Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/1384 E. 2022/772 K. 27.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. GAZİANTEP BAM 11. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2020/1384 – 2022/772
T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1384
KARAR NO : 2022/772

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN V. : ……
ÜYE : ……
ÜYE : ……..
KATİP : ……
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GAZİANTEP 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/10/2020
NUMARASI : 2018/490 Esas, 2020/751 Karar

DAVACILAR : 1-……
2-……..
3-
4- .
5-
6-…..
9-….
VEKİLLERİ : Av. ….
Av. ……
Av. ……
Av. ………
10………
VEKİLLERİ : Av. ……….
Av………
DAVALI : ……..
VEKİLLERİ : Av. ……….
Av. ………….
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 27/04/2022
YAZIM TARİHİ : 27/04/2022

Taraflar arasında görülen davada Gazinatep 2. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 07/10/2020 tarih ve 2018/490 esas, 2020/751 karar sayılı kararının istinaf incelemesi davalı vekili tarafından istenmiş olmakla, 6100 sayılı HMK’nın 353. Maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin, davalı bankanın … ve davalı bankanın kredi borçlusu … A.Ş. arasında … imzalandığını, bu sözleşmeleri davacı kefillerinde müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, şirket ortakları arasında . … tarihinde yapılan hisse devirleriyle, davalı bankanın kredi borçluları….A.Ş. ve bunun kefilleriyle olan tüm ticari ilişkilerin sona erdiğini, adı geçen şirket ve şahısların kredilerine ilişkin tüm bankalara bilgi verildiğini, ….A.Ş.’nin kredi riski … ayında sona erdirildiğini, ancak daha sonra anılan şirket ile yeni bir … imzalandığını, davalı banka, kredi ilişkisinin sonlandırılmasına müteakip …. A.Ş. ve ortakları ile … akdedildiğini, bu kapsamda yeni kullanılacak kredilerin teminatını teşkil etmek üzere ….ve …. tarihlerinde ipotek tesis edildiğini, davalı bankanın …. tarihli e-mailinde …. A.Ş. ile …tarihinde ayrı bir …imzaladığını bildirdiğini, davalı banka ile … tarihinden önce … kapsamında kullandırılan kredi risklerinin kapatılıp, davalı banka ile … A.Ş. arasında bağımsız bir kredi ilişkisine girildiğini, davalı banka, kredi borçlusu …A.Ş. ile birlikte müvekkillerine …. Noterliğinin… tarih ve… yevmiye nolu hesap kat ihtarnamesi ile … TL gayrinakdi, …TL ve … USD nakdi borcunun ödenmesinin talep edildiğini, müvekkillerinin bu borçtan sorumlu olmadıklarını, davalı banka ihtarla müvekkillerinin ticari itibarını zedelediğini, açıklanan nedenlerle hesap kat ihtarına konu edilen borçtan sorumlu olmadıklarını, müvekkilleri aleyhine kambiyo senedine özgü takip yoluyla açılan icra takibinden de borçlu olmadıkları tespit edilerek borçtan sorumlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili bankanın …Şubesi ve dava dışı kredi borçlusu … A.Ş. arasında … imzalandığını, bu sözleşmeleri davacı kefillerinde müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, anılan sözleşmeye istinaden nakdi ve gayrinakdi krediler kullandırılmış olduğunu, kredinin sözleşme hükümlerine aykırı kullanılması … Noterliğinin … tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesi keşide edilerek nakdi alacağın muaccel hale getirildiğini, davacıların müvekkili bankaya borçlarının olmadığı yönündeki iddialarının hiçbir dayanağının olmadığını, açıklanın nedenlerle açılan davanını reddini talep etmiştir.
