Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/297 E. 2022/49 K. 11.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. GAZİANTEP BAM 11. HUKUK DAİRESİ
T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/297
KARAR NO : 2022/49

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GAZİANTEP 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/11/2019
NUMARASI : 2018/807 Esas, 2019/1192 Karar

DAVACI : ….
VEKİLLERİ : Av. …
Av. … – [….] UETS
DAVALI : …
VEKİLLERİ : Av. … – …
Av. … – …
Av. … – …
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 11/01/2022
YAZIM TARİHİ : 11/01/2022

Taraflar arasında görülen davada Gaziantep 2. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 01/11/2019 tarih ve 2018/807 Esas, 2019/1192 Karar sayılı kararının istinaf incelemesi davacı vekilince istenmiş, 6100 sayılı HMK’nın 353. maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili, davalı aleyhine açılan …. İcra Dairesi’nin …. esas sayılı dosyasıyla icra takibi başlanıldığını, borçlunun icra müdürlüğünün yetkisine, takibe ve borca itiraz etmesi üzerine icra takibinin durduğunu, davalının itirazının, maddi ve hukuki dayanaktan yoksun olup, itirazın iptaline karar verilmesi gerektiğini, müvekkili şirketin, davalı şirketten … tarihli sipariş belgesi ile ….adet ürün sipariş ettiğini, ancak söz konusu ürünlerin sipariş formunda belirtilen kodlarından da anlaşılacağı üzere Alman menşeli olması gerekirken gelen ürünlerin Hindistan malı olduğunu ve ürünlerin üzerindeki kodlarının silinip, Alman mab olduğu yönünde kodlar basıldığının görüldüğünü, bunun üzerine müvekkili tarafından davalı şirket ile irtibata geçilerek ürünleri kabul etmeyeceklerini belirttiklerini, ancak davalı şirketin bu duruma yanaşmadığını, 02/05/2018 tarihinde kargo yolu ile ürünlerin iade edildiğini ve ….seri nolu, …. tarihli iade faturası kesilerek ürünlerin gönderildiğini, davalı tarafın ürünleri teslim aldığını, ancak iade faturasını kabul etmeyerek iade ettiğini, davalı şirketin müvekkili şirkete sahte ürün sattığını, müvekkilinin bu ürünleri görür görmez iade ettiğini, ödemiş oldukları para ödenmeyince icra takibi yapıldığını, davalı şirketin bu icra takibine haksız ve hukuka aykırı bir şekilde itiraz ettiğini, davalı borçlunun maddi ve yasal dayanaktan yoksun, haksız itirazının iptaline ve takibin …. TL asıl alacak üzerinden devamına, davalı borçlunun % 20 icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili, müvekkilinin adresinin ”….İstanbul” olması sebebiyle yetki itirazında bulunduklarını, davacı taraf ürünleri teslim aldıktan sonra daha uygun fiyata aynı ürünleri bulunduğunu belirterek ürünleri iade etmek istediğini, ancak müvekkili tarafından kabul edilmediğini, davacı tarafın ürünlerin sahte olduğu ve iade edildiği şeklindeki iddialarının gerçeğe aykırı olduğunu, müvekkiline bu yönde süresinde yapılmış bir ihbar ve mal teslimi de bulunmadığını, bu nedenle davacı taraf müvekkilimden alacaklı olmadığını, hatta müvekkiline borçlu olduğunu bilmesine rağmen haksız ve kötüniyetli olarak müvekkili aleyhine icra takibi başlattığını, davanın reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
Mahkemece, davacı iddiasının sipariş verilen ürünleri Alman menşeli olması gerekirken Hindistan malı olduğu ve ürünlerin üzerindeki kodlarının silinip Alman malı olduğu yönünde kodlar basıldığı, davalı şirket ile irtibata geçerek ürünleri teslim etmiş olduğunu, söz konusu ürünleri teslim etmesine rağmen davalının iade faturasını kabul etmeyerek iade etmediği şeklinde olduğu, TTK’nın 23. maddesinde, teslim sırasında açıkça belli olan ayıplar yönünden ayıbın 2 gün içinde satıcıya bildirilmesi gerektiğinin, devamında da, malda açık ayıp söz konusu olmasa bile, malı satım ve teslim alan tacirin 8 gün içinde malı inceleme veya incelettirmekle yükümlü olduğu düzenlendiği, dosya kapsamında, davacının 14/04/2018 tarihinde teslime almasına rağmen davalı tarafa herhangi bir ihbarda bulunduğuna dair bir belge bulunmadığı, davaya konu olan ürünlerdeki ayıbın niteliği dikkate alındığında, TBK’nun 225. maddesinde düzenlenen satıcının ağır kusurundan da söz edilemeyeceğinin anlaşıldığı, davanın reddi gerektiği sonucuna varıldığı, davacı vekilinin her ne kadar son savunmalarında malın iadesi ve teslimi konusunda ispata yönelik savunmaları olmuş ise de, öncelikle çözülmesi gerekli konu sözleşmeden dönme şartlarının oluşup, oluşmadığı olduğu, teslim konusu ispat edilse dahi bu sözleşmeden dönme şartlarını oluşturduğunu savunamayacağı, geri gönderilen mal ile ilgili savunmaların ayrı bir davanın konusu olup, eldeki dava içeriği ile ilgili olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacı vekili, açmış oldukları davada borcun sebebinin borçludan alınan malın, aslında sipariş edilen mal olmadığı gerekçesi ile iade edilip, iade faturası kesilerek ürünlerin davalı borçlu şirkete gönderilmesiyle