Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/790 E. 2022/242 K. 15.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. GAZİANTEP BAM 11. HUKUK DAİRESİ
T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/790
KARAR NO : 2022/242

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GAZİANTEP 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/02/2020
NUMARASI : 2018/1509 Esas, 2020/154 Karar
DAVACI : … – …
VEKİLLERİ : Av. …
….
Av. …
DAVALI : …
VEKİLİ : Av. …
…..
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 15/02/2022
YAZIM TARİHİ : 15/02/2022

Taraflar arasında görülen davada Gaziantep 1. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 13/02/2020 tarih ve 2018/1509 Esas, 2020/154 Karar sayılı kararının istinaf incelemesi davalı vekili tarafından istenmiş olmakla, 6100 sayılı HMK’nın 353. Maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin çocukluk arkadaşı ….’un eşi ….’un davalı banka nezdinde kullanacağı …. TL ihtiyaç kredisine adına kayıtlı taşınmazı 1. derece … TL limitle ipotek tesis ettiğini, davalı banka tarafından müvekkiline kat ihtarnamesi gönderildiğini, müvekkilinin kredi borçlusu ile görüştüğünü ve borcun yapılandırıldığı ve protokol imzalandığının bildirildiğini, sonrasında kredi borçlusunun borcu ödemediğini beyan etmesi üzerine müvekkili tarafından sorumlu olduğu düşüncesi ile taksitlerin büyük bir kısmını ödediğini, müvekkilinin bankaya kefaletinden dolayı ne kadar borcu kaldığını öğrenmek üzere bankaya gittiğinde kredi borçlusu adına … TL limitli Genel Kredi Sözleşmesine istinaden kredi açıldığını ve açılan bu krediye kefil olduğunu öğrendiğini, müvekkili tarafından kredi sözleşmesinin temin edildiğini ve kredi sözleşmesindeki …TL rakam ve yazı ile yazılan kısımların kendisine ait olmadığını fark ettiğini, yapılan araştırmalarda banka görevlisinin bu şekilde bir çok insanı mağdur ettiğini öğrendiklerini, söz konusu kefalet miktarındaki yazının ve imzanın müvekkiline ait olmadığını, yine eşinin kefalete ilişkin rızasının alınmadığını, bu nedenlerle müvekkilinin kredi kefalet sözleşmesi geçerli olmadığından kefilliğinin geçersizliğine, müvekkillinin kefaletten kaynaklı olarak davalı bankaya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, cevap dilekçesinde özetle; müvekkili banka ile ….arasında kredi sözleşmesine istinaden kredi kullandırıldığını ve davacının da tüm bilgileri kendi el yazısı ile yazarak müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatı ile imzaladığını, müvekkili banka tarafından borcun ödenmemesi üzerine kredi hesabının kat ihtarname gönderildiğini, ihtarnamelerin tebliğ edilerek borcun muaccel hale geldiğini, müvekkili banka tarafından müşterek borçlu müteselsil kefiller hakkında …. İcra Müdürlüğünün …. Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının açtığı işbu menfi tespit davasının kabul etmediklerini, davacı vekilinin dava dilekçesinde kredi sözleşmesinin gerçek dışı beyan ile imzalatıldığı yönündeki iddiasının gerçek olmadığını, davacı tarafından yazılan ve imzalanan kefalet ile ilgili bölümlerin birer suretinin taraflara verildiği ve tarafların sözleşmenin birer suretlerini teslim alarak ve beyanı okuyup imzaladıklarını, davacının bu yöndeki beyanlarının hukuki dayanaktan yoksun ve gerçek dışı olduğunu, tüm bu sebeplerle davacının beyan ve iddialarına karşı beyanda bulunma hakları saklı kalmak kaydıyla, davacının hukuki dayanaktan yoksun haksız ve mesnetsiz davasının reddine karar verilemesini talep etmiştir.
Mahkemece; “…TBK’nın 583.maddesi kefalete ilişkin şekil şartlarını düzenlemiş olup, TBK’nın m.583/1 madde ve fıkrası “Kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azamî miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz. Kefilin, sorumlu olduğu azamî miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi şarttır.” şeklindedir.Taraflar arasındaki kefalet sözleşmesinde bulunan miktar kısmına ilişkin yazıların davacının eli ürünü olmadığının ileri sürülmesi sebebiyle aldırılan ….Başkanlığı tarafından tanzim edilen ….tarih … numaralı uzmanlık raporunda; sözleşmedeki “… TL” ve “Beşyüzbin TL” yazılarının davacının eli ürünü olmadığı