Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/809 E. 2022/153 K. 27.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/809
KARAR NO : 2022/153

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GAZİANTEP 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/02/2020
NUMARASI : 2017/481 Esas, 2020/144 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 27/01/2022
YAZIM TARİHİ : 27/01/2022

Taraflar arasında görülen davada Gaziantep 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 11/02/2020 tarih ve 2017/481 Esas, 2020/144 Karar sayılı kararının istinaf incelemesinin davalı vekili tarafından istendiği, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla 6100 sayılı HMK’nın 353. maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verilerek, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

– K A R A R –

Davacı vekili; Müvekkilinin et ürünleri satış işi ile uğraşan … Et isimli ticari işletmenin sahibi olduğunu, müvekkillinin davalı banka ile ticari müşteri olarak çalıştığını ve banka işlemlerini davalı banka ile yaptığını, müvekkilinin 2017 yılının şubat ayında banka hesaplarını incelediğinde müvekkilin hesap dökümlerinde 04.11.2016 tarihinde 55.000,00 TL ve 28.11.1016 tarihinde 23.000,00 TL olmak üzere 2 kere BCH kredisi kullandırıldığını ve ayrıca bu paraların çekildiğini görüldüğünü, bunun haricinde bankadaki mevduatında bulunan 77.100,00 TL’nin de çekildiğini, söz konusu alacak için davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, müvekkilinin durumun açıklığa kavuşturulması için bankaya gittiğinde banka memurlarınca müvekkilinin eski çalışanı … tarafından getirilen talimat ile kredi kullandırılıp paranın da yine aynı şekilde …’ya ödendiğinin söylendiğini, müvekkilin böyle bir talimatının olmadığını, söylediğinde kendisine bir kısım talimatlar gösterildiğini ancak talimatların müvekkilin imzasını taşımadığını, sözkonusu krediler kullandırılıp paralar ödenirken müvekkilden onay alınmadığını, bu nedenle …..Noterliğinin … tarih ve …Yevmiye nolu ihtarnamesi ile çekilen paraların iadesi ile 78.000 TL’lik tutarın müvekkile ait borçlu Cari Hesabından düşülmesinin ihtar edildiğini, ancak davalının buna cevap vermediğini, davalı bankanın müvekkilini arayarak “kredi dönem faizini ödemesi aksi halde takibe düşeceğini” söylediğini, bunun üzerine müvekkilin 29.03.2017 tarihinde BCH dönem faizini şerh düşerek ödediğini, müvekkilinin davalı bankaya fazladan 78.000,00 TL borçlu gözüktüğünü, bu şekilde müvekkili hakkında icra takibi başlatılmasını ve hatta icra takibine gerek kalmaksızın bankanın tek taraflı işlemi ile TBB risk merkezinde takibe düşmüş olarak gözükecek olması halinde müvekkilinin ticari faaliyetleri sıkıntıya gireceğini, diğer bankalarla ticari ilişkisinin de bozulacağını ileri sürerek müvekkilin davalı bankaya 04.11.2016 tarihinde 55.000 TL ve 28.11.1016 tarihinde 23.000 TL olarak kullanılan kredilerden dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı Vekili : açılan davayı kabul etmediklerini, davacının basiretli bir iş adamı gibi davranması gerektiğini, davacının birlikte çalıştığı yakını ….’nun kendisi nam ve hesabına işlemler yapabileceğini beyan ettiğini, davacının talimatları ile dava dışı …’ya ödeme yapıldığını, davalının yapılan tüm işlemlerden haberdar olduğunu, davalının kötü niyetli olarak itiraz ettiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.

