Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/1054 E. 2021/1344 K. 23.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1054
KARAR NO : 2021/1344

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP : .

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GAZİANTEP 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 31/05/2021
NUMARASI : 2020/716 Esas, 2021/322 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR :
:
:
:
DAVANIN KONUSU : Alacak
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 23/09/2021
YAZIM TARİHİ : 23/09/2021

Taraflar arasında görülen davada Gaziantep 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce 2020/716 Esas sayılı dosyası üzerinden 08/01/2021 tarihinde verilen ihtiyati haciz talebinin reddine ilişkin kararın istinaf incelemesi davacı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı HMK’nın 353. maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

– K A R A R –

Davacı vekili; müvekkili şirket tarafından cari hesaptan kaynaklanan alacağın tahsili için davalılardan …. Şti’ye …İcra Müdürlüğü’nün …esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, söz konusu takip dosyası kapsamında davalı ….’in ticaret sicilde kayıtlı ve bilinen adreslerinde haciz tatbik edildiğini, ancak alacağın tahsili yönüde olumlu bir netice elde edilemediğini, davalı …’ın sahibi olan …’ın oğlu … adına … Şti adında yeni bir şirket kurarak aynı faaliyet konusunda ticari hayatına devam ettiğini, davalı … ile …’ın ikametgah adreslerinin dahi aynı olduğunu, iki şirketin unvar benzerliklerinin yanında faaliyet konularının da aynı olduğunu, …’ın ticari faaliyetlerinde kullanılan etikette dahi …’ın isminin geçtiğini, davalı şirketler arasında unvan benzerliğinin, faaliyet konusu benzerliğinin, iki şirketin ekonomik ve yönetimsel olarak bir bütün olduklarını gösterdiğinden davalı şirketlerin özdeş olduğunu ve perdeyi kaldırma teorisi uyarınca davalı şirketlerin müşterek ve müteselsilen sorumlulukları bulunduğunun kabul edilmesi ile birlikte 10.457,56 TL alacağın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 06/08/2021 tarihli dilekçesi ile de huzurdaki davada yaklaşık ispat koşullarının oluştuğunu, davalıların mal kaçırma riski olduğunu, daavlıların şirketin alacağının tahsilini engelleyici davranışlarda bulunduğunu, bu hususun istinaf karar ilamı ile de sabit hale geldiğini ileri sürerek davalıların taşınır, taşınmaz, menkul, gayrimenkul malları ve, 3.kişilerdeki hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz niteliğinde ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
Davalılar davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece somut olayda, davacının alacağının cari hesaba dayanmakta olduğu, davacı tarafın davalı … Şti. aleyhine … İcra Müdürlüğü’nün… Esas sayılı dosyasında başlatılan takipte itiraz edilmeden kesinleşen cari hesap alacağından diğer davalılar … Şti. ve …’ın tüzel kişilik perdesinin aralanması hükümlerine göre sorumlu tutulmasını talep ettiği, davacı taraf her ne kadar istinaf karar ilamını dayanak göstererek yaklaşık ispat ölçüsünün sağlandığını belirtmiş ise de istinaf karar ilamı eksik inceleme, delillerin değerlendirilmemesi sebebiyle verilmiş bulunduğu, mevcut dosya durumu itibariyle davacı tarafın, ihtiyati haciz için aranan ispat ölçüsünü sağlamadığının değerlendirildiği gerekçesiyle ihiyati haciz talebinin reddine karar verilmiştir.
Davacı Vekili; ilk derece mahkemesinin red kararı usul ve yasaya aykırı olduğunu, mahkemece ihtiyati tedbir niteliğinde ihtiyati haciz kararı verilmesine ilişkin taleplerinin reddine karar verilmesinin doğru olmadığını, ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için, alacağın varlıgı hakkında mahkemece kanaat edilmesinin yeterli olduğunu, mahkemenin, alacağın varlıgına kanaat getirmesinden anlasılması gerekenin ise, alacağın usul hukuku kurallarına göre kesin bir sekilde ispat edilmesi olmayıp, alacağın varlıgını gösteren delillerin yaklasık ispat ölçüsünde sunulması olduğunu, somut olayda, müvekkili davacının alacağının cari hesaba dayanmakta olduğu, davacı taraf davalı …Şti. aleyhine … İcra Müdürlügü’nün … Esas sayılı dosyasında baslatılan takibe itiraz edilmediğini, mahkemenin ret kararının müvekkili şirketin hakkını elde etmesini güçleştireceğini, yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmediğine dair tespitin hatalı olduğunu, alacağın varlığı hususunun kesin olduğunu, davalılardan …. Şti. aleyhine başlatılmış olan … İcra Müdürlüğü’nün ….Esas sayılı dosyasında baslatılan takibine davalı icra takip borçlusunun itiraz etmemesi üzerine kesinleştiğini, dolayısıyla ortada kesinleşmiş bir alacak olduğunu, davanın …. Şti.’nin kesinleşmiş bu borcundan diğer davalılar, …, … ve ….