Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/348 E. 2021/1883 K. 08.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/348
KARAR NO : 2021/1883

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GAZİANTEP 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/11/2019
NUMARASI : 2015/1303 E., 2019/1524 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR :
VEKİLİ :

VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Alacak
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 08/12/2021
YAZIM TARİHİ : 08/12/2021

Taraflar arasında görülen davada Gaziantep 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce 2015/1303 Esas, 2019/1524 Karar sayılı dosyasında verilen 27/11/2019 tarihli kararın istinaf incelemesi davacı vekili tarafından istenmiş olmakla, 6100 sayılı HMK’nın 353. maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

– K A R A R –

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının … Sağlık Hizmetleri Ltd. Şti.’ne %… hissedar olduğunu, diğer hissedarların %…’şer payla … ve …’ın olduğunu, davalı .. ve …’ın şirketi faaliyetsiz hale getirdiklerini, müvekkilinin bilgisi dışında …’ın, …’a usulsüz hisse devri yaptığını, bunun ticaret odası tarafından durdurulduğunu, şirketin içinin boşaltılarak boş bir adres haline getirildiğini, …’un doktor olduğunu, 26/08/2009 tarihinde işe başladığını, 15/05/2012 tarihinde sözleşmenin feshedildiğini, aylık maaşının 7.000,00 TL olduğunu belirtildiğini, davalıların birlikte hareket ettiğini, …’a birden fazla bono verildiğini ve bonolardan kaynaklı bir borç bulunmadığını, … İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı dosyası ile …. vade tarihli … TL miktarlı, …vade tarihli … TL meblağlı olmak üzere toplam … TL bakımından 24/05/2012 tarihinde takibe girişildiğini, takibe itiraz edilmediği gibi şirket müdürü …’ın dilekçe ile borcu kabullendiğini, haciz işlemi yapılarak tahsilata girişildiğini, müvekkilinin yurt dışında bulunduğu bir tarihte şirketi ve müvekkillini zarara uğratmak gayesiyle … İcra Müdürlüğünün…. Esas sayılı takip dosyası ile …TL toplam alacak bakımından 12 adet bononun işleme konulduğunu, bu takibe herhangi bir itiraz olmadığını, …’un maaşının 7.000,00 TL olduğunu, …’nın yaptığı teftişte müfettişlerin yaptığı inceleme sonucunda 19/10/2010 tarihinde 14.082,01 TL alacağı bulunduğu ve bu paranın …Bank’ın .. Şubesi’ne yatırıldığını, şirketin…’a herhangi bir borcunun bulunmadığını, davalıların birlikte hareket ederek şirketi zarara uğratmak amacıyla işçi alacağı adı altında bono tanzim edildiğini ileri sürerek haksız ödemenin ödeme tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte tahsili ile şirkete ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının şirket ortağı olup olmadığını bilmediklerini, davacı sıfatı bulunmadığını, müvekkilinin dahiliye uzmanı olduğunu, dava dışı şirketin çalışanı olduğunu, kendisine husumet yöneltilemeyeceğini, ,,,,. İcra Müdürlüğünün ,,, Esas sayılı dosyasında kendilerine yapılan herhangi bir ödemenin bulunmadığını, TTK’nın 560. maddesi uyarınca davanın zamanaşımına uğradığını, ,,,,Noterliğinin ,,, tarih ,,, yevmiye numaralı işlemi ile müvekkilleri ve şirketi temsilen davacının kardeşi ,,,,arasında davacının şirket yetkilisi olduğu dönemde sözleşme imzalandığını, müvekkillerinin aylık ücretinin 14.000,00 TL olarak belirlendiğini, bonoların dayanaksız olduğuna ilişkin icranın yersiz olduğunu, tam tersine davacının şirketin içini boşaltmaya çalıştığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