beraber davalı borçluya ödenen mal bedelinin ise müvekkili şirkete geri iade edilmemesinden kaynaklandığını, davacı müvekkili şirketin davalı şirketten daha evvel de sunmuş oldukları … tarihli sipariş belgesi ile …. adet ürün sipariş ettiğini, müvekkili şirketin, sipariş edilen malların özellikle Alman menşei olmasını talep ettiğini, ancak istenen ürünlerin Alman menşei olması beklenirken Hindistan menşei olarak gönderildiğini, bu durumun müvekkili şirket tarafından fark edildiğini ve hatta Hindistan malı olduğuna dair kodların silinerek ürün üzerine Alman malı olduğuna dair kodların basıldığının tespit edildiğini, bunun üzerine müvekkili şirket tarafından hemen davalı şirket ile irtibata geçilerek ürünlerin bu şekilde kabul edilemeyeceğinin bildirildiğini, davalı şirketin de bu duruma yanaşmayınca 02/05/2018 tarihinde kargo yolu ile ürünlerin kendisine iade edildiğini ve hatta … seri nolu, …. tarihli iade faturası kesilerek ürünlerin gönderildiğini, davalı tarafın ise ürünleri teslim aldığını ancak iade faturasını kabul etmeyerek iade ettiğini, ayrıca yerel mahkemece verilen gerekçeli kararda da belirtildiği üzere söz konusu ürünlerin teslimine ilişkin iddialarının ispatlandığının belirtildiğini, yerel mahkemece davalı tarafça gönderilen ürünlerin üzerindeki ayıbın davalı tarafa süresi içerisinde bildirilmediği gerekçesiyle reddedilse de söz konusu ürünlerin davalıya tesliminin taraflarınca tespitinin ispatlanması hususu da göz önünde bulundurularak itirazın iptali davaları reddedilse bile ürünlerin davalıya teslimi hususu göz önünde bulundurularak sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde davalarının kabul edilerek söz konusu ürünlerin bedelinin taraflarına iade edilmesine karar verilmesi gerekirken yerel mahkemece bu durumun aksine verilen karar ile açmış oldukları davanın reddedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, bu nedenle kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirterek istinaf isteminde bulunmuştur.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI, HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Davacı tarafça, davalı firmadan sipariş ettiği ürünlerin Alman menşeli olması gerekirken Hindistan malı olduğu ve kodlarının silinip, Alman malı olduğu yönünde kodlar basılı olduğu, şirketle irtibata geçerek söz konusu ürünleri iade ettiğini, ilgili şirkete iade faturası ile birlikte söz konusu malları iade ettiğini, bu nedenle iade faturasına istinaden takip başlatıldığını, itiraz üzerine itirazın iptali davası açıldığı anlaşılmıştır. Mahkeme kararının içerik ve gerekçesinde anlatıldığı üzere, TTK’nın 23. Maddesinde; ” (1) Bu maddedeki özel hükümler saklı kalmak şartıyla, tacirler arasındaki satış ve mal değişimlerinde de Türk Borçlar Kanununun satış sözleşmesi ile mal değişim sözleşmesine ilişkin hükümleri uygulanır.
c) Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda, Türk Borçlar Kanununun 223 üncü maddesinin ikinci fıkrası uygulanır.” şeklinde düzenlenmiştir. Dosyadaki belgelerden söz konusu malların 14/04/2018 tarihinde teslim alındığı, davacı tarafından herhangi bir ihbarda bulunduğuna dair herhangi bir belge sunulmadığı, keza söz konusu ayıplı malların firmaya iade edildiği belirtilmiş ise de; 02/05/2018 tarihli kargo belgesi sunulmuş ise de, davacı tarafından sunulan kargo teslim alma belgesinde ise kime teslim edildiğine ilişkin herhangi bir isim ve imza mevcut olmadığı, mahkemece kargo şirketine yazılan müzekkere cevabında ise; kargo ön izleme belgesi niteliğinde olduğu, bunun dışında herhangi bir belge olmadığı, yine sipariş formunda söz konusu ürünlerin Alman malı olacağına ilişkin ibare mevcut olmadığı, davacı tarafça da bunun ispatlanmadığı anlaşılmıştır.
Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklara ve gerekçe içeriğine göre, mahkemece taraflar arasındaki uyuşmazlığın somut olayın özelliklerine uygun olarak belirlendiği, yargılamanın Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda belirtilen usullere uygun olarak yürütüldüğü, taraflarca gösterilen hükme etki edecek delillerin usulüne uygun olarak toplandığı, tüm dosya kapsamından; karar gerekçe içeriği bir bütün olarak değerlendirildiğinde mahkemece delillerin takdirinde ve yasa kurallarının olaya uygulanmasında bir isabetsizlik görülmediği, kararda kamu düzenine aykırı herhangi bir husus bulunmadığı, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 80,70 TL harçtan peşin alınan 44,40 TL harç mahsup edilerek bakiye 36,30 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 359/4. maddesi uyarınca kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, HMK’nin 353 ve 362/1-a bendi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 11/01/2022


Başkan


Üye


Üye


Katip

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR. “5070 Sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”