Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/26 E. 2021/1652 K. 03.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. GAZİANTEP BAM 11. HUKUK DAİRESİ
T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2020/26
KARAR NO : 2021/1652

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GAZİANTEP 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/10/2019
NUMARASI : 2018/752 E., 2019/1257 K.

DAVACI : … – (…)
VEKİLİ : Av. … – ………
DAVALI : ………
VEKİLİ : Av. …
DAVANIN KONUSU : Tazminat
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 03/11/2021
YAZIM TARİHİ : 03/11/2021

Taraflar arasında görülen davada Gaziantep 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce 2018/752 Esas, 2019/1257 Karar sayılı dosyasında verilen 01/10/2019 tarihli kararın istinaf incelemesi davalı vekili tarafından istenmiş olmakla, 6100 sayılı HMK’nın 353. maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

– K A R A R –

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirketten irsaliyeli faturalarla iki parti halinde konveyör bant satın aldığını, bantların satın alındığı tarih itibariyle değerlerinin ….. TL ve … TL olduğunu, konveyör bantların koli içinde kapalı olarak geldiğinden bunların ayıplı olup olmadığını, ayıplı ise ne kadar ayıplı olduklarını bu ayıbın kullanımını engelleyecek nitelikte olup olmadığının malzemeleri kullanmaya başlamadan önce tespit etmenin mümkün olmadığını, müvekkili tarafından koli içinde kapalı olarak gelen bantların sipariş üzerine işyerlerinde veya başka kullanım alanlarında kurulumunu sağlayıp müşterilerinin kullanımına sunulduğunu, müvekkili tarafından söz konusu bantların sipariş üzerine kurulumu için kolileri açılmayana kadar malların ayıplı olup olmadığının belirlenmediğini, başka yerlerde kurulum esnasına gerekse kurulumu yapılıp da kullanılmaya başlandıktan sonra bantlarda yırtılmalar ve ayrılmaların meydana geldiğini, taraflar arasındaki iş ilişkisine göre satın alınan malların ticari olarak kullanıldıktan sonra malların bedelinin belirli vadelerle ödenecekken ayıplı olduğu anlaşıldığından ödenmediğini, malların iadesinin istenip bedeli istenmediğini, gelen malların ayıplı çıkması nedeni ile kardan yoksun kalma ve müşteri kaybının meydana geldiğini, müvekkilinin maddi olarak zarara uğradığını, davalı tarafa malların ayıplı olduğunun bilgisinin verildiğini, davalı tarafça bu durum kabullenilip ayıplı malların kendisine gönderilmesinin istendiğini, müvekkili tarafından iade faturası düzenlendiğini ve bu malların kargo ile davalı tarafa gönderildiğini, davalı tarafça gönderilmesinin istendiği malları kargodan alınmadığını, tekrar müvekkiline kargo tarafından malların iade edildiğini, müvekkili tarafından ayıplı malların iadesinin yapılması ve uğranılan zararın tazmini amacıyla davalı tarafa B/11984 yevmiye numaralı noter ihtarnamesinin ihtar edildiğini, neticenin değişmediğini ileri sürerek ayıplı malların iadesine, malların ayıplı çıkması nedeni ile uğranılan 28.000,00 TL maddi zararın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili beyan dilekçesiyle; davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, “…davacının davalıdan aldığı malların ayıplı olması sebebiyle, ayıba karşı tekeffül hükümlerine dayanılarak iş bu dava açılmıştır. Buna göre davacı taraf mallardaki ayıpların ortaya çıkmasından sonra noter kanalı ile davalı tarafa ayıp ihbarında bulunmuş olup, buna ilişkin noter ihtarnamesi ile tebliğ evrakı dosyaya ibraz edilmiştir. Davaya konu malların ayıplı olup olmadığı ile açık veya gizli ayıp konularında rapor hazırlanması için bilirkişi marifetiyle keşif yapılmış olup, … tarihli raporda malların ayıplı olduğu, ayıbın imalattan kaynaklandığı ve … tarihli ek raporda da mallardaki ayıbın basit bir muayene ile anlaşılabilecek nitelikte olmayıp, kullanımla ortaya çıkan ayıplardan olduğu belirtilmiştir. Düzenlenen raporlar ayrıntılı, gerekçeli ve açıklayıcı olduğundan, bu raporlara itibar edilmiştir. Davacı taraf ayıba karşı tekeffül hükümlerinde düzenen seçimlik haklardan, ayıplı malın iadesini talep etmiş olup, bu talebi uygun görülerek dosya arasında bulunan faturalar doğrultusunda ayıplı malların iadesi ile talep edilen 28.000,00 TL’nin davacıya ödenmesi talepleri kabul edilerek aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur. Davanın KABULÜNE, 1-Davalı tarafından … sayı …. tarihli …TL bedelli fatura ile satılan … adet konveyör bant ile … sayı … tarihli …. TL bedelli … metre konveyör bantların davalıya iadesine, bunların bedeli olan … TL’ nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine” karar verilmiştir.
