Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/775 E. 2022/286 K. 23.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. GAZİANTEP BAM 11. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2020/775 – 2022/286
T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/775
KARAR NO : 2022/286

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : …..
ÜYE : ……
ÜYE : ….
KATİP : ………

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GAZİANTEP 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/09/2019
NUMARASI : 2016/1149 E., 2019/1225 K.

DAVACI : ……………
VEKİLİ : Av. …..
DAVALI : …..
VEKİLİ : Av. …..
İHBAR OLUNANLAR : 1 -…..
VEKİLİ : Av. ….
2-…..
VEKİLİ : Av. . .
3-…………..
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit, İstirdat
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 23/02/2022
YAZIM TARİHİ : 23/02/2022

Taraflar arasında görülen davada Gaziantep 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce 2016/1149 Esas, 2019/1225 Karar sayılı dosyasında verilen 25/09/2019 tarihli kararın istinaf incelemesi davalı vekili tarafından istenmiş olmakla, 6100 sayılı HMK’nın 353. maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

– K A R A R –

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında ….. tarihli ürün satın alma sözleşmesi ve …. tarihli ürün satın alma sözleşmesi akdedildiğini, davalı şirketin işbu sözleşmeler uyarınca … sipariş dosyasında isimleri, sipariş adetleri ve fiyatları belirtilen battaniyelerin satış ve teslim hizmetlerinin yürütülmesine ilişkin olarak faaliyet göstermeye başladığını, sözleşmelerin 5/b maddesinde yer alan “… sipariş verilmesi kararlaştırılan miktarlar üzerinden hesaplanan ve ürün özellikleri tablosunda belirtilen KDV dahil toplam satın alma tutarını, ön ödeme adı altında aşağıda belirtilen şekilde alacaktır” hükmü gereği davalı şirkete verilen …. adet çeke ilişkin … tarihli ….TL tutarında, …adet çeke ilişkin …. tarihli …. TL tutarında, ….adet çeke ilişkin …. tarihli …. TL tutarında, …. adet çeke ilişkin …. tarihli …. TL tutarında ve ….adet çeke ilişkin …. tarihli …. TL tutarında olmak üzere toplamda … TL tutarında ….adet çekin teslim edildiğini, ancak davalı şirketin sözleşmesel yükümlülüklerine uymayarak sözleşmelerin 4/b maddelerine aykırı şekilde 376.040,00 adet siparişin sadece 93.085 adet siparişini teslim ettiğini, 282.955 adet battaniye siparişini kesin vade olmasına rağmen müvekkili şirkete teslim etmediğini, davalı şirkete sözlü ve yazılı uyarılara rağmen sözleşmesel yükümlülüklerini ifa etmediğini, davalı şirkete … Noterliği’nin …. tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile taraflar arasında akdedilen … tarihli ürün satın alma sözleşmesi’nin ve … tarihli ürün satın alma sözleşmesi’nin ekleriyle birlikte müvekkili şirket’in fazlaya ilişkin ve sair tüm tazminat, cezai şart, hak ve alacakları saklı kalmak kaydıyla sona erdirildiğinin ihtar edildiğini, anılan ihtarname ile müvekkili şirket tarafından davalı şirkete verilen ve işbu ihtarname ekinde işaretlenen ve teslim edilmeyen siparişlerin karşılığı olan toplam …TL bedelli her türlü çek, senet ve sair belgelerin de işbu ihtarnamenin tebliği tarihinden itibaren 2 işgünü içinde iadesi gerektiği, aksi takdirde fazlaya ilişkin ve sair tüm tazminat, cezai şart, hak ve alacakları saklı kalmak kaydıyla her türlü yasal yollara başvurulacağının bildirildiğini, davalı şirket tarafından söz konusu çeklerin iade edilmediğini ileri sürerek …. TL tutarındaki …. adet çekten dolayı borçlu olmadıklarının tespitine, ayrıca çek bedellerinin lehdara ödenmesinin önlenmesine, icra takibine konu edilmemesi ve üçüncü kişilere ciro edilmemesi yönünde tedbir koyulmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı müvekkili firma