Mahkemece; “…davanın kabulü ile; davacılardan …. San ve Tic. A.Ş. tarafından … İcra Müdürlüğünün …. Esas sayılı takip dosyasına ödenen …TL’nin ödeme tarihi olan …. itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı …San ve Tic. A.Ş.’ye ödenmesine, diğer davacılar yönü ile davacıların …. İcra Müd. …. Esas sayılı takip dosyasında ve … Noterliğinin … tarih … Yevmiye nolu ihtarnamesinde ve …tanzim tarihli …. ödeme tarihli … TL bedelli bonodan dolayı davalıya borçlu olmadıklarının tespitine, asıl alacak miktarı olan …. TL üzerinden hesap edilecek %20 kötü niyet tazminatının davalıdan alınarak davacılara ödenmesine,” karar verilmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, huzurdaki davaya konu icra takibinin dayanağının TTK 777 maddeye (mülga 688 madde) göre zorunlu unsurları mevcut olan ve usulüne uygun düzenlenmiş bir bono olduğunu, söz konusu bononun, dava dışı …. A.Ş. tarafından tahsilinde borçlarına mahsup edilmek üzere müvekkil bankaya ciro edilerek teslim edildiğini ve davacılar …San. ve Tic. A.Ş., … ve Tic. A.Ş., …Sanayi ve Ticaret A.Ş., …. Sanayi ve Tic. A.Ş., … San ve Tic Ltd Şti., …. tarafından avalist sıfatı ile imzalandığını, TTK’nın 702. maddesinin ikinci fıkrasında; “aval veren kişinin teminat altına aldığı borç, şekle ait noksandan başka bir sebepten dolayı batıl olsa da aval verenin taahhüdü geçerlidir” denildiğini, takibe konu senet hakkında davacılar tarafından da imza inkarında bulunulmadığını, senet üzerinde teminat amaçlı olarak verildiğine yönelik herhangi bir açıklama ve şerh bulunmadığını, senedin teminat amaçlı olarak verildiğinin kabul edilebilmesi için senet metninde hangi hukuki ilişkinin teminatı olarak verildiğinin açıkça yazılması gerektiğini, bu şikayete konu bonodan açıkça görülebileceği üzere böyle bir durumun mevzubahis olmadığını, sonuç olarak, takibe konu senet davacılar tarafından avalist imzası ile imzalanmış olup müvekkil bankanın, davacılar ile dava dışı …. A.Ş. arasındaki ödünç para verme ilişkisinin ispatlanmasına gerek bulunmadığını, şirket ortaklık yapısının değişmesinin de senetleri geçersiz hale getirmediğini, herkesin keşide etmiş olduğu kambiyo senetlerinin sonuçlarına katlanmakla yükümlü olduğunu, avalist imzası ile imzalamış olduğu senetlerden kaynaklı borçları olmadığını iddia eden davacıların ödemiş oldukları tutarı, lehine aval verdikleri şirketten tahsil etmeleri gerektiğini, aradaki hukuki ilişkinin ispatının müvekkil bankaya yüklenmesinin kabul edilemeyeceğini, kefalete ilişkin hükümlerin işbu davaya uygulanmasının mümkün olmadığını, senedin geçerliliği ile ilgili herhangi bir tespit ve iddia bulunmamakla birlikte bonodaki imzaların da davacılar tarafından inkâr edilmediğini, bu nedenle müvekkil adına ve davacılar aleyhine başlatılan icra takibinde hukuka aykırılık bulunmamakta olup davacıların aksi yöndeki iddialarının asılsız olduğunu, ayrıca mahkemenin gerekçeli kararında müvekkil banka aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedildiğini, kararın bu yönüyle de usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacıların kefalet ilişkisinin devam ettiğinin, davacılarla tanzim edilen …. tarihli genel kredi sözleşmesinde açıkça yer aldığını, davacılarla kefalet ilişkisi sonlandırılmadığı gibi; borçlular tarafından temlik cirosu ile teslim edilen senet üzerindeki imzaların davacıların eli ürünü olup geçerlilik şartlarında herhangi bir eksiklik, usulsüzlük bulunmayan senede güvenerek takip yapan müvekkili bankanın kötü niyetinden söz edilemeyeceğini belirterek, açıklanan bu nedenlerle yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasını ve yeniden yargılama yapılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, genel kredi sözleşmesine kefalet ve icra takibinden borçlu olunmadığının tespiti ve yargılama sırasında yapılan ödeme nedeniyle istirdat istemlerine ilişkindir.
Mahkemece davanın kabulüne, davalı banka aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmiş, karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
6100 sayılı HMK’nın 26. maddesi “(1) Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir. (2) Hâkimin, tarafların talebiyle bağlı olmadığına ilişkin kanun hükümleri saklıdır” hükmünü içermektedir.
Taleple bağlılık ilkesinin bir tezahürü olan söz konusu düzenleme gereğince dava konusunu davacı belirler. Mahkeme de ancak davacı tarafından belirlenen konuda karar verebilir. Davacının talep etmediği bir şey hakkında karar verilemez. Davacının dava konusunu belirleme hususunda sahip olduğu bu tasarruf davaya bakan hakimi yargılamanın sonunda vereceği hüküm konusunda sınırlamaktadır.