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin kısa kararı ile gerekçeli kararı arasında çelişkiler mevcut olduğunu, yerel mahkemenin davacı tarafın talebinden farklı bir karar oluşturduğunu, yerel mahkemenin kısa kararında malların satış bedeli olan … TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faiz ile birlikte davacıya ödenmesine ve ayıplı malların davalıya iadesine yönünde karar oluştururken davacı tarafın talebinin uğradığı zararın tazmini yönünde olduğunu, yerel mahkemenin gerek davacının talebi hususunda gerekse de davaya konu malların satışı ve satış fiyatı hususlarında yanılgıya düştüğünü, davacının talebi dışında bir karar verildiğini, davacının uğradığını iddia ettiği zararın ispatlanması hususunda eksik inceleme yapıldığını, mahkemece sadece davaya konu bantların ayıplı olup olmadığı hususunda bilirkişi incelemesi yaptığı ve yeterli olmayan bilirkişi raporlarına bağlı kalarak davacının uğradığını iddia ettiği zararların hesaplanmasında herhangi bir araştırma yapmayarak, sadece davacının beyanlarına itibar ederek karar oluşturulduğunu, davacının uğradığını iddia ettiği zararların kesin olarak ispatlanmasının gerektiğini, davacının uğradığı zararın tespiti için bir hesap bilirkişisine başvurulması gerektiğini, davacı tarafın müvekkilinden malları satın aldığını belirtmesine karşılık müvekkiline herhangi bir ödeme yapmadığını, mahkemenin davacı tarafın malların satış bedellerini henüz ödemediğini tespit ettiğini, müvekkilinden almış olduğu mallardan dolayı zarar etmesinin mümkün olmadığını, davaya konu malların ayıp ihbarının yasal süresi içerisinde yapılmadığından davanın reddinin gerektiğini, davacı tarafın bir tacir gibi hareket ederek satın almış olduğu malları teslim aldığı tarihten itibaren 8 gün içerisinde incelemek veya incelettirmesi gerektiğini, inceleme neticesinde ayıplı olduğu iddia edilen malların ayıp ihbarının yine TK’da öngörülen sürede ve şekilde yapılması gerektiğini belirterek ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
HMK’nın 353. maddesine göre inceleme yapıldığından duruşma açılmamıştır.
İstinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi hükmü uyarınca, istinaf edenin sıfatı, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Uyuşmazlık, ayıplı mal satışından kaynaklanan tazminat alacağı istemine ilişkindir.
Davacı, … tarihli … TL bedelli ve … tarihli … TL bedelli iki fatura karşılığında davalıdan iki parti konveyör bant satın aldığını, malları müşterilerine kurulum yaptığında bantların ayıplı olduğunun ortaya çıktığını, ayıbın gizli olduğunu, taraflar arasındaki iş ilişkisine göre satın alınan malların ticari olarak kullanıldıktan sonra malların bedelinin belirli vadelerle ödenecekken ayıplı olduğu anlaşıldığından ödenmediğini, bu yüzden malların iadesinin istenip, bedelinin istenmediğini, malların ayıplı çıkması nedeniyle kardan yoksun kalma ve müşteri kaybının meydana geldiğini, bu nedenle maddi zarara uğradığını, uğranılan 28.000 TL maddi zararın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilmesini talep etmiştir.
Kardan yoksun kalma zararı malvarlığının fiilden sonraki durumu ile, çoğalma ihtimali gerçekleşmiş olsa idi ulaşabileceği varsayılan (farazi) durumu arasındaki fark göz önünde bulundurularak hesaplanır.
