seçimlik haklarından borcun ifasından vazgeçerek uğramış olduğu müspet zarara ilişkin bir talep olduğu, yukarıda az önce açıklanan sebepten dolayı borçlu temerrüdünün söz konusu olmadığı, kaldı ki temerrüde düşürme ve sözleşmeden dönmeye ilişkin TTK 18/3 te bulunan şekil şartlarına uygun bir ihtarın bulunmadığı davanın bu yönüyle reddi gerekmiş, cezai şarta yönelik 10.000 TL tazminat isteminin ise cezai şartın hukuki şartlarının tekemmül ettiği var sayılsa bile sözleşmeye aykırılıkta bulunmayan davalının bu zarardan sorumlu olmayacağı bu yönüyle davanın reddi gerekmiş, manevi tazminata hükmetmek için oluşan manevi zarar unsurunun olayımızda var olmadığı bu yönüyle davanın reddi gerekmiş, sözleşmede kararlaştırılan ödeme miktarından fazla ödediği tutar olan şimdilik 15.000 TL kısmi davaya yönelik olan talep ile ilgili olarak da davalı defterleri ile de sabit olduğundan davanın bu yönü ile kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş 5.171,85 TL nin daha öncesinde bir temerrüdün olmaması ve talep sonucunda dava tarihi ile birlikte istenmiş olması nedeniyle dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş olup, davacı yan yemin deliline dayanmadığı görüldüğünden bu konuda hatırlatmaya gidilmemiştir.” gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, borcun ifa edilmemesinden kaynaklı 15.000 TL’lik alacağa yönelik kısmi davanın reddine, borcun yerine getirilmemesinden kaynaklı kar kaybına yönelik 10.000 TL’lik kısmi davanın reddine, cezai şartın ödenmesinden kaynaklı zarara yönelik 10.000 TL lik kısmi davanın reddine, fazladan ödemeye ilişkin 15.000 TL lik kısmi davanın kısmen kabulü ile 5.171,85 TL sebepsiz zenginleşmeden kaynaklı alacağın 13/11/2020 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verimesine, 50.000 TL’lik manevi tazminat davasının reddine karar verilmiştir.

Karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili tarafından davalıdan öncelikle 3.717 kg …. cinsi ürün sipariş edildiğini, devamında tarafların karşılıklı mutabakatı ile ürün miktarının 3.750 kg’ye yükseltildiğini, dolayısıyla taraflar arasında siparişe konu ürün miktarının 1.477 kg’ye düşürülmesinin hiçbir zaman söz konusu olmadığını, davalı tarafla siparişe konu ürün miktarının düşürülmesi yönünde herhangi bir anlaşma sağlanmadığını, müvekkili tarafından hiçbir zaman bu yönde bir irade ortaya konulmadığını, aksine müvekkilinin ödemeleri 3.750 kg …. karşılığı yaptığını, davalı tarafından da herhangi bir itirazda bulunulmadığını, davalının aksi yönde bir iddiası bulunmakta ise bunu ispat etmek zorunda olduğunu, ancak davalının bu duruma ilişkin somut herhangi bir delil ortaya koymadığını, hatta taraflarınca yapılan ödemeleri de kabul ettiğini, bu açıklamalar çerçevesinde yerel mahkemenin gerekçeli kararındaki değerlendirmeleri neye dayanarak yaptığına anlam verilemediğini, yerel mahkemenin davalı tarafın iddialarını dahi aştığını ve dosyadaki bu kadar somut veriyi/delillerini göz ardı ettiğini, davalının kusurlu şekilde sözleşmeye konu yükümlülüklerini yerine getirmediğini ve müvekkilinin zarara uğramasına neden olduğunu, müvekkilinin zarar kalemlerinden birisinin davalıya taahhüt etmesine rağmen müvekkiline teslim etmediği 2.273 kg ürüne ilişkin olduğunu, 2.273 kg ürünün güncel değerinin müvekkiline ödenmesi gerektiğini, yerel mahkeme tarafından söz konusu taleplerinin yine hukuka aykırı nitelikte bir takım gerekçeler ortaya atılarak reddedildiğini, ayrıca müvekkilinin davalı tarafın kusurlu eylemleri nedeniyle üçüncü kişilere karşı edimlerini yerine getirmediğinden üçüncü kişiye cezai şart ödemek zorunda da kaldığını, bu nedenle de maddi zararının oluştuğunu yerel mahkemece müvekkilinin bu zararının da görmezden gelindiğini ve taleplerinin reddedildiğini, oysa ki davalının tamamen kendi kusurlu eylemleri ile sözleşmeye aykırı davrandığını, yerel mahkemenin aksi yöndeki gerekçelerine itibar edilemeyeceğini, davalının bu kusurlu ve hukuka aykırı eylemleri nedeniyle müvekkilinin ticari itibarının zarar gördüğünü ve manevi olarak zarara uğradığını, bu hususta manevi tazminat talep etmelerine rağmen bu taleplerinin de yerel mahkemece reddedildiğini belirterek, yerel mahkemenin kararının kaldırılmasına, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla toplam 50.000 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiz uygulanmak suretiyle davalıdan tahsil edilerek müvekkiline ödenmesine, yine davalının haksız ve kusurlu eylemleri neticesinde müvekkilinin uğramış olduğu manevi zarara karşılık 50.000 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiz uygulanmak suretiyle davalıdan tahsil edilerek müvekkiline ödenmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini karar verilmesini talep etmiştir.

İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dava, TBK’nın 213. Maddesine dayanan, borcun ifa edilmemesinden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, yazılı gerekçe ile eksik ifa, kar kaybı ve cezai şart talepleri ile manevi tazminat telebinin reddine, davacıya verilen mala karşılık fazladan ödenen 5171,85 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
Davacının istemine dayanak olan belge 18/02/2020 tarihli sipariş formu olup, tarafların 3717 Kg … maske kumaşının 2,60 USD birim fiyatla davacıya satışı konusunda anlaştıkları, dosya kapsamında uyuşmazlık konusu değildir. Sipariş formu üzerine el yazısı ile “Ürünler Martın ilk haftası sizde 4 ile 7 mart arası” yazılmış ise de, davalı vekili bu yazının taraflarına ait olmadığını savunmuştur. Bu yazının aidiyetinin araştırılması gerekir.
Sipariş formları, alıcıların hangi fiyat üzerinden ve hangi miktarda ürün talep ettiklerini satıcılara bildirdiği belgelerdir. Bu belgelerin gönderilmesi, bir sözleşmenin ortaya çıkmasını sağlayan karşılıklı ve örtüşen irade beyanlarından ilki olması sebebiyle Borçlar Hukuku bakımından icap niteliği taşır.

Davacı vekili 3717 kg olarak sipariş edilen kumaşın karşılıklı mutabakatla 3750 kg’a çıkarıldığını, ancak davalının malın fiyatını önce 18 USD’ye yükselttiğini, taraflarınca bu miktar kabul edilmek durumunda kalınarak 3750 kg mal için 72900 USD karşılığı 445000 TL ödeme yapıldığını, bu hususun davalıya gönderilen dekontlara da işlendiğini ancak davalının yapılan bu ödeme karşılığında kendilerine toplam 1477 kg mal gönderdiğini ve birim fiyat yaklaşık 45 USD’den hesap edilerek fatura düzenlendiğini, faturaları kabul etmeyip iade ettiklerini belirterek teslim edilmeyen 2273 kg malın güncel tutarı için şimdilik 15000,00 TL, sözleşmeye göre fazladan ödenen bedel için şimdilik 15000,00 TL, kar kaybına karşılık şimdilik 10000,00 TL, üçüncü kişilere ödenmek zorunda kalınan cezai şart için şimdilik 10000,00 TL ile 50000,00 TL manevi tazminat taleplerinde bulunmuştur.

Davacı tarafından davalıya 04/03/2020 tarihli ödeme dekontu ile “3750 kg … ödemesi 72900 i karşılığı” açıklaması ile 392500,00 TL, 05/03/2020 tarihli ödeme dekontu ile “3750 kg …fark ödemesi” açıklaması ile 52500 TL olmak üzere toplam 445000 TL ödeme yapıldığı anlaşılmaktadır.

Davalı vekili pandemi nedeniyle …Valiliği tarafından piyasaya mal satışının yasaklandığını belirterek sipariş miktarı olan 3717 kg’ın karşılıklı mutabakatla 1477 kg’a düşürüldüğünü, ürün fiyatının da önce 18 USD’ye çıkarıldığını, piyasa koşulları nedeniyle davalının 45 USD’den mal almaya razı olduğunu ve yaklaşık 45 USD birim fiyatla düzenlenen faturalara da zamanında itiraz edilmediğini savunmuş ve cevap dilekçesine delillerini eklemiştir.
…Valiliği’nin 20/04/2020 tarihli yazıları ile piyasaya maske kumaşı satışının yasaklandığı, …ve … dışında sipariş alınmayacağı bildirilmiştir.