Şti.’nin tüzel kişilik perdesinin aralanması ilkesi gereği sorumlu tutulup tutulamayacaklarına ilişkin olduğunu, istinaf kararında da belirtildiği gibi davalılara 12.03.2018 tarihli celsede ticari defterlerini ibraz etmek üzere süre verildiğini, verilen sürede defterlerin ibraz edilmemesi halinde mevcut delil durumuna göre yargılamaya devam edileceği ve perdenin aralanması teorisi kapsamında davacı tarafın beyanlarına itibar edileceği hususunun muhtıra ile tebliğine karar verildiğini, muhtıranın davalı … Şirketine TK 35’e göre tebliğ edildiğini, ancak karşı tarafça herhangi bir belge ibraz edilmediğini, davalı tarafça defter ibrazı yapılmadığından yaklaşık ispatı koşulunun gerçekleştiğini, tüzel kişilik perdesinin aralanması gerekçesi ile diğer davalıların sorumlu tutulmalarına yönelik iddialarının haklılığın istinaf incelemesi ile sabit hale geldiğini, davalıların mal kaçırma ihtimallerinin bulunduğunu ileri sürerek ihtiyati haciz talebinin reddine ilişkin kararın kaldırılması ve ihtiyati haciz niteliğinde ihtiyati tedbir taleplerinin kabulüne karar verilmesi talebi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Uyuşmazlık, ihtiyati haciz istemine ilişkindir.
İnceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. Maddesi hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Davacı vekilince, “ihtiyati tedbir niteliğinde ihtiyati haciz” talebinde bulunulmuştur. İhtiyati tedbir, HMK 389. maddesinde, ihtiyati haciz ise İcra İflas Kanunu 257. maddesinde düzenlenmiş olup, yasada davacı vekilince anılan şekilde bir yasal düzenleme ve karar türü bulunmamaktadır.
6100 Sayılı Yasanın 389/1. maddesinde, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği belirtilmiştir.
Somut olayda, davacı tarafından davalılar, …, … ve ,,,,,. Şti.’nin tüzel kişilik perdesinin aralanması ilkesi gereği diğer davalı ,,. Şti.’nin borcundan sorumlu olduğunun tespitine ve alacağın davalılardan tahsiline karar verilmesi talep edilmiş ve davaya konu alacağın teminat altına alınabilmesi amacıyla devam eden yargılama sırasında davalı şirket adına kayıtlı menkul ve gayrimenkul mallar ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklar üzerine ihtiyati tedbir mahiyetinde haciz konulması talep edilmiştir. Mevcut davada, ihtiyati tedbir konulması talep edilen davalılar adına kayıtlı menkul ve gayrimenkul mallar ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklar davanın konusu değildir. Bu nedenle, sırf alacağı teminat altına alabilmek amacıyla dava konusu olmayan davalı şirket adına kayıtlı menkul ve gayrimenkul mallar ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklar bakımından ihtiyati tedbir kararı verilebilmesine hukuken olanak yoktur.
Öte yandan İİK’nun 257. maddesinde “Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklariyle diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir.
Vadesi gelmemiş borçtan dolayı yalnız aşağıdaki hallerde ihtiyati haciz istenebilir:
1 – Borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa;
2 –Borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadiyle mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisi kaçmaya hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlâl eden hileli işlemlerde bulunursa;
Bu suretle ihtiyati haciz konulursa borç yalnız borçlu hakkında muacceliyet kesbeder.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Davalılardan …Şti. yönünden kesinleşmiş icra takibi bulunduğundan davacının bu davalı yönünden ihtiyati haciz talep etmekte hukuki yararı yoktur. Diğer davalılar yönünden ise davacı taraf, Dairemizin 2019/333 Esas, 2020/988 Karar sayılı kararı ile davalılar …, … ve … Şti.’nin tüzel kişilik perdesinin aralanması ilkesi gereği diğer davalı …. Şti.’nin borcundan sorumlu olduğunu ileri sürmekte ise de Dairemizin anılan kararında davalı tarafa usulüne uygun muhtıra tebliğ edilmediği, tüm delillerin toplanmadığı ve bilirkişi raporu alınmadığı belirtilerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiş olup karar içeriğinde davacının iddialarının sabit kabul edildiği yönünde herhangi bir tespite yer verilmediği gibi ihtiyati haciz talep tarihi itibariyle Dairemiz kararında belirtilen eksiklikler henüz giderilmemiştir. Davalılar …, … ve ….Şti.’nin tüzel kişilik perdesinin aralanması ilkesi gereği diğer davalı … Şti.’nin borcundan sorumlu olup olmadığı hususu yargılamayı gerektirdiğinden ihtiyati haciz talep tarihi itibariyle ihtiyati haciz koşullarının oluştuğunu söylemek mümkün değildir. Bu nedenle mahkemece davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı anlaşıldığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken istinaf karar harcı peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 333. maddesi uyarınca artan gider avansının ilgili tarafa geri verilmesine,
5-HMK’nın 359/3 maddesi uyarınca kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, HMK’nin 353 ve 362/1-f bendi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 23/09/2021


Başkan

(e-imzalıdır)

Üye

(e-imzalıdır)

Üye

(e-imzalıdır)

Katip

(e-imzalıdır)

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR. “5070 Sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”