Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/1063 E. 2021/1314 K. 22.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. GAZİANTEP BAM 11. HUKUK DAİRESİ
T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1063
KARAR NO : 2021/1314

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GAZİANTEP 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/04/2021
NUMARASI : 2021/144 Esas, 2021/265 Karar
DAVACI : …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVALI : 1 -…
VEKİLİ : Av. … – ….
DAVALI : 2 -…
VEKİLİ : Av. … – …
DAVANIN KONUSU : ….
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 22/09/2021
YAZIM TARİHİ : 22/09/2021

Taraflar arasında görülen davada Gaziantep 1. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 26/04/2021 tarih ve 2021/144 Esas, 2021/265 Karar sayılı kararının istinaf incelemesi davacı vekili ile davalı … vekili tarafından istenmiş olmakla, 6100 sayılı HMK’nın 353. Maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
-K A R A R-

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin …. yetkili bayii ….’den 2015 yılının Temmuz ayında … model benzinli aracı satın aldığını, aracı ….yetkili bayisi olan ….’ye 17/01/2017 tarihinde takasa götürmüş ve ekspertize sokturduğunu, ekspertizde aracın mikron kalınlığının çok yüksek olduğunu ve ön kaputunun değiştirilmiş olduğunu öğrendiğini, aracın ekspertize sokulduğunda 19/01/2017 tarihinde 6.750 km’de olduğunu, aracı satın aldığı …’de ekspertize soktuğunda yine aynı sonucun çıktığını, …. firmasının bu konu ile ilgili 2 gün içinde yazılı açıklama yapacağını bildirdiğini ancak herhangi bir açıklama yapılmadığını, müvekkilinin …Genel Müdürlüğüne 10/02/2017 tarihinde yazılı olarak başvuru yaptığını ancak buradan da dönüş yapılmadığını, bunun üzerine müvekkilinin aracı götürerek aldığı yere iade etmek istediğini ancak iadeyi kabul etmediklerini, bu nedenle öncelikle aracın ayıpsız yenisi ile değiştirilmesini, bu mümkün değil ise araç için ödenen bedelin fatura tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı …. vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde ileri sürülen iddiaların gerçeği yansıtmadığını, dava konusu aracın 30/06/2015 tarihinde trafiğe çıktığını ve boya şikayeti dışında davacı tarafından sorunsuz bir şekilde kullanıldığını, bu nedenle ayıpsız misli ile değişimi ya da bedel iadesini gerektirecek bir hukuki nedenin somut olayda bulunmadığından bahisle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle süresinde yapılmış olan bir ayıp ihbarı bulunmaığıdan davanın reddedilmesi gerektiğini, ayrıca davacının davasını zamanaşımı süresinde açmadığından zamanaşımı itirazında da bulunduklarını, davaya konu aracın üretiminden kaynaklı herhangi bir ayıbı bulunmadığını, hak talep edebilmek için maldeki ayıbın önemli olması gerektiğini, aracın kullanımını engelleyecek bir ayıbın bulunmadığından bahisle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava Gaziantep 2. Tüketici Mahkemesinde açılmış olmakla, Mahkemenin 2017/281E.- 2017/69 K. sayılı görevsizlik kararı üzerine dosyanın Gaziantep 1. Asliye Ticaret Mahkemesine gönderildiği; mahkemece 11/10/2017 tarih 2017/663 Esas 2017/929 Karar sayılı karar ile davanın reddine dair karar verildiği, hükme karşı davacı vekilinin istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, Dairemizin 04/02/2021 tarih, 2019/872 Esas – 2021/203 Karar sayılı Kararı kapsamında “(…) dava tüketici mahkemesine başvuru ve nispi karar ve ilam harcı yatırılmaksızın açılmış, Tüketici Mahkemesi’nce verilen görevsizlik kararı üzerine yargılamaya devam edilen istinaf incelemesine konu kararı veren Asliye Ticaret Mahkemesi’nde de 492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken harçlar alınmaksızın yargılamaya devamla karar verilmiştir. Bu durumda yukarıda yapılan açıklamalar ışığında mahkemece dava değeri üzerinden peşin 1/4 nispi karar ve ilâm harcı ve maktu