Somut olaya gelince; mahkemece bilgisine başvurulan makine mühendisi bilirkişi tarafından düzenlenen raporda, davacının dava konusu olaydan önceki yıllara ait ticari defterleri ve vergi dairesi kayıtları incelenmeden, ortalama geliri duraksamasız belirlenmeden, davacının aylık ciro üzerinden yapılan hesaplaması tespit edilmeden, müşteri kaybı ve yoksun kalınan kâr kaybı tespit edilmeden mallardaki ayıbın gizli olduğu ve kullanımının mümkün olmadığı tespitleri yapılmış, ilk derece mahkemesi tarafından toplam fatura bedelleri … TL olan iki parti malın iadesi ile bunların bedeli olarak … TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Davacı fatura bedellerinin iadesini değil, mahrum kalınan kar ve müşteri kaybından kaynaklanan zararı talep etmiştir. Kaldı ki ilk derece mahkemesince hükmedilen bedel fatura bedellerini de karşılamamaktadır. Mahkemece bu rapor benimsenerek karar verilmiş, davacının yoksun kalınan kar ve müşteri kabı talepleri usulünce değerlendirilmemiştir. Kârdan yoksunluk zararının sağlıklı biçimde hesaplanabilmesi için davacının önceki yıllara ait ticari defterleri ile vergi kayıtlarının uzman bilirkişi kuruluna inceletilerek kazanç kaybının belirlenmesi gerekir.
Bununla birlikte; ilk derece mahkemesi tarafından talep yanlış değerlendirilerek, talepten farklı bir hüküm kurulmuştur. Hakim, davayı aydınlatma ödevi gereğince, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında taraflardan açıklama isteyebilir (HMK m. 31/1). Tahkikat aşamasında, her iki tarafı usulüne uygun olarak davet edip, davada ileri sürülen vakıalar hakkında dinleyebilir (HMK m. 144). Yine hakim tarafların talepleri ile bağlı olduğu için talepten fazlaya veya başka birşeye hüküm veremeyeceği gibi (HMK m. 26) hüküm fıkrasının da açık ve icra edilebilir olması gerekir. İlk derece mahkemesi kararında hüküm altına alınan ..TL nin fatura bedelleri karşılığı olup olmadığı, davacının talep ettiği yoksun kalınan kara ilişkin tazminat talebi hakkında kabul veya ret kararı verilip verilmediği belirli değildir.
Açıklanan nedenlerle; öncelikle davacının taleplerinin hüküm fıkrasında karşılanmamış olması ve davacının dava konusu olaydan önceki yıllara ait defterleri ile vergi kayıtlarının getirtilmesi, zararının kanıtlanması için taraflarca gösterilen ve gösterilecek tüm delillerin toplanması, daha sonra aralarında makine mühendisi ile mali müşavir bir bilirkişinin de bulunduğu yeni bir bilirkişi kurulu görevlendirilerek, ticari defterler ve vergi kayıtları inceletilmesi, kar-zarar durumunun, davacının davalıdan aldığı malların ayıplı çıkmaması halinde elde edeceği kar ve bundan kaynaklanan müşteri kazancı dikkate alınarak net gelirin saptanması, bilirkişiden bu konuları açıklayıcı, muhtemel kârdan yoksunluk zararının ve müşteri kaybı zararını gösterir gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınması gerekirken, eksik araştırma ile hüküm kurulması yerinde görülmemiştir.
Bu bakımdan ilk derece mahkemesince davanın esasına yönelik uyuşmazlığın giderilmesi için gerekli olan deliller toplanmamış ve bu konuda her hangi bir değerlendirme yapılmamış olması bakımından davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a-6. maddesi uyarınca kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına, yukarıda belirtildiği şekilde deliller toplanarak alınacak bilirkişi raporu ile oluşacak sonuca göre karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Gaziantep 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 01/10/2019 tarih, 2018/752 Esas, 2019/1257 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde anılan tarafa İADESİNE,
4-Dosyanın mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
5-İstinaf kanun yolu aşamasında davalı tarafça yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince esas hakkında verilecek karar ile birlikte değerlendirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda 6100 Sayılı HMK’nin 353/1-a-6 bendi uyarınca kesin olmak üzere 03/11/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi. 03/11/2021


Başkan

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Katip

¸e-imzalıdır

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR. “5070 Sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”