Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/466 E. 2021/1932 K. 15.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. GAZİANTEP BAM 11. HUKUK DAİRESİ
T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/466
KARAR NO : 2021/1932

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GAZİANTEP 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/11/2019
NUMARASI : 2018/1668 E., 2019/1476 K.

DAVACILAR : 1-… – (…)
2-… – (…)
3-….
VEKİLİ : Av. … -….
DAVALI : ….
VEKİLİ : Av. … -….
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 15/12/2021
YAZIM TARİHİ : 15/12/2021

Taraflar arasında görülen davada Gaziantep 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce 2018/1668 Esas, 2019/1476 Karar sayılı dosyasında verilen 15/11/2019 tarihli kararın istinaf incelemesi davacılar vekili tarafından istenmiş olmakla, 6100 sayılı HMK’nın 353. maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

– K A R A R –

Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilleri … ve …’in müvekkili firma ….İç ve Dış Tic. Ltd. Şti.’nin eşit oranda hissedarı olduklarını, … İcra Müdürlüğünün …. Esas sayılı dosyası ile müvekkilleri aleyhine kambiyo senetlerine mahsus takip yolu ile toplam …. TL’lik icra takibi başlatıldığını, takibe dayanak olarak her biri …. Euro olmak üzere toplamı …. Euro olan iki adet senet ve her biri …. TL olmak üzere toplamı …TL olan iki senetten oluşan dört adet bononun gösterildiğini, müvekkillerinin takibe konu senetlerden dolayı davalı firmaya borcunun olmadığını, müvekkili firmanın takip alacaklısı davalı … İle 2006-2010 yılları arasında alışveriş yaptıklarını, ticari faaliyetlerinde kullanılan ıslak mendil havlu ham maddesini davalıdan temin ettiklerini, sık ve sürekli devam eden bu alışverişler nedeniyle davalı firmaya nakit, çek senet gibi araçlarla ödemelerin yapıldığını, davalı firmaya teminat anlamında banka teminat mektubu ve teminat senetlerinin verildiğini, takibe konulan senetlerin bu kapsamda ve belirtilen tarih aralığında verilen teminat senetleri olduğunu, müvekkili firmanın senetlerin metninde yazılı olan tanzim ve vade tarihlerinde davalı …A.Ş. ile herhangi bir ticari bağlantısının bulunmadığını, davalı firma defter ve cari kayıtlarının incelenmesine müvekkili … firmasının 2010 yılından sonra herhangi bir alışverişinin olmadığının, diğer müvekkillerinin ise hiçbir alışverişinin bulunmadığının görüleceğini ileri sürerek davalı firma tarafından başlatılan icra takibinin durdurulmasına, müvekkillerinin …. İcra Müdürlüğünün …. esas sayılı icra dosyasından borçlu olmadıklarının tespitine, davalının %20 kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında süre gelen bir ticari ilişki bulunduğunu ve davacı şirketin davalıya olan bakiye borcunun mutabakatla belirlenip senede bağlandığını, takibe dayanak senetlerin buna ilişkin olduğunu, senetlerin teminat senedi olduğu iddiasının asılsız olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, “…Yanlar arasında, davaya konu senetlerin, davalıya, açık ya da teminat senedi olarak verildiğine ilişkin bir sözleşme olduğu, davacı tarafından usulünce ispat edilememiştir. Davacı, ayrı ve açık bir biçimde yemin deliline de dayanmamıştır. Davacı, münhasıran davalının ticari defterlerine dayanmış olup, davalının ticari defterlerinde, davaya konu senetlerle ilgili herhangi bir kayıt yoktur. Buna göre, davacı, iddiasını ispat edememiştir. Bu sebeplerle davanın reddine karar verilmiştir. Davacının, dava ile birlikte ileri sürdüğü tedbir talebi, mahkememizce kabul edilmiş ve tensip zaptı ile karara bağlanmış ise de, teminat yatırılmamış ve karar infaz edilmemiştir. Buna göre, davalı yararına tazminat koşulları oluşmamıştır ve davalının tazminat talebi bu sebeple reddedilmelidir. 