Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/294 E. 2021/1804 K. 24.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. GAZİANTEP BAM 11. HUKUK DAİRESİ
T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/294
KARAR NO : 2021/1804

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSKENDERUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/06/2018
NUMARASI : 2017/265 Esas, 2018/358 Karar
DAVACI : …
VEKİLİ : Av. … -……..
DAVALI : …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali

BİRLEŞEN İSKENDERUN 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNİN 2012/387 ESAS
2012/430 KARAR SAYILI DAVA DOSYASI

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVALI : …
VEKİLİ : Av. … -…
DAVA : İtirazın İptali
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 24/11/2021
YAZIM TARİHİ : 24/11/2021

Taraflar arasında görülen davada, İskenderun Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 28/06/2018 tarih ve 2017/265 Esas, 2018/358 Karar sayılı kararın istinaf incelemesi davalı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı HMK’nın 353. maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili, asıl dosya ve birleşen İskenderun 3.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2012/387 Esas sayılı dosyasında; müvekkilinin … tarihli ….TL bedelli ve …. tarihli … TL bedelli faturalar nedeni ile alacaklı olduğunu, müvekkilinin alacaklarının tahsili amacıyla …. İcra Müdürlüğünün …. ve …. Esas sayılı dosyaları ile icra takibi yaptıklarını, davalı borçlunun icra takiplerindee haksız olarak yetkiye ve borca itiraz ettiğini, taraflar arasında imzalanan … tarihli bayilik sözleşmesi uyarınca sözleşme metninin ihtilaflar kısmının 6.2 maddesinde yer alan “iş bu sözleşmenin uygulanmasından doğan ihtilafların haline İskenderun Mahkemeleri ve İcra Daireleri yetkilidir.” ibaresi ile alacaklı ve borçlu arasında doğacak uyuşmazlıklarda sözleşme ile özel yetki kuralı kabul edildiğini, HUMK’un 10. maddesinde “sözleşmeden doğan davalar, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabilir.” hükmünün olduğunu, buna göre mukavelenin icra olunacağı yer mahkemesinin de yetkili olduğunu, yine sözleşmede, sözleşmenin uygulanmasında taraflar arasında ihtilaf halinde satıcının defter kayıtları ve belgelerinin geçerli olacağının belirtildiğini, faturaların 03.11.2011 ve 03.12.2011 tarihlerinde davalıya tebliğ edildiğini, davalının faturalara itiraz etmediğini ileri sürerek her iki icra dosyasına yapılan itirazların iptaline, davalının %40 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı vekili, açılan davalarda İskenderun Mahkemelerinin yetkisiz olduğunu, yetkili mahkemenin davalının ikametgahının bulunduğu Konya/Ereğli Mahkemeleri olduğunu, ortada bir akit olmadığını, mal alım-satım sözleşmesi olmadığını, davacının alacak talebinin kendilerine satıldığı iddia edilen mala ilişkin olduğunu, ortada bir satış olmayıp davacı tarafın satış ve pazarlama personeli … tarafından başka şahsa satılıp teslim edilen mallara ilişkin olarak müvekkili adına fatura ve irsaliye düzenlendiğini, …’in bu eyleminin suç teşkil ettiğini, kendileri adına düzenlenen fatura ve irsaliyeye müvekkilinin hiç bir dahli ve bilgisi olmadığını, bunu sözleşme ya da alım satım olarak düşünmenin mümkün olmadığını, müvekkilinin faturalarda belirtilen gübreleri teslim almadığını, bu hususun davacı tarafa noter aracılığı ile bildirildiğini, sözkonusu faturaların sehven muhasebe kayıtlarına işlendiğini, daha sonra faturaları iptal ederek davacıya iade ettiğini, faturalarda belirtilen malların davacının satış elemanı olan …. tarafından başka kişilere satıldığını ileri sürerek her iki davanın da reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Mahkemece; Davalının davaya ve takibe konu faturaları teslim aldığı, faturalara süresinde itirazda bulunmadığı, hatta …. tarihli ….TL bedelli faturayı defterlerine kaydettiği, Yargıtay 19. H.D.’nin 2011/15387 E.; 2012/7261 K. ve 2013/7951 E. 2013/12822 K. sayılı kararlarında belirtildiği üzere faturaların davalı alıcının ticari defterlerinde kayıtlı olması faturalar kapsamındaki malların teslim edildiğine karine teşkil edeceği, bunun aksini malın teslim edilmediğini iddia eden davalının yazılı delillerle kanıtlaması gerektiği, somut olayda ispat külfeti malları teslim almadığını iddia eden davalıda olduğu, ancak davalı malları teslim almadığını usulüne uygun yazılı delillerle ispatlayamadığı, ayrıca taraflar arasında akdedilen bayilik sözleşmesinin 3.3 ve 6.1 maddelerine göre ihtilaf halinde satıcının (davacı) defter ve kayıtlarının geçerli olacağının kabul edildiği, davacının ticari defter ve kayıtları üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesine göre davacıya ait ticari defterlerin usulüne uygun tutulduğu, davacı tarafın davalı taraftan 39.560,00 TL alacaklı olduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle her iki davanın da kabulüne, davalının %40 oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmiştir.