aleyhine açılan davayı kabul etmediklerini, davacı tarafın beyan ettiği gibi taraflar arasında alım sazım sözleşmesinin olduğunu, taraflar arasında uzunca yıllara dayanan bir ticari geçmişin olduğunu, bahsi geçen sözleşme kapsamından açıkça anlaşılacağı üzere dava dilekçesindeki beyanların aksine kesin vadenin söz konusunun olmadığını, satın alma vadesinin 2017 yılı Haziran ayı sonu olduğunu, temlim alınan malların ve süresinde itiraz edilmeyen faturaların açıkça haklılıklarını ortaya koyduğunu, tüm süreler geçildikten aylar sonra ihtar gönderilerek sözleşmenin feshedilmesinin ve bu davanın açılmasının yasal dayanaktan yoksun olduğunu, faturaların ve teslim kayıtlarının ayrıntılı incelenmesinde dava dilekçesinde bahsedilen ve noterde keşide edilen ihtarnameden ve sözleşme feshi iddiasından sonra dahi davacı tarafın sözleşme kapsamında mal almaya devam ettiğinin açıkça görüleceğini, sözleşme feshi iddiasının yasal dayanağının olmadığını, müvekkili firmaya izafe edilebilir hiçbir kusurunun söz konusu olmadığını, devam eden sözleşme kapsamına göre söz konusu çeklerin iadesinin, çek bedellerinin tahsil edilmemesinin, çek bedellerinin ödenmemesinin, çeklerin icra takibine konu edilmemesi istemlerine yönelik tedbir talebinin hiçbir yasal dayanağının olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İhbar olunan … Bankası A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili banka ile davalı ve davalı arasında akdedilen sözleşmelere taraf olmadığından davaya konu sözleşmeler nedeniyle herhangi bir hukuki sorumluluğunun bulunmadığını, davaya konu edilen çeklerin müvekkili bankaya temlik cirosu ile devredildiğini, davacı yanın bu iddiasını yazılı delil ile ispat etmesi gerektiğini, müvekkili bankaya davalı tarafça tahsil cirosu ile ve teminat olarak verilmiş çeklerin bulunmadığını, davalı ….San. Ve Tic. Ltd. Şti.’nin müvekkili bankanın müşterisi olduğunun doğru olduğunu, dava konusu çeklerin müvekkili bankaya temlik cirosu ile devredildiğini, TTK7nın ilgili hükümleri ve Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarına göre dava konusu çek üzerinde herhangi bir açıklama yok ise çekin temlik cirosu ile ciro edildiklerinin kabulünün gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, “… davalı tarafa verilen ve karşılığında mal alınamayan davaya konu çeklerin ödenmeyen 8 tanesi bakımından menfi tespit hükmü kurulmuştur. Davaya konu geri kalan çeklerin ödenmesi nedeniyle istirdat hükmü kurulmuş olup davacı vekilinin daha sonra ibraz ettiği dilekçelerde ticari temerrüt faizi talebinin bulunduğu gözetilerek ödeme tarihlerinden itibaren avans faizine hükmedilmiştir. …’tan gelen cevabi yazılardan bir kısım çeklerin ibraz edilip ödendiğinin tespit edilmesine rağmen ibraz tarihinin belirlenememesi nedeniyle bir aylık ibraz süresinin sonu faiz başlangıcı bakımından esas alınmıştır. 1-Davanın KABULÜ ile; Aşağıda … sıra numarasında belirtilen çekler bakımından davacının, davalıya borçlu olmadığının tespitine, bunların dışında (….sıra numaralı) olan ve aşağıda belirtilen çekler bakımından toplam …. TL’nin yine aşağıda belirtilen ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine” karar verilmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, dosya kapsamında bulunan tüm beyan ve delillerini tekrar ettiklerini, mahkemece yeterli inceleme yapılmadığını, dosyada tedbir kararına ilişkin istinaf başvurularının üst mahkemeye gönderilmediğini, mahkemece davalı taraf olarak yükümlülüklerinin yerine getirilmediğinin beyan edildiğini, sözleşme yükümlülükleri kapsamında mal vermeye devam ettiklerini, davacı tarafın bu malları iş bu fesih iradesinden ve davadan sonra dahi almaya devam ettiğini, tarafların mutabakatları, alınan bilirkişi raporlarında da