Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/962 E. 2022/305 K. 24.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GAZİANTEP 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/02/2020
NUMARASI : 2019/220 Esas, 2020/202 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 24/02/2022
YAZIM TARİHİ : 24/02/2022

Taraflar arasında görülen davada Gaziantep 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 12/02/2020 tarih ve 2019/220 Esas, 2020/202 Karar sayılı kararının istinaf incelemesinin davalı vekili tarafından istendiği, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla 6100 sayılı HMK’nın 353. maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verilerek, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

– K A R A R –

Davacı Vekili; müvekkili ile davalı şirket arasında işsizlik sigortası sözleşmesi yapıldığını, davalının sigorta sözleşmesi gereğince müvekkiline ödemesi gereken tazminatı ödemediğini ileri sürerek 18.000,00 TL tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı Vekili; Taraflar arasında düzenlenen sözleşmede toplu ödeme yapılacağına ilişkin bir hüküm bulunmadığını, müvekkilinin hukuka uygun davrandığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Mahkemece; uyuşmazlığın işsizlik sigortasından kaynaklandığı, 6502 sayılı “Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 2 ve 3. Maddeleri gereğince davanın uyuşmazlığın Tüketici Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir.

Davalı Vekili; yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, uyuşmazlık sigorta sözleşmesinden kaynaklanmakta olduğundan ve bu tür davalar TTK uyarınca mutlak ticari iş sayıldığından görevli mahkemelerin asliye ticaret mahkemeleri olduğunu, davacının müvekkil şirket nezdinde “Gelirim Güvencede yıllık Hayat Sigortası” başlığı ile sigorta poliçesi imzalandığını, ilgili poliçe kapsamında davacı tarafça rizikonun gerçekleşmiş olması nedeni ile tazminat ödemesi yapılması talep edildiğini ve müvekkil şirketçe verilen cevapta eksik belgeleri tamamlaması halinde ödemelerin yapılacağı bildirildiğini, ancak eksik belgeler tamamlanmadığını, bu nedenle de ödeme yapılamadığını, davacının eksikliklerin tamamlanmaması nedeni ile ödeme yapılmaması üzerine öncelikle 06.12.2018 tarihli 7155 sayılı kanunla 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununa eklenen 5/A maddesi gereğince dava şartı olarak düzenlenen arabuluculuğa başvurulduğunu, görüşmeler sonucunda 22.03.2019 tarihli son oturum tutanağı düzenlenerek arabuluculuk görüşmeleri sonlandırıldığını, davacının ticari işlerde dava şartı olarak düzenlenen arabuluculuğa başvurarak somut uyuşmazlığın ticari nitelikte bir iş olduğunu kabul ettiğini, müvekkil şirket ile davacı arasında imzalanan bir sigorta sözleşmesi bulunduğunu, dava konusu uyuşmazlıkta bu sigorta sözleşmesinden kaynaklandığını, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca sigorta sözleşmeleri mutlak ticari işlerden sayıldığını, aynı kanunun Ticari İşler başlıklı 3. maddesinde de “Bu kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir.” hükmü ile ticari işletmeyi ilgilendiren tüm işlemlerin ticari iş sayılacağının düzenlendiğini, müvekkil şirketin taraf olduğu sözleşmeden kaynaklanan uyuşmazlığın ticari iş sayılacağı hususunun şüphesiz olduğunu, huzurdaki davanın ticari nitelikli olduğunu, somut uyuşmazlığa bakmakla görevli mahkemenin Ticaret Mahkemeleri olduğunu, bu doğrultuda yerel mahkemenin Tüketici Mahkemelerinin görevli olduğu yönündeki kararının hukuka ve kanununun açık hükümlerine aykırı olduğunu ileri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılması talebi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

İnceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. Maddesi hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.

Dava, sigorta poliçesinden kaynaklanan tazminat talebine ilişkindir.

Her ne kadar sigorta sözleşmesi TTK’da düzenlenmişse de, 28.05.2014 tarihi itibariyle yürürlüğe giren 6502 sayılı Yasa’nın 3/k bendinde “Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi” tüketici, 3/ı bendinde ise “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem” tüketici işlemi olarak tanımlanmıştır. Aynı Yasa’nın 73/1. maddesinde tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilmiş, 83/2. maddesinde ise taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve 6502 sayılı Yasa’nın görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceğine değinilmiştir. HMK’nın 1. maddesinde ise görev hususunun kamu düzenine ilişkin olduğu, mahkemece yargılamanın her aşamasında resen gözetileceği düzenlenmiştir. Dava konusu somut olayda davanın açıldığı 15.04.2019 tarihi itibariyle 6502 sayılı Yasa’nın yürürlükte olduğu, davacının ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket etmesi nedeniyle tüketici, dava konusu sigorta işleminin de tüketici işlemi sayıldığı, yukarıda belirtilen yasa hükümleri uyarınca davaya bakma hususunda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu anlaşıldığından mahkemece görevsizlik kararı verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır. Bu nedenle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan REDDİNE,
2-6502 sayılı TKHK’nun 73/2 maddesi uyarınca davalı tüketici harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, peşin alınan istinaf başvurma harcı ile istinaf karar harcının isteği halinde davalıya İADESİNE,
3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 333. maddesi uyarınca artan gider avansının ilgili tarafa geri verilmesine,
5-HMK’nın 359/3 maddesi uyarınca kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,

Dair, HMK’nin 353 ve 362/1-c bendi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 24/02/2022


Başkan

(e-imzalıdır)

Üye

(e-imzalıdır)

Üye

(e-imzalıdır)

Katip

(e-imzalıdır)

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR. “5070 Sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”