Davalı … ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın yasal süresi içinde açılmadığını, TTK’nın 560. maddesi uyarınca zamanaşımına uğradığını, Gaziantep 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/430 Esas sayılı dosyasında davacı vekilince verilen 02/10/2013 tarihli bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinin üçüncü sayfasının 5 nolu bendinde bu dava konusundan bahsedildiğini ve o tarihten önce dava konusu hususlarını bildiğini, davanın 13/10/2015 tarihinde açılması sebebiyle iki yıllık zamanaşımının dolduğunu, ,,, Noterliğinin ,,, tarih ,,yevmiye numaralı işlemi ile tasdik edilmiş sözleşme bulunduğunu, ,,,’in aylık net ücretinin 14.000,00 TL olduğunu ve günde iki seans haftada beş gün seans başına 120,00 TL ücret ile çalıştığını, bu ücretlerin memur maaşına endeksli olarak arttırılmasının kararlaştırıldığını, sözleşmenin davacının vekili ve şirket genel yetkilisi kardeşi tarafından imzalandığını, müvekkillerinin bu sözleşmeden sonra 10/12/2010 tarihinde ortak olduklarını, müvekkili …’ın şirket yetkilisi bile olmadığını, hakkında neden dava açıldığını anlamadıklarını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

Mahkemece, “…Sorumluluk davasının yöneticiye karşı yöneltilmesi gerekmekte olup, davalı …t’un şirket ortak ya da yöneticisi olmadığı, …’ın ise sadece ortak olduğu, şirketin yetkilisinin … olduğu, bu nedenle 6102 sayılı TTK’nın 553/1 maddesi uyarınca yönetici dışındakilerin bu hükümler uyarınca sorumluluğuna gidebilmeye olanak bulunmamaktadır. Bu nedenle davalı … ve …. bakımından husumet yokluğu nedeniyle reddi gerekmiştir. Yine bu davanın açılabilmesinin ön koşulu zarar olgusunun ispatlanabilmesidir. Davacının temel savı, davaya konu icra takiplerindeki senetlerin gerçek bir borca dayanmadığına ve davalı …’in aylık ücretinin 7.000,00 TL olduğuna ilişkindir. Ancak davalı …. ile yapılan 17/07/2009 tarihli sözleşmede aylık ücret 14.000,00 TL olarak belirlenmiştir. Yine ücret artışının nasıl yapılacağına ilişkin hükümlerde yer almaktadır. Yapılan bilirkişi incelemesinde 17/01/2011-16/04/2012 tarihleri arasında ortalama olarak aylık 10.518,00 TL ücret aldığı, 2009-2011 yıllarına ilişkin maaş bilgilerinin tespit edilemediği nazara alındığında yapılan fiili ödemeler dahi davacı tarafın iddia ettiği şekilde maaşının 7.000,00 TL olmadığını göstermektedir. Nitekim bunun aksi yönde herhangi bir delil de ibraz edilememiştir. Yine aynı şekilde takibe konu icra dosyalarında herhangi bir tahsilatta yapılamadığı anlaşılmaktadır. Taraflar arasındaki sözleşme, yapılan ödemeler birlikte nazara alındığında; senetlerin muvazalı tanzim edildiği yönündeki iddianın ispatlanamadığı kabul edilmiştir. Dava dışı şirkete ilişkin bir kısım defterler davacı tarafça ibraz edilemediği gibi mahkememizce yazılan müzekkereler ile de tespit edilememiştir. Ancak dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler, yapılan değerlendirmelerin banka hesap hareketleri ve noter tarafından onaylı sözleşmeye dayalı olduğu nazara alındığında, defterler üzerinde yapılacak bir incelemenin de esasa bir etkisinin olmayacağı kabul edilmiştir. Bu nedenle de davalı … bakımından da davanın reddine” karar verilmiştir.

