Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/646 E. 2022/119 K. 25.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/646
KARAR NO : 2022/119

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GAZİANTEP 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/10/2019
NUMARASI : 2014/333 Esas, 2019/1270 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :

VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 25/01/2022
YAZIM TARİHİ : 25/01/2022

Taraflar arasında görülen davada Gaziantep 1. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 03/10/2019 tarih ve 2014/333 esas, 2019/1270 karar sayılı kararının istinaf incelemesi davalı vekilince istenmiş, 6100 sayılı HMK’nın 353. maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili, …. A.Ş tarafından Genel Kredi Sözleşmesine dayanılarak ….. İcra Müdürlüğü’nün …. esas sayılı dosyasında müvekkilleri aleyhine takip yapıldığını, daha sonra işlemsizlik nedeniyle takipten kaldırıldığını, davalının temlik sözleşmesine dayalı olarak …… İcra Müdürlüğünün … esasına kaydı yapılarak takibin devam ettiğini, takibin hangi sözleşmeye dayalı olduğunu belli olmadığını, 3 adet Genel Kredi Sözleşmesi bulunmakla beraber iki tanesinde müvekkillerinin imzasının bulunmadığını, diğerlerinde ise müvekkillerinin kefil olarak imzasının bulunduğunu ancak asıl borcun diğer borçlular tarafından kapatıldığını, …. tarihli .. USD meblağlı kredi sözleşmeleri hariç diğer sözleşmelerde imzasının bulunmadığını, borcun tahsil edildiğini ayrıca zaman aşımına uğradığını, mükerrer tahsilat yapılmaya çalışıldığını, bu nedenle davalı tarafa borçlu olmadığını tespiti ile icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP :
Davalı vekili, takibe konu alacağın …TL teminat mektubu komisyon bedeli, .. TL asıl alacak üzerinden yıllık %190 temerrüt faizi ve BSMV ile birlikte tahsili, asıl borçlu şirketin lehine ….na verilmiş bulunan toplam 50.000,00 USD’lik 3 adet teminat mektubundan borçlu şirket tarafından bankaları lehine depo edilen 8.500,00 USD’nin tenzili ile bakiye 41.500,00 USD’nin faiz getirmeyen bir hesapta depo edilmek üzere komisyon ve komisyon verileri ile birlikte tahsili, … tarihli takip tarihinden sonra bu teminat mektuplarından 20.000,00 USD meblağlı ve 17.000,00 USD meblağlı teminat mektuplarının 06/09/2001 tarihinde nakde çevrildiğini, bu nedenle toplam 37.000,00 USD nakde dönüşen alacak için 06/09/2001 tarihinden itibaren yıllık %190 temerrüt faizi işlemeye başlayacağı ayrıca davacının iddiasının aksine 3 adet GKS değil 6 adet GKS bulunduğu, bunların 18/08/1999 tarihli 26.000,00 USD meblağlı, 21/08/1998 tarihli 5.000,00 TL meblağlı, 15/01/2000 tarihli 15.000,00 USD meblağlı, 12/02/1998 tarihli 3.000,00 TL meblağlı, 23/12/1997 tarihli 2.000,00 TL meblağlı, 27/11/2000 tarihli 20.000,00 USD meblağlı GKS’ler olduğu, davacının da kefil sıfatıyla imzasının bulunduğunu, yapılan tahsilatların borcu karşılamadığını davanın reddine karar verilmesini ayrıca lehlerine kötü niyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
Mahkemece, her ne kadar davacı hakkında takip başlatılmış ise de; takibin dayanağı olan sözleşmelerden ….. tarihli sözleşme dışındaki sözleşme asıllarının ibraz edilememesi, ibraz edilen bu sözleşmede de kefalet miktarının belirtilmediği, (benzer yöndeki Y. 19 HD’nin 20/03/2014 T. 2014/2693-5488 E.K sayılı ilamı) takibin dayanağı olan teminat mektuplarının hangi sözleşmeye ilişkin olarak verildiği ve davacının bu sözleşmelerdeki kefaleti ile kefaletinin bu teminat mektuplarını da kapsadığı hususunun davalı tarafça ispatlanamaması gerekçesiyle davanın kabulüne, davalının takibinde kötüniyetli olduğunun ispatlanamaması sebebiyle davacı lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmemesine karar verilmiştir.

