Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/974 E. 2022/399 K. 08.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/974
KARAR NO : 2022/399

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GAZİANTEP 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/02/2020
NUMARASI : 2017/939 Esas, 2020/217 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :

DAVALI :
VEKİLLERİ :

DAVANIN KONUSU : Tazminat
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 08/03/2022
YAZIM TARİHİ : 08/03/2022

Taraflar arasında görülen davada Gaziantep 1. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 26/02/2020 tarih ve 2017/939 Esas, 2020/217 Karar sayılı kararının istinaf incelemesi davacı ve davalı vekilleri tarafından istenmiş olmakla, 6100 sayılı HMK’nın 353. Maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkiline ait …. isimli işyerinde 06/05/2017 tarihinde yangın meydana geldiğini, çıkan yangın neticesinde işyerinde bulunan tüm eşyaların kullanılamaz hale geldiğini, kolluk kuvvetleri ve itfaiye ekipleri tarafından tutulan tutanakta yangının elektrik kontağından kaynaklandığının sabit olduğunu, müvekkili ile davalı şirket arasında …. tarih ve … numaralı 1 yıllık süreli İş Yeri Paket Sigortası poliçesi imzalandığını, tüm tahkikat evrakları, yangın raporu ve hasar gören malların faturalarının davalı şirkete gönderilerek müvekkilinin maddi zararının tazmininin talep edildiğini, ancak davalı şirket tarafından gönderilen faturaların gerçeği yansıtmadığı iddia edilerek taleplerinin reddedildiğini, dava dilekçesi ekinde sundukları belge ve faturalardan da anlaşılacağı üzere müvekkilinin zararının 311.932,08 TL olduğu, yine diğer hususlardan (iş yerinin durması, kira ve işçi gideri, enkaz kaldırma, demirbaş ve dekorasyon hasarı vs.) dolayı da 100.000,00 TL’nin üzerinde zararı olduğunu, bu nedenlerle 300.000 TL maddi zarar ile işyerini çalıştıramamasından, işçi gideri, kira gideri ödemesinden kaynaklı zararları ile iş yerinin eski hale getirilip işyeri mülkiyet sahibine teslimi için yapılan masraflar, enkaz masrafları, demirbaş masrafları vs. için uğradığı 10.000,00TL maddi zararı ve yine iş yeri dekorasyon masrafları için uğradığı 5.000,00 TL maddi zararı olmak üzere toplam 315.000 TL maddi tazminatın 06/05/2017 tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt avans faizi ile tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; yangının harlayıcı bir madde kullanılarak çıkarıldığını, yandığı iddia edilen malların hacim olarak davaya konu iş yerine sığma imkanının bulunmadığını, var olduğu iddia edilen mallara ilişkin faturaların incelendiğini ve gerçekte olmadığının tespit edildiğini, yangını elektrik panosundan çıkmadığını ve odada elektrik panosu bile olmadığını; yangının 00:44’te çıktığının belirtildiği ancak itfaiye raporu ile yangının 07:33’te çıktığının teyit edilmekte olduğu ve bu durumun şaibeli olduğunu, uzmanlarınca çekilen resimler ve alınan raporların İTÜ nezdindeki elektrik mühendisleri ve yangın güvenliği uzmanlarınca değerlendirilmesi gerektiğini, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.

Mahkemece; “…Dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde: Dava, yangın sebebiyle oluşan maddi zararın tazmini talebine ilişkindir.

Davaya konu iş yerinde 06/05/2017 tarihinde yangın çıktığı ve bu yangın sonucunda davacıya ait bir kısım malların zarar gördüğü ihtilaflı değildir. Taraflar arasındaki temel ihtilaf yangının kasten çıkarılıp çıkarılmadığı ve dolayısıyla zararın poliçe teminatı kapsamında olup olmadığı ile zarar kapsamı konusundadır.

