Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/805 E. 2022/240 K. 15.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. GAZİANTEP BAM 11. HUKUK DAİRESİ
T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/805
KARAR NO : 2022/240

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GAZİANTEP 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/02/2020
NUMARASI : 2019/362 Esas, 2020/147 Karar
DAVACI : …….
VEKİLİ : Av. …
[…] UETS
DAVALI : …….
VEKİLLERİ : Av. …
[…] UETS
Av. …
[….] UETS
Av. …
[….] UETS
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 15/02/2022
YAZIM TARİHİ : 15/02/2022

Taraflar arasında görülen davada Gaziantep 1. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 11/02/2020 tarih ve 2019/362 Esas, 2020/147 Karar sayılı kararının istinaf incelemesi davacı vekili tarafından istenmiş olmakla, 6100 sayılı HMK’nın 353. Maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı borçlu aleyhine … tarihinde ilamsız icra takibi başlatıldığı , davalı/ borçlu tarafın müvekkili şirkete herhangi bir borcunun olmadığından bahisle borca itiraz ettiğini, bu nedenle borçlunun itirazının iptaline, haksız itirazdan dolayı davalı/borçluların alacağın % 20’den aşağı olmamak üzere inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, cevap dilekçesinde özetle; açılan davayı kabul etmediklerini, davacı taraf ile müvekkili şirket arasında takip dayanağı sözleşmenin imzalandığını ancak davacı tarafın sözleşmeye konu yükümlülüklerini yerine getirmediğini belirterek açılan davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece; “… Alacağın varlığını ispat yükü davacıda olup, davalı vekiline ön inceleme duruşmasında sözleşmeye konu edimlerin yerine getirildiğini ispata yarar delillerini ibraz etmesi için süre verilmiş ise de davacı vekilince yine yalnızca çevre danışmanlık hizmet sözleşmesi ibraz edilmiştir. Buna göre anılan sözleşme borcun varlığını ispata yeterli olmadığından, ayrıca bu sözleşmede düzenlenen danışmanlık firmasının yükümlülüklerinin de yerine getirildiği ispatlandığı takdirde alacağa hak kazanılacağından ve ancak bu hususlar davacı tarafça ispatlanmadığından, takibe konu alacağın haklılığı anlaşılamamıştır. Tüm bu hususlar çerçevesinde herkes iddiasını ispatla mükelleftir ilkesi gereğince davacı tarafça ispatlanamayan iş bu davanın reddine ” karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili istinaf isteminde bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemece davanın reddine dair verilen kararın hukuka uygun olmadığını, müvekkili tarafından mahkeme dosyasında da yer aldığı üzere davalı tarafa danışmanlık ve buna benzer konularda hizmet verildiğini ve bu konuda aralarında Çevre Danışmanlık Hizmet Sözleşmesi imzalandığını, mahkemece bu sözleşmenin talep edildiğini ve taraflarınca mahkemeye ibraz edildiğini, karşı tarafın imzası olmasına rağmen davalı tarafça herhangi bir ihtilafın söz konusu olmadığını, kaldı ki, davalı tarafça, açtıkları icra takibine itiraz sonucunda, dosyada da yer aldığı üzere arabulucuya gidildiğini ve davalı tarafça işbu borç ödenmediğinden dolayı mevcut davayı açma gereğinin hasıl olduğunu, fakat mahkemece hukuki yanılgıya düşülerek, davanın reddine karar verildiğini, oysaki mahkemenin gerekçesinin aksine davalı ile akdedilmiş Çevre Danışmanlık ve Hizmet sözleşmesinin mevcut olduğunu, işbu sözleşmedeki edimin aksini ispat külfetinin davalıya ait olduğunu, müvekkilinin davalı şirkete bu zamana kadar hizmet verildiğinin aşikar olduğunu, bu nedenle taraflarınca hizmet verilmediği iddiasının davalı tarafça kanıtlanması gerektiğini fakat ortada böyle bir durum yokken mahkemece resen bu hususun değerlendirilmesinin hukuka uygun olmadığını, bu nedenle müvekkil şirketin yükümlülüklerini yerine getirmediği iddiasının hukuki bir geçerliliğinin bulunmadığını belirterek, yerel mahkemenin kararına karşı yapmış oldukları istinaf taleplerinin kabulü ile kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İnceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. Maddesi hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dava, taraflar arasında düzenlenen çevre danışmanlık sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı verdiği hizmetin karşılığı olarak davalı tarafından bedel ödenmediğini iddia etmekte, davalı hizmetin verilmediğini savunmaktadır.
Mahkemece davacının hizmeti verdiğini ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Her iki tarafın imzasını taşıyan …. tarihli sözleşme ile davacının, davalıya çevre danışmanlık hizmeti vermeyi üstlendiği, davalı tarafından bu hizmet karşılığında ….. TL ödeme yapılması kararlaştırıldığı dosya kapsamı ile sabittir.
Davacı tarafından sunulan sözleşmenin “İşin bedeli ve ödeme koşulları” başlıklı V. Maddesinde, işveren tarafından, çevre danışmanlık firmasının yükümlülüklerini yerine getirmesi için her ayın 1-5’i arasında hizmet bedeli olarak fatura karşılığı ödeme yapılacağı hükme bağlanmıştır.
Dava, her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili ticari dava olup, uyuşmazlığın çözümü için tarafların ticari defterlerinin incelenmesi zorunludur. HMK’nın 221/1. maddesinde yer alan “Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.” hükmü gereğince mahkemenin kendiliğinden taraflara ait ticari defterlerin ibrazına karar verebileceği hususu dikkate alınarak taraflara ticari defterlerini ibraz etmek üzere süre verilmesi, ticari defterler ibraz edildikten sonra defterler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılması, fatura tek başına faturaya konu hizmetin verildiğini ispatlamaya yeterli değilse de faturanın davalı tarafın ticari kayıtlarına işlenmesinin hizmetin verildiği hususunda karine oluşturduğu gözetilerek, oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesinde, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması hususu davanın esası incelenmeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan kesin olarak karar verilen hallerden sayılmıştır.
Bu bakımdan ilk derece mahkemesince davanın esasına yönelik uyuşmazlığın giderilmesi için gerekli olan işlemlerin yapılmamış olması nedeniyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a-6. maddesi uyarınca kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına, yukarıda belirtildiği şekilde inceleme yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Gaziantep 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/02/2020 tarih ve 2019/362 Esas, 2020/147 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf başvurma harcı dışında istinaf peşin karar harcı olarak alınan harcın isteği halinde davacıya İADESİNE,
5-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
HMK’nın 353. maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.


Başkan

e-imzalıdır.

Üye

e-imzalıdır.

Üye

e-imzalıdır.

Katip

e-imzalıdır.

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR. “5070 Sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”