Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/465 E. 2021/1930 K. 15.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. GAZİANTEP BAM 11. HUKUK DAİRESİ
T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/465
KARAR NO : 2021/1930

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ADANA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/07/2019
NUMARASI : 2018/1262 E., 2019/531 K.

DAVACI : ….
KAYYUM : Av. …
VEKİLİ : Av. … -…
DAVALILAR : 1-… – (…)
2-… – (…)
3-…
VEKİLİ : Av. … – …
FER’İ MÜDAHİL : … – (…)
VEKİLİ : Av. … – ….
DAVANIN KONUSU : Haksız Rekabetin Tespiti, Şirket Ortaklığından Çıkarılma, Tazminat
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 15/12/2021
YAZIM TARİHİ : 15/12/2021

Taraflar arasında görülen davada Adana 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce 2018/1262 Esas, 2019/531 Karar sayılı dosyasında verilen 05/07/2019 tarihli kararın istinaf incelemesi davacı vekili ve davalılar vekili tarafından istenmiş olmakla, 6100 sayılı HMK’nın 353. maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

– K A R A R –

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı …’nun şirketin %47,5 hisse sahibi olduğunu, davalı …’nun ise, …’nun eşi olup, davacı şirketin idari işlerini takip ettiğini ve davacı adına iş takibi yaptığını, …, …, … ve …’nun aralarında yaptıkları anlaşmaya göre, davacı şirketin idaresini …. ve …’na bıraktıklarını, …’nun davacı şirkette ortaklığının halen devam etmesine karşın 2010 yılı içinde davacı şirket ile aynı iş kolunda olan davalı … … Mak. İnş. İma. Taah. Gen. Tic. Ltd. Şti.’de kayıtlı olarak çalışmaya başladığını, bu durumun rekabet yasağını ihlal eden bir davranış olduğunu, diğer davalı …’nun ortaklığının bitirilmesinden sonra …Mak. İnş. İma. Taah. Gen. Tic. Ltd. Şti.’ni kurduğunu, davalı şirketin davalılar … ve … aracılığı ile davacı şirketin bir kısım işçilerini bünyesine kattığını, davalıların davacı şirketin müşteri kitlesini hatalı yönlendirerek kendileri ile çalışmaya ikna ettiklerini, ikna edemedikleri firmaları ise …’nun kendisini davacı şirketin eski ortağı olarak göstererek, davacı şirketin mallarının kalitesiz olduğu ve mallarında sahte yağ kullandıklarını, kendisinin de bu nedenlerle ayrıldığını belirtir bir kısım e-postaları davacı şirketin müşterilerine gönderdiğini, davalıların mevcut haksız tutum ve davranışları ile davacı şirketi kötüleyerek ve işçileri alarak davacı şirketi çalışamaz hale getirdiğini, bu nedenle haksız rekabet fiilini işlemiş olduklarını beyanla …’nun tutum ve davranışları ile rekabet yasağına aykırı davranışlarının tespiti ve men’ini, davalı …’nun rekabet yasağına aykırı davranışları nedeni ile doğan kusurundan dolayı davacı şirketin ortaklığından çıkartılmasını ve hisselerinin uygun görülecek bir başka ortağa devrini, …’nun rekabet yasağına aykırı davranışı nedeni ile davacı şirketin uğradığı 5.000,00 TL maddi, 5.000,00 TL manevi olmak üzere toplam 10.000,00 TL zararın dava tarihinden itibaren ticari faizi ile tahsilini, diğer davalıların 2009 yılında doğan ve halen devam eden haksız rekabet oluşturan eylemlerinin tespiti ile men’ini, diğer davalıların haksız rekabeti nedeni ile davacı şirketin uğradığı maddi zarar için 7.000,00 TL ve manevi zarar için 3.000,00 TL’nin haksız rekabetin vuku bulduğu tarihten itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte tahsilini, hüküm özetinin tirajı en yüksek ulusal bir gazetede bir kez ilanını talep ve dava etmiştir.
Davalılar …. İnş. İma. Taah. Gen. Tic. Ltd. Şti., …ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili …’nun davacı şirkete harcaması gerektiği mesaiyi başka bir yere harcadığı iddiasının doğru olmadığını, müvekkilinin davacı şirketin varlığını korumak için tüm çabayı gösterdiğini, dava dışı ….ve …. ile ….Ltd. Şti. aleyhine haksız rekabetten kaynaklı dava açtığını, yine … tarafından davacı şirketin feshi için açılan davada feshi önlemek için her türlü emek ve çabayı gösterdiğini, yine müvekkili tarafından şirketin menfaatlerinin korunması için ortaklar genel kurulunu olağanüstü toplantıya çağırdığını, şirketin tanınmış hale gelmiş olan logosu için marka tescil başvurusunda