Davalı vekilinin cevap dilekçesine eklediği ve davacıya atfettiği Whatsapp yazışmalarında davacının “45 Dolardan da olsa 415 kilo aldım”, “Kg miktarı düşmesin, 3750 kilonun 415 kg aldım, kalanı gelecek değil mi” biçimindeki ifadeleri kullanılmış ise de, davacı tarafından anılan yazışma açıkça ikrar edilmemiş ve bu miktar üzerinden düzenlenen faturalar da iade edilmiştir. Ancak fatura iadesinin yasal süresi içerisinde yapılıp yapılmadığı dosya kapsamında netlik kazanmamıştır. Davalının davacıya gönderdiği 13/03/2020 ve 19/03/2020 tarihli faturalar davacı tarafından birim fiyata itiraz edilerek iade edilmiş ise de, davalı tarafça iadenin zamanında yapılmadığı savunulmuştur.

Faturaya süresinde itiraz etmeyen ve ticari defterine kaydeden tarafın, faturadaki birim fiyatı kabul ettiği düşünülmelidir.
Bu durumda mahkemece, davalı tarafından gönderilen faturalara yasal süresi içerisinde itiraz edilip edilmediği kesin olarak tespit edilmelidir. Faturaya süresi içerisinde itiraz edildiğinin belirlenmesi halinde ise, taraflar arasında 45 USD birim fiyat üzerinden anlaşma sağlandığını ispat yükünün davalı üzerinde olduğu gözetilmelidir. Davalı vekili cevap dilekçesinde diğer delillerinin yanında yemin deliline de dayanmıştır.

Yemin delili 6100 sayılı HMK’nın 225 ve devamı maddelerde düzenlenmiştir. Yemin kesin delillerdendir. Yemin deliline dayanan taraf, iddia veya savunmasının diğer delillerle ispatlanmamış olması nedeniyle bu delile sıra gelmiş olduğunu başka türlü bilemeyeceğinden; mahkeme, yemin teklif etmek hakkı bulunduğunu istek sahibine hatırlatmakla yükümlüdür. Şu durumda kural olarak, yemin teklifi hakkı kullandırılmadan karar verilemez.
Belirtilen nedenlerle mahkemece, tüm deliller toplanarak, davalının savunmasının diğer delillerle ispatlanamaması halinde davalıya yemin deliline dayanıp dayanmayacağı hatırlatılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.

Kabule göre de; davacı tarafça davalıya gönderilen …. Noterliği’nin… tarih,… yevmiye sayılı ihtarnamesi ile zararların giderilmesi için davalıya beş gün süre verilmiş ve ihtarname davalıya 06/08/2020 tarihinde tebliğ edilmiştir. Bu durumda davalının 12/08/2020 tarihinde temerrüde düşürüldüğünün kabulü ile bu tarihten itibaren ticari faize hükmedilmesi gerekirken dava tarihinden itibaren faiz işletilmesi doğru olmamıştır.

Öte yandan mahkemece, davanın kısmen kabul edilen bölümü için davacı lehine 4080,00 TL maktu vekalet ücretine, davanın reddedilen bölümü için de davalı lehine dört ayrı maktu vekalet ücreti toplamı 16320,00 TL vekalet ücretine hükmedilmiştir.
Oysa davacının parayla değerlendirilebilen taleplerinin toplam değeri 50000,00 TL olup bu miktarın 5171,85 TL’si kabul, geri kalan kısmı ile 50000,00 TL’lik manevi tazminat talebi reddedilmiştir. Bu durumda AAÜT’nın 10/4. Maddesindeki “Manevi tazminat davasının, maddi tazminat veya parayla değerlendirilmesi mümkün diğer taleplerle birlikte açılması durumunda; manevi tazminat açısından avukatlık ücreti ayrı bir kalem olarak hükmedilir.” düzenlemesi uyarınca davacı lehine kabul edilen 5171,85TL bakımından nispi ( maktunun altında kalması halinde maktu) vekalet ücretine hükmedildikten sonra, davalı lehine reddedilen maddi talepler bakımından tek bir vekalet ücretine ve reddedilen manevi tazminat talebi bakımından da ayrı bir vekalet ücretine ( sonuç olarak davalı lehine iki ayrı vekalet ücretine) hükmedilmesi gerekirken, davalı lehine dört ayrı maktu vekalet ücretine hükmedilmesi de doğru olmamıştır.

6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-a-6. maddesinde de; “Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması” halinde, HMK’nın 353/(1)-a bendi uyarınca bölge adliye mahkemesinin, esası incelemeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan kesin olarak karar vereceği yönünde düzenleme getirilmiştir.
Bu durumda, ilk derece mahkemesince uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle, istinaf istemine konu karara yönelik denetim yapılması mümkün değildir. O halde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a-6. maddesi uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne ve ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Gaziantep 2. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 01/06/2021 tarih ve 2020/575 esas, 2021/398 karar sayılı kararın KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf başvurma harcı dışında istinaf peşin karar harcı olarak alınan harcın isteği halinde davacıya İADESİNE,
5-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
Dair, HMK’nın 353. maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 15/12/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR. “5070 Sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”