başvuru harcı yatırmak üzere davacıya süre verilip, harcın yatırılması halinde işin esası incelenip sonucuna uygun karar verilmesi, yatırılmaması halinde, Harçlar Kanunu’nun 30. maddesi ve HMK’nın 150. maddesi gereğince işlem yapılması gerekirken harç alınmaksızın davaya devamla sonuçlandırılması doğru görülmemiştir. HMK’nin 355. maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık görülmesi halinde resen gözetilmesi gerektiğinden anılan eksiklik yönünden açıklanan yönlerde yasal düzenlemeler gereklerinin yerine getirilmek üzere mahkeme kararının kaldırılmasına” karar verilmiş, kaldırma kararı üzerine dosyanın gönderildiği Gaziantep 1. Asliye Ticaret Mahkemesince 2021/144 Esasına kaydedildiği anlaşılmıştır.
Gaziantep 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/04/2021 tarihli ve 2021/144 Esas-2021/265 Karar sayılı kararında; ticari satımlarda ayıp ihbarının olay tarihinde yürürlükte bulunan TTK’nun 23. maddesinde belirtilen süreler içinde yapılması gerektiği, açık ayıplarda 2 gün, açıkça belli olmayan ayıplarda 8 gün içinde ayıp ihbarı yapılacağı, ayıp ihbarının yapıldığını ileri süren kişinin ayıp ihbarının TTK’nun 18. maddesinde öngörülen şekilde noter marifetiyle, iadeli taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemiyle yapıldığı kanıtlanması gerektiği, somut olayda davacı tarafın, davalı satıcıdan satın aldığı aracı 2015 yılının Temmuz ayında teslim aldığı, ayıbın 19/01/2017 tarihinde açığa çıktığı, davacı tarafın, TTK’nun 23. maddesinde öngörülen sürelerde, aynı Kanunun 18/3. maddesinde belirtilen şekilde ayıp ihbarının yapıldığını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından doğrudan, davalı … Tarafından katılma yoluyla istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, yerel mahkemece dava dilekçesinde belirttikleri hususlarda araştırma yapmaksızın eksik inceleme sonucunda davanın reddine karar verildiğini, müvekkilinin .. yetkili bayii ….’den 2015 yılının Temmuz ayında … model benzinli aracı satın aldığını, aracı …. yetkili bayisi olan …’ye 17/01/2017 tarihinde takasa götürdüğünü ve ekspertize sokturduğunu, ekspertizde aracın mikron kalınlığının çok yüksek olduğunu ve ön kaputunun değiştirilmiş olduğunu öğrendiğini, aracın ekspertize sokulduğunda 19/01/2017 tarihinde 6.750 km’de olduğunu, aracı satın aldığı ….’de ekspertize soktuğunda yine aynı sonucun çıktığını, araçta maddi, hukuki ve ekonomik ayıp çeşitlerinin hepsinin mevcut olduğunu, davalının cevap dilekçesinde müvekkilinin araçtan yararlanmasında herhangi bir sorun olmadığından söz ettiğini, müvekkilinin aracını 2. el olarak satmak istediğinde araçta bulunan bu gizli ayıpların müvekkilinin malından istediği ücreti almasına engel olduğunu, her ne kadar ithalatçı firmanın toleransında olduğu söylense de araçtaki mikron kalınlığının halk arasında boya kalınlığının nedeninin araçta herhangi bir kazadan sonra aracın boyandığı izlenimini verdiğini ve bunun da aracın değerini düşürdüğünü, diğer bir yandan davalı tarafların cevaplarında hiçbir zaman bahsetmedikleri aracın ön kaputunun değiştirilmiş olmasının aracın 2. el olarak satılırken piyasa değerinin çok fazla düşmesine neden olacağını, aracın ön kaputunun değişmesi için aracın çok büyük bir kazaya maruz kaldığı izlenimi verdiğini, özetle araçta üretim hatası bulunup, bunun gizli ayıp olduğunda kuşku olmadığını, bu nedenle istinaf taleplerinin kabulüne, usul ve kanuna aykırı mahkeme kararının kaldırılmasına ve yeniden esas hakkında talepleri doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesini, öncelikle aracın ayıpsız yenisi ile değiştirilmesini bu mümkün değilse araç için ödedikleri bedelin fatura tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline ve davacıya ödenmesine, eğer bunlar mümkün değilse gizli ayıptan dolayı bedel indirimine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … katılma yoluyla sunduğu istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucu, davacı tarafın Türk Ticaret Kanunu’nun 23. maddesinde öngörülen sürelerde ve aynı Kanunun 18/3. maddesinde belirtilen şekilde bir ayıp ihbarında bulunmaması nedeniyle haksız davanın reddine hükmedildiğini, kararın bu yönden usul ve yasaya uygun surette takdir edilmiş olup davacı tarafın işbu karara karşı istinaf yasa yoluna başvurmasında hiçbir hukuki dayanağı bulunmadığını, TTK’nun 18/3. maddesine göre, ayıp ihbarının noter marifetiyle, iadeli taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemiyle yapıldığının kanıtlanması gerektiğini, somut olayda davacı tarafın davalı satıcıdan satın aldığı aracı 2015 yılının Temmuz ayında teslim aldığını, ayıbın 19/01/2017 tarihinde açığa çıktığını belirttiğini, bu bağlamda davacı tarafın TTK’nun 23. maddesinde öngörülen sürelerde, aynı Kanunun 18/3. maddesinde belirtilen şekilde ayıp ihbarının yapıldığını ispatlayamadığından davanın reddine yönelik hüküm kurulduğunu, davacı tarafın ayıp ihbarının nasıl yapılmasını gerektiğini açıklayan TTK 18/3 maddesine uymadan dava açtığını, ancak ilk derece mahkemesince davacının istemi zamanaşımı nedeniyle reddedildiği halde müvekkil yararına maktu vekalet ücretine hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırılık teşkil ettiğini, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’de maktu ücrete hükmedilecek durumlar sayılmış olup; zamanaşımı nedeniyle reddin bu kapsamda yer almadığını, ilk derece mahkemesince esasa ilişkin olarak verilen işbu kararın usule, yasaya ve yüksek mahkeme kararlarına uygun olduğu ve fakat “davalılar yararına maktu vekalet ücretine hükmedilmesi” yönünden hatalı olduğu kanaatinde olduklarını, AAÜT uyarınca müvekkil yararına maktu vekalet ücreti değil nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini belirterek yerel mahkemenin kararının hüküm kısmında yer alan (3) nolu bendinin; tarife uyarınca “davalılar yararına hükmedilecek nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesi” biçiminde HMK uyarınca düzeltilerek ve değiştirilerek onanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dava, ticari satıştan kaynaklanan ayıba dayalı değiştirme, bu mümkün değilse malın iadesi ve bedelinin fatura tarihinden itibaren yasal faizi ile tahsili, şimdilik 100 TL maddi, 1000,00 TL manevi tazminatın 17/01/2017 tarihinden itibaren yasal faizi ile tahsili, istemine ilişkindir.
Mahkemenin 11/10/2017 tarih, 2017/663 Esas, 2017/929 Karar sayılı kararı ile ayıp ihbarının süresinde ve TTK’nın 18/3. Maddesinde belirtilen usule göre yapıldığı ispatlanamadığından davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Dairemizin 04/02/2021 tarih, 2019/872 Esas, 2021/203 Karar sayılı kararı ile davacıya dava değeri üzerinden nispi karar ve ilam harcı ile başvuru harcını tamamlaması süre verilip, yatırılması halinde işin esasının incelenmesi, aksi halde Harçlar Kanunu’nun 30. Maddesi ile HMK’nın 150. Maddesi gereğince işlem yapılması gereğinden bahisle ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak dosya mahkemesine gönderilmiştir.
Dairemizin kaldırma kararından sonra ilk derece mahkemesinde yeniden yapılan yargılamada davacıdan başvurma harcı ile maddi ve manevi tazminat istemleri için ayrı ayrı maktu karar ve ilam harcı alınarak yargılamaya devamla esas hakkında hüküm kurulmuş ise de, Dairemizin kaldırma kararının gereği yerine getirilmemiştir.
