Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/410 E. 2021/1914 K. 09.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/410
KARAR NO : 2021/1914

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN V. :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GAZİANTEP 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/11/2019
NUMARASI :
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 09/12/2021
YAZIM TARİHİ : 09/12/2021

Taraflar arasında görülen davada Gaziantep 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 13/11/2019 tarih ve 2015/1470 Esas, 2019/1265 Karar sayılı kararının istinaf incelemesinin davalı vekili tarafından istendiği, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla 6100 sayılı HMK’nın 353. maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verilerek, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

– K A R A R –

Davacı vekili ; müvekkili şirketin faaliyet gösterdiği …..Bulvarı No:… …. adresinde bulunan fabrikanın, davalı sigorta şirketince yangın rizikosuna karşı 05/08/2012-2013 dönemini kapsar şekilde …….. numaralı poliçe ile sigortalandığını, 15/10/2012 tarihinde müvekkili şirkete ait fabrikada yangın meydana geldiğini, davalı şirket tarafından yaptırılan inceleme neticesinde yangında hasar gören emtiaya ilişkin olarak müvekkili şirketin muhasebe kayıtlarına göre tazminat ödemesi yapıldığını, yangında müvekkili şirketin TBK 106/2. maddesi gereğince tevdi mahalli olarak tayin edilen depoda, …..Tar. Ürün. Teks. Konf. San. ve Tic. Ltd. Şti.’ne ait pamukların da zayi olduğunu, yangında zayi olan …. şirketine ait pamukların, bu firma tarafından müvekkiline satışının yapıldığını ve faturasının tanzim edildiğini, ancak teslim edilen pamuğun anlaşılan kalitede olmaması nedeniyle karşı tarafa bildirilerek alımdan vazgeçildiğini ve karşı tarafından kesilen faturaları iptal ettiğini, ….. şirketine ait pamuğun müvekkili şirket muhasebe kayıtlarında olmaması nedeniyle davalı şirketçe ödeme yapılmadığını, …. şirketi tarafından yangında zayi olan pamuğun bedelinin tahsili için Gaziantep 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/172 Esas sayılı dosyası ile müvekkili aleyhine alacak davası açıldığını, yargılama sonunda mahkemenin 363.570,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verdiğini, kararı temyiz ettiklerini ve halen kesinleşmediğini, buna göre davalı şirketin, müvekkili şirketin …..şirketine ödemek zorunda kalacağı miktar kadar sorumlu olduğunu ileri sürerek zararın tam ve kesin olarak belirlenebilmesi mümkün olduğu anda arttırılmak üzere şimdilik 1.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 25.01.2018 tarihli bedel artırım dilekçesi ile de talebini 363.750,00 TL’ye yükseltmiştir.