bulunduğunu, taraflar arasında 19.01.2009 tarihli sözleşme akdedildiğini, bu sözleşemeye karşı tarafın uymaması ve yargılamaların uzaması nedeni ile ekonomik sıkıntı içine girmesi nedeni ile müvekkili …’in davalı şirkette çalışmaya başladığını, müvekkilinin bu nedenle şirketten çıkartılamayacağını, …’nun ve eşinin davacı şirketi kurmuş oldukları …. Ltd. Şti.’ne 2009 yılında aktardıklarını, kendisinin de kurdukları şirkette çalışmaya başladığını, diğer davalılar yönünden ise davacı şirketteki işçilerin davalı şirkete alındığı iddiasının doğru olmadığını, esasen davacı şirket işçilerinin …. Ltd. Şti.’ne alındığını, …. Ltd. Şti.’nin yapmış olduğu haksız rekabetin müvekkilleri yapmış gibi gösterildiğini, davalı şirketin davacı şirketin müşterileriyle çalışmadığını, ….Ltd. Şti.’nin muvazaalı olarak oluşturulması ile davacı şirketin unvanı, adresi, mevzusu, yetkilileri, işçileri, TSE belgeleri, makine ve tesisatları, telefonları, web adresi vs. her şeyinin aynı olduğunu, müşterilerin davacı şirketle çalıştığını zannederek …. Ltd. Şti. ile çalıştığını, bu nedenle müvekkillerinin davacı şirketin müşterileri ile çalışmaya ikna etmesinin mümkün olmadığını, müvekkilinin iddia edilen şirketlerle hiçbir ticari alış verişinin bulunmadığını, müşterilere e-postaların şirketi temsile yetkili kılınan temsilcinin süresi dolması ve temsile yetkili kimsenin kalması, … ve ailesinin şirketi kendi çıkarları doğrultusunda işletmeleri, şirketin hesapları ile ilgili bilgi vermemeleri ve şirketin çıkarlarını korumak adına gönderdiklerini, zarar verme kastı ile yapılmadığını ileri sürerek davanın reddi isteminde bulunmuştur.
Mahkemece, “… davalı …’nun davacı şirketin % 47.5 ortağı ve aynı zamanda müdürü olduğu, 2010 yılı Nisan ayından 2011 yılı Şubat ayına kadar yaklaşık 13 aylık dönemde aynı iş alanında faaliyet gösteren davalı şirkette kayıtlı olarak çalıştığı, bu durumun TTK’nın 625/2 ve 626. Maddeleri uyarınca rekabet yasağına aykırılık teşkil ettiği, ayrıca davalı …’nun rekabet yasağına aykırı davranışının şirket ortaklığından çıkarılması için haklı neden teşkil ettiği, davalı …’nun e-posta adresinden davacı şirketin müşterilerine gönderilen “yağın sahte olduğu” yönündeki e-postanın haksız rekabet oluşturduğu, davacı şirketin şirket sırlarının ele geçirildiği yönünde somut bilgilere rastlanılmadığı, davacı şirketin 01.03.2009 tarihinden sonra faaliyetine devam etmediği, davalı şirketin uzun süre sonra davacı müşterilerine mal satmış olduğundan haksız rekabet koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davalı … Mak. İnş. İma. Taah. Gen. Tic. Ltd. Şti. yönünden haksız rekabetin tespiti ve men’i ile maddi ve manevi tazminat istemlerinin reddine, davalı … ve … yönünden haksız rekabetin tespiti ile men’ine, davalı … yönünden maddi ve manevi tazminat istemlerinin, … yönünden maddi tazminat isteminin reddine, davalı … yönünden manevi tazminat koşulları oluştuğundan 1.500,00.-TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile tahsiline” karar verilmiş olup, davalılar vekilinin istinafı üzerine dosya Dairemize gelmiş, Dairemizin 2018/1453 esas, 2018/1457 karar 01/11/2018 tarihli kararı ile; “…somut uyuşmazlıkta davacı şirket ortağı davalı …’nun haklı sebeple şirket ortaklığından çıkarılmasına yönelik alınmış bir genel kurul kararı dosyaya sunulmamış olup bu durumda mahkemece anılan eksikliğin giderilebilecek bir dava şartı olduğu göz önüne alınarak az yukarıda açıklanan biçimde yöntem izlenmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu biçimde davanın esası hakkında karar verilmesi doğru görülmemiş olduğundan davalılar vekilinin bu yöndeki istinaf isteminin kabulüne karar verilmesi gerekmiştir. Davalılar vekilinin haksız rekabet yönünden davalı … ve … aleyhine verilen karara ilişkin istinaf istemlerinin ise yukarıda açıklanan kaldırma kararı uyarınca şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir. Bu itibarla, davalılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nın 353/I-a-4. maddesi uyarınca mahkemenin kararının kaldırılmasına ve dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine” karar verilmiştir.