Mahkemenin tarafların dilekçeleriyle olan bağlılığının ilk sonucu tarafın talep etmediği bir konuda karar veremeyecek olmasıdır. Bu ise dava dilekçesine bakarak tespit edilebilecek bir husustur. Tarafın mahkemeye yönelttiği talep ile mahkemenin verdiği hüküm sonucu arasında uyumsuzluk bulunmaması gerekmektedir (PEKCANITEZ Hakan / ÖZEKES Muhammet / AKKAN Mine / TAŞ KORKMAZ Hülya, Medeni Usul Hukuku, 15. B., C. I, İstanbul 2017, s. 788 – 790).
Bunun dışında taleple bağlılık kuralının taşıdığı anlamlardan diğerleri ise, tarafın talep ettiğinin fazlasına veya başka bir şeye mahkemenin karar verememesidir (MERİÇ Nedim, “Medeni Yargılama Hukukunda Tasarruf ve Taleple Bağlılık İlkesininKapsamı ve Bazı Güncel Kararların Değerlendirilmesi”, SDÜ Hukuk Fakültesi Dergisi, MİHBİR, Özel Sayı, s. 37-39).
Dava dilekçesindeki talep sonucunun yeteri kadar açık olmadığının değerlendirilmesi halinde ise hakim davayı aydınlatma ödevi çerçevesinde HMK’nın 31. maddesi uyarınca davacıya talep sonucunu açıklattırmalıdır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Davacı tarafından dava dilekçesinde davalının … tarih, …. yevmiye sayılı ihtarnamesi kapsamında talep edilen …. TL ve….USD ( TL karşılığı … TL) borçtan sorumlu olmadığının tespitine karar verilmesi talep edilmiş, bu tutar üzerinden nispi harç yatırılmıştır.
Davacı 18/07/2018 tarihli ıslah dilekçesinde ise davacıların borçlu olmadığının tespiti ile birlikte İİK’nın 72/5. Maddesi uyarınca davalılar aleyhine tazminata hükmedilmesine, davacı … San. Ve Tic. A.Ş.’nin …. İcra Dairesi’nin …Esas sayılı dosyasına ödediği tutarın ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacı …San. Ve Tic. A.Ş.’ye ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacılar istirdat talebinden sonra mahkeme veznesine 4.330,14 TL tamamlama harcı yatırmıştır.
Mahkemece sonuç olarak davacıların …. tarih,… yevmiye sayılı ihtarname, … Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası ve bu dosyanın dayanağını oluşturan … TL bedelli senetten borçlu olmadıklarının tespitine, icra dosyasına ödenen bedelin istirdadına karar verilmiştir.
Ancak davacı tarafın….TL’lik senetten borçsuzluğun tespitine ilişkin bir talebi olmadığı gibi, ihtarname ile takip dayanağı senedin farklı borç sebepleri teşkil ettiği açıktır.
Yukarıda açıklandığı üzere HMK’nın 26. maddesi uyarınca taleple bağlılık ilkesi uyarınca talep edilen dava konusu dışında başka bir şeye hükmedilmesi doğru olmayıp somut olayda da mahkemece bu husus gözden kaçırılarak talepten başka bir şeye hükmedilmiştir (Y1HD., 10.04.2017 tarih, 2014/21168 Esas, 2017/1806 Karar; Y11HD., 04.10.2016 tarih, 2016/6625 Esas, 2016/7738 Karar).
Bu itibarla, denetime elverişli usulün aradığı niteliklerİ haiz bir kararın bulunması istinaf incelemesinin yapılabilmesinin ön şartı olup bu nitelikte olmayan bir kararla ilgili olarak istinaf denetim ve yargılaması yapılarak bir hüküm verilemeyecektir. Tasarruf ve taleple bağlılık ilkesinin istisnasını oluşturan haller dışında taleple bağlılık ilkesine aykırılık bulunup bulunmadığı kamu düzenine ilişkin bir usulsüzlük olup mutlak bir istinaf sebebi olarak kabul edilmesi gerekmektedir. Zira HMK’nın 355. maddesi gereği de Bölge Adliye Mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü taktirde bunu resen gözetir. Doktrinde HMK’nın 353. maddesindeki istinaf sebeplerinin örnek niteliğinde olduğu, maddede sayılmamasına karşın mutlak istinaf sebebi olabilecek başka usul hatalarının da söz konusu olabileceği görüşünde olanlar da bulunmaktadır (AKKAYA Tolga, Medeni Usul Hukukunda İstinaf, Ankara 2009, s. 192). Kararın gerekçesiz olması, hukuki dinlenilme hakkının ihlali ve bu gibi kamu düzenine aykırılık teşkil eden ve istinaf denetim ve yargılamasının yapılmasına engel oluşturan hususlarda HMK’nın 353. maddesi kapsamında değerlendirilerek kararın kaldırılarak ilk derece mahkemesine gönderilmesini gerektirmektedir.