Davalı vekili; TTK 1420. maddesine göre yangın sigortası sözleşmesinden doğan alacakların 2 yıl içerisinde zamanaşımına uğradığını, bu nedenle davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, davanın belirsiz alacak şeklinde açıldığını ve bu nedenle usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının 3.şahsa ait mallar yönünden husumet ehliyetinin bulunmadığını, davacıya daha önceki başvurusu nedeniyle ödeme yapıldığını ve davacının ibrasının gerçekleştiğini, bu nedenle aynı poliçe ve yangından dolayı yeniden talepte bulunamayacağını, 3.şahısların poliçe teminat kapsamında olmadığını, sigorta teminatının yorum yoluyla genişletilemeyeceğini, husumet itirazlarında belirttikleri gibi dava konusu edilen uyuşmazlıkta müvekkilinin taraf sıfatının bulunmadığını, müvekkili şirketin temerrüde düşmediği gibi yargılama giderlerinden de sorumlu tutulamayacağını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Mahkemece; dava ile ilgisi bulunduğu anlaşılan Gaziantep 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/172 Esas sayılı dosyası getirtilip incelendiği, dosyanın incelenmesinde; davaya konu yangında zayi olan pamuğun mülkiyetinin tespiti davası olduğu ve dava sonrası davaya konu pamuğun mülkiyetinin mevcut dava davacısı ….Tekstil Şirketine ait olduğunun belirtildiği ve mevcut kararın Yargıtay 19. H.D’nce onaylandığı ve böylelikle zayi olan pamukların mülkiyetinin mevcut dava davacısı …..Tesktil Şirketine ait olduğunun sabit olduğunun anlaşıldığı, her ne kadar davalı sigorta şirketi zayi olan pamukların iade faturası düzenlenmesi nedeniyle davacıya ait olmadığını, bu nedenle zayi olan pamuk bedellerinin poliçe dahilinde kalmadığını iddia ederek ödeme yapılmayacağı savunmasında bulunmuş ise de davalının bu savunmasının Gaziantep 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/172 Esas 2015/542 Karar sayılı ilamı ile çürütüldüğü, zayi olan mevcut pamukların piyasa değerinin 363.573,00 TL olduğu hususu sabit olduğu ve bu husus taraflar arasında çekişmesiz olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Davalı Vekili; yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, zamanaşımı def’ilerinin dikkate alınmadığını, zamanaşımı süresinin başlangıcının Poliçe Genel Şartları gereğince sigortalının rizikonun gerçekleştiğini öğrendiği günden itibaren başlayan 5 günlük ihbar tarihinin son günü olduğunu, davaya konu meydana gelmiş bulunan yangın 15.10.2012 tarihinde gerçekleşmiş olduğunu, davanın zamanaşımına uğradığının sabit olduğunu, zamanaşımı nedeniyle davacının ıslah talebinin ve davanın reddini talep ettiklerini, davacı talebi dikkate alındığında işbu davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasında hukuki yarar bulunmadığını, ancak somut olayda alacağın miktarı davacının beyan ve talepleri doğrultusunda belli bir rakamı ifade etmekte olduğunu, belirsiz alacak davasına konu olmayacağını, bu durumda davacı tarafın ıslah talebinin kısmi davanın ıslahı mahiyetinde olduğunu, bu nedenle zamanaşımı def’ilerinin dikkate alınması gerektiğini, hükme esas alınan bilirkişi raporu nitelikçe yetersiz olduğunu, yapılan tespitler itibariyle uyuşmazlığı çözmekten uzak kaldığından hükme elverişli olmadığını, uyuşmazlığın niteliğine göre yangın ve malların niteliği mülkiyeti hakkında teknik bir inceleme yapılması ve poliçe hükümlerinin gözetilmesi gerektiğini, bilirkişi raporunda, zararın müvekkil sigorta şirketi nezdinde teminat kapsamında olup olmadığının hiç değerlendirilmediğini, poliçe teminatının ne kadar olduğu, bu teminat kapsamında ödeme yapılıp yapılmadığı ve eğer yapıldı ise ne kadar yapıldığı bilgileri tespit olunmadan hüküm kurulmasının tamamen hatalı olduğunu, taleple bağlılık kuralının ihlal edildiğini, davacı şirketin dava dilekçesinde belirttiği talep açıklaması dayanağı ile hüküm gerekçesi birbiriyle çeliştiğini, taleple bağlılık gereği, dava dilekçesinde olayın oluş şeklinin anlatımı ve savunmaların akabinde, 2013/172 E. Sayılı dosyanın davacı şirket aleyhine neticelenmesi sonrasında savunmaların ve taleplerin tam aksine değiştirilmesi, hem olağan akışa hem de temel ilkelere aykırı olduğunu, talep dayanağı ve gerekçesi ortadan kalkmış olduğundan başka bir gerekçe ile hüküm kurulmasının haksız ve hatalı olduğunu, hüküm gerekçesinde davacı şirket talebi ve olay anlatımının dışına çıkılması ile taleple bağlılık ilkesine aykırılık oluştuğunu, Sigorta Genel Şartları ve TTK gereğince, ‘Sigortalının Önlem Alma Yükümlülüğü’ ve ‘İhbar Yükümlülüğü’ dosya kapsamında irdelenmediğini, bu yükümlülükler sigorta ilkelerinin en temellerinden olup davacı şirketin kanuni önlem yükümlülüklerinin ihlalinin tespit edilmesi halinde, hiçbir şekilde zararı ve hükmü kabul etmemek kaydıyla, müterafik kusur indiriminin değerlendirilmesi ve yapılması gerektiğini, davacı şirketin 3.kişi olması nedeniyle husumet yokluğu savunmalarını tekrar ettiklerini, davacı şirket yargılama sürecinde savunmalarını değiştirdiğini, bu husus açıkça iddianın değiştirilmesi yasağına girdiğini,….. numaralı ve 05.08.2012 tanzim tarihli poliçeye göre, müvekkil şirketin 3.kişilerin zararlarından sorumluluğu bulunmadığını, davacı işyerinde meydana gelen yangın sebebiyle oluşan hasara ilişkin olarak müvekkili şirket tarafından ödeme yapıldığını, davacının ibrasının da alındığını, davacıya söz konusu yangın hasarından kaynaklanan zarar poliçe kapsamında ödendiğini, ibraya rağmen davacının farklı bir emtia sebebiyle tazminat talebinde bulunmasının dinlenmeyeceğini, yargılama giderlerinden müvekkil şirketin sorumlu olmadığını ileri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılması talebi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

Dava, sigorta poliçesinden kaynaklanan tazminat talebine ilişkindir.

İnceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. Maddesi hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.

