Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/1375 E. 2022/737 K. 21.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. GAZİANTEP BAM 11. HUKUK DAİRESİ
T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1375
KARAR NO : 2022/737

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GAZİANTEP 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/10/2020
NUMARASI : 2020/247 Esas, 2020/732 Karar
DAVACI :…
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVANIN KONUSU : Tazminat
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 21/04/2022
YAZIM TARİHİ : 21/04/2022

Taraflar arasında görülen davada Gaziantep 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 08/10/2020 tarih ve 2020/247 Esas, 2020/732 Karar sayılı kararının istinaf incelemesinin davacı vekili tarafından istendiği, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla 6100 sayılı HMK’nın 353. maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verilerek, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

– K A R A R –

Davacı vekili ; ….tarih ….Tarih… Tarih … no’lu faturalar ile muhtelif tarihlerde davalıya ait kargo şirketine teslim edilen malların taşıma sırasında hasar görüp kaybolduğunu, tarafla defalarca görüşülmesine rağmen anlaşma sağlanamadığını, malların hasar bedellerinin ödendiğini dair herhangi bir kanıt bulunmadığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik … TL alacağın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek temerrüd faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; davacı dilekçesinde her ne kadar içeriği gibi… Tarih …. irsaliye numaralı kargoların uğradığı zararlar nedeni ile iş bu davayı açmışsa da kargo içeriğinin davacının iddia ettiği eşya olduğu hususu tek taraflı bir beyan olduğunu, taraflarınca kabulünün mümkün olmadığını, davacı kargonun içeriğinin ne olduğu hususunda (teslim esnasında) açıklama yapmadığı gibi önemi hususunda da kargonun teslim edildiği şubeye bilgi vermediğini, dolayısıyla kargonun şubeye teslimi esnasında içeriği hakkında beyanda bulunulmaması neticesinde doğan zarar ve ziyanın göndericinin sorumluluğunda olduğunu, sevk irsaliyesinde taşınan eşyanın ne olduğu ve değeri hususunda her hangi bir beyan bulunmadığını, davacı tarafından bu kadar önemli olan bir cihazın önemi ve değeri belirtilmesi gerektiğini, müvekkil şirketten de bu değere göre gerekli dikkat ve özenin göstermesi bekleneceğini, hatta söz konusu eşyayı sigortalatarak prim ödemesi gerektiğini, bu şekilde riziko külfeti nimetten faydalananlara yüklenmesi gerektiğini, olay sebebiyle müvekkil şirketin her hangi bir kastı, kusuru ve sorumluluğu bulunmadığını, kargonun taşınması sırasında kargoya zarar verilmediğini, kargonun taşınması sırasında gerekli özen ve ihtimamın gösterildiğini savunarak davanın reddi talep etmiştir.

Mahkemece; Mahkemenin 23/09/2020 tarihinde yapılan 1 nolu celsenin 2 nolu ara kararında dosyanın bilirkişi heyetine gönderilmesi kararı alındığı, eksik delil avansı ayrıntılı olarak belirtilerek davacı vekiline yatırılmaması durumundaki sonucun ihtar edildiği, belirlenen kesin süre içerisinde ve bir sonraki duruşma tarihine kadar eksik avans yatırılıp dosyanın bilirkişiye tevdii sağlanamadığından davacının bilirkişi deliline dayanmaktan vazgeçmiş sayılmış olduğu göz önünde bulundurularak teknik bilgiyi gerektirir hesaplama işinin yapılamamış olduğu, davacının dosyanın bu hali ile davasını ispatlayamadığı gerekçesiyle ispatlanmayan davanın reddine karar verilmiştir.

Davacı vekili; yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, ilk derece mahkemesinin bilirkişi heyetini oluştururken her iki tarafta aynı delillere dayandığından makine mühendisi ve aktüer bilirkişinin yanında tarafların delil olarak bildirdiği defter, fatura, taşıma irsaliyesi ve sair kayıtlar üzerinde de inceleme yapmak üzere mali müşavir bilirkişi de atadığını, taraflarca yarı yarıya yüklenmesi gereken delil avansının yasaya aykırı şekilde sadece taraflarına yüklenmesinin doğru olmadığını, her ne kadar kesin mehil süresinin takdiri hakime bırakılmış ise de kesin süre kuralının kanunun amacına uygun olması, yeterli uzunlukta ve makul bir süre olmasının da yine yasa gereği olduğunu, aksi bir düşünce kuralın konuluş amacına da aykırı olacağını, yaklaşık 6 aydır ülkemizde ve dünyada devam eden pandemi sürecinde, ticari hayatın durma noktasına geldiğini, böyle bir süreçte müvekkilinden, 1 haftalık kesin mehil içerisinde 1.500,00 TL delil avansının karşılanmasının istenmesinin, bu süre içerisinde delil avansının karşılanmadığından bahisle davasının esastan reddinin yasanın amacına uygun düşmediğini ve maddi gerçeğe hizmet etmediğini, 1.500,00 TL delil avansının ödenmesi için verilen mehilin makul ve amacına uygun bir süre olmadığını, mahkemece delil avansı yatırılması için davacı vekiline verilen kesin sürenin hangi delil için istenildiğinin açıkça belli olmadığını, öte yandan davacı ile davalı taraf delil listelerinde ticari defterlerini delil olarak gösterdiklerini, buna göre mahkemece, davanın her iki tarafının ticari defterlerinin delil olarak gösterilmesi karşısında, …m.324/1.fıkra 2.cümle gereğince, delil avansının taraflardan yarı yarıya alınması yönünde ara kararı oluşturulması gerekirken, bunun tersine olarak yalnızca davacı tarafa yüklenmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılması talebi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.
HMK’nın 324. maddesinde taraflardan her birisinin ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen ücreti kesin süre içerisinde yatırmak zorunda olduğu, tarafların aynı delilin ikamesini talep etmeleri halinde gereken avansı yarı yarıya ödeyecekleri düzenlenmiştir. Dava konusu somut olayda davacı tarafça davalıya teslim edilen ürünlerin taşıma sırasında hasar gördüğünün iddia edildiği, davalı tarafça da kargonun taşınması sırasında kargoya zarar verilmediğinin savunulduğu, her iki taraf ta delil listesinde bilirkişi deliline dayandıkları tur. Taşımaya konu emtianın niteliğinin ve emtiada meydana gelen hasarın miktarının ispatı davacı tarafa düşmekte, hasarın taşıma öncesi ya da sonrası oluştuğu yönündeki savunmanın ispatı ise davalı tarafa düşmektedir. Buna göre mahkemece, ispat yükünün kimde olduğu hususunda hataya düşülerek, bilirkişi incelemesi yaptırılmak üzere yatırılması gereken avansın tamamını davacıya yüklenmesi ve kesin süre içerisinde yatırılmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2020/5623 Esas, 2021/4735 Karar sayılı kararı) Bu nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin KABULÜNE,
2-Gaziantep 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/10/2020 tarih ve 2020/247 Esas, 2020/732 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf başvurma harcı dışında istinaf peşin karar harcı olarak alınan harcın isteği halinde davacıya İADESİNE,
5-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,

Dair, HMK’nın 353. maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 21/04/2022


Başkan

(e-imzalıdır)

Üye

(e-imzalıdır)

Üye

(e-imzalıdır)

Katip

(e-imzalıdır)

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR. “5070 Sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”