Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2020/811
KARAR NO : 2022/155
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GAZİANTEP 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/02/2020
NUMARASI :
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 27/01/2022
YAZIM TARİHİ : 27/01/2022
Taraflar arasında görülen davada Gaziantep 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 24/02/2020 tarih ve 2018/705 Esas, 2020/194 Karar sayılı kararının istinaf incelemesinin davalı vekili tarafından istendiği, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla 6100 sayılı HMK’nın 353. maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verilerek, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
– K A R A R –
Davacı vekili; müvekkili ile davalı şirket arasında satış ilişkisi bulunduğunu, bu satış ilişkisinden kaynaklı ödenmeyen faturalar nedeniyle davalı/borçlu aleyhine …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyası ile borçlu aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalı/ borçlu tarafın borca itiraz ettiğini, itirazın haksız olduğunu ileri sürerek itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Vekili; davacı tarafa herhangi bir borcunun olmadığını, yetki itirazında bulunduklarını yetkili mahkemenin … İcra Dairesi olduğunu, davaya konu alışveriş sebebi ile …… tarihinde fatura düzenlendiğini, davacı şirkete borcu karşılığında çek gönderildiğini, çekin halen davacı şirketin himayesinde bulunduğunu, ancak davacı şirketin kötüniyetli hareket ederek ilamsız icra takibi başlattığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece; dava itirazın iptali davası olduğu, …. İcra Müdürlüğü’nün …. esas sayılı takip dosyası incelendiğinde, davacının davalı aleyhine faturaya dayalı takip yaptığı, davalının süresi içerisinde yetkiye, borca ve tüm ferilerine itiraz ettiği, süresinde davacı alacaklı tarafından fatura konusu bedellerin ödenmemiş olması nedeniyle itirazın iptali davası açıldığı anlaşıldığı, davalı vekili cevap dilekçesinde, taraflar arasındaki ticari ilişki sonucunda alınan tüm hizmet karşılıklarının ödenmesi nedeniyle davanın reddini talep ettiği, ödeme savunmasına ilişkin olarak …. tarihinde …bank …. Şubesine ait … seri numaralı …-USD bedelli … keşide tarihli çeki davacı tarafa verdiğini ileri sürdüğü, itirazın iptali davalarında ispat yükü faturaya dayalı takip yapan alacaklıda olduğu, ancak davalının cevap dilekçesinde ödeme iddiasında bulunması nedeniyle ispat yükünün ödeme defini ileri süren davalı borçluya geçtiği, tarafların ticari defterleri bilirkişi tarafından incelendiği, davalı şirketin BA formlarının celp edildiği, incelenen tüm kayıt ve belgeler ile bilirkişi raporu doğrultusunda, davacı tarafından takip konusu edilen …. tarihli …-USD (KDV hariç …..-TL) meblağlı faturanın davalının ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, BA formunda da yer aldığı, davalı ticari defterlerinde ödeme savunmasına konu edilen … tarihli …. seri numaralı …-USD bedelli çekin davacı tarafa verilmesine ilişkin kaydın yer aldığı, davalı şirketin kayıtlarının incelenmesinden; çek verildi bordrosunda çekin 24/03/2018 tarihinde davacı şirkete çıkışı yapılmasına rağmen çek verildi bordrosunda teslim eden ve teslim alan kısımlarında herhangi bir isim ve imzanın yer almadığının anlaşıldığı, muhatap bankadan celp edilen kayıtlara binaen çekin tahsil edilmediğinin bildirildiği, davalı taraf her ne kadar tanık dinletme talebinde bulunmuş ise de tanık delilinin dosyanın muhteviyatı itibariyle kabul edilemeyeceği, davacı tarafın da tanık dinletilmesine muvafakat göstermediği, bu surette davalının ödeme savunmasını ispat edemediği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davalı Vekili; yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, öncelikle, icra takibinin davalı müvekkilin ikametgahı olan … İcra Dairelerinde açılması gerektiğini, … İcra Dairelerinde açılmasının yetki yönünden hukuka aykırı olduğunu, davanın öncelikle yetki yönünden reddine karar verilmesi gerektiğini, mahkeme gerekçeli kararında davalı müvekkili şirketin ödeme savunmasını ispat edemediğini ileri sürdüğünü, davalı müvekkili icra takibine konu borcuna karşılık davacıya …. tarihinde …bank … Şubesine ait … seri numaralı …-USD bedelli ..keşide tarihli çeki gönderdiğini, müvekkili şirkete ait defterlerde söz konusu çekin davacıya verildiğine ilişkin kayıt yer aldığını, çek verildi bordrosunda çekin 24.03.2018 tarihinde davacı şirkete çıkışı yapıldığını, tüm bunlar dosya kapsamı ve bilirkişi raporları ile sabit olduğunu ve söz konusu çekin