Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/196 E. 2021/1674 K. 04.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. GAZİANTEP BAM 11. HUKUK DAİRESİ
T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/196
KARAR NO : 2021/1674

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GAZİANTEP 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/10/2019
NUMARASI : 2017/765 Esas, 2019/1322 Karar
DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : …
VEKİLİ : Av. … – ……..
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 04/11/2021
YAZIM TARİHİ : 04/11/2021

Taraflar arasında görülen davada Gaziantep 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 10/10/2019 tarih ve 2017/765 Esas, 2019/1322 Karar sayılı kararının istinaf incelemesinin davacı vekili ve davalı vekili tarafından istendiği, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla 6100 sayılı HMK’nın 353. maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verilerek, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

– K A R A R –

Davacı Vekili: müvekkili tarafından servise gönderilmek üzere teslim edilen cep telefonlarının davalı … aracılığı ile yetkili servise gönderdiğini, 01/03/2014 tarihinde davacı tarafından servise gönderilen ve davacının müşterilerine ait toplam 7.750,00 TL bedelinde muhtelif cep telefonlarının taşıma esnasında kırıldıklarını ve davalı şirketin de bu durumu kabul ettiğini, ancak bedelleri konusunda davalı ile bir uzlaşma sağlanamadığını, bunun üzerine davalı hakkında …. Müdürlüğünün …. Esas sayılı takibi ile icra takibi başlattıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durdurulduğunu, davalının itirazının haksız olduğunu ileri sürerek icra takibine yapılan itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili: davayı konu taşımaların 01/03/2014 gerçekleştiğini, talep edilen alacak için zamanaşımı süresi dolduğunu, davanın zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiğini, Yetki itirazında bulunduklarını, Gaziantep Mahkemelerinin yetkisiz olduğunu, görevli mahkemenin İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, davacı tarafından gönderilen telefonlardan iki tanesinde hasar meydana geldiğini, ayrıca taşımaya konu kargonun ambalajında da yırtık tespit edildiğini, kargonun ambalaj sorumluğunun göndericide olduğunu, taşıyıcının kanunla belirlenen limitle sınırlı olarak sorumlu olduğunu, taşımadan kaynaklı tazminat davalarında icra inkar tazminatına hükmedilmesinin mümkün olmadığını, öncelikle yetkili itirazının kabulü ile dosyanın görevli İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesini, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; Gerek…. gerekse …. tarihli raporlarda davacının zararı …TL olarak belirlendiği, bu değerin İphone 5 16 GB’nin tamir ile kullanılabilecek hale gelmesi nedeniyle eşyanın taşınmak üzere teslim alındığı yer ve zamandaki değeri esas alınarak hurda değerinin 500,00 TL olduğu, mevcut değerinin 1.800,00 TL olduğu, bu sebeple bundan kaynaklı zararın 1.300,00 TL olduğu, Blacbery Z10’nun 1.800,00 TL, İphone 4 8 GB’nin 720,00 TL ve İphone 5S 64 GB’nin 2.080,00 TL olduğu ve bu nedenle toplam zararın her iki raporda da belirtildiği üzere 5.900,00 TL olduğunun kabul edildiği, yine dosya kapsamı itibariyle ambalajlamanın nasıl yapıldığına ilişkin dosyamızda yeterli bir veri bulunmamakla beraber bunun nasıl yapılması gerektiği hususunun TTK’nın 862. maddesinde düzenlendiği, ancak buna ilişkin yeterli veri bulunmadığı ve ambalajlamanın yetersiz olduğu değerlendirilse dahi davalının ihtirazi kayıt ileri sürmeksizin teslim aldığı, yine TTK’nın 863. maddesi uyarınca sözleşmeden, durumun gereğinden ve ticari teamülden aksi anlaşılmadıkça, gönderenin, eşyayı taşıma güvenliğine uygun biçimde araca koyarak, istifleyerek, bağlayarak, sabitleyerek yüklemek ve aynı şekilde boşaltmak zorunda olduğu, gönderinin kargo gönderisi olduğu ve kargo gönderilerinde göndericinin emtiayı teslim etmekte olduğu ve yükleme ile istiflemenin taşıyıcı tarafından gerçekleştirildiğinin maruf ve meşhur olduğu, bu nedenle de, taşıyıcının taşınan emtiayı taşıma güvenliğine uygun biçimde araca koyarak, istifleyerek, bağlayarak, sabitleyerek yüklemek ve aynı şekilde boşaltma yükümlülüğünün bulunduğu, ancak bu hususlara riayet edilmediği eşyanın zarar görmesinden sabit olduğu, tarafların belirtilen yükümlülüklere tam olarak riayet etmediği ve ihmal ağırlıkları gözetilerek zararın oluşmasında taşıyıcının %70, göndericinin ise %30 kusurlu olduğu kabul edildiği, değerlendirilmesi gereken bir başka hususun ise TTK’nın 880 ve 882 madde hükümleri esas alınarak taşıyıcının sınırlı sorumluluk ilkelerinden yararlanıp yararlanmayacağı olduğu, davalı şirketin tanzim ettiği 03/03/2014 tarihli “Durum Tespit Formu” incelendiğinde kargonun ambalajının yırtık olduğunun belirtildiği, gönderilen dört telefonun üçünün kullanılmaz hale geldiği, birinin ise yaklaşık 1/4 oranında değer kaybettiği, günümüz kullanılan yol şartlarının ciddi anlamda iyileştirildiği ve bu hasarın oluşmasına sebebiyet verecek yol şartlarının