Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/156 E. 2021/1716 K. 10.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. GAZİANTEP BAM 11. HUKUK DAİRESİ
T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/156
KARAR NO : 2021/1716

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN V. : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GAZİANTEP 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/04/2019
NUMARASI : 2016/813 Esas, 2019/508 Karar
DAVACI : ..
VEKİLİ :
DAVALI : …
VEKİLİ : …
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 10/11/2021
YAZIM TARİHİ : 10/11/2021

Taraflar arasında görülen davada Gaziantep 2. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 18/04/2019 tarih ve 2016/813 Esas, 2019/508 Karar sayılı kararının istinaf incelemesi davacı vekilince istenmiş, 6100 sayılı HMK’nın 353. maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkiline ait işyerinde 19/06/2015 tarihinde hırsızlık olayı meydana geldiğini, işyerinde bir takım konfeksiyon malzemelerinin çalındığını,müvekkilinin zarara uğradığını, müvekkiline ait işyerinin davalı…nezdinde sigortalı olduğunu, oluşan zarardan dolayı davalı ….şirketine başvuru yapıldığını ancak davalı… şirketince red cevabı verildiğini, müvekkilinin mağdur olduğunu, açıklanan bu nedenlerle; şimdilik 1000 TL maddi tazminatın davalı … şirketine alınarak müvekkiline ödenmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili, cevap dilekçesinde özetle; meydana gelen olayın gerçek bir hırsızlık olayı olmadığını, faturaların gerçeğe ve ticari usullere aykırı şekilde düzenlendiğini davacının poliçedeki özel şartlara aykırı davrandığını, davacının gerçek bir zararının bulunmadığını, davacı tarafça tutulan muhasebe kayıtlarının sağlıklı tutulmadığını, davacı yan sigortayı bir zenginleşme aracı olarak gördüğünü ve çok daha fazla bir meblağı haksız olarak tahsil etmeye çalıştığını, açıklanan bu nedenlerle; davanın reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
Mahkemece; “…Davacı tarafın işyerinde meydana gelen hırsızlık olayının davalı … şirketince düzenlenen poliçede belirtilen adreste olmadığı, davacı tarafça işyeri değişikliğinin davalı … şirketine bildirildiğine dair soyut tanık beyanları dışında herhangi bir delil ibraz edilemediği, aldırılan denetime elverişli bilirkişi kök raporu ve ek raporu da dikkate alınarak meydana gelen hırsızlık olayının hırsızlık teminatı poliçesi kapsamında yer almadığı” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemece, müvekkilinin işyerinde meydana gelen hırsızlık olayının davalı … şirketince düzenlenen poliçede belirtilen adreste olmadığı, müvekkilince işyeri değişikliğinin davalı … şirketine bildirildiğine dair soyut tanık beyanları dışında mahkemeye herhangi bir delil ibraz edilmediği gerekçesi ile davanın reddedildiğini, mahkemenin bu değerlendirmesinin açıkça usul ve yasaya aykırı olduğunu, dosyada tanık olarak dinlenen tanıkları …’nun; “…’ın muhasebe işlemlerine baktığını, …’ın sigorta şirketini 30 Mayıs tarihinde yanımda arayarak iş adresini değiştireceğini söylediğini, sigorta çalışanlarının da herhangi bir sorun olmayacağını söylediğini…” şeklinde beyanda bulunduğunu, dinlenen tanık beyanlarından anlaşılacağı üzere müvekkiline ait işyerinin taşınmadan önce gerek müvekkilinin sigortalı çalışan kardeşi … tarafından gerekse de müvekkili tarafından 30 Mayıs 2015 tarihinde davalı … şirketinin acentesi aranarak adres değişikliğinin bildirildiğinin anlaşıldığını, dolayısıyla müvekkilinin adres değişikliği bildirimini yaptığının açıkça ortada olduğunu, diğer taraftan davalı … şirketine müvekkilince yapılan başvuru sonucunda, 29.09.2015 tarihli cevabi yazıda “ Konu dosya ile ilgili yapılan incelemeler ve araştırmalar sonucu olayın beyan edildiği şekilde meydana gelmediği ve oluş şekli itibariyle poliçe şartları çerçevesinde değerlendirilemeyeceği anlaşıldığından hasar ve tazminat talebinin karşılanamayacağı…” cevabının verildiğini, davalı … şirketinin zeyilname yapılmadığı için zararın karşılanmadığını ne bu cevabi yazıda ne de Mahkeme safahatında ileri sürmediğini, dolayısıyla müvekkilince adres değişikliği yapıldığının davalı şirketçe de kabul edildiğini, davalı şirketin sadece olayın beyan edildiği şekilde meydana gelmediği gerekçesi ile talebi reddettiğini, bu durum karşısında mahkemenin red gerekçesinin hukuka aykırı olduğunun bir kez daha ortaya çıktığını, açıklanan bu nedenlerle yerel mahkeme kararının kaldırılarak, davalarının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI, HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE:
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dava, işyeri sigorta sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
Davacı, gerçekleşen hırsızlık nedeniyle uğradığı zararın tazminini talep etmiş, davalı davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacının işyerinde meydana gelen hırsızlığın, poliçede belirtilen adreste gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı tarafından rizikonun gerçekleştiği ….tarihinden bir gün sonra, ….tarihinde bildirilen adres değişikliği nedeniyle zeyilname düzenlenmiştir.