bu durumun sabit olduğunu, sözleşme sürecinin dolmadığını, süresi içinde mal tesliminin devam ettiğini, yerel mahkemeye ısrarla mal almadıklarını beyan eden davacı tarafın beyanının aksinin kanıtlandığını, satın alma vadesinin 2017 yılı Haziran ayı sonu olduğunu, davacı tarafın bahsettiği vadenin alcının müşterilerine sevk edilebilecek şekilde hazır edilmesinden bahsettiğini, yapılan mal teslimleri oldukça fazla olduğu ve eksik ifadan bahsedildiğinde davacı tarafça eksik ifa nedeni ile ihtirazı kayıt konulmaksızın teslim alınan malların ve süresinde itiraz edilmeyen faturaların açıkça haklılıklarını net olarak ortaya koyduğunu, tüm süreler geçildikten aylar sonra ihtarın gönderilerek sözleşmenin feshedilmesi ve açılan bu davanın yasal dayanaktan yoksun olduğunu, dava dilekçesinde bahsedilen ve noterde keşide edilen ihtarnameden ve sözleşme feshi iddiasından sonra dahi davacı tarafın sözleşme kapsamında mal almaya devam ettiğinin açıkça görüldüğünü, dolayısıyla sözleşme ve kapsamının halen devam ettiğini, sözleşme feshi iddiasının yasal dayanağının olmadığını, mahkemece alınan bilirkişi raporlarında da iddialarının doğrulandığını, sözleşmeyi fesheden ve akabinde aynı sözleşme kapsamında mal almaya devam eden davacı tarafın sözleşmeyi fesih iradesinden vazgeçtiğini, mahkemece bu durumun yeni sözleşme olarak değerlendirildiğini, mahkeme gerekçesinde sözleşme ve ayrıntılarına ilişkin akışı, tamamen karşı tarafın insiyatifinde değerlendirdiğini, davacı tarafın davanın ilerleyen safhasında ıslah talebi olmadan dava dilekçesinde belirtilen sonuç ve istem kısmını değiştirdiğini, menfi tespit yerine alacak istediğini, talebin genişletilmesinin ve değiştirilmesi hususunda da taleplerine rağmen bir ret kararının verilmediğini belirterek usul ve yasaya aykırı olan ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
HMK’nın 353. maddesine göre inceleme yapıldığından duruşma açılmamıştır.
İstinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi hükmü uyarınca, istinaf edenin sıfatı, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dava, menfi tespit ve istirdat talebine ilişkindir.
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda; dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklara ve gerekçe içeriğine göre, mahkemece taraflar arasındaki uyuşmazlığın somut olayın özelliklerine uygun olarak belirlendiği, yargılamanın Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda belirtilen usullere uygun olarak yürütüldüğü, taraflarca gösterilen hükme etki edecek delillerin usulüne uygun olarak toplandığı, tüm dosya kapsamından; karar gerekçe içeriği bir bütün olarak değerlendirildiğinde mahkemece delillerin takdirinde ve yasa kurallarının olaya uygulanmasında bir isabetsizlik görülmediği, kararda kamu düzenine aykırı herhangi bir husus bulunmadığı, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf isteminde bulunan davalı tarafından yatırılması gereken 587.607,13 TL harçtan peşin alınan 146.901,78 TL harç mahsup edilerek bakiye 440.705,35 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 333. maddesi uyarınca artan gider avansının ilgili tarafa geri verilmesine,
5-Kararın taraflara tebliğine,
HMK. 361/1. maddesi gereğince kararın tebliği tarihinden itibaren iki hafta içerisinde kararı veren Bölge Adliye Mahkemesi ya da buraya gönderilmek üzere temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi veya İlk Derece Mahkemesine verilecek dilekçe ile Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere 23/02/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.23/02/2022

…..
Başkan
……

……
Üye
…..

…..
Üye
…..

…..
Katip
…..

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR. “5070 Sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”