Dava konusu olaya ilişkin olarak tanzim edilen 08/05/2017 tarihli yangın raporunda “DEPONUN ELEKTRİK TESİSATININ KISA DEVRE YAPMASI SONUCU YANGIN ÇIKMIŞ OLABİLECEĞİ DÜŞÜNÜLMEKTEDİR.” şeklinde yangının çıkış nedeninin belirtildiği, …. Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen dosyamız davalısı sigorta şirketinin müşteki olduğu, dosyamız davacısının şüpheli olduğu ….Soruşturma sayılı dosyasında Kasten Yangın Çıkarma Ve Sigorta Bedelini Almak Amacıyla Dolandırıcılık Suçlarına ilişkin soruşturma yürütüldüğü ve yangının kasten çıkarıldığına yönelik herhangi bir delil bulunmadığı gerekçesiyle kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar verildiği, yine dosyamız davalısı sigorta şirketi tarafından Gaziantep 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/23 D.İş sayılı dosyasında delil tespiti talebinde bulunulduğu ve burada alınan raporda da “Mevcut elektrik tesisatının meydana gelen yangın olayına neden olabileceği” şeklinde tespitte bulunulduğu, ayrıca mevcut elektrik tesisatının binaya ait olduğu yönünde tespitlerde bulundukları anlaşılmıştır. Yine mahkememizce keşif üzerine alınan bilirkişi heyeti raporlarında bilimsel verilere dayandırılarak ve denetime elverişli olacak şekilde yangının çıkış nedeninin elektrik tesisatı olduğu tespit edilmiştir. Bu nedenle davalı tarafın yangının çıkış nedenine ilişkin olarak ileri sürdüğü hususlar yerinde görülmediği gibi; davalının şikayeti sebebiyle yürütülen soruşturmada yapılan tespitler, birbiriyle örtüşen raporlar birlikte gözetildiğinde bu konuda yeniden rapor alınması talepleri yerinde görülmemiş ve yangının davacının iş yerindeki elektrik tesisatından kaynaklandığı kabul edilmiştir.

Taraflar arasında, davaya konu iş yerinde bulunan mal stoku ihtilaflıdır. Davacı taraf sundukları faturalar ve defterlerin esas alınması gerektiğini ileri sürmüş; davalı taraf ise faturalar konusunda araştırma yaptıklarını ve gerçeği yansıtmadığını, faturaların sahte olduğunu, ayrıca iddia edilen malın davaya konu iş yerine sığma ihtimalinin bulunmadığını ileri sürmüşlerdir.

Mahkememizce bu konuda bilirkişilerden değerlendirme yapılması istenilmiş, ancak bilirkişi heyeti bu hususun netliğe kavuşturulması için ilgili vergi dairelerince faturalara ilişkin karşıt değerlendirmeyi de içerir tespit yapılması gerektiği yönünde talepte bulunmaları üzerine ilgili vergi dairelerine bu konuda talepte bulunulmuş ve ilgili cevapların gelmesi sağlandıktan sonra alınan ek raporlarda …….. Pls. Mak. Amb. San. Ve Tic. Ltd. Şti., …. Tem. Malz. Ambm. Pls. San. Ve Tic. Ltd. Şti. bakımından tanzim edilen faturaların gerçek bir mal ve hizmet hareketine dayanmadığı yönündeki tespitler yerinde görülmüştür. Zira vergi dairelerinden gelen cevabi yazılarda bu hususu desteklemektedir. Bu konuda tanzim edilen bilirkişi raporları yerinde görülmüş ve bu nedenle bu faturalara ilişkin mal hareketinin gerçek bir mal hareketi olmadığı kabul edilerek davcının defter kayıt bilgilerine göre her ne kadar mal stoku 06/05/2017 tarihi itibariyle 66.530,69 TL olarak tespit edilmiş ise de; mevcut faturalar esas alınarak aynı tarihteki mal stokunun 54.176,19 TL olduğu ve davacının zayi olan emtiasının değerinin bu olduğu kabul edilmiştir.

Davacı taraf zararının daha yüksek olduğunu ileri sürmüş, davalı taraf ise davadan önce zarar gören emtia sebebiyle 30.000,00 TL sovtaj teklifinde bulunmuştur. Zarar gören emtianın iş yeri dışındaki bir depoda muhafaza edildiği ve yargılama tarihi itibariyle gerçek sovtaj bedelinin tespitinin olanaklı olmadığı değerlendirilmiştir. Bu sebeple davalının sovtaj bedelini 30.000,00 TL olarak değerlendirdiği ancak bu teklifin davacı tarafça az bulunması sebebiyle kabul edilmediği gözetildiğinde, zarar gören emtianın davacı tarafta bırakılması ve teklif edilen sovtaj bedelinin zarardan düşülmesinin adilane bir çözüm olacağı değerlendirilmiş ve bu nedenle de davacı lehine 24.176,19 TL (54.176,19 TL-30.000,00 TL=24.176,19 TL) hükmedilmiştir.

Mahkememizce keşif sırasında hasar gören emtianın başka bir yere taşındığının tespit edildiği, her ne kadar bu konuda fatura sunulmamış ise de bilirkişi raporunda bu husus için gerekli ücretin 2.000,00 TL olduğunun tespit edilmesi nedeniyle bu miktara itibar edilerek hükmedilmiştir.
İş durması teminatı kapsamında hasarın meydana geldiği tarihi takip eden günden başlamak üzere üç günden fazla süreyle durması halinde sigortalıya ödenecek hasar bedelinin %10’u ve fakat hiçbir surette 50.000,00 TL’yi aşmayacak şekilde tazminat ödeneceği belirtilmiş olup, ödenecek hasar miktarının 24.176,19 TL olarak tespit edilmesi nedeniyle bunun % 10’u olan 2.417,61 TL’ye hükmedilmesi gerektiği kabul edilmiştir.