Mahkemece yapılan yeni yargılama neticesinde; “…Davacı …. İnş. Taah. Ltd. Şti’nin çalışanlarından ….ve ….’ın davalı …nde çalıştığı, Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı kayıtlarından anlaşılmıştır. Ayrıca davacı şirket ortağı ve müdürü davalı …’nun 2010 yılı Nisan ayından 2011 yılı Şubat ayına kadar yaklaşık 13 ay boyunca davacı şirket müdürü iken aynı zamanda davalı şirkette çalıştığı tespit edilmiştir. Ticari sır, bir ticari işletme veya şirketin faaliyet alanı ile ilgili yalnızca belirli sayıdaki mensupları ve diğer görevlileri tarafından bilinen, elde edilebilen, rakiplerince bilinmemesi ve 3.kişilere ve kamuya açıklanmaması gereken işletme ve şirketin ekonomik hayattaki başarı ve verimliliği için büyük önemi bulunan iç kuruluş yapısı ve organizasyonu, mali, iktisadi, kredi ve nakit durumu, araştırma ve geliştirme çalışmaları, faaliyet stratejisi, ham madde kaynakları, imalatın teknik özellikleri, fiyatlandırma politikaları, pazarlama taktikleri ve masrafları, pazar payları, toptancı ve perakendeci müşteri potansiyeli ve ağları, izne tabi veya tabi olmayan sözleşme bağlantılarına ilişkin bilgi, belge, elektronik ortamdaki kayıt ve verilerden oluşmaktadır. Teknik üretim sırları, üretim yöntemleri, kimyasal formüller, kalite kontrol usul ve yöntemleri, müşteri listeleri ve maliyet bilgileri, ticari sır örnekleri olarak gösterilebilir. Dava konusu olayda şirket sırlarının ele geçirildiği yönünde somut bilgilere rastlanılmamıştır. Davacı şirketin 01/03/2009 tarihinden sonra faaliyetine devam etmemesi ve …. Şirketinin de uzun süre sonra davacı müşterilerine mal satmış olması göz önüne alındığında, davalı … Mak.İnş.İml.Taah.Tic.Ltd.Şti hakkında açılan haksız rekabetin tespiti ve men-i koşulları oluşmadığından, bu yönde açılan davanın reddi ile, yine davacı şirketin …, … ve ….Ltd.Şti yönünden maddi zararının oluşmadığı anlaşıldığından davalılar hakkında açılan maddi tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir. Davalı …’nun, davacı şirketi e-posta yazışmaları ile kötüleme eylemi nedeni ile manevi tazminat koşullarının oluştuğu anlaşıldığından, tarafların sosyal ekonomik durumu, olay tarihindeki paranın alış gücü ve eylemin niteliği de gözetilerek davacının manevi tazminat talebinin kabulüne karar verilmiştir. Davalılar … ve …. Mak.İnş.İml.Taah.Tic.Ltd.Şti’nin eylemlerinin manevi tazminat koşullarını oluşturmadığı anlaşıldığından davacının bu davalıların eylemleri nedeni ile açmış olduğu manevi tazminat davasının ayrı ayrı reddine karar verilmiştir. Haksız rekabeti oluşturan fiillerin, üzerinden geçen sürede gündemden düşmesi sebebi ile ilandan beklenen amacın gerçekleşmeyeceği anlaşıldığından, kararın ilanı talebinin reddine” karar verilmiştir.
Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemece dava şartı yokluğu gerekçesi ile talep bakımından davanın reddi yönünde verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, Yargıtay içtihatlarında da verilen karşı oyların da bu durumu açıkça ortaya koyar nitelikte olduğunu, TTK 621 hükmünün dava şartı olarak kabul edilmesi halinde 2 ortaklı yapıya sahip şirketlerde mahkeme kararı ile ortaklıktan çıkarma hakkının kullanılmasının imkanının bulunmadığının aşikar olduğunu, bunun kabul ile hareket edilmesi halinde 2 ortaklı yapıya sahip davacı şirket gibi şirketler bakımından mahkeme kararı ile ortaklıktan çıkarma imkanının ortadan kalktığını, bu durumun haksız eylemleri tespit edilmiş ve zarar veren tarafın hukuk düzeni tarafından korunması sonucunu doğuracağını, huzurdaki davada olduğu gibi şirket ile rekabet yasağına açıkça aykırı hareket eden ortağa karşı hak arama hürriyetinin kısıtlanmasına yol açacak bu gerekçenin hak ve nefaset kurallarına aykırı olduğunu, dosya kapsamında davalılardan …’nun ortaklık vasıf ve sorumluluklarına aykırı olarak rekabet yasağını çiğnediğini, yine davalılardan …’nun da göndermiş olduğu e-postalar ile haksız rekabet teşkil eden eylemlerde bulunduğu tespit edilmiş olduğunu, bu noktada davacı şirketin zarara uğratıldığını, kötülemenin gerçekleştirildiği e-posta adresinde dahi davacı şirketin unvanının yer aldığını, davalı şirketin kötü niyetli eylemlerinin 2009 senesi ile