1-Davanın REDDİNE, 2-Davalının tazminat talebinin reddine” karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, bilirkişi raporunda davalı şirketin defter kayıtlarında, müvekkillerinden 39.766,59 TL alacaklı olduğunun tespit edildiğini, dava dilekçesinde davalı firmanın ticari defterlerindeki kayıtlara dayandığının belirttiklerini, raporda takip konusu senetlerin kaydının bulunmadığının tespit edildiğini, davalı firmanın talep edeceği alacağın yalnızca 39.776,59 TL olup, cari hesap ekstresinden kaynaklı bu alacağın ayrı bir ilamsız takibe ya da davaya konu edilmesi gerektiğinin açık olduğunu, mahkemece bu hususun gözönüne alınmadığını, ticari defterlerin kesin delil niteliğinde olup, davalı firmanın var olduğu iddia edilen alacağının takibe konu senetlerden değil, cari hesap ekstresinden kaynaklandığı ortaya çıktığını, mahkeme kararının gerekçesinde yer alan “davalı tarafın cevaplarının bir an için talil mahiyetinde olduğu” gerekçesinin eksik olduğunu, kendi beyanları ile iddia ettikleri alacağın senede dayalı bir alacak olmadığını, aralarındaki ticari alışverişten doğan kur farkına dayalı bakiye alacak için alınmış senetlerin olduğunu kabul ettiklerini, bu beyanın ikrar anlamını taşıdığını, davalı tarafın takibe konulan senetlerden kaynaklı bir alacağının söz konusu olmadığını, kambiyo senetlerinin nakit yerine geçen ödeme aracı olduğunu, davalı firmanın Anonim Şirket türünde ticaret şirket olup, ticaret şirketinin nev’i anonim şirket ise bütün ticari alışverişlerin, ödemelerin ve ödeme araçlarının Vergi usul Kanunu ve Kurumlar Vergisi Kanunu uyarınca defter kayıtlarında yer alması zorunlu olduğunu, defter kayıtlarına işlenmeyen kambiyo senetlerinden alacağın talep edilmesinin hukuken olanaklı olmadığını, davalı şirketin takibe konu kambiyo senetlerinden kaynaklı bir alacak talebi varsa, bu senetlerin öncelikle defter kayıtlarına işlenmesi yasal zorunluluk olduğunu, kayıtlarda olmayan ödeme aracının alacak doğurmasının mümkün olmadığını, dava konusu senetlerin davalı anonim şirketin defter kayıtlarında bulunmayışının defterlerin usulüne uygun tutulmadığının göstergesi olduğunu, davalı tarafın beyanlarındaki hususların defter kayıtlarında bulunmayışı ile davalarını ispatlamış bulunduklarını belirterek ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
HMK’nın 353. maddesine göre inceleme yapıldığından duruşma açılmamıştır.
İstinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi hükmü uyarınca, istinaf edenin sıfatı, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dava, kambiyo senedinden kaynaklanan menfi tespit istemine ilişkindir.
Taraflar arasında uyuşmazlık; kambiyo senetlerine mahsus takibe konu … tanzim …vade tarihli iki adet … Euro bedelli ve …. tanzim, ….vade tarihli iki adet …. bedelli … adet bononun teminat senedi olup olmadığı, bedelsiz olup olmadığı ve bu nedenle davacıların senetlerden dolayı davalıya borçlu olup olmadığı, ispat yükünün kimin üzerinde olduğu noktalarında toplanmaktadır.
Menfi tespit davaları İcra ve İflâs Kanunu’nun 72. maddesinde düzenlenmiş olup borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında ya da icra takibinden sonra borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Dava maddi hukuk ve usul hukuku bakımından genel hükümlere tabidir.