Mahkemece; davalı banka nezdinde davacı adına iki kez kredi kullandırıldığı ve bu kredilerin çekildiği ancak bu kredi kullandırma işleminin davacının bilgisi ve isteği dışında yapıldığından bahisle ilgili krediler dolayısıyla borçlu olmadığının tespiti talepli iş bu dava açıldığı, buna göre davacının talebine dayanak olan, 55.000-TL ve 23.000-TL BCH hesabından para çekilmesi talepli … Et kaşeli dilekçe asılları davalı bankadan celp edilmiş olduğu, davacı asilin de imza asıllarının bulunduğu kurumlardan imza asılları toplandığı ve celse sırasında da mahkeme huzurunda yazı ve imza örnekleri alındığı, buna göre davacının kredi hesabından …’ya 55.000,00- TL ve 23.000,00-TL verilmesi yönündeki dilekçelerdeki yazı ve imzaların davacıya ait olup olmadığı yönünde ATK Fizik İhtisas Dairesinden rapor alındığı, 25/12/2019 tarihli raporda, bankanın işlem yaptığı belgelerdeki yazı ve imzaların davacının eli ürünü olmadığının tespit edildiği, davalı banka her ne kadar, davacının … ile çalıştığı ve bankacılık işlemlerini bu şahıs aracılığıyla yaptırdığını, davaya konu kredi kullandırım talimatlarının da yine bu sebeple işleme alındığını beyan etmiş ise de bankacılık işlemleri ve mevzuatı gereği, bankaların mevduat sahipleri hakkında işlem yaparken o mevduat sahibinin hazır bulunması ve onun bilgisi dahilinde işlem yapılması gerektiği, davalı bankanın belirttiği gibi …..’nun daha önce bu tür işlemleri pek çok kez yapmış olmasının, bundan sonraki bütün işlemlerin de usulüne uygun yapıldığına karine teşkil etmeyeceği, talimatlardaki … Et kaşesi üzerindeki iki imzanın dahi birbirinden farklı olduğu, bunun ilk bakışta bile anlaşılabildiği, bankanın böyle bir işlem yapacak olsa dahi en azından imza sirküleriyle hareket etmesi gerektiği ve mevduat hesabı sahibine bu yönde bilgi vermesi gerektiği gibi hususlar nazara alındığında davalı tarafın savunmasının haklı görülmediği, tüm bu hususlar ve ATK raporu çerçevesinde, davacının bilgisi ve rızası dışında kredi hesabından para çekme işlemi gerçekleştirildiği, bankanın bu işlemi yaparken mevduat/kredi hesabı sahibinin onayını ve rızasını almadığı, bankacılık işlemleri uygulamasına göre burada tüm kusurun ve sorumluluğun bankada olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Davalı Vekili; yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacı …. ile Adli Tıp Raporuna Göre Sahte İmza/Yetki Belgesine dayalı belgeye istinaden işlem yapan …. Arasındaki “Akrabalık Bağı’-Yakınlık Derecesi”nin taleplerine rağmen araştırılmadığını, davacının dava Dışı …. hakkında Cumhuriyet Başsavcılığı’na yapmış olduğu suç duyurusuna ilişkin herhangi inceleme yahut soruşturma dosyasının celbi işlemi davalı taraf olarak taleplerine rağmen herhangi bir işlem yapılmadığını, söz konusu inceleme ve araştırmaların yapılmamış olmasının yargılamanın eksik inceleme ürünü olduğunun ispatı olduğunu, davacı ile müvekkili banka şubesi arasında uzun zamandır devam eden müşteri ilişkisinde, davacı …’nun, tüm işlemleri yakın akrabası olan, yetki belgesiyle yetkilendirmiş olduğu …tarafından yapılmış olduğunu, davacının akrabası olan …’nun “Banka şubesine güven verici ve tüm yetkinin …’da olduğuna ilişkin yaklaşımları neticesi” yapılan bankacılık işlemlerinin üzerinden yaklaşık altı ay geçmesinden sonra kötü niyetli dürüstlük kurallarına aykırı olarak itirazda bulunulmuş olması yönündeki savunmalarının yerel mahkemece değerlendirilmediğini, bu noktada davacı ile davalı banka şubesi arasında ticari ilişkinin ne zaman başlamış olduğunun, davacı tarafça yetkilendirilmiş olarak gözüken …’nun hangi bankacılık işlemlerini Davacı … tarafından verilen yetkiye istinaden yapmış olduğunun, dava konusu olan krediler dışında ..’nun Şube Nezdinde yapmış olduğu işlemlerin var olup olmadığının var ise hangi miktarlarda yapıldığının, … tarafından yapılan işlemler sonrasında kişiye özel şifre ve bilgilerle giriş imkanına sahip olunan telefon bankacılığı-internet bankacılığı giriş işlemi yapılıp/yapılmadığının tespiti noktasında, tüm kayıtların celbi ile bankacılık konusunda uzman bilirkişiden rapor alınması gerekirken, sadece Adli Tıp Kurumundan alınan İmza incelemesine ilişkin rapor ile karar verilmiş olması, yerel mahkeme kararının eksik inceleme ürünü olduğunu, davacı tarafça, itilaf konusu işlemler ve netice olarak dava ikamesinde kötü niyetli olduğunu, davacının, … hakkında yapmış olduğu suç duyurusu ve neticesinde açılan soruşturma dosyasının bekletici mesele yapılmasının zaruri olduğunu ileri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılması talebi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

Dava, usulsüz kredi kullandırılmasından kaynaklanan zararın tazmini talebine ilişkindir.

İnceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. Maddesi hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.

1-Dosyada mevcut bilgi ve belgelere ve Dairemizce Uyap üzerinden yapılan araştırmaya göre davacı tarafça dava dışı … hakkında özel belgede sahtecilik suçundan suç duyurusunda bulunulduğu, …. Cumhuriyet Başsavcılığı’nın ….soruşturma sayılı dosyası ile yürütülen soruşturmanın halen devam ettiği anlaşılmaktadır. Ceza ve Hukuk Mahkemeleri kararları arasındaki ilişkiyi düzenleyen 6098 sayılı TBK’nın 74. (818 sayılı BK 53) maddesi hükmü hukuk hakimini, ceza mahkemesinin kesinleşen kararı karşısında maddi hukuk bakımından kural olarak bağımsız kılmaktadır. Ancak hukuk hakiminin bu bağımsızlığı sınırsız değildir. Her mahkumiyet kararı o eylemin hukuka aykırılığını tespit etmesi bakımından hukuk hakimini bağlayıcı niteliktedir. Ceza hakiminin saptadığı maddi olaylar ve özellikle fiilin hukuka aykırılığı ve davalı tarafından işlenmiş olup olmadığı hukuk hakimini bağlar. Bu itibarla mahkemece, Mahkemece …. Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … soruşturma sayılı dosyasının eldeki dosyaya etkisi bulunup bulunmadığının ve dosyanın bekletici mesele yapılması gerekip gerekmediğinin değerlendirilmesi gerekirken bu hususta herhangi bir değerlendirme yapılmadan karar verilmesi doğru olmamıştır.

2-Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacıya ait mevduat hesabından dava dışı … isimli kişiye yapılan ödemelerin davacının bilgisi dahilinde yapılıp yapılmadığı, davacının söz konusu işlemlere onay verip vermediği hususunda çıkmaktadır. Kural olarak, yetkisiz temsilci, sahte talimat, bankanın hataya düşürülmesi suretiyle mevduat hesabından para çekilmesi halinde mevduat sahibi bu çekişe muvafakat veya icazet vermez ise bankaya karşı alacağı aynen devam eder. Ancak, yapılan ödemelere davacı sonradan icazet vermişse banka sorumlu tutulamaz. İcazet verildikten sonra işbu davanın açılması TMK’nın 2. maddesine göre iyiniyetle bağdaşmaz. Davalı taraf, söz konusu işlemlerin davacının bilgisi dahilinde yapıldığını, dava dışı ….’nun çekmiş olduğu paralarla et aldıkları toptancılara ödeme yaptığını, davacı dışı …’ın davacının hesabında uzun süreden beri işlem yaptığını savunmaktadır. Bu durumda mahkemece, dava dışı …’nun davacı hesabında yapmış olduğu tüm işlemlere ilişkin bilgi ve belgeler celbedilerek davacıya ait olmayan imzalarla gerçekleştirilmiş olmakla birlikte davacının şahsi borçları için veya davacının işletmesinin borçlarını ödemek için yapılan işlem ve ödemeler bulunup bulunmadığı, davacının dava dışı …’ın yapmış olduğu işlemlere icazet verdiğini gösteren herhangi bir işleminin bulunup bulunmadığı, davacının davalı banka nezdinde dava dışı …..’ın kendisi adına işlem yapmaya yetkili olduğu hususunda haklı bir güven oluşturup oluşturmadığı hususlarında bankacılık konusunda uzman bilirkişi veya bilirkişilerden oluşturulacak bir heyetten rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.

Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin KABULÜNE,
2-Gaziantep 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/02/2020 tarih ve 2017/481 Esas, 2020/144 Karar kararının KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf başvurma harcı dışında istinaf peşin karar harcı olarak alınan harcın isteği halinde davalıya İADESİNE,
5-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,

Dair, HMK’nın 353. maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.
27/01/2022

Başkan

(e-imzalıdır)

Üye

(e-imzalıdır)

Üye

(e-imzalıdır)

Katip

(e-imzalıdır)

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR. “5070 Sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”