İSTİNAF NEDENLERİ:
Davalı vekili, verilen kararın eksik inceleme ile hatalı şekilde verilmiş olup yetersiz bilirkişi raporları esas alınarak karar verildiğini, bu nedenle kararın kabulünün mümkün olmadığını, dosya kapsamında ilk cevap dilekçelerinden itibaren tüm beyanlarında takip dayanağının 6 adet GKS ilişkin olduğunu, tamamının incelenmesi ile bir rapor tanzim edilmesinin gerekliliğini beyan etmelerine rağmen mahkemece aldırılan bilirkişi raporlarında yalnızca dosya içerisindeki 3 GKS incelendiğini ve raporların buna göre yazıldığını, dolayısıyla diğer GKS’ler incelenmeden iddialarını ispatlayacak imkanının taraflarına tanınmadan karar verildiğini, söz konusu kararın kabul edilmesinin mümkün olmadığını, bilirkişi raporlarında bariz eksiklikler olmasına rağmen söz konusu raporların hükme esas alınmasının hukuka aykırı bulunduğunu, bu itibarla bilirkişi raporunda 6 adet genel kredi sözleşmesinin tamamının incelenmesi ve raporda değerlendirilmesi gerekirken raporların bu değerlendirme yapılmadan hazırlandığını, bu nedenle söz konusu raporların gerçeği ortaya koymaktan oldukça uzak olduğunu, bu şekilde borcun doğru şekilde hesaplanmasının mümkün olmadığını, dolayısıyla söz konusu raporlar doğrultusunda verilen kararda adil bir yargılama ürünü olmayacağını, hükme esas alınan rapordaki bariz hatalardan bir diğerinin de değerlendirmeye alınan diğer 3 sözleşmeyle ilgilidir olduğunu, dosyaya taraflarınca sunulan GKS’ler incelendiğinde açıkça görüleceği üzere davacı taraf ilgili sözleşmelerin tamamını müşterek borçlu müteselsil kefil olarak imzaladığını, ancak raporda davacının imzasını içerir genel kredi sözleşmelerinin değerlendirmeye alınmayıp, bir kısım imzasız evrakların dikkate alınmasının haksız ve hukuka aykırı olduğunu, dolayısıyla söz konusu raporların eksik ve hatalı değerlendirme ile tanzim edildiğini, bu yönüyle de raporların hükme esas alınmasının mümkün olmadığını, yerel mahkeme kararında her ne kadar “3-Kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 1.975,35 TL nispi harçtan peşin alınan 493,85 TL harcın mahsubu ile eksik 1.481,50 TL harcın davalıdan alınarak hazine’ye gelir kaydına” şeklinde karar verilmişse de, müvekkili şirketin harçtan muaf olduğu hususunun gözden kaçırıldığını, … Varlık Yönetim A.Ş.’nin 2017 yılında kurulmuş olduğundan Bankacılık Kanunu m.143 gereğince 2022 yılına kadar harçlardan muaf olduğunu, bu nedenlerle kararın kaldırılması gerektiğini belirterek istinaf isteminde bulunmuştur.

DELİLLERİN TARTIŞILMASI, HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
Dava, menfi tespit istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Davalı tarafça özet olarak; mahkemenin eksik inceleme yaptığı, eksik inceleme ile hatalı şekilde karar verilip, yetersiz bilirkişi raporları esas alınarak karar verildiğinden keza kurum olarak harçtan muaf olduklarından, mahkemenin kendilerinden harç alınmasına karar verilmesinin de usulsüzlüğünden bahisle istinaf talebinde bulunmuş ise de; 5411 sayılı Bankacılık Kanunun 143/5’inci maddesi, varlık yönetim şirketlerinin yaptıkları işlemleri ve bununla ilgili olarak düzenlenen kağıtları, kuruldukları takvim yılı ve bunu izleyen beş yıl süresince, 492 sayılı Harçlar Kanununa göre ödenecek harçlardan, maddede sayılan diğer vergilerden ve kesintilerden istisna tutmuştur. Bu hüküm, varlık yönetim şirketlerinin vergiden istisna olacağı halleri istisna kurumunun doğasının da gereği olarak kendilerinin yaptıkları işlemlerden ve bu işlemlerle ilgili olarak düzenlenen kağıtlardan dolayı, hükümden sayılan kanunlar uyarınca vergi, harç veya kesinti borçlusu durumunda bulunacakları hallerle sınırlandırılmıştır. (Aynı yönde Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2017/12-342 E. – 2020/1030 K., 2008/12-715 E.-2008/717 K. sayılı kararı ile Yargıtay 11.’inci Hukuk Dairesinin 2020/7057 E.- 2020/5720 K. Yargıtay 19’uncu Hukuk Dairesinin 2018/2085 E.-2020/1165 K., Yargıtay 12’inci Hukuk Dairesinin 2016/13137 E.-2016/16960 K. Sayılı kararı) gözönünde bulundurulduğunda davalı tarafın harç ödeme yükümlülüğü bulunduğu anlaşılmaktadır.
Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklara ve gerekçe içeriğine göre, mahkemece taraflar arasındaki uyuşmazlığın somut olayın özelliklerine uygun olarak belirlendiği, yargılamanın Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda belirtilen usullere uygun olarak yürütüldüğü, taraflarca gösterilen hükme etki edecek delillerin usulüne uygun olarak toplandığı, tüm dosya kapsamından; bilirkişi raporu, karar gerekçe içeriği bir bütün olarak değerlendirildiğinde mahkemece delillerin takdirinde ve yasa kurallarının olaya uygulanmasında bir isabetsizlik görülmediği, kararda kamu düzenine aykırı herhangi bir husus bulunmadığı, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 1.975,35 TL harçtan peşin alınan 671,10 TL harç mahsup edilerek bakiye 1.304,25 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 359/4. maddesi uyarınca kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, HMK’nin 353 ve 362/1-a bendi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 25/01/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR. “5070 Sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”