Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. GAZİANTEP BAM 11. HUKUK DAİRESİ
T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : ..
KARAR NO : …
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : …. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : ..
NUMARASI : … Esas, … Karar
DAVACI : …
VEKİLLERİ : Av. …
Av. …
DAVALI : …
VEKİLLERİ : Av. …
Av. …
Av. …
DAVANIN KONUSU : …
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ :
YAZIM TARİHİ :..
Taraflar arasında görülen davada …. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen… tarih ve…Esas, … Karar sayılı kararının istinaf incelemesi davacı vekili tarafından istenmiş olmakla, 6100 sayılı HMK’nın 353. Maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin yaklaşık 20 yıldır beton boru ve kilit parke taşı imalatı işi ile iştigal etmekte olup, yaptığı iş gereği ihtiyaç duyduğu çimentoları aldığı dava dışı ….T.A.Ş. İle aralarında ticari alım satım ilişkisi bulunduğunu ve bu ticari ilişkiden dolayı borcu bulunduğunu, müvekkili tarafından ….San. T.A.Ş.’ye verilmek üzere 2003 yılından itibaren davalı bankadan teminat mektupları almaya başladığını, 2009 yılında aldığı ihalenin ödemelerini 2 yıl boyunca tahsil edemediğinden mali güçlüğe düştüğünü, buna rağmen … olan ödemelerini devam ettirdiğini, diğer bankaların teminat mektuplarının iadesini talep ettiğini,…. San. A.Ş. yetkilileri ile görüşerek teminat mektuplarının iadesini talep ettiğinde mektup bedellerinin ödenmesinin talep edildiğini, bunun üzerine teminat mektubu bedellerinin banka aracılığıyla dava dışı …. A.Ş.’ye ödendiğini,19 farklı tarihlerde toplamda 360.000,00 TL ödeme yapıldığını, ancak ödeme yapılmasına rağmen fabrika yönetimi değiştiği için teminat mektuplarının iade edilmediğini, aradan 4 yıl geçtikten sonra …. San. A.Ş. Tarafından 12/05/2016 tarihinde dava dışı ….vurarak teminat mektubu bedellerinin nakde çevrilmesinin talep edildiğini, mektup bedellerinin ödendiği gerekçesiyle ödeme yapılmayınca çekilen ihtarname ile teminat mektuplarının nakde çevrilmesinin talep edildiğini, Şekerbank tarafından gönderilen cevabi ihtarname ile teminat mektubu bedellerinin şirket hesabına yatırıldığı ve şirket tarafından çekildiği belirtilerek, ikinci kez ödenmesinin sebepsiz zenginleşmeye yol açağının bildirildiğini, aradan 5-6 ay geçtikten sonra davalı …. A.Ş.’den teminat mektuplarının nakde çevrilmesinin talep edildiğini, davalı bankaya ödeme dekontlarının sunulduğu ve açıklama yapıldığı halde davalı bankanın teminat mektubu bedellerini ödediğini ve ödediği bedeli müvekkili şirketten talep ettiğini, davaya konu teminat mektuplarının 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğunu ve zamanaşımına uğradığını, davaya konu zamanaşımına uğramış ve bedelleri müvekkili şirket tarafından ödenmiş olan teminat mektuplarının muhatap ….San. A.Ş.’ye mükerrer olarak ödendiğini, bu ödemeden davalı bankanın sorumlu olduğunu, müvekkili şirketin herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını belirterek, davalıya davaya konu 11 adet teminat mektupları nedeniyle 360.000,00 TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, cevap dilekçesinde özetle; teminat mektubunun muhataba verildikten sonra muhatap tarafından ibra edilinceye kadar lehtarın borçluluğunun sabit olduğunu, bu nedenle müvekkili bankaya karşı dava açılamayacağını, açıklama kısmına teminat mektubu numaraları yazılmak suretiyle yapılan havalelere ilişkin makbuzların ibraz edilerek davalı bankadan tazmin talebini yerine getirmemesinin istenemeyeceğini, havale yapılmış olmasının müvekkili bankanın garantisini ortadan kaldırmayacağını, teminat mektuplarında banka garantisini ortadan kaldıran olgunun muhatabın bankayı ibra etmesi ve lehtarın teminat mektubu ile üstlenilen risklerden dolayı borcunun kalmadığının likit delillerle ispatlanması olduğunu, muhatap bankanın tazmin talebini reddetmesi gereken hallerin fevkalade istisnai ve sınırlı olduğunu, davacı tarafın teminat mektubu bedeli ödemelerinden dolayı sorumluluğunun kalmadığı iddia edilmekte ise de bu hususun müvekkili banka ile ilgisinin bulunmadığını, yapılan ödemelerle muhataba borcun kalıp kalmadığının bilinemeyeceğini, muhatabın tazmin talebinden sonra davalı bankanın teminat mektubu bedellerini ödemek zorunda olduklarını, teminat mektuplarının zamanaşımına uğramadığını, 10 yıllık zamanaşımı süresinin borcun muaccel tarihten itibaren başalayacağını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; “….Bankanın vermiş olduğu teminat mektubundan dolayı sorumlu olabilmesi için teminat mektubu ile güvence altına alınmış olan riskin gerçekleşmiş olması gerekir. Zamanaşımı ise riskin doğumu ile başlar. Dava konusu olayda, 10 yıllık zamanaşımı süresi ancak riskin gerçekleştiği tarihten itibaren başlayacaktır. Bu nedenle davacı şirket tarafından yapılan ödeme tarihleri dikkate alındığında, 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığı anlaşılmıştır.