belirtilmiştir. Belirtilen ibarelerin davacının eli ürünü olması, sözleşmenin geçerlilik şartıdır. Bu şartın yerine getirilmemiş olması sözleşmeyi geçersiz kılmaktadır. Davalı taraf her ne kadar bu konuda yeniden rapor alınmasını talep etmiş ise de; itiraza dayanak ve rapordan ayrılmayı gerektirir somut bir itiraz bulunmaması sebebiyle itiraz yerinde görülmemiştir.Yine TBK’nın 584.maddesi kefalette eş rızasını düzenlemiştir. TBK’nın m.584/1 madde ve fıkrası “Eşlerden biri mahkemece verilmiş bir ayrılık kararı olmadıkça veya yasal olarak ayrı yaşama hakkı doğmadıkça, ancak diğerinin yazılı rızasıyla kefil olabilir; bu rızanın sözleşmenin kurulmasından önce ya da en geç kurulması anında verilmiş olması şarttır” şeklindedir. Somut olayımızda incelendiğinde, davacının 07/05/2013 tarihinde, …. ile evlendiği ve sözleşme tarihinde halen evli olduğu ancak belirtilen hüküm uyarınca kefalet tarihine kadar, kefalete ilişkin eş rızası alınmadığı anlaşılmıştır. Davacı hakkında yapılan araştırmada Esnaf ve Sanatkarlar Odasında kaydının bulunmadığı, TBK m.584/3’te belirtilen istisnai hallerin tespit edilmediği gibi, böyle bir istisnai halin de ileri sürülmediği gözetildiğinde kefalet sözleşmesinin geçersiz olduğu kabul edilmiştir. (Bkz. Y.19 HD’nin 2016/8173-15194 E.K; Antalya BAM 11 HD’nin 2018/1705-2019/880 E.K; Erzurum BAM 3 HD’nin 2018/2543-1959 E.K sayılı ilamları)” gerekçesiyle davanın kabulü ile; davalı banka ile dava dışı …. arasındaki …. tarihli …., davacının …. tarihinde imzalamış olduğu …. TL müteselsil kefaleti sebebiyle davalı bankaya borçlu olmadığının tespitine” karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili istinaf isteminde bulunmuştur.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkeme tarafından eksik ve hatalı bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulduğunu, hükme esas alınan raporda, “…. Laboratuvarının hazırlamış olduğu … tarihli rapor ile dava konusu kredi sözleşmesi kefalet bölümündeki bedel/miktarın davacı …’nun eli ürünü olmadığı kanaatine varılmıştır” şeklinde ifadelere yer verildiğini, raporun bu haliyle aydınlatıcı ve kesin bir sonuç içermediğini, yerel mahkemenin söz konusu bilirkişi raporuna itirazlarını değerlendirmediğini ve Adli Tıp Kurumu’ndan yeniden rapor alınması taleplerini de reddettiğini, ayrıca yerel mahkemenin kararında davacının esnaf/tüccar olmadığının belirtildiğini, oysa davacı esnaf olduğunu, bu hususun ….’ndan sorulması ve geçmiş dönem kayıt sorgusunun da talep edilerek araştırılması gerektiğini, davacının ticari faaliyetinin bulunduğunu, perde satışı/ticareti yaptığını belirterek, yerel mahkemenin kararının usul ve yasaya aykırı olması nedeniyle istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasına ve yeniden yargılama yapılarak talepleri doğrultusunda davanın reddine ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yüketilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
HMK’nın 353.maddesine göre inceleme yapıldığından duruşma açılmamıştır.
İnceleme 6100 sayılı HMK’nın 355.maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinin belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların bulunup bulunmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dava, davacının müteselsil kefil olduğu genel kredi sözleşmesindeki kefaletin geçersizliği nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b,1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan REDDİNE,
2-Davalı harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 333. maddesi uyarınca artan gider avansının ilgili tarafa geri verilmesine,
5-Kararın taraflara tebliğine,
Dair HMK. 361/1. maddesi gereğince kararın tebliği tarihinden itibaren iki hafta içerisinde kararı veren Bölge Adliye Mahkemesi ya da buraya gönderilmek üzere temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi veya İlk Derece Mahkemesine verilecek dilekçe ile Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.15/02/2022


Başkan

e-imzalıdır.

Üye

e-imzalıdır.

Üye

e-imzalıdır.

Katip

e-imzalıdır.

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR. “5070 Sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”