Menfi tespit davasında ispat yükü, kural olarak davalıdadır. Fakat davacı (borçlu), davalının mevcut olduğunu iddia ettiği hukuki ilişkiyi sadece inkâr ediyor ise, hukuki ilişkinin hiç doğmadığını ileri sürerse, hukuki ilişkinin varlığını iddia eden davalı olduğu için, ispat yükü davalı alacaklıya düşer (6100 sayılı HMK m. 190; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK) m.6). Alacaklının dayandığı senedin karşılıksız (teminat) olduğunun iddia edilmesi, alacağın ödeme, ibra ve takas gibi bir nedenle son bulduğunun ileri sürülmesi durumunda, ispat yükü davacı borçluya düşer.
Menfi tespit davası icra takibinden önce sonuçlanmaz ve ihtiyati tedbir kararı verilmemesi nedeniyle, borç alacaklıya ödenmiş olursa, İİK m.72/6 uyarınca menfi tespit davası kendiliğinden istirdat davasına dönüşeceğinden istirdat davası olarak devam edilir.
Senede karşı ileri sürülen hukuki işlemlerin HMK madde 200’deki düzenleme uyarınca senetle ispatı zorunludur. HMK 201. maddesi gereği; senede bağlı olan her çeşit iddiaya karşı savunma olarak ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler, HMK’nın 203. maddesindeki istisna kapsamında kalmadığı sürece HMK 200. maddedeki ispat sınırının altında olsa dahi ancak senet (kesin delil) ile ispat edilebilir.
Bono, ödeme vaadi niteliğinde bir kambiyo senedi olup bonoyu düzenleyen, asıl borçlu durumundadır. Bonoda zorunlu şekil şartları TTK’nın 688. maddesinde; “Bono” ya da “Emre Muharrer Senet” ibaresi, kayıtsız şartsız bir bedel ödeme vaadi, vade, ödeme yeri, lehtar, keşide yeri ve tarihi, keşidecinin imzası olarak sayılmış olup, zorunlu şartlardan biri eksik olduğu takdirde, senet bono niteliğini kaybeder. Bunlardan vade ve ödeme yeri esaslı şekil şartlarından değildir.
Zorunlu şekil şartlarının yanında isteğe bağlı olarak, faiz, bedelin nakden yada malen alındığı veya yetkili mahkeme kayıtları da konabilir. (Poroy,R.: Kıymetli Evrak Hukuku Esasları 11. Bası, İstanbul 1989, s. 237 vd.).
Bono, bağımsız borç ikrarını içeren bir senettir. Bu nedenle bir illete bağlı olması gerekmez ve kural olarak ispat yükü senedin bedelsiz olduğunu ileri süren tarafa aittir. Ancak senette borcun nedeni “mal” ya da “nakit” olarak belirtilmişse, davacının yazılı borç sebebine dayanmaya hakkı olacağından, ispat yükü bunun aksini ileri süren tarafa ait olacaktır (HMK’nın m. 191/1, TMK m. 6). Eğer yanlardan biri senet metninde yazılı kaydın doğru olmadığını söylüyorsa, buna senedin talili denmektedir. Talil senet metninde açıklanan düzenleme (ihdas) nedenine aykırı beyanda bulunma anlamına gelmektedir ve bu hâlde ispat yükü kaydın aksini iddia edene aittir.
Bonodaki bedel kaydının her iki tarafça talil edilmesi ispat yükü yer değiştirmez. HMK’nın 191/2. ve TMK’nın 6. maddeleri uyarınca borçlunun bononun bedelsiz olduğunu ispat etmesi gerekir.
1-Davacı tarafın ilk istinaf sebebi; dava dilekçesinde münhasıran davalının ticari defter ve kayıtlarına dayandıkları ve davalının ticari defter ve kayıtlarında yapılan bilirkişi incelemesinde davalının var olduğunu iddia ettiği alacağın takibe konu senetlerden değil, cari hesap ekstresinden kaynaklandığıdır.