sınırlı kalmadığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla ilk derece mahkemesince verilen kararda aleyhe olan hukuklar bakımından kaldırılarak davalarının kabulüne karar verilmesi istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemece davanın kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davanın kabulüne karar verilen hususların geçekçesinin eksik ve dava dosyasını açıklamaktan uzak olduğunu, denetime elverişli olmadığını, dava konusunun açıklamaktan uzak soyut hükümler ile düzenlenen denetime uygun olmayan bilirkişi raporlarına itirazlarının değerlendirilmeden eksik ve yetersiz inceleme ile hüküm kurulduğunu, tasfiyeye ilişkin Adana 3. Asliye Ticaret Mahkemesi kararının kesinleşmeden tasfiye memurunun görevine başlayamayacağı ve hükmün icrasının mümkün olmadığından tasfiye memuru tarafından davanın açılamayacağının gözetilmediğini, tasfiyeye ilişkin hükmün yargıtay bozmalarından sonra açılan davada tasfiye memurunun davacı sıfatının bulunmadığının gözetilmediğini, haksız eyleme ilişkin tespit ve değerlendirmelerin usul ve yasaya açıkça aykırı olduğunun değerlendirilmediğini, davalı … açısından manevi tazminat koşullarının oluşmadığını, yerel mahkeme kararında davanın kabulüne ilişkin hükümlerin gerekçesinin eksik dava dosyasını açıklamaktan uzak olup, denetime de elverişli olmadığını, TTK hükmü karşısında yerel mahkeme tarafından açılan davanın süre yönünden reddine karar vermesi gerektiğini, bu zamanaşımı süresinin hak düşürücü süre olup, taraflarca ileri sürülmesine dahi re’sen mahkemece her aşamada değerlendirilerek karar verilebileceğini, mahkemece bu hususun gözetilmeden hüküm kurulduğunu, asıl haksız rekabet eylemini gerçekleştirenin diğer ortak … olduğunu, müvekkilleri hakkında haksız rekabet yaptıklarını tespite karar verilmesinin kabul edilemez bir durum olduğunu, bu hususta itirazların dile getirilmesine rağmen mahkemece ele alınmadığını ve değerlendirilmediğini belirterek ilk derce mahkemesince verilen kararın davanın kabulüne ilişkin hükümlerinin kaldırılmasına karar verilmesi istemiyle istinaf isteminde bulunmuştur.
HMK’nın 353. maddesine göre inceleme yapıldığından duruşma açılmamıştır.
İstinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi hükmü uyarınca, istinaf edenin sıfatı, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dava, haksız rekabetin tespiti, şirket ortaklığından çıkartılma ve maddi manevi tazminat talebine ilişkindir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, ilk derece mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, dosyada alınan ve karara dayanak olan 1812/2015 tarihli bilirkişi heyet raporunun usulüne uygun, denetlenebilir ve karar vermeye elverişli olmasına, göre HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davacı ve davalılar vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1-Davacı vekilinin ve davalılar vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı esastan REDDİNE,
2-İstinaf isteminde bulunan davacı tarafından yatırılması gereken 59,30 TL istinaf karar harcından peşin alınan 44,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 14,90 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf isteminde bulunan davalı tarafından yatırılması gereken harcın tamamı alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
4-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendileri üzerinde bırakılmasına,
5-HMK’nın 333. maddesi uyarınca artan gider avansının ilgili tarafa geri verilmesine,
6-HMK’nın 359/4. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğine,
HMK. 361/1. maddesi gereğince kararın tebliği tarihinden itibaren iki hafta içerisinde kararı veren Bölge Adliye Mahkemesi ya da buraya gönderilmek üzere temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi veya İlk Derece Mahkemesine verilecek dilekçe ile Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere 15/12/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.15/12/2021


Başkan

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Katip

¸e-imzalıdır

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR. “5070 Sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”