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin gerekçeli kararında her ne kadar ilgili maddelere atıf yapılmışsa da dosyanın eksik incelendiğini, davalılardan … ve … tarafından yapılan işlemlerin dava dilekçesinde ifade edildiği üzere muvazaalı olarak yapıldığını, perdenin aralanarak sorumluluğun tespiti gerektiğini, TTK 555. maddesi gereğince yapılan işlemlerde kurucu veya yönetici sorumluluğunun değil genel sorumluluk hükümlerinin incelendiğini, müvekkili adına açmış olduğu iş bu davada esasen bu hükme dayandığını, yerel mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkilinin … Diyaliz Sağ. Hiz. Ltd. Şti. adlı işyerinin hissedarı olduğunu ülke dışında bulunması nedeniyle işyeri ile fazla ilgilenemediğini, davalı …’ın müdür ve ortak olarak alındığını, bu şahsın şirketin içini boşaltarak alacağı olmayanlara şirketi borçlandırdığını ve sahte evrak düzenlediğini, davalının bono alarak bonoyu işleme koyarak şirketi zarara uğrattığını, şirkete karşı işlem yapan avukatın hem alacaklı hem borçlunun avukatı olduğunu, davalı …’un çalıştığı sıralar şikayet sonucu inleme yapan … müfettişlerinin raporuna göre davalının 14.082,01 TL maaş alacağı kaldığını, bu paranın nakden banka hesabına yatırıldığının kayıtlarda mevcut olduğunu, bu alacağın müvekkili tarafından . Bank …ı Şubesi hesabına yatırıldığını, 2011 Ocak ayı itibariyle hesapların ….bank …Şubesi hesabına yatırıldığını, bu para yatırımının davalının sözleşmesinin fesih tarihi olan 15.05.2012 tarihine kadar devam ettiğini, davalının …. diyalizden maaş alacağı ve eklentilerinin bulunmadığını, 05/09/2011 tarihinden başlamak üzere maaş alacağına ilişkin senetlerin düzenlendiğini, banka ve resmi kayıtlara göre davalı …’in herhangi bir alacağının bulunmadığını, mahkemece alınan bilirkişi raporunda bahsi geçen 24/11/2015 tarihli davalı …’ın beyanına göre maaşların yatırılmadığı veya eksik yatırıldığının iddia edildiği, ancak o dönemlere ilişkin banka hesabına para yatırıldığı açık olduğunu, Gaziantep 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/430 esas sayılı dosyasında 01.09.2014 tarihli ek bilirkişi raporunda ve yine aynı dosyanın gerekçeli kararında görüleceği üzere davalı …’in senetlerden önce alacağının olmadığının sabit olduğunu, Gaziantep Ticaret Mahkemesi’nin 2012/1101 Değişik iş numarası ile görülen dosyanın konusunun şirketin demirbaş ve mallarının şirket merkezinden boşaltılması nedeni ile şirket merkezinin açık olup olmadığı, faaliyette olup olmadığı, şirket demirbaşlarının merkezde bulunup bulunmadığı vs tespiti olduğunu, 02.6.2012’de yapılan keşifte şirketin herhangi bir faaliyetinin olmadığının, işyerinin boş olduğunun, şirketin demirbaş ve mallarının şirketten boşaltıldığının tespit edildiğini, davalı doktora ilişkin borçlanmanın sahte bir borçlanma olduğunu, buna ilişkin belgelerin ibraz edildiğini, yerel mahkeme kararında davacı tarafça dava dışı şirkete ilişkin defterlerin sunulmadığının belirtilmiş ise de dava dışı bir şirketin defterlerinin sunma yetkisinin kendilerinde olmadığını, bunun için gerekli incelemelerin yapılmadığı belirterek ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
HMK’nın 353. maddesine göre inceleme yapıldığından duruşma açılmamıştır.

İstinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi hükmü uyarınca, istinaf edenin sıfatı, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dava, şirketin uğradığı zararın tazmini nedeniyle açılmış alacak davasıdır.
6102 Sayılı TTK’nın 644. Maddesi gereği limited şirketler hakkında da uygulanacak olan yasa maddelerine göre; limited şirket yönetici ve ortaklarının sorumluluğu TTK 553 vd maddelerinde düzenlenmiş, TTK 555/1 maddesine göre şirketin uğradığı zararın tazminini şirketin ve pay sahiplerinin talep edebileceği düzenlenmiştir.
Davacının talebi, davalı gerçek kişilerin şirket tüzel kişiliği perdesi altında hissedarı bulunduğu şirkete zarar verdikleri iddiasına dayanmaktadır. Dava dışı şirketin yöneticisi davalı …, şirket eski ortağı … ve hizmet sözleşmesi ile dava dışı şirkette çalışan davalı …’un şirket tüzel kişiliği altında senet düzenlemek suretiyle şirketi borçlandırarak şirket mevcudunu muvazaalı olarak azalttıkları iddiasına dayalı olduğundan iddianın ileri sürülüş biçimine göre dava TTK 553 vd maddelerinde öngörülen şirket yönetici sorumluluk davası olarak nitelendirilemez.
İddianın ileri sürülüş biçimine göre dava, davalı gerçek kişilerin haksız ve hukuka aykırı eylemleri nedeniyle davacının hissedarı bulunduğu şirkete zarar verip vermedikleri, davalı gerçek kişilerin şirket tüzel kişiliği perdesi altında şirketi muvazaalı olarak borçlandırıp aktifinin azılmasına sebep olup olmadıkları şirket tüzel kişiliği perdesinin kaldırılması gerekip gerekmediği, ve bu bağlamda davalıların haksız fiilleri nedeni ile sorumlu olup olmadıklarına ilişkindir.
Açıklanan nedenlerle dava dilekçesindeki iddianın ileri sürülüş biçimine göre, dava dışı şirkette hizmet sözleşmesi ile çalışan davalı … ve şirket ortağı … aleyhine dava açılması ve sonuçta tazminatın davacıya ödenmesinin talep edilmesi mümkündür. Bu nedenle bu davalılar yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddi yerinde görülmemiştir.

Bu tespit ışığında davacı vekilinin istinaf incelemesi talebi yönünden; takibe itirazın iptaline yönelik karar değerlendirildiğinde; dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, ilk derece mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, dosyaya kazandırılan bilirkişi raporunun denetime açık, karar vermeye elverişli ve oluşa uygun olup, davacının zarar olgusunu ispatlayamaması, davalı … ile yapılan sözleşmede maaşının 14.000TL olarak belirlenmesi, davacının maaşın 7000TL olduğuna dair ididasının temelsiz olduğu, davalı … ile yapılan …Noterliğinin …tarih … yevmiye nolu sözleşmesi ve banka hesap hareketleri üzerinde yapılan bilirkişi nicelemesi ile davalı …’in maaş alacağının olduğunun tespit edildiği, muvazaa iddiasının ispatlanamadığı, açıklanan nedenlerle dava dışı şirket defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapılmasının dosyaya bir yenilik katmayacağı anlaşıldığından tüm davalılar yönünden davanın esastan reddine karar verilmesi gerekir. İlk derece mahkemesi tarafından davalılar ….ve … yönünden davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmesi yerinde görülmemekle birlikte; gerekçe kısmındaki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun gerekçe yönünden kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması ve kararın yukarıda açıklanan gerekçe doğrultusunda düzeltilmesi için HMK 353/1-b-2. maddesi gereğince yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan gerekçeyle;
A-)1-Davacı tarafın istinaf başvurusunun KABULÜNE;
Gaziantep 1. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 27/11/2019 tarih, 2015/1303 Esas, 2019/1524 karar sayılı kararın usul ve esas yönünden yasaya uygun bulunmaması nedeniyle KALDIRILMASINA,
2-Davacı vekilince yatırılan istinaf yolu karar harcının istek halinde anılan tarafa İADESİNE,
3- Davacı tarafından yapılan 148,60 TL istinaf başvuru harcı, 39,23 TL posta gideri olmak üzere toplam 187,83 TL istinaf yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
B-)HMK.353/1-b-2 maddesi gereğince yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına,
1- Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 44,40 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 2.336,12 TL harcın mahsubu ile fazladan alınan 2.291,72 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalıların yaptığı herhangi bir yargılama gideri bulunmadığından bu konuda hüküm tesisine yer olmadığına,
5-Karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT’ye göre 13.693,62 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
6-Yapılan giderin avanstan mahsubu ile bakiye kısmın HMK’nın 333. maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
7-HMK 359/4 maddesi gereğince kararın taraflara tebliğine,
HMK. 361/1. maddesi gereğince kararın tebliği tarihinden itibaren iki hafta içerisinde kararı veren Bölge Adliye Mahkemesi ya da buraya gönderilmek üzere temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi veya İlk Derece Mahkemesine verilecek dilekçe ile Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 08/12/2021


Başkan

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Katip

¸e-imzalıdır

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR. “5070 Sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”