Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/383 E. 2022/11 K. 10.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. GAZİANTEP BAM 11. HUKUK DAİRESİ
T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/383
KARAR NO : 2022/11

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GAZİANTEP 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/12/2019
NUMARASI : 2018/393 Esas, 2019/1588 Karar
DAVACI : …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVALI : …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 10/01/2022
YAZIM TARİHİ : 10/01/2022

Taraflar arasında görülen davada Gaziantep 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 13/12/2019 tarih ve 2018/393 Esas, 2019/1588 Karar sayılı kararın istinaf incelemesinin davalı vekili tarafından istendiği, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla 6100 sayılı HMK’nın 353. maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verilerek, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili, müvekkili şirket ile davalı şirket arasında …. tarihinde imzalanan …. ile taraflar arasında ticari iş ilişkisi kurulmuş olup, müvekkili şirketin sözleşme gereği üzerine düşen tüm edimleri yerine getirmesine rağmen davalı şirket edimlerini yerine getirmediğini, müvekkili şirketin … da anlaşılacağı üzere hakedişlerini alamadığını, bu nedenle taraflarınca müvekkili şirket adına ….Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasından icra takibi başlatıldığını, ancak davalı/ borçlu tarafından söz konusu icra takibine itiraz edilerek icra takibinin durdurulduğunu, ancak söz konusu ….incelendiğinde davalı şirketin müvekkili şirkete borçlu olduğunun sabit olduğunu, davalı şirketçe ücretlerin ödendiğine dair dosyaya hiçbir belge sunulamadığını, bu nedenle karşı tarafın sorumluluktan kaçma amacıyla yapmış olduğu söz konusu itirazın haksız ve hukuki dayanaktan yoksun bulunduğunu ileri sürerek itirazın iptaline ve davalı borçlunun %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, müvekkilinin, davacı şirketten yapı denetimi hizmeti aldığını, karşılığı olan bedeli,yani hakedişleri de ödediğini, davacıya herhangi bir borcunun kalmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