Hükmedilen bedellere ihbar tarihi olan 08/05/2017 tarihi esas alınarak 6102 sayılı TTK’nın m.1427 hükmü esas alınarak 45 gün sonra 23/07/2017 tarihinde temerrüdün gerçekleştiği kabul edilmiştir. (Y. 17 HD’nin 23/10/2018 T. 2018/3335-9446 E.K sayılı ilamı)
Demirbaş, dekorasyon, eski hale getirme zararına ilişkin herhangi bir delil ibraz edilmediği (Nitekim keşif sırasında davacı tanığı olarak dinlenen iş yeri sahibi …. da yangından sonra iş yerini kendilerinin boyattığını belirtmiştir.) poliçede kiracının kira kaybını talep edebilmesi için sigortalının kiracı sıfatıyla kirayı peşin ödemiş olması gerektiği, buna ilişkin herhangi bir belge ibraz edilmediği, kiralanan depoların ise her halükarda bu kapsamda kalmadığı, işçi giderine ilişkin poliçede herhangi bir kloz yer almadığı gözetildiğinde, yukarıda kabul edilen talepler dışındaki taleplerin de ispatlanamaması sebebiyle reddine karar vermek gerekmiştir.” gerekçesiyle 24.176,19 TL emtiadan kaynaklı zararın 23.07.2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte (poliçe limiti ile sınırlı olmak kaydıyla) davalıdan alınarak davacıya verilmesine, emtianın davacıda bırakılmasına, 2.417,61 TL işyerinin çalıştırılamaması, 2.000 TL enkaz kaldırma bedeli olmak üzere toplam 4.417,61 TL’nin 23.07.2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte (poliçe limiti ile sınırlı olmak kaydıyla) davalıdan alınarak davacıya verilmesine, emtianın davacıda bırakılmasına, fazlaya dair talebin reddine karar verilmiştir.

