Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/277 E. 2021/1856 K. 30.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. GAZİANTEP BAM 11. HUKUK DAİRESİ
T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/277
KARAR NO : 2021/1856

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GAZİANTEP 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/10/2019
NUMARASI : 2017/1428 E., 2019/1045 K.

DAVACI : … – (…)
VEKİLİ : Av. … -….
DAVALI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVANIN KONUSU : Tazminat
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 30/11/2021
YAZIM TARİHİ : 30/11/2021

Taraflar arasında görülen davada Gaziantep 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce 2017/1428 Esas, 2019/1045 Karar sayılı dosyasında verilen 01/10/2019 tarihli kararın istinaf incelemesi davacı vekili tarafından istenmiş olmakla, 6100 sayılı HMK’nın 353. maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

– K A R A R –

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı firmadan davacının ürünler aldığını, ürünlerin bozuk ve ayıplı olduğunu, bu nedenle ürünlerde hasar olduğunu, hasar ve zarar durumu ortaya çıkınca davalı firmadan ürün ve mal almayı durdurduklarını, daha önce aldıkları mallarda sorun çıkmadığını, 30 ton mal aldıklarını ve 10 tonunda arıza ve ayıp ortaya çıktığını, Gaziantep 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/40 Değişik iş sayılı dosyası ile 192.028,80 TL hasar ve zararlarının tespit edildiğini, davalı şirketten bir çok kez zarar ve hasar durumunu görmeleri için talepte bulunulduğunu ancak davalı firmanın maddi ve manevi zararları görmezden geldiğini, bozuk ve hasarlı mallardan dolayı müvekkilinin müşteri kaybettiğini, ticari hayatının tehlikeye girdiğini, davalı şirket bozuk ve ayıplı hammede için düzenlenen faturalara dayalı … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası ile ilamsız takip başlattıklarını, başlatılan takibe karşı müvekkilinin hiçbir borcunun bulunmadığını, bilakis bozuk mallardan dolayı alacaklı olduğunu bildirerek itiraz ettiklerini, davalının itiraza karşı Gaziantep 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/215 Esas sayılı dosyası ile itirazın iptali davası açtığını ileri sürerek davanın kabulüne, şimdilik 1000 TL maddi tazminatın ve 50.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davacı firmaya müvekkili tarafından hammadde sağlandığını, davacı tarafından bu bedellerin ödenmediğini, satılan malların ödenmemisi üzerine müvekkilinin icra takibi başlattığını, davacının bu takibe itiraz ettiğini, müvekkili tarafından itirazın iptali davasının açıldığını, açılan davanın yerel mahkemece kabulüne karar verildiğini, alacaklı olduklarının kesinleştiğini, müvekkili şirketin ayıplı ifaden kaynaklanan herhangi bir sorumluluğu bulunmamakta olduğunu, müvekkilinin davacıya bütün ürünleri eksiksiz ve ayıpsız olarak teslim ettiğini, açıklanan nedenlerle davanının reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, “…Daha önce davacı ile davalılar arasında Gaziantep 2. Asliye Tic. Mahkemesinin 2016/215 Esas sayılı dosyası üzerinden itirazın iptali davası açıldığı ve davacının davalının bu davasının karşısında ayıplı mal teslimi savunmasında bulunduğu buna karşı mahkemenin süresinde ihbar etmediğinden davalının bu savunmasına itibar etmeyerek alım satım bedelinin ödenmesine hükmedildiği akabinde bu kararın Gaziantep BAM 11. Hukuk Dairisinin 2018/917 Esas 2019/621 Karar sayılı dosyası ile davacının istinaf talebinin mevcut dava dosyamızın davacısının süresinde ayıp ihbarında bulunmadığından bahisle istinaf talebini esastan redettiği anlaşılmıştır. Bu karar sonrası davacı aynı dava konusuna ilişkin olarak mahkememizde ayıplı mal tesliminden kaynaklı uğramış olduğu maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur. Gaziantep BAM 11. HD’nin 2018/917 Esas 2019/621 Karar sayılı kararından da anlaşılacağı üzere davacının süresinde ihbarda bulunmadığı sabittir bu nedenle mahkememizce davacının açmış olduğu davasının reddine” karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusunun davalıdan temin edilen poliol ve izosiyanattan oluşan bozuk ve ayıplı hammaddelerde gizli ayıp bulunduğunu, ayıp ihbarının süresinde olduğunu, yerel mahkeme kararında bahsedilen Gaziantep 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/215 Esas sayılı dosyasında taraflar arasında görülmüş olan itirazın iptali davasında da ilk derece mahkemesinin doğru olarak “dosya kapsamında dinlenilen tanık beyanlarında her ne kadar mahkememizce satıma konu maldaki ayıbın” gizli ayıp olarak nitelendirilebileceği değerlendirilmiş olsa da şeklindeki gerekçesinde ayıbın gizli ayıp olduğunun tespit edildiğini, ayıp ihbarı için mevzuatta bir şeklin öngörülmediğini, satıcının ayıptan haberdar olmasının ve ayıbı öğrenmesinin yeterli olduğunu, davalı tarafın 6102/TTK 18 maddesi 3. fıkrası gereğince şekilden bahsetmekte ise de buradaki şeklin ayıp ihbarı için değil, ilgili fıkrada “Tacirler arasında, diğer tarafı temerrüde düşürmeye, sözleşmeyi feshe, sözleşmeden dönmeye ilişkin ihbarlar veya ihtarlar…” belirtildiği gibi tahdidi olarak (sınırlı sayıda) sayılan diğer tarafın temerrüde düşürülmesi, sözleşmenin feshi ve sözleşmeden dönme halleri için olduğunu, ayıp durumu için ilgili fıkrada tahdidi olarak