Davacı, dava dilekçesinde ayıba dayalı değiştirme, bu mümkün değilse malın iadesi ve bedelinin fatura tarihinden itibaren yasal faizi ile tahsili, şimdilik 100 TL maddi, 1000,00 TL manevi tazminatın yasal faizi ile tahsili taleplerinde bulunmuş, mahkemece maddi ve manevi tazminat olarak bildirilen miktarlar üzerinden maktu harç alınmıştır. Davacının ayıba dayalı değiştirme, bu mümkün değilse fatura bedelinin iadesi taleplerinin bulunduğu sabit olduğuna göre, davacıya dava konusu aracın faturasını sunup dava değerini açıklaması için süre ve imkan tanınmalıdır. 492 sayılı Yasa’nın 30. maddesinde muhakeme sırasında tesbit olunan değerin, dava dilekçesinde bildirilen değerden fazla olduğunun anlaşılması durumunda yalnız o celse için muhakemeye devam olunacağı takip eden celseye kadar noksan değer üzerinden peşin karar ve ilam harç tamamlanmadıkça davaya devam olunamayacağı hükmü düzenlenmiş olup mahkemece, davacının bildireceği fatura değeri üzerinden eksik peşin harç ikmal ettirilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın re’sen kaldırılması gerekmiştir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nun 23.02.2021 tarih, 2020/2839 Esas, 2021/1589 Karar sayılı kararı da bu yöndedir.
Kabule göre de; 6102 sayılı TTK. m. 23/c hükmü, “Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda, Türk Borçlar Kanunu’nun 223’üncü maddesinin ikinci fıkrası uygulanır.” düzenlemesini, TTK. M. 18/3 hükmü, “Tacirler arasında, diğer tarafı temerrüde düşürmeye, sözleşmeyi feshe, sözleşmeden dönmeye ilişkin ihbarlar veya ihtarlar noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile yapılır.” düzenlemesini, TBK. m. 223 hükmü ise; “Alıcı, devraldığı satılanın durumunu işlerin olağan akışına göre imkân bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satılanda satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp görürse, bunu uygun bir süre içinde ona bildirmek zorundadır. Alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır.” düzenlemesini içermektedir.
Somut olayda, alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmek ve haklarını korumak için ayıbı bu süre içinde satıcıya noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile ihbar yükümlülüğünü yerine getirmemiş olduğundan, mahkemece bu gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir.
Ancak, ayıp ihbarının yasal süre içerisinde yapılmadığı kabul edilmiş ise de, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 07/04/2021 tarih, 2020/5012 Esas, 2021/3420 Karar sayılı kararında; “Davalılar ayıp ihbar sürelerine uyulmadığını ileri sürmüş olsalar da benimsenen bilirkişi raporunda, araçta bariz şekilde ve sürüşü etkileyecek biçimde olmaması gereken sağ çekme problemi olduğu, imalat hatası niteliğinde gizli ayıp olduğu, davacının aracı aldıktan sonra 10.02.2012 tarihinde araçtaki arızalar nedeniyle davalıya başvurduğu, bu başvurudan sonrada benzer şikayetlerle başvuruda bulunduğu gözetildiğinde ayıp ihbar sürelerine uyulmadığı yönündeki itirazların yerinde görülmediği” belirtilmiştir.
Hal böyle olunca, mahkemece imalat hatası niteliğinde gizli ayıp olup olmadığı yönünde otomotiv bilirkişisine faturalar, servis kayıtları, tespit raporları ve dosyadaki tüm delillerin tevdii ile tarafların iddia ve savunmaları konusunda denetime ve hüküm kurmaya elverişli rapor alınarak, davacının ayıbın ortaya çıkmasından sonra davalıya başvurduğuna dair 14/02/2017 tarihli davalı cevabı da incelenerek sonucuna göre ayıp ihbar sürelerine uyulup uyulmadığı değerlendirilmeden ve tartışılmadan karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Bu nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin ve davalı …’nin istinaf başvurularının esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin KABULÜNE,
2-Gaziantep 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/04/2021 tarih ve 2021/144 Esas, 2021/265 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf başvurma harcı dışında istinaf peşin karar harcı olarak alınan harcın istekleri halinde davacıya ve davalı ….’ye İADESİNE,
5-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
HMK’nın 353. maddesi uyarınca kesin olmak üzere 22/09/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi


Başkan

e-imzalıdır.

Üye

e-imzalıdır.

Üye

e-imzalıdır.

Katip

e-imzalıdır.

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR. “5070 Sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”