Davaya konu teminat mektupları, ilk talepte ödeme kayıtlı teminat mektuplarıdır. İlk talepte ödeme kayıtlı banka teminat mektuplarında, banka sadece şekli nitelik taşıyan kimlik araştırmasını yapmak zorunda olduğundan bu tür teminat mektuplarında ödeme talebinde bulunulması ile riskin gerçekleştiği varsayılacak ve bankanın ödeme yükümlülüğü doğacaktır. Bu durumda banka, ilk talepte ödeme kaydını ihtiva eden banka teminat mektuplarında ödeme talebinin usulüne uygun olduğunu, şekli anlamda incelemekle yetinmesi gerekir. Riskin gerçekleşip gerçekleşmediğini esastan incelemekle yükümlü değildir. Davacı toplam 365.000,00TL bedelli 11 adet teminat mektupları için 2011 ve 2012 yıllarında çeşitli tarihlerde toplamda muhatap olan….San. T.A.Ş’ye 360.000,00TL ödeme yapmıştır. Dava konusu teminat mektuplarının muhatabı ….San. T.A.Ş tarafından davalı bankaya 21/11/2016 tarihli ihtarname ile 12 adet teminat mektubu bedeli 415.000,00TL’nin ödenmesi talep edilmiştir. Davacının 11 adet teminat mektubu bedeli 365.000,00TL iken muhatap olan…. San. T.A.Ş’ye 360.000,00TL ödeme yaptığı ve dava konusu olmayan 50.000,00TL bedelli bir adet teminat mektubunun daha bulunduğu anlaşılmıştır. Ayrıca davacı tarafından 2011 ve 2012 yılında yapılan ödemelerden sonra bedeli ödenen teminat mektuplarının iadesinin talep edildiğine dair bir belge sunulmamıştır. Muhatap …. San. T.A.Ş tarafından davalı bankaya ve davacı şirkete gönderilen Adana 5.Noterliğinin 02/12/2016 tarihli ve 41757 yevmiye numaralı ihtarnamesinde, davacı tarafından yapılan ödemelerin satın alınan mal bedeline mahsup edildiğinin bildirildiği görülmüştür.
Tüm bu nedenlerle, davacı şirketin 12 adet teminat mektubu bedeli 415.000,00TL iken teminat mektuplarının muhatabı olan …. San. T.A.Ş’ye 360.000,00TL ödeme yaptığı, aradan geçen 4 yıllık süre içerisinde teminat mektuplarının iadesinin istendiğine dair bir ihtarda bulunmadığı, ödenen teminat mektubu bedellerinin davacının satın aldığı mal bedellerinden mahsup edildiğinin ileri sürüldüğü ve teminat mektuplarının ilk talepte ödeme kayıtlı olması da dikkate alındığında, davalı banka tarafından muhataba yapılan ödemenin haksız olmadığı kanaatine varılarak davanın reddine” karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili istinaf isteminde bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin incelemeye konu teminat mektupları zamanaşımına uğramasına rağmen bu iddialarını değerlendirmediğini, davalı bankanın nakde çevirdiği davaya konu edilen teminat mektuplarının muhataba ödenmesinin hatalı olduğunu, bu konuda yerel mahkeme tarafından alınan bilirkişi raporunda dahi bu durumun irdelenmemesinin hatalı olduğunu, davaya konu teminat mektuplarının 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğunu, müvekkilinin 2003 yılında yaşadığı ekonomik sorunlar nedeniyle ödeme güçlüğü içine girdiğini bu nedenle muhatap…. Sanayii T.A.Ş’nin bu riskten kaynaklı olarak müvekkilinden kendini garanti etmek adına teminat mektuplarını istediğini, müvekkilinin de bu risk faktörü sebebiyle davalı bankadan davaya konu teminat mektuplarını alarak muhataba verdiğini, kanunda belirtilen 10 yıllık zaman aşımı verildiği andan itibaren işlemeye başlamış olup bu sebeple teminat mektuplarının zamanaşımına uğradığını, Borçlar Kanunu’nun 125. maddesinde; “bu kanunda başka suretle hüküm mevcut olmadığı takdirde, her dâva on senelik müruru zamana tâbidir” ifadelerine yer verilmiş olup, aksine bir hüküm bulunmayan durumlar için zaman aşımı süresinin 10 yıl olarak belirlendiğini, ayrıca yerel mahkemenin hükme esas aldığı bilirkişi raporu hükme esas alınabilecek elverişli bir rapor olmamasına rağmen yerel mahkeme yapmış oldukları itirazları kabul etmediğini, bilirkişi raporunda her ne kadar riskin ne zaman doğduğunun belirlenemediğinden bahisle 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığı iddia edilse de Yargıtay’ın yerleşik içtihatları ve doktrinsel görüşler doğrultusunda muacceliyet tarihi yani riskin ne zaman doğduğu belirlenemiyorsa ve mektubun düzenlenme tarihinden itibaren 10 yıldan daha uzun bir süre geçmişse, mektubu veren tarafın zamanaşımı def’ini ileri sürebileceğini belirterek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasını, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
HMK’nın 353.maddesine göre inceleme yapıldığından duruşma açılmamıştır.