Bonolar, yasanın aradığı şekil şartlarına uyularak, usulüne uygun düzenlenmeleri koşulu ile mücerretlik ilkesi uyarınca, temelindeki hukuki ilişkiden ayrık olarak, tek başına alacağın varlığını ispata yeterlidir. Davalı taraf bonoların, emtia satışının döviz bazlı yapılmasından kaynaklanan kur farkı alacağına ilişkin olup, davacı tarafla hesaplaşma yapılarak mutabakat sağlandığını ve senetlerin düzenlenerek müvekkiline teslim edildiğini belirttiğinden, senet metninde nakden yazması sebebiyle davalının bu savunması maddi vakıa ve hukuki vasıf birlikte kabul edilmediğinden ikrar olarak kabul edilemeyeceği gibi, ikrar edilen vakıanın hukuksal sonuçlarının doğmasını engelleyecek yada onu hükümsüz kılacak mahiyette olmadığından, bağlantısız bileşik ikrar olarak da nitelendirilemez. Davaya konu bonoda alacaklı davalı olup, bonoları sunmak suretiyle alacağın varlığını ispat etmiştir. Davacı ise; senetlerin teminat senedi olduğunu ve bedelsiz kaldığını belirtmek suretiyle, senet metninde bulunmayan teminat olma iddiasını ileri sürdüğünden (talil ettiğinden) yerleşmiş Yargıtay uygulamaları uyarınca ispat külfeti senedi talil eden tarafta olup, bu hali ile ispat külfeti yer değiştirmediğinden, ispat külfeti davacı tarafa aittir.
Karine olarak bir kambiyo senedinin mevcut bir borcun ifası veya itfası amacıyla verildiği kabul edilir.Kambiyo senetleri birer ödeme aracıdır. Borçlu, bononun başka bir amaçla verildiği yönündeki iddiasını yazılı delil ile ispatlamalıdır. Bu konuda tanık dinletilmesi de mümkün değildir. (Yargıtay 19.Hukuk Dairesi’nin 2018/2939 Esas, 2019/4786 Karar sayılı 2017/3521 Esas, 2019/1844 Karar sayılı kararları)
Senedin anlaşmaya aykırı doldurulduğu iddiası yönünden ise 6102 sayılı TTK 778 yollamasıyla 680. maddesi gereğince açık bono düzenlenebileceği ve davacıların bu iddiasını da ancak yazılı delille ispat edebileceği görülmektedir.
Takip konusu bonoların teminat senedi olduğuna ilişkin iddianın hangi ilişkinin teminatı olduğu, senet üzerine konulmuş bir kayıtla ya da takip dayanağı senedin tanzim ve vade tarihi ile miktarı belirtilmek suretiyle açık atıf yapılan bir sözleşme ile ispatlanması gerekir.(Bkz. Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 2015/14658 Esas, 2015/27010 Karar sayılı ilamı)
Davacı taraf, dava konusu senetlerin teminat senedi olduğu, senetlerin anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu ve senet nedeniyle borçlu olmadığı yönündeki iddiasını yazılı ve kesin delil ile ispatlayamamıştır. Bu nedenle mahkemece davanın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır.
2-Davacılar vekili istinaf dilekçesinde; davalı şirketin ticari defterlerinde yer almayan senetlerin alacak doğurmayacağını iddia etmektedir.
Resmi Gazete’nin 06/07/1994 tarihli sayısında yayınlanan 4008 sayılı kanunla değişik 213 Sayılı Kanun’un 196. maddesi uyarınca birinci ve ikinci sınıf tacirler kambiyo senedi defteri tutmak zorunda olup, defterin bir tarafına işletmenin alacakları için işletme lehine düzenlenen veya işletmeye ciro edilen bono, poliçe, çek ve benzeri kambiyo senetleri diğer tarafa işletmenin borçları için düzenleyip verdiği bono, poliçe, çek ve benzeri kambiyo senetleri düzenlendiği veya ciro edildiği tarihlerinden itibaren en geç 10 gün içinde kaydedilmesi zorunludur. Defterin sol tarafına; “işletmenin alacakları için işletme lehine düzenlenen veya işletmeye ciro edilen bono, poliçe, çek ve benzeri kambiyo senetlerin, defter kayıt sıra numarası, yevmiye işletme serbest meslek defterine kayıt tarih ve sıra numarası, kambiyo senedinin nevi, varsa seri ve sıra numarası, tutarı , düzenlenme tarihi, borçlunun adı soyadı, varsa vergi dairesi ve hesap numarası, kambiyo senedinin borçludan başkası tarafından işletmeye ciro edilmesi halinde, ciro tarihi ve ciro edenin adı soyadı, varsa vergi dairesi ve hesap numarası, kambiyo senedinin başkalarına devri halinde, devralanın adı soyadı, varsa vergi dairesi ve hesap numarası, tahsili halinde tahsil tarihi, defterin sağ tarafında; “işletmenin borçları için düzenleyip verdiği bono, poliçe, çek ve benzeri kambiyo senetlerinin, defter kayıt sıra numarası, yevmiye, işletme, serbest meslek defterine kayıt tarih ve sıra numarası, kambiyo senedinin nevi, varsa seri ve sıra numarası, tutarı, düzenlenme tarihi, vadesi, alacaklının adı soyadı varsa vergi dairesi ve hesap numarası” kaydedilmesi gerekmektedir.( Maliye Bakanlığı’nın 234 sayılı genelgesi)