Davalı vekili, yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, kararın delillerin toplanmadan eksik incelemeyle ve dosya içinde mevcut bilirkişi raporuna dayalı olarak verildiğini, davaya konu … tarihli faturaya konu malların …’da bulunan gübre bayiine teslim edildiğini gösteren “nakliyeci …’a ait … tarih…. sıra nolu,…. irsaliye tarihli nakliye faturası ile, aynı nakliyeciye ait … tarih …. nolu taşıma irsaliyesi, … tarihli faturaya konu … TL’lik gübrenin davacının … bayii … isimli bayiye teslim edildiğini” gösterdiğini, … tarihli faturaya konu…TL’lik gübrenin ise davacının satış ve pazarlama personeli tarafından malın taşıyıcı kamyona yüklenerek çıkışının sağlanmasından sonra fatura ve irsaliyede adı yazan müvekkili yerine, …. bayine teslim edildiğini, bu hususta kamyoncu …. plakalı aracın şoförünün beyanı olduğunu, taraflar arasında imzalanan bayilik sözleşmesi bulunduğunu, TTK 94. maddesinde belirtilen bakiyenin belirlenmesi ile ilgili hükümlerin uygulanması gerektiğini, müvekkilinin 23/12/2011 tarihinde faksla bildirilen cari hesap bakiyesine süresinde itiraz ettiğini, taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin 3.8. Maddesinde “satıcının teslim sorumluluğunun” nasıl biteceğinin belirtildiğini, faturaya konu malların taşımasını yapan …. plaka sayılı kamyon ile …. plaka sayılı araçlara gübrelerin yüklenmesi yönünde müvekkilinin davacıya yazılı yada sözlü bir talimatının olmadığını, taraflar arasındaki bayilik sözleşme hükümlerinin neredeyse tamamının bayi olan müvekkili aleyhine olduğunu, satıcının kanundan dolayı ödemesi gereken vergi borcu cezası gibi borçlara dahi bayinin sorumlu tutulmaya çalışıldığının görüldüğünü, taraflar arasındaki bayilik sözleşmesi ile tarafların hesap ilişkilerinin TTK 87 ve devamı maddelerinde düzenlenen cari hesap şeklinde yürütüleceğinin düzenlendiğini, bu nedenle cari hesap ilişkisi nedeniyle münferit faturalara dayalı olarak takip yapılamayacağını, cari hesap döneminden önce temerrüt gerçekleşmeyeceğini ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi talebiyle istinaf başvurusunda bulunmuştur.

Dava, faturadan kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptaline ilişkindir.

İnceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. Maddesi hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.

Türk Ticaret Kanunu 82. Vd. maddeleri gereğince ticari işlerden dolayı tacir sıfatını haiz olan kimseler arasında çıkan ihtilaflarda ticari defterler delil olarak kabul olunmuştur. Tarafların her ikisinin de tacir olması sebebiyle Türk Ticaret Kanunu kapsamında defter tutma yükümlülükleri bulunmaktadır. Tarafların ticari defterlerine göre davalının davacıya takip dosyalarında belirtilen miktarda borcu bulunduğu bilirkişi raporu ile tespit edilmiştir. Mahkemece kabul edilen kısım yönünden tarafların ticari defter ve kayıtlarının birbirini teyit ettiği de görülmektedir. Her ne kadar davalı taraf, faturalara konu malların teslim edilmediğini, faturaların sehven ticari defterlere kaydedildiğini, faturada belirtilen mallar teslim edilmediğinden sözkonusu faturaların ticari defterlerden çıkarılarak davacıya iade edildiğini ileri sürmekte ise de sözkonusu fatura davalı tarafça ticari deftere kaydedilmiş olması, malın teslimine karine teşkil etmekte olup, davalının tek taraflı olarak ticari defterlerde düzeltme yapması sözkonusu karineyi ortadan kaldırmaz. Davalı taraf, sözkonusu karinenin aksini ispatlayacak başka herhangi bir delil sunmamıştır. Bu nedenle mahkemece davanın kabulüne karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı herhangi bir husus bulunmadığı anlaşıldığından asıl davada davalı-birleşen davada davalı vekilinin istinaf başvurusunun ayrı ayrı esastan reddine karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Asıl ve birleşen dava davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca asıl ve birleşen dava yönünden ayrı ayrı esastan REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince asıl ve birleşen dava yönünden alınması gerekli olan 2.702,35 TL harçtan peşin alınan 749,70 TL harç mahsup edilerek bakiye 1.952,65 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 333. maddesi uyarınca artan gider avansının ilgili tarafa geri verilmesine,
5-HMK’nın 359/3 maddesi uyarınca kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
HMK’nin 353 ve 362/1-f bendi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 24/11/2021


Başkan

(e-imzalıdır)

Üye

(e-imzalıdır)

Üye

(e-imzalıdır)

Katip

(e-imzalıdır)

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR. “5070 Sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”