sayılan hallerden birinin olmadığı için bu şekil şartının burada aranamayacağını ve uygulanamayacağını, ayıp durumunun aranacağı kabul edildiği takdirde ilgili maddenin gerekçesinde “Madda 18 – Tasarı le bu maddenin üçüncü fıkrasında üç köklü değişiklik yapılmıştır: (1) Hükümdeki şekli, geçerlilik şartı olmaktan çıkarılmış, İspat şartına dönüştürülmüştür. Bu amaçla eski metinde yer alan “muteber olması için” ibaresine metinde yer verilmemiştir. Bu değişikliğin sebebi, geçerlik şartının artık haklı bir gerekçesinin bulunmaması ve teknikteki hızlt gelişmedir. Ayrıca hiçbir modem kanunda bu kadar ağır bir geçerlilik şartı yer almamaktadır. Şartın tacir gibi basiretli bir işadamı için öngörülmüş olması da anlamsız bulunmuştur. (2) İadeli taahhütlü mektup taahhütlüye dönüştürülmüştür. Çünkü, burada varma teorisinin kabulünü haklı gösterecek bir gerekçe mevcut değildir. (3) Güvenli elektronik imza hem Borçlar Kanununda kabul edilmiş hem de düzenli bir sisteme bağlanmıştır. Hükme bu olanak da eklenmiştir.” düzenlendiğini, hükümdeki şekil, geçerlilik şartı olmaktan çıkarıldığı, ispat şartına dönüştürüldüğünü, davalı tarafın iki parti malda arıza ve ayıp olduğunu öğrendiğini ve haberdar olduğunu, davalı şirkete tüm bu yaşananlar ve uğranılan zararın ve mağduriyetler ile ilgili defalarca gerek telefonla ve gerekse bizzat davalı şirkete gidilmek suretiyle müvekkili tarafından bilgi verildiğini, gerekli görüşmelerin yapılmış olmasına rağmen davalı şirket yetkilileri tarafından iki firma arasındaki mesafe birkaç yüz metre olmasına rağmen bozuk ve ayıplı hammaddenin sebebiyet verdiği ve kullanılamaz hale gelerek iade edilen depoları müvekkilinin fabrikasında bir kez dahi görmeye gelmediklerini, müvekkilinin maddi ve manevi zararı görmezden gelindiğini, davalı satıcının davaya konu satılanı ayıplı olarak devretmekte ağır kusurlu olduğunu, davacının alıcıya sattığı ve devrettiği ayıplı malın güneş enerjisi poliol ve izosiyanatı değil ayakkabı poliol ve izosiyanatı olduğunu, güneş enerjisinin depolarında kullanılamayacağını, ancak ayakkabı imalatında kullanılabileceğini, bu itibarla davalı satıcının satılanı ayıplı olarak devretmekte ağır kusurlu olduğu için 6098/TBK 231 madde 2. Fıkrasında “Satıcı, satılanı ayıplı olarak devretmekte ağır kusurlu ise, iki yıllık zamanaşımı süresinden yararlanamaz.” düzenlendiğini, zamanaşımı süresinden yararlanamayacağını, Gaziantep 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/215 esas sayılı taraflar arasında görülmüş olan itirazın iptali davasında da ilk derece mahkemesince doğru tespit edildiğini ve dosyada dinlenen tanık beyanları ile ispatlandığı gibi davaya konu mallardaki ayıbın davaya konu malzemenin kullanıldığı güneş enerjisi depolarının özelliği gereği hemen anlaşılmasının mümkün olmadığı gibi ancak kullanılması ve üzerinden mevsimler geçerek soğuğu ve sıcağı görmesi sonucunda anlaşıldığını, olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp olduğundan gizli ayıp olduğunu, yerel mahkeme kararının usul ve kanuna aykırı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
HMK’nın 353.maddesine göre inceleme yapıldığından duruşma açılmamıştır.
İstinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi hükmü uyarınca, istinaf edenin sıfatı, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dava, ayıplı maldan kaynaklanan hasar ve zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, ilk derece mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, davacı vekili her ne kadar dava dilekçesinde davalı firmadan aldığı ürünlerin ayıplı olması nedeniyle ürünlerin kullanıldığı depoların özelliğini kaybedip kullanılamaz hale geldiğini ve bu nedenle maddi manevi zararının oluştuğunu iddia etmiş ise de; davalı firmanın mallara ilişkin faturalara dayalı olarak davacı aleyhine yaptığı icra takibine davacının itirazı üzerine Gaziantep 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/215 Esas sayılı itirazın iptali davasında; dosyamız davacısı olan davalı borçlunun ayıplı mal teslimi savunmasında bulunduğu ancak malların ayıplı olmadığı ve ayıp ihbarının süresinde yapılmadığı gerekçesiyle bu savunmasına mahkemece itibar edilmediği ve neticede Gaziantep 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/215 Esas, 2017/1172 Karar sayılı kararının Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi11.Hukuk Dairesinin 2018/917 Esas, 2019/621 Karar sayılı kararı ile kesinleştiği, bu şekilde davacının ayıp iddiasının yerinde olmadığı maddi gerçek olarak tespit edildiğinin anlaşılmasına göre davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf isteminde bulunan davacı tarafından yatırılması gereken 59,30 TL istinaf karar harcından peşin alınan 44,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 14,90 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 333/1. maddesi uyarınca artan gider avansının ilgili tarafa geri verilmesine,
5-HMK’nın 359/4. maddesi uyarınca kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
HMK’nın 362/1-a bendi uyarınca kesin olmak üzere 30/11/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi. 30/11/2021


Başkan

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Katip

¸e-imzalıdır

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR. “5070 Sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”