bulunmadığı, TTK’nın yukarıda zikredilen 863. maddesinde taşıyıcıya yüklenen sorumluluklar ile hasarın miktarı nazara alındığında taşımanın pervasızca bir hareket içerisinde gerçekleştirildiğinin değerlendirildiği ve bu nedenle de sınırlı sorumluluk hükümlerinden yararlanamayacağının kabul edildiği, davalının takip öncesinde temerrüde düşürülmediği ve taşıma sözleşmesine aykırılık sebebiyle oluşan zarara ilişkin faiz başlangıcının takip tarihi olduğunun kabul edildiği, yukarıda belirtilen nedenlerle toplam zararın 5.900,00 TL olduğu, bunun %70’inin 4.130,00 TL olması nedeniyle bu miktarın takip tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan talep edilebileceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, takibe konu alacağın likit olmaması ve yargılamayı gerektirmesi sebebi ile icra inkar tazminatı koşullarının oluşmadığı, davacı tarafında kötü niyetli olduğunun ispatlanamadığı gerekçesiyle de tarafların icra inkar tazminatı ve kötüniyet tazminatı taleplerinin reddine karar verilmiştir.
Davacı Vekili: yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, takip dosyasında ….TL’lik tutar üzerinden takibin devamına karar verildiğini, ilgili takip yönünden takip tarihinden itibaren işleyecek avans faizi bakımından itirazın iptali kararı verildiğini, yerel mahkeme tarafından uygulanacak faiz oranının da eksik ve hatalı inceleme neticesinde karar verilmiş olduğunu, takip yönünden uygulanacak faizin bahse konu takip tarihi olan 01.03.2014 tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizinin uygulanması gerektiğini, mahkemece gerçekleşecek yargılama neticesinde faize ilişkin olarak da verilen kararın kaldırılması ve takip tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizinin uygulanmasına yönelik karar verilmesi gerektiğini, davacı müvekkile ilişkin olarak toplam zararının 5.900,00 TL olduğu hesaplandığını, yapılan hesaplama ve takibin devamına ilişkin belirtilen tutar eksik ve hatalı inceleme neticesinde oluşturulduğunu, müvekkilin bahsi geçen taşıma işlemi neticesinde oluşan toplam zararı 7.750,00 TL olarak hesaplanması gerekirken 5.900,00 TL olarak hesaplandığını, cep telefonları kullanılabildiği sürece değeri olan emtialar olduğunu ve meydana gelen hasarlardan dolayı telefon kullanılamaz hale geldiğinden hurda değeri olmadığını, ayrıca cep telefonları servise sağlam bir şekilde teslim edilse idi müvekkilinin müşterilere sıfır telefon bedeli ödemek zorunda kalmayacağından aşkın zarar söz konusu olduğunu, ikinci el fiyatları esas alınarak davacı müvekkilin zararının doğmasına sebebiyet verildiğini, davalı şirketin kusur oranının %70 olmadığını, davalı şirketin bahsi geçen taşıma işlevinde tam ve asli kusurlu olduğunu, bu nedenle zarardan tam anlamıyla sorumlu olduğunu, müvekkil tarafından emtiaya uygun ambalajlama yapılmadığına ilişkin herhangi bir hukuki delilin dosyada mevcut olmadığını, davalı şirket tarafından basiretli bir tacir gibi davranılarak ürünlerin ambalajlarının uygun olmaması sebebiyle davalı şirketin söz konusu ürünleri taşımayı kabul etmemesi gerektiğini, yerel mahkeme tarafından tazminat taleplerinin reddine ilişkin verilen kararın kaldırılması gerektiğini, bahse konu alacağın likit olması için gerçek tutarın belli ve sabit olması gerektiğini, davacı müvekkil tarafından tüketicilere ödenen tutar belli ve sabit bir alacak olduğu göz önüne alınırsa alacağın likit olduğunu ileri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılması talebi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davalı Vekili; yerel mahkeme kararını kabul etmediklerini, öncelikle müvekkili firma ile davacı arasındaki ilişki taşıma sözleşmesinden kaynaklı olduğunu, Türk Ticaret Kanunu ilgili maddeleri uyarınca gönderen eşyayı hasardan koruyacak ve taşıyıcıya zarar vermemek koşuluyla ambalajlamak zorunda olduğunu, yetersiz ambalajlama durumunda eşyanın hasar ve ziyaıdan taşıyıcı sorumlu tutulamayacağını, müvekkiline bir kusur atfedilecek ise dahi kusurun pervasız ölçüsünde olduğu kabul edilemeyeceğini, bu nedenle TTK 882. maddesinden müvekkil firmanın yararlanamayacağı yönündeki kararın hatalı olduğunu, sorumluluklarının ne kadar olabileceğinin azami miktar olarak tespiti bakımından eşyanın kg cinsinden ağırlığının da tespiti gerektiğini, zira müvekkilinin taşımadan kaynaklı hasarlarda sorumluluğu eşyanın kilogram cinsinden ağırlığına göre her bir kilo için en çok 8,33 TL olabileceğini, ayrıca yerel mahkemenin cevap dilekçesinde belirttikleri zamanaşımı aşımı itirazını yargılama boyunca hiç dikkate almadığını, oysa ki 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 855 maddesinde taşımadan kaynaklanan alacak talepleri için zamanaşımı süresinin 1 yıl olduğu belirtildiğini, davaya konu taşımalar 01.03.2014 tarihinde gerçekleşmiş olduğunu, talep edilen alacak için zamanaşımı süresi dolduğunu, yerel mahkemenin kararı bu yönüyle de hatalı olduğunu, kaldırılması talebi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Dava taşıma sözleşmesi kapsamında taşınan eşyanın ziyana uğraması nedeniyle tazminat talebine ilişkindir.

İnceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. Maddesi hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
1-Davacı Vekilinin İstinaf Talebi Yönünden Değerlendirme;
Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; Dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklara ve gerekçe içeriğine göre, mahkemece taraflar arasındaki uyuşmazlığın somut olayın özelliklerine uygun olarak belirlendiği, yargılamanın Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda belirtilen usullere uygun olarak yürütüldüğü, taraflarca gösterilen hükme etki edecek delillerin usulüne uygun olarak toplandığı, delillerin takdirinde ve yasa kurallarının olaya uygulanmasında bir isabetsizlik görülmediği, kararda kamu düzenine aykırı herhangi bir husus bulunmadığı, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin istinaf talepleri yerinde görülmemiştir.
2-Davalı Vekilinin İstinaf Talebi Yönünden Değerlendirme;
HMK’nın 346. maddesine göre istinaf dilekçesi, kanuni süre geçtikten sonra verilir veya kesin olan bir karara ilişkin olursa, kararı veren mahkeme istinaf dilekçesinin reddine karar verir ve 344. maddeye göre yatırılan giderden karşılanmak suretiyle ret kararını kendiliğinden ilgiliye tebliğ eder. Bu ret kararına karşı tebliği tarihinden itibaren bir hafta içinde istinaf yoluna başvurulabilir. İstinaf yoluna başvurulduğu ve gerekli giderler de yatırıldığı takdirde dosya, kararı veren mahkemece yetkili bölge adliye mahkemesine gönderilir. Bölge adliye mahkemesi ilgili dairesi istinaf dilekçesinin reddine ilişkin kararı yerinde görmezse, ilk istinaf dilekçesine göre gerekli incelemeyi yapar.
HMK’nın 346. maddesi hükmüne göre kesin olan karara ilişkin istinaf dilekçesi ilk derece mahkemesince reddedilmemiş ise 01/06/1990 tarih 1989/3 esas 1990/4 karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının kıyasen uygulanması sonucu aynı Kanun’un 352. madde kapsamında yapılan ön inceleme neticesinde Bölge Adliye Mahkemesi tarafından da istinaf isteminin reddine karar verilebilir.
02.12.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanunun 41. maddesiyle değiştirilen 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341. maddesinde 3.000-TL’sini geçmeyen hükümlere karşı istinaf kanun yoluna başvurulamayacağı düzenlenmiştir.Yine aynı yasanın 44. maddesiyle 6100 sayılı HMK’ya getirilen ek madde gereğince 2019 yılında bu miktara yeniden değerlendirme oranı uygulandığında kesinlik sınırının 4.400,00 TL olduğu anlaşılmaktadır.
Somut olayda davalı aleyhine hükmedilen bedel 4.130,00 TL olup sözkonusu bedel kesinlik sınırının altında kalmaktadır. Bu nedenle verilen karar davalı yönünden kesin olup karara karşı istinaf yoluna başvurulamayacağından davalı vekilinin istinaf başvurusunun miktar itibariyle usulden reddi gerekmektedir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun usul yönünden reddi gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
SONUÇ; Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
A)1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan REDDİNE,
2-İstinaf isteminde bulunan davacı tarafından yatırılması gereken 59,30 TL istinaf karar harcından peşin alınan 44,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 14,90 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
B)1-Davalı vekilinin istinaf başvuru isteminin HMK’nın 341/2 ve 352/1 maddeleri uyarınca miktar yönünden kararın kesin olması nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2-Peşin alınan istinaf başvuru ve karar harcının talep halinde davalıya İADESİNE,
3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 333. maddesi uyarınca artan gider avansının ilgili tarafa geri verilmesine,
5-HMK’nın 359/3 maddesi uyarınca kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair HMK’nin 353 ve 362/1-a bendi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 04/11/2021


Başkan

(e-imzalıdır)

Üye

(e-imzalıdır)

Üye

(e-imzalıdır)

Katip

(e-imzalıdır)

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR. “5070 Sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”