Maliye Bakanlığı’nın 234 sayılı genelgesi uyanınca davacı tarafça tutulması gereken kambiyo senedi defterinin sol tarafına; “işletmenin alacakları için işletme lehine düzenlenen veya işletmeye ciro edilen bono, poliçe, çek ve benzeri kambiyo senetlerin, defter kayıt sıra numarası, yevmiye işletme serbest meslek defterine kayıt tarih ve sıra numarası, kambiyo senedinin nevi, varsa seri ve sıra numarası, tutarı , düzenlenme tarihi, borçlunun adı soyadı, varsa vergi dairesi ve hesap numarası, kambiyo senedinin borçludan başkası tarafından işletmeye ciro edilmesi halinde, ciro tarihi ve ciro edenin adı soyadı, varsa vergi dairesi ve hesap numarası, kambiyo senedinin başkalarına devri halinde, devralanın adı soyadı, varsa vergi dairesi ve hesap numarası, tahsili halinde tahsil tarihini, defterin sağ tarafına; “işletmenin borçları için düzenleyip verdiği bono, poliçe, çek ve benzeri kambiyo senetlerinin, defter kayıt sıra numarası, yevmiye, işletme, serbest meslek defterine kayıt tarih ve sıra numarası, kambiyo senedinin nevi, varsa seri ve sıra numarası, tutarı, düzenlenme tarihi, vadesi, alacaklının adı soyadı varsa vergi dairesi ve hesap numarasını” kaydetmesi gerekmekte olup, davacılar vekilinin iddia ettiği gibi kambiyo defterine işlenmeyen senetlerin alacak doğurmayacağı yönünde bir yaptırım bulunmadığından ve kambiyo senedinin hangi hukuki ilişkiye dayalı olarak aldığını defterlerinde göstermek zorunda olmadıklarından, istinaf sebebinin yerinde olmadığından reddine karar verilmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, ilk derece mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, davacıların icra takibine konu menfi tespit talep edilen senetlerin teminat senedi olduğuna dair iddiasını yazılı delil ile ispatlayamamış olması nedeniyle davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca esastan REDDİNE,
2-İstinaf isteminde bulunan davacılar tarafından yatırılması gereken 59,30 TL istinaf karar harcından peşin alınan 54,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 4,90 TL harcın davacılardan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
3-Davacılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 333/1. maddesi uyarınca artan gider avansının ilgili tarafa geri verilmesine,
5-HMK’nın 359/4. maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğine,
HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda 361/1. maddesi gereğince kararın tebliği tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde kararı veren Bölge Adliye Mahkemesi ya da Dairemiz’e gönderilmek üzere temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi veya İlk Derece Mahkemesi’ne verilecek dilekçe ile Yargıtay nezdinde temyiz yasa yolu açık olmak üzere 15/12/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.15/12/2021


Başkan

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Katip

¸e-imzalıdır

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR. “5070 Sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”