Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C. GAZİANTEP BAM 11. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No:…
T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : ..
KARAR NO : …
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN : ..
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : …. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas, …Karar
DAVACI : ……
DAVALI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVANIN KONUSU : …
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : ..
YAZIM TARİHİ : …
Taraflar arasında görülen davada ….. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce…Esas, ….Karar sayılı dosyasında verilen ….tarihli kararın istinaf incelemesi davacı vekili tarafından istenmiş olmakla, 6100 sayılı HMK’nın 353. maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
– K A R A R –
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı hakkında… İcra Müdürlüğünün ….esas sayılı dosyasıyla ilamsız icra yoluyla takip başlatıldığını, takibe konu alacağın satış sözleşmesinden doğan para alacağı olduğunu, icra takibinde faturadan kaynaklanan alacağın tahsilinin talep edildiğini, taraflar arasında satış ilişkisinin bulunduğunu, davalının müvekkili ile arasındaki alış veriş ilişkisini kabul ettiğini, satış ilişkisinin faturalar, ticari defter ve kayıtlar, davalı tarafından takibe konu faturanın vergi dairesine beyan edildiği BA formu ile sabit olduğunu, takibe konu alacağın bu satıştan dolayı ödenmeyen bakiye alacaktan kaynaklandığını, TBK 89/1 maddesine göre “1. Para borçları, alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde” ödenmesi gerektiğinden, alacaklının kendi ikametgahının bulunduğu yerdeki icra dairesinde takip konusu yapabileceğini, müvekkilinin ticaret sicilinde kayıtlı olduğu merkez adresinin ….olduğunu, davalının borçlunun takibi geciktirmeye yönelik yetki ve borç itirazının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, müvekkili tarafından davalı-borçluya faturaya konu malların satışının döviz karşılığı satıldığını, TL karşılığında gösterildiğini, her faturanın içerisinde fatura bedelinin ne kadar USD olduğu ve ödemenin USD olarak alınacağının yazılı olduğunu, takibe konu 3 adet faturanın toplam bedelinin 90.889,28.USD olduğunu, davalının bu borcuna karşılık 45.000 USD banka havalesi ödemesi ve 05.10.2018 keşide tarihli…. Şubesine ait 210.000,00 TL’lik bir çekle ödeme yapıldığını, çekle yapılan ödemenin Merkez Bankası Döviz satış kuru üzerinden karşılığının 34.227,60 USD olduğunu, çekle yapılan bu ödemenin ödeme tarihi olan 05.10.2018 tarihindeki merkez bankası döviz satış kurunun daha yüksek olmasına ragmen 04.10.2018 tarihindeki daha düşük kur olan döviz satış kurunun esas alınarak hesaplama yapıldığını, bakiye 11.661,68 USD alacak kaldığını, takibe konu edilen alacağın da 11.661,68 USD olduğunu, davalının faturalara itiraz etmediğini, faturaya dayalı alacağın likit bir alacak olduğunu ileri sürerek davalarının kabulü ile haksız ve hukuki dayanaktan yoksun itirazın iptali ile takibin devamına, davalının asıl alacak miktarı üzerinden hesaplanacak %20 inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; yetki itirazında bulunduklarını, yetkili mahkemenin…. Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, müvekkilli tarafından taraflar arasındaki ticari ilişkiye dayalı olarak tanzim edilen fatura bedellerinin ödendiğini, davacı tarafın takip konusu alacağa ilişkin müvekkiline herhangi bir faturayı ibraz etmediğini, bu davada da kur farkına ilişkin fatura düzenleme zorunluluğu olan tarafın davacı taraf olduğunu, davacı yanca kur farkı veya vade farkı adı altında fatura tanzimi sözkonusunun olmadığını, davacı tarafından tanzim edilen tüm fatura bedellerinin davalı müvekkili firma tarafından ödendiğini, davacı tarafa herhangi bir borcunun bulunmadığını belirterek açılan davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, “…hükme esas alınan bilirkişi raporlarında yukarıda açıklandığı üzere davalı tarafından yapılan ödemenin bir kısmının dolar olarak banka üzerinden yapıldığı, diğer ödemelerin ise çekle yapıldığı anlaşılmıştır. Dolar olarak banka üzerinden yapılan ödemeler için kur farkı istenemeyeceği gibi, çek bir ödeme aracı olup verildiği gün ödeme olarak kabul edildiğinden, çeklerle yapılan ödemeler için de tahsil tarihi gözetilerek kur farkı talep edilemeyeceğinden davanın reddine” karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalıya satışı yapılan mallarla ilgili olarak faturalarda döviz karşılığı olduğunun belirtildiğini, müvekkili tarafından davalıya fatura konu malların satışının döviz karşılığı olarak yapıldığını, TL karşılığınında gösterildiğini, davalıya kesilen takibe konu 3 adet fatura toplam bedelinin 90.889,28 USD olduğunu, davalı tarafından yapılan ödemenin toplamının 79.227,60 USD olup, toplam borçtan düşüldüğünde bakiye 11.661,68 USD alacağın kaldığını, davalının faturalara itiraz etmediğini, satış faturasının düzenlenmesi sırasında malların döviz karşılığında satıldığı ve TL karşılığının gösterilmesi durumunda oluşan kur farkından borçlunun sorumlu olduğuna dair Yargıtay içtihatlarının bulunduğunu, müvekkiline ödemenin yapıldığı tarihin net olarak belli olduğunu, satışın yapıldığı tarihte ödeme yapılmayıp TL olarak ödeme yapıldığından kur farkının oluştuğunu, yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
HMK’nın 353.maddesine göre inceleme yapıldığından duruşma açılmamıştır.
İstinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi hükmü uyarınca, istinaf edenin sıfatı, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dava, ilamsız icra takibine yapılan itirazın iptali talebine ilişkindir.
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda; dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklara ve gerekçe içeriğine göre, mahkemece taraflar arasındaki uyuşmazlığın somut olayın özelliklerine uygun olarak belirlendiği, yargılamanın Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda belirtilen usullere uygun olarak yürütüldüğü, taraflarca gösterilen hükme etki edecek delillerin usulüne uygun olarak toplandığı, tüm dosya kapsamından; karar gerekçe içeriği bir bütün olarak değerlendirildiğinde mahkemece delillerin takdirinde ve yasa kurallarının olaya uygulanmasında bir isabetsizlik görülmediği, dolar olarak banka üzerinden yapılan ödemeler için kur farkı istenemeyeceği gibi, çek bir ödeme aracı olup verildiği gün ödeme olarak kabul edildiğinden, çeklerle yapılan ödemeler için de tahsil tarihi gözetilerek kur farkı talep edilemeyeceği, kararda kamu düzenine aykırı herhangi bir husus bulunmadığı, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu, anlaşıldığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan REDDİNE,
2-İstinaf isteminde bulunan davacı tarafından yatırılması gereken harç peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 333. maddesi uyarınca artan gider avansının ilgili tarafa geri verilmesine,
5-HMK’nın 359/4. maddesi uyarınca kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
HMK’nin 353 ve 362/1-a bendi uyarınca kesin olmak üzere 19/01/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi. 20/01/2022
…İ
Başkan
..
¸e-imzalıdır
…
Üye
…
¸e-imzalıdır
Gülay UZDİL
Üye
…
¸e-imzalıdır
..
Katip
…
¸e-imzalıdır
NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR. “5070 Sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”