Bu durumda; öncelikle mahkemece 6100 sayılı HMK’nun 31. maddesinde düzenlenen “Hakimin Davayı Aydınlatma Ödevi” ilkesi çerçevesinde işin esasına girilmeden önce davacının talebinin açıklatılması, davanın hem ihtarname hem de icra dosyasına ilişkin olduğunun saptanması halinde 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 28/a ve 32. maddeleri uyarınca eksik peşin harç tamamlanmadan yargılamaya devam edilemeyeceğinden öncelikle eksik peşin harcın tamamlatılması gerekecektir.
Bilindiği üzere, 492 sayılı Harçlar Kanununda, harç alınması veya tamamlanması yanların isteğine bırakılmamış; değinilen yönün mahkemece kendiliğinden (re’sen) gözetilmesi hükme bağlanmış ve yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemlerin yapılamayacağı vurgulanmıştır. Harçlar Kanunu gereğince eksik harç tamamlanmadan yargılama devam edilememesi kamu düzenine ilişkin bir aykırılık olup mutlak bir istinaf sebebi olarak kabul edilmesi gerekmektedir. Zira HMK’nın 355. maddesi gereği de Bölge Adliye Mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü taktirde bunu resen gözetir.
O halde mahkemece, 6100 sayılı HMK’nun 31. maddesi çerçevesinde davacıya davadaki talebi açıklattırılarak belirtilen usul kuralları çerçevesinde işlem yapılıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken bu yönler gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulması da doğru görülmemiştir.
Kabule göre de; davalının kötü niyetli olduğu gerekçesiyle davacılar lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmiş ise de, davacıların tamamı icra takibinde taraf olmadığı gibi, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 15/02/2022 tarih, 2020/6913 Esas, 2022/1137 Karar sayılı kararında; ” Ancak, davanın haksız olduğunun anlaşılması kötüniyet tazminatı açısından yeterli olmayıp, İİK’nın 72/5.maddesine göre tazminata hükmedilebilmesi için takibin kötüniyetli olması gerekir. Davacının kendi kayıtlarına ve elindeki belgelere göre alacak iddiasında bulunduğu ve mevcut savunma ve tespitler karşısında davalının kötüniyetinden söz edilemeyeceğinden, ilk derece mahkemesince davacı banka aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmiş olması ve bu karara yönelik davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddi doğru görülmemiştir.” biçiminde vurgulandığı üzere somut olayda da davalının kendi kayıtlarına ve elindeki belgelere göre alacak iddiasında bulunduğu ve mevcut savunma ve tespitler karşısında davalının kötüniyetinden söz edilemeyeceğinden, davacıların kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi de yerinde değildir.
Netice olarak; davalının istinaf başvurusunun esasa ilişkin diğer sebepler incelenmeksizin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılarak, yukarıda açıklanan usul gözetilerek yargılamanın yapılması için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalının istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a-4. maddesi uyarınca KABULÜNE,
2-Gaziantep 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07/10/2020 tarih, 2018/490 Esas, 2020/751 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf başvurma harcı dışında istinaf peşin karar harcı olarak alınan harcın istek halinde davalıya İADESİNE,
5-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6-Kaldırma sebebine göre sair istinaf sebeplerinin incelemesine bu aşamada yer olmadığına,
7- Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
HMK’nın 353/1-a-4. maddesi uyarınca kesin olarak 27/04/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

……..
Başkan V.
……….

……….
Üye
………

…….
Üye
……….

……….
Katip
………….

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR. “5070 Sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”