davacı şirkete verildiği ispatlanmasına rağmen yerel mahkemenin hukuka aykırı bir şekilde ödeme savunmasının ispat edilemediğini söylediğini, söz konusu çekin davacı şirkete verildiği hususunun davalı müvekkili şirket yöneticisi ….’un davacı şirket yöneticisi …ile yapmış olduğu whatsapp konuşmalarından da anlaşıldığını, muavin hesap bakiyesinin ödenmesi için davalı müvekkili …banka …. vadeli …USD tutarlı çeki davalı şirket sahibi …’a teslim ettiğini, çekin davacı şirket yetkilisi tarafından alındıktan sonra geriye davacı müvekkiline iade edildiği iddiasının yazışmadan görüldüğünü, davacı şirket yetkilisinin bu beyanı ile çeki aldığını kabul etmiş olması nedeni ile çekin müvekkiline iade edildiğinin ispat külfeti davacıya geçtiğini, taraflarınca ödemenin ispatlanmış olduğunu, aksinin yani çekin iade edildiğinin davacı şirket tarafından ispatının zorunlu olduğunu, ancak davacı şirket tarafından söz konusu çekin müvekkili şirkete iade edildiğine dair yazılı bir delil sunulmadığını, taraflar arasında elektronik ortamda yapılan bu yazışmaların belge ve yazılı delil başlangıcı niteliğinde olduğunu, ayrıca, yerel mahkemece tanık dinletme taleplerinin reddedildiğini, davacı, teslim aldığı ve iade etmediği çekin tahsil gününü beklemeyip kötüniyetli olarak ilamsız icra takibine giriştiğini, bu durumun taraflar arasındaki anlaşmaya da aykırı olduğunu, takip tarihi itibariyle müvekkili şirketin davacı şirkete herhangi bir borcu bulunmadığını ileri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılması talebi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Dava faturadan kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla girişilen icra takibine vaki itirazın iptali talebine ilişkindir.
İnceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. Maddesi hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
1- İcra ve İflas Kanunu’nun 50. Maddesi gereğince icra dairesinin yetkisi Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerine göre belirlenir. Ancak takibe esas olan akdin yapıldığı icra dairesi de takibe yetkilidir. Sözleşmenin yerine getirileceği yer, öncelikle tarafların açık veya zımni isteğine göre tespit edilir. Sözleşmede karşılıklı olarak değişik yerlerde yerine getirilecek borçlar varsa (malın teslim edileceği yer-borcun ödeneceği yer), mal teslimi için açılacak dava teslim yeri mahkemesinde, borcun ödenmesi için açılacak dava ise, borcun ödeneceği yer mahkemesinde açılabilir. Ancak açık veya zımni olarak sözleşmenin yerine getirileceği yerin anlaşılamadığı hallerde yetkili yer Türk Borçlar Kanunu’nun 89.maddesine göre belirlenir. Türk Borçlar Kanunu’nun 89. maddesi gereğince para borcu alacaklıya götürülerek ödenmesi gereken borçlardan olduğundan, davacının yerleşim yeri icra dairesi ve mahkemeleri yetkilidir. Bu nedenlerle davalı vekilinin mahkemenin yetkisine yönelik istinaf talebi yerinde görülmemiştir.
2-Davacı taraf, icra takibinin dayanağı olan fatura nedeniyle alacaklı olduğunu ileri sürmekte, davalı taraf ise fatura bedelinin çek ile ödendiğini savunmaktadır. Davalı taraf akti ilişkiyi kabul edip ödeme def’i ileri sürdüğünden ispat yükü davalıdadır. Dosyada mevcut bilgi ve belgelere ve özellikle Dairemizce de usul ve yasaya uygun görülen bilirkişi raporuna göre davalının davacı tarafa çek teslim edildiği yönündeki savunmasını ispat edemediği anlaşılmaktadır. Kaldı ki mevcut bir borç için kambiyo taahhüdünde bulunulması yenileme sayılmayacağından, mevcut borç için çek verilmiş olması, verilen çek ödenmediği sürece alacağın asıl borç ilişkisine dayalı olarak istenmesine engel oluşturmaz. Bu nedenle mahkemece davanın kabulüne karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin istinaf başvurunun reddine karar vermek gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 9.515,81 TL harçtan peşin alınan 2.378,95 TL harç mahsup edilerek bakiye 7.136,86 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 333. maddesi uyarınca artan gider avansının ilgili tarafa geri verilmesine,
Dair, HMK. 361/1. maddesi gereğince kararın tebliği tarihinden itibaren iki hafta içerisinde kararı veren Bölge Adliye Mahkemesi ya da buraya gönderilmek üzere temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi veya İlk Derece Mahkemesine verilecek dilekçe ile Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak oy birliği ile karar verildi. 27/01/2022
…
Başkan
…
(e-imzalıdır)
…
Üye
…
(e-imzalıdır)
…
Üye
…
(e-imzalıdır)
…
Katip
…
(e-imzalıdır)
NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR. “5070 Sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”