Mahkemece, taraflar arasında imzalanan …. tarihli … kapsamında davacının, davalıya, yapı denetimi hizmeti sunduğu ve davalının sunulan hizmet karşılığında ….Belediyesi’nin Yapı Denetim Hesabına 3.105,32-TL yatırdığının dosya kapsamından anlaşıldığı, davacının ticari defterlerinde kayıtlı hak ediş faturalarının tamamının, davalının ticari defterlerinde de kayıtlı olduğu ve her iki tarafın birbirini doğrulayan defter kayıtlarına göre davacının, takip tarihi itibariyle davalıdan, yapılan ödeme dışında 39.992,86-TL daha alacaklı bulunduğu, yine, inşaat mühendisi bilirkişi raporuna göre, davalının, ….Belediyesi’nin Yapı Denetim Hesabına yatırdığı 3.105,32-TL dışında 39.220,83-TL daha ödeme yapması gerektiği, davalının, hizmet bedelinin tamamını, davacıya ödediğini ileri sürmüş ise de, ödeme olgusunu usulünce ispat edemediği, inşaat mühendisi bilirkişi raporunda, ödenmesi gerekli 39.220,83-TL tutarın, Yapı Denetimi Hakkında Kanun’un 8/1.maddesinin e bendindeki “yapı denetimi hizmet bedelinin yapı denetim hesabına yatırılmaksızın yapı sahibinden veya vekilinden tahsil edildiğinin anlaşılması halinde üstlenilen denetim işlerinin tamamına ait yapı denetimi hizmet sözleşmesi bedelleri toplamının %3’ü kadar idari para cezası verilir” hükmü gereğince davacıya ödenmemesi, …. Belediyesi’nin Yapı Denetim Hesabına yatırılması gerektiği belirtilmiş ise de, bunun disipliner/idari bir hüküm ve taraflar arasındaki iç işleyişte geçerli olduğunun değerlendirildiği, davanın tarafları hakkında hüküm kurulabileceğinden bu hükmün yargıya yansıyan uyuşmazlıklarda geçerli olmadığının kabul edildiği, takipteki asıl alacak miktarı ile bağlı kalınarak ve talepten fazlaya hükmedilemeyeceği nazara alınarak, asıl alacak üzerinden takibin devamına, takip öncesi dönem için temerrüt faizi istenebilmesinin temel koşulunun, borcun belli bir günde ödenmesi taahhüt edilmemişse, borçlunun temerrüde düşürülmesi olduğu, hak ediş rapor ve faturalarının iş sahibine verildiği ve onun tarafından ticari defetlerine kaydedilmiş olmasının, iş sahibini temerrüte düşürücü bir işlem niteliğinde olmadığı (Yargıtay 15. HD.nin 18/09/2007 tarih ve 4307/5443 sayılı kararı), davada, davalı borçlunun TBK m.117’de belirtilen şekilde temerrüde düşürüldüğünün ileri sürülmediği ve bu yönde herhangi bir delil de bildirilmediği, buna göre, davacının takip öncesi dönem için işlemiş faiz talebinin yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Davalı vekili, müvekkilinin davacıya ödenmemiş hiçbir borcu bulunmadığını, dosyada mevcut bilirkişi raporlarına bakıldığında, davacı ve davalı kayıtlarına göre 2010 yılında 2.868,50 TL ve 3.028,80 TL kaydın olduğunu, bu kayıtlardan dolayı karşılıklı ödemeden sonra davacı ve davalı kayıtlarında cari hesap bakiyesinin sıfır olduğunun açıkça belirtilmiş olup, müvekkilinin, davacıya tahakkuk etmiş hiçbir borcu bulunmadığının da tescillendiğini, bununla beraber, ilk bilirkişi raporunda davacı ve davalı kayıtlarına göre 2010 yılında 2.868,50 TL ve 3.028,80 TL kaydın olduğunu, bu kayıtlardan dolayı karşılıklı ödemeden sonra davacı ve davalı kayıtlarında cari hesap bakiyesinin sıfır olduğunun açıkça belirtilmiş olup, buna rağmen 63.832,10 TL alacak tespit edildiğini, akabinde, 2. raporda 3.105,32 TL kaydın olduğunu ve bu bedelinde yapı denetim hesabına müvekkilince yatırıldığının tespit edildiğini, bu defa da, 3. raporda 39.220,83 TL yapı denetim hesabına para yatırılması gerektiği kanaatinin bildirildiğini, her üç raporda da birbirinden farklı hesaplama yapılmış olup, tüm raporların birbiri ile çeliştiğini, kaldı ki; ticari defter kayıtlarına göre müvekkili şirketin davacıya ödenmemiş ya da tahakkuk etmiş hiçbir borcunun bulunmadığını, bilirkişi raporlarının çelişkili olması sebebi ile hüküm kurmaya elverişli rapor alınması gerekirken sayın mahkemece eksik inceleme ve yanlış değerlendirme ile hüküm kurulduğunu, müvekkilinin borcu bulunmadığı halde müvekkilinin haksız bir şekilde borç yükü altına girdiğini, mahkemece eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile karar verildiği gibi davayı kabul anlamına gelmemek kaydı ile alacağın tam anlamıyla likit olmadığı halde müvekkili aleyhine icra-inkar tazminatına hükmedildiğini, davanın kısmen kabul edilmiş olup, alacağın likit olduğundan bahsedilmesinin hukuken mümkün olmadığını, bu nedenle icra-inkar tazminatına hükmedilmemesi gerektiğini ileri sürerek kararın kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesi talebiyle istinaf başvurusunda bulunmuştur.

Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.

İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.

Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; Dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklara ve gerekçe içeriğine göre, mahkemece taraflar arasındaki uyuşmazlığın somut olayın özelliklerine uygun olarak belirlendiği, yargılamanın Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda belirtilen usullere uygun olarak yürütüldüğü, taraflarca gösterilen hükme etki edecek delillerin usulüne uygun olarak toplandığı, delillerin takdirinde ve yasa kurallarının olaya uygulanmasında bir isabetsizlik görülmediği, kararda kamu düzenine aykırı herhangi bir husus bulunmadığı, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 2.664,90 TL harçtan peşin alınan 667,00 TL harç mahsup edilerek bakiye 1.997,90 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 333. maddesi uyarınca artan gider avansının ilgili tarafa geri verilmesine,
5-HMK’nın 359/3 maddesi uyarınca kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, HMK’nin 353 ve 362/1-a bendi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.
10/01/2022


Başkan

(e-imzalıdır)


Üye

(e-imzalıdır)


Üye

(e-imzalıdır)


Katip

(e-imzalıdır)

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR. “5070 Sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”