İnceleme 6100 sayılı HMK’nın 355.maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinin belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların bulunup bulunmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dava, davalı tarafından muhataba mükerrer ödenen teminat mektuplarından dolayı borçlu olanmadığının tespiti ( menfi tespit) istemine ilişkindir.
Davacı, dava dışı muhatap….A.Ş.’ye teminat mektubu bedeli olarak 2011-2012 yıllarında toplam 360.000,00 TL ödendiğini ancak teminat mektuplarının iade edilmediğini, 2016 yılında muhatap tarafından teminat mektupları davalı Banka’ya ibraz edilerek bedellerinin tahsil edildiğini, banka tarafından yapılan ödeme tarihinde teminat mektuplarının zamanaşımına uğradığını beyanla, teminat mektupları nedeniyle davalı Banka’ya 360000,00 TL borçlu olmadığının tespitini talep etmiş, davalı, teminat mektuplarından dolayı muhatap tarafından ibra edilmedikçe ya da lehtar (davacı) teminat mektupları ile üstlenilen risklerden dolayı borcu kalmadığını likit delillerle ispat etmedikçe sorumluluklarının devam ettiğini, dava dışı muhataba bildirilen ödeme iddiasına karşılık, muhtap tarafından, yapılan ödemelerin mal bedeline mahsup edildiğinin belirtildiğini, ödeme tarihinde teminat mektuplarının zamanaşımına uğramadığını, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece aldırılan bilirkişi raporuna istinaden yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir.
Teminat mektuplarında başka bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden, TBK’nın 146. Maddesi uyarınca zamanaşımı süresi 10 yıl olup, bu sürenin başlangıcı mektubun verildiği tarih değil, riskin doğduğu (muaccel olduğu) tarihtir. Somut olayda riskin daha önceki tarihte doğduğunu ispata yarar delil öne sürülmediği gibi davacı tarafından dava dışı muhataba yapılan ödemelerin tarihlerinin 2011-2012 yılları olduğu ve muhatap tarafından gönderilen tazmin yazılarının 2016 tarihli bulunduğu nazara alındığında, zamanaşımının dolmadığı açıktır.
Dava konusu teminat mektuplarının kesin ve süresiz olduğu, muhatabın ilk yazılı talebi üzerine ve borçlunun iznine gerek olmaksızın ödeme kaydını içerdiği anlaşılmaktadır. Buna göre, davalı banka, muhatabın yazılı tazmin talebi üzerine, lehtarın yükümlülüklerini yerine getirip getirmediğini incelemekle yükümlü olmayıp derhal istenilen tutarı ödemek durumundadır. Dava dışı muhatap tarafından teminat mektuplarının sayısını içerir havale dekontlarına itiraz edilip edilmemesi, ancak lehtar ile muhatap arasındaki iç ilişkinin konusu olabilir.
Hal böyle olunca, HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b,1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda gerekçesi açıklanan nedenlerle;
1-Mahkemece verilen karar usul ve yasaya uygun olduğundan, davacı tarafın istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı taraftan alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından, peşin alınan 54,40 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-İstinaf yargılama giderinin davacı üzerine bırakılmasına,
4-Gider avansı hakkında HMK 333. maddesine göre işlem yapılmasına, artanın ilgilisine iadesine,
HMK. 361/1. maddesi gereğince kararın tebliği tarihinden itibaren iki hafta içerisinde kararı veren Bölge Adliye Mahkemesi ya da buraya gönderilmek üzere temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi veya İlk Derece Mahkemesine verilecek dilekçe ile Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi…
…
Başkan
…
e-imzalıdır.
…
Üye
…
e-imzalıdır.
…
Üye
…
e-imzalıdır.
…
Katip
…
e-imzalıdır.
NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR. “5070 Sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”