Hırsızlık Sigortası Genel Şartlarının “Sigortalı Yerde Değişiklik” başlıklı C.6. Maddesinde; “Sigortalı kıymetlerin kısmen veya tamamen yeri değiştiğinde C.3. maddesi hükümleri uygulanır.” düzenlemesi,
Hırsızlık Sigortası Genel Şartlarının “Sigorta Ettirenin Sigorta Süresi İçinde İhbar Yükümlülüğü ve Sonuçları” başlıklı C.3. Maddesinde; “Sigorta ettiren, sigortacının izni olmadan sözleşmenin yapılmasından sonra sigortalı kıymetlerin bulunduğu yerde ya da kullanış tarzında, teklifnamede, teklifname yoksa poliçe ve eklerinde belirtilene nazaran değişiklik yaptığı takdirde, bu durumu sigortacıya sekiz gün içinde bildirmekle yükümlüdür. Değişiklik, sigortacının sözleşmeyi yapmamasını veya daha ağır şartlarla yapmasını gerektiren hallerden ise, sigortacı sekiz gün içinde sözleşmeyi fesheder yahut prim farkını talep etmek suretiyle sözleşmeyi yürürlükte tutar. Sigorta ettiren, talep edilen prim farkını kabul ettiğini sekiz gün içinde bildirmediği takdirde sözleşme feshedilmiş olur. Feshin hüküm ifade ettiği tarihe kadar geçen sürenin primi, gün esası üzerinden hesap edilir ve fazlası geri verilir. Süresinde kullanılmayan fesih veya prim farkını talep etme hakkı düşer. Sigortalı kıymetlerin bulunduğu yerlerin veya kullanma şeklinin, teklifname, teklifname yoksa poliçe ve eklerinde belirtilene nazaran değiştirildiğini öğrenen sigortacı, sigorta sözleşmesinin yürürlükte kalmaya devam etmesine razı olduğunu gösteren bir harekette bulunursa fesih hakkı düşer. Değişiklik, rizikoyu hafifletici nitelikte ve daha az prim ödenmesini gerektirir hallerden ise sigortacı, bu değişikliğin yapıldığı tarihten sözleşmenin sona ermesine kadar geçecek süre için gün esasına göre hesap edilecek prim farkını sigorta ettirene geri verir.Sigortacının sözleşmeyi bu değişiklere göre yapmamasını veya daha ağır şartlarla yapmasını gerektiren hallerde:
a) Sigortacı durumu öğrenmeden önce,
b) Sigortacının fesih ihbarında bulunabileceği süre içinde,
c) Fesih ihbarının hüküm ifade etmesi için geçecek süre içinde,
riziko gerçekleşirse, sigortacı, tazminatı tahakkuk ettirilen prim ile tahakkuk ettirilmesi gereken prim arasındaki orana göre öder.
” hükmü bulunmaktadır.
Somut olayda davalı tarafça fesih ihbarında bulunulmamış ancak adres değişikliğinin rizikoyu ağırlaştırıcı bir mahiyette olduğu iddia edilmiş olduğuna göre, mahkemece bu kapsamda hiçbir araştırma ve inceleme yapılmaksızın ve yine poliçenin “Hırsızlık güvenlik önlemleri şartı” başlıklı, işyerinin kararlaştırılan güvenlik önlemlerine sahip olmaması halinde hasar bedelinin % 20’si oranında muafiyet uygulanacağına dair hükmü değerlendirilmeksizin davanın reddine karar verilmesi hatalıdır.
Taraflar arasındaki diğer bir uyuşmazlık konusu da zarar miktarının ne olduğu noktasında toplanmaktadır. Hiç şüphesiz sigortacı, sigortalının gerçek zararını tazmine mecbur olup, sigortalı ise gerçek zararını usulüne uygun bir şekilde kanıtlamak zorundadır. Bu bağlamda somut olayda mahkemece, davaya dayanak faturaların gerçek bir mal alım satımını yansıtmadığının davalı vekilince savunulması karşısında, dava dışı satıcı firmaların defter ve kayıtları ile dayanak faturaların gerçek bir mal alımını ve satımını yansıtıp yansıtmadığı karşılıklı olarak incelenerek, gerektiğinde vergi dairesinden davacının vermiş olduğu beyannameler araştırılarak, bu noktada faturaların sıhhati tartışılarak bir karar verilmesi gerekir.
Mahkemece, davacı ile dava dışı şirketlerin iştigal alanları ile davacı işletmenin iş hacmi de gözetilerek dayanak faturaların gerçek bir mal alım satımını yansıtıp yansıtmadığı, başka bir deyişle gerçek mal alımını kanıtlamaya yeterli olup olmadığı yeterince ve kuşkuya yer bırakmaksızın araştırılıp belirlenmelidir. (Bkz Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 17.12.2013 tarih, 2012/6797 Esas, 2013/23064 Karar sayılı kararı)
Bu durumda gerek görüldüğü takdirde mahallinde sektör bilirkişisi, sigortacı ve mali müşavir bilirkişilerden oluşacak bilirkişi heyeti ile keşif icra edilip rapor da alınmak suretiyle, tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre, yukarıda belirtilen ilkeler çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, ilk derece mahkemesince eksik araştırmaya dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK 353. maddesi hükmü gereğince kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KABULÜNE,
2-Gaziantep 2. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 18/04/2019 tarih ve 2016/813 Esas, 2019/508 Karar sayılı kararın KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Talep halinde, istinaf karar ve ilam harcının davacıya İADESİNE,
5-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
HMK’nın 353. maddesi uyarınca kesin olmak üzere 10/11/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.


Başkan V.

e-imzalıdır.

Üye

e-imzalıdır.

Üye

e-imzalıdır.

Katip

e-imzalıdır.

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR. “5070 Sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”