Karara karşı taraf vekilleri istinaf isteminde bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle, yerel mahkemece verilen kararın son derece hatalı olup, usul ve yasaya aykırı olduğunu, hükme esas alınan raporların hükme ve denetime elverişli olmadığını, 03.12.2018 tarihli ilk ek rapor ile 27.03.2019 tarihli ek rapordaki lehe hususların hükme esas alınması gerekirken, yerel mahkemenin hükme esas aldığı raporlarda (yerel mahkemece hangi tarihli raporun dahi hükme esas alındığı anlaşılamamakla birlikte) bilirkişi heyeti adına ….’ın kendisini savcı ve hakim yerine koyarak sunmuş olduğu 22.08.2019 tarihli ve 31.01.2020 tarihli bilirkişi ek raporlarının hükme esas alınmasının kabul edilemeyeceğini, bilirkişi heyetinin dosyaya delil olarak sunulan faturalara ‘sahte’ diyerek yetki ve sınırını aştıklarını, yerel mahkemenin de bu bilirkişinin mahkeme alanına giren hukuki mütalaasına itibar ederek hüküm tesis etmesinin kabul edilemeyeceğini, bilirkişi heyetinin 27.03.2019 tarihli raporlarında, kayden emtianın dikkate alınması gerektiğinin, fiili envanter yapılmasının eriyen emtiaların da bulunması nedeniyle mümkün olmadığının belirtildiğini, yine raporda; işletme defterindeki mal stoğunun 315.132,08 TL, alış faturalarına göre mal stoğunun 303.176,87 TL olduğunun tespit edildiğini, hal böyle iken bilirkişi heyetince bu kere 3. ve 4. ek raporda dosyada mevcut bir kısım faturaların ‘sahte’ olduğu gerekçesiyle hesaplamaya dahil edilmemesinin kabul edilemeyeceğini, müvekkilinin işyerini açtığı günden itibaren alım-satım vs. tüm işlemlerinin resmi olduğunu, herhangi bir gayri resmi defter ve işlemleri olmadığını, satın aldığı emtiaların faturaları mevcut olduğu gibi faturaların bedellerini ödediğine dair makbuz ve ödeme dekontlarının da mevcut olduğunu, müvekkiller için önemli olanın sipariş ettikleri ve bedelini ödedikleri malların sağlam ve eksiksiz olup-olmadığını kontrol etmek olduğunu, malların geldiği firmaları araştırma yükümlülükleri veya faturaları kendi defterlerine işleyip işlemediklerini kontrol etme yükümlülüğünün bulunmadığını, ayrıca yerel mahkemece davaya ilişkin …..Cumhuriyet Başsavcılığı’nın …..sor. sayılı soruşturma dosyası getirtilmeden, salt bilirkişi beyanıyla yetinilerek faturaların sahteliğine kanaat getirilmesinin de kabul edilemeyeceğini, maddi delil var iken mahkemenin bir bilirkişinin farazi beyanlarına itibar ederek hüküm tesisinin kabul edilemeyeceğini, mahkemece hesaplanan tazminattan 30.000,00 TL sovtaj indirimi yapmasının da kabul edilemeyeceğini, bu yönüyle de kararın kaldırılması gerektiğini, davalı şirket tarafından müvekkile herhangi bir yasal sovtaj teklifi yapılmadığını, bu hususa dair davalı şirketin sunduğu bir delil olmadığını, bu nedenle beyana dayalı sovtaj indirimi yapılamayacağını belirterek, açıklanan bu nedenlerle yerel mahkemenin kararının istinaf itirazları doğrultusunda kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yargılama esnasında kamera kayıtlarının sunulmaması, yandığı iddia edilen emtiaların faturaları ile ilgili vergi dairelerince yapılan incelemeler ile gerçek bir mal ve hizmet alımına dayanmadığının mahkemece kabul görmesinin, davacının iyi niyet kurallarına açıkça aykırı şekilde hareket ettiğini kanıtladığını, öncelikle bu nedenle yerel mahkemenin kararının kaldırılarak yeniden …. Teknik Üniversitesi ya da benzer nitelikte ehil bir üniversitede konusunda uzman hocalar tarafından yapılacak bilirkişi incelemesi neticesinde alınacak rapor uyarınca davanın tümüyle reddine karar verilmesini talep ettiklerini, yangın hususundaki bu taleplerinin reddi halinde ise kararda hükmedilen tutarlar nedeniyle kararın kaldırılmasını talep ettiklerini, emtiaların faturaları ile ilgili vergi dairelerince yapılan incelemeler ile gerçek bir mal ve hizmet alımına dayanmadığının mahkemece kabul görmesi nedeniyle davacının iyi niyet kurallarına açıkça aykırı şekilde sigorta teminat dışında kalan bir hususun sanki bu oluşan rizikonun teminatı içindeymiş gibi ihbar ettiğini gösterdiğinden davacının mal stoku olarak kabul edilen tutarın 54.176,19 TL olup, bu tutarı yüksek olduğundan kabul etmediklerini, emtianın taşınması bedeli olarak fatura sunulmadığı halde sadece bilirkişi raporunda belirtilen 2,000,00 TL farazi tutarın ödenmesine hükmedilmesinin yasal dayanağının bulunmadığını, mal stoku olarak kabul edilen tutar yüksek olduğundan iş durması teminatı kapsamında hükmedilen bedelin de yüksek olup bu rakamı kabul etmediklerini, ayrıca davacının kirayı yıllık ödediğine dair herhangi bir kanıtının bulunmadığını, bu sebeple yıllık kira bedeli istemesinin mümkün olmadığını, sovtaj teklifi dosyaya sunulmuş olup, böyle bir teklifin yapılmadığına dair iddianın yersiz olduğunu, enkaz kaldırma ve dekorasyon çalışmaları ile demirbaş masraflarına dair davacının taleplerinin dayanaksız olup tüm istinaf taleplerinin reddini talep ettiklerini belirterek, istinaf taleplerinin kabulü ile yerel mahkemenin kararının kaldırılarak davanın tümüyle ya da açıklamaları uyarınca belgesiz hükmedilen tutarlar yönünden kısmen reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

HMK’nın 353.maddesine göre inceleme yapıldığından duruşma açılmamıştır.
İnceleme 6100 sayılı HMK’nın 355.maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinin belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların bulunup bulunmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dava, özel işyeri paket sigorta poliçesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabul, kısmen reddine karar verilmiş, karara karşı davacı ve davalı taraflarca istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davacı vekilinin ve davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b,1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçeyle;
1-Mahkemece verilen karar usul ve yasaya uygun olduğundan, davacı vekilinin ve davalı vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1.b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı taraftan alınması gereken 1953,24 TL harçtan, peşin alınan 488,50 TL’nin mahsubu ile bakiye 1.464,74 TL’nin davalıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davacı taraftan alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 54,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 26,30 TL’nin davacıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
4-Davacı ve davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
4-Gider avansı hakkında HMK 333. maddesine göre işlem yapılmasına, artanın ilgilisine iadesine,
5- Kararın taraflara tebliğine,
HMK. 361/1. maddesi gereğince kararın tebliği tarihinden itibaren iki hafta içerisinde kararı veren Bölge Adliye Mahkemesi ya da buraya gönderilmek üzere temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi veya İlk Derece Mahkemesine verilecek dilekçe ile Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 08/03/2022

Başkan

e-imzalıdır.

Üye

e-imzalıdır.

Üye

e-imzalıdır.

Katip

e-imzalıdır.

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR. “5070 Sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”