Türk Ticaret Kanunu’nun 1427. Maddesinin 2. Fıkrasında; ” Sigorta tazminatı veya bedeli, rizikonun gerçekleşmesini müteakip ve rizikoyla ilgili belgelerin sigortacıya verilmesinden sonra sigortacının edimine ilişkin araştırmaları bitince ve her hâlde 1446 ncı maddeye göre yapılacak ihbardan kırkbeş gün sonra muaccel olur. Can sigortaları için bu süre onbeş gündür. Sigortacıya yüklenemeyen bir kusurdan dolayı inceleme gecikmiş ise süre işlemez” düzenlemesi bulunmaktadır. Bu madde hükmüne göre Sigorta tazminatı veya bedeli, ihbardan kırkbeş gün sonra muaccel olur. Ancak sigortacıya yüklenemeyen bir kusurdan dolayı inceleme gecikmiş ise süre işlemeyeceğinden sigortacının edimine ilişkin araştırmaları bitinceye kadar süre işlemez. Aynı Kanun’un 1420. Maddesi gereğince sigorta sözleşmesinden doğan bütün istemler, alacağın muaccel olduğu tarihten başlayarak iki yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Yangın Sigortası Genel Şartlarının B.I. 1/1. Maddesine göre Sigorta ettiren/Sigortalı, rizikonun gerçekleştiğini öğrendiği tarihten itibaren en geç beş iş günü içinde sigortacıya bildirimde bulunmakla yükümlüdür. Yukarıda belirtilen TTK ve Yangın Sigortası Genel Şartları hükümleri birarada değerlendirildiğinde sigorta tazminatının rizikonun gerçekleşmesinden itibaren 5 günlük süre içerisinde yapılacak ihtardan 45 gün sonra muaccel olacağı, 5 günlük süre içerisinde ihbar yapılmamış olması halinde 45 günlük sürenin 5 günlük ihbar süresinden sonra başlayacağı, zamanaşımı süresinin ise 45 günlük süreden sonra işlemeye başlayacağı sonucuna varılmaktadır. Ancak sigortacıdan kaynaklanmayan bir kusur nedeniyle sigorta konusu incelenememişse 45 günlük süre sigortacının inceleme yapmasının mümkün olduğu tarihte başlayacaktır. Dava konusu somut olayda davacıya ait işyerinde 15.10.2012 tarihinde yangın hasarının meydana geldiği, yangının davalı sigorta şirketine ihbar edilmesi üzerine ekspertiz raporu düzenlendiği ve davacı taraf 23.10.2012-01/11/2012 ve 15/11/2012 tarihlerinde tazminat ödemesi yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu bilgilere göre sigorta tazminatı en geç 05/12/2012 tarihinde muaccel hale gelecektir. Eldeki dava ise 24/06/2015 tarihinde açılmıştır. Sigorta tazminatının muaccel hale geldiği tarihten davanın açıldığı tarihe kadar olan sürede TTK 1420. Maddesinde belirtilen iki yıllık zamanaşımı süresi dolmuştur. Her ne kadar davacı taraf, zamanaşımı süresinin 3. kişiye yapılan ödeme tarihinde başlayacağını savunmuşsa da dava konusu somut olayda davacının üçüncü kişiye ödeyeceği bir tazminat sözkonusu olmayıp davacı kendisine ait bir malın zarara uğraması nedeniyle tazminat talep ettiğinden davacı ile dava dışı … Ltd.Şti arasındaki davanın zamanaşımı süresine herhangi bir etkisi bulunmamaktadır. Mahkemece davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken davanın esasına girilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır. Ancak bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle,
A)1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Gaziantep 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/11/2019 tarih ve 2015/1470 Esas, 2019/1265 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Davalı vekilince yatırılan istinaf yolu karar harcının istek halinde anılan tarafa İADESİNE,
4-Davalı tarafından yapılan 148,60 TL istinaf başvuru harcı, 56,20 TL posta gideri olmak üzere toplam 204,80 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-HMK’nın 333. maddesi uyarınca artan gider avansının ilgili tarafa geri verilmesine,

B)6100 sayılı HMK’nin 353/1-b-2. maddesi uyarınca yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına;
1-Davanın zamanaşımı nedeniyle REDDİNE,
2-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
3-Peşin alınan 6.219,49 TL harçtan alınması gereken 59,30 TL karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 6.160,19 TL harcın talebi halinde davacıya İADESİNE,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT gereğince 33.899,90 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Varsa kullanılmayan gider avansının kararın kesinleşmesi halinde davacıya İADESİNE,

Dair, HMK. 361/1. maddesi gereğince kararın tebliği tarihinden itibaren iki hafta içerisinde kararı veren Bölge Adliye Mahkemesi ya da buraya gönderilmek üzere temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi veya İlk Derece Mahkemesine verilecek dilekçe ile Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 09/12/2021

Başkan V.

(e-imzalıdır)

Üye

(e-imzalıdır)

Üye

(e-imzalıdır)

Katip

(e-imzalıdır)

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR. “5070 Sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”