Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/1346 E. 2022/728 K. 20.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. GAZİANTEP BAM 11. HUKUK DAİRESİ
T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1346
KARAR NO : 2022/728

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GAZİANTEP 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/03/2020
NUMARASI : 2014/2176 E., 2020/233 K.

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : … ..
DAVANIN KONUSU : Tazminat
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 20/04/2022
YAZIM TARİHİ : 20/04/2022

Taraflar arasında görülen davada Gaziantep 1. Asliye Mahkemesi’nce 2014/2176 Esas, 2020/233 Karar sayılı dosyasında verilen 02/03/2020 tarihli kararın istinaf incelemesi davacı vekili ve davalı vekili tarafından istenmiş olmakla, 6100 sayılı HMK’nın 353. maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

– K A R A R –

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin faaliyette bulunduğu …. adresindeki fabrikasında … tarihinde gece saat… sıralarında bası bölümünde faal olan …renkli baskı makinesinde meydana gelen yangının kısa sürede tüm üretim, depo işlenmiş ve işlenmemiş mamulleri kapsayarak büyüdüğünü, bu yangın sebebi ile fabrikanın kullanılamaz hale geldiğini, yangın nedeniyle tüm faaliyetlerin durduğunu, yapılan incelemeler neticesinde yangının davalı şirketin üretmiş ve müvekkili şirkete kurulumunu yaparak teslim ettiği….renkli baskı makinesinden kaynaklanan bir yangın olduğunun ortaya çıktığını, davalı şirketin ayıplı bir şekilde ürettiği ve yapılan incelemelerde ortaya çıkan gizli ayıba yönelik eksik ve kusurlu kurulum yaptığını, baskı makinesinde meydana gelen yangın nedeniyle fabrikanın çalışamaz hale geldiğini, müvekkili şirketin çalışmalarının durduğunu, ürettiği mamullerin yanarak telef olduğunu, yarı mamul ve ham maddelerinin telef olduğunu, çok sevdiği ve istihdam oluşturduğu işini terk ettiğini, üretim aşamasına gelene kadar ödediği personel maaş ve giderlerinin heba olduğunu, anılan siparişler iptal olmakla birlikte müşterilere geciken ve hiç yapılamayan ifadan dolayı zararların tazmin edilmek zorunda kalındığını ileri sürerek teknik ve hesap incelemesi neticesinde ortaya çıkabilecek müvekkili şirketin uğramış olduğu zararın tam olarak tespit edilemediğinden HMK’nın 107 maddesi gereği fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik… TL maddi zararın olayın meydana geldiği tarihten itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte müvekkili şirkete ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, davacı vekilinin… tarihli ıslah dilekçesi ile; dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak ….TL için dava açtıklarını, dava değerinin muhasebe ve avukatlık ücreti yönünden…. TL artırılarak …TL’ye, kıdem ve ihbar tazminatının ….TL artırılarak …. TL’ye, personele ödenen maaş ve prim tutarının … TL artırılarak ….TL’ye yükseltilmesini, toplamda …. TL olarak ıslah ettiklerini, bu miktarın davalıdan olay tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davayı kabul etmediklerini, davacının davasının dayanağını oluşturan delilleri müvekkiline tebliğ ettirmediğini, müvekkiline husumet yönetilemeyeceğini, yangına sebebiyet verdiği iddia edilen baskı makinesinin üretimi, teslimi ve kurulumunun müvekkili tarafından yapılmadığını, uyuşmazlığın ….’de tahkim yoluyla çözümlenmesi gerektiğini, belirsiz alacak davasına ilişkin şartların işbu dava bakımından oluşmadığını, meydana gelen yangına makinedeki gizli ayıbın sebep olduğunu iddiasının asılsız olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, “…Acentenin aracılıkta bulunduğu ya da yaptığı sözleşmelerden doğacak uyuşmazlıklardan dolayı müvekkile izafeten acenteye karşı dava açılması durumunda dava sonucunda verilecek kararın acente hakkında icra edilmeyeceği, davanın tarafı konumunda bulunan müvekkil tacirin mal varlığında uygulama alanı bulacağı, bununla birlikte, acentenin aracılıkta bulunduğu ya da fiilen yaptığı sözleşmelerden doğan bir uyuşmazlık dolayısıyla üçüncü kişi müşterinin müvekkiline izafeten acenteye karşı açtığı, eldeki şekilde, davacı lehine sonuçlanan davalarda, ilâmda belirtilen asıl borçlu konumunda bulunan müvekkil tacire karşı takip yapılıp icra emri çıkartılabileceği gibi, acenteye de asıl borçluya izafeten takip yapılıp icra emri çıkartılabileceği; ancak bunun, hiçbir zaman, acentenin müvekkili adına ilâmla hükmedilen borçtan doğrudan sorumlu olduğu anlamına gelmeyeceği doktrinde ve Yargıtay içtihatlarında kabul edilmekteydi. Öte yandan, Kanun koyucu bu konuda çıkabilecek olası tüm duraksamaları kesin bir sekilde gidermek amacıyla 6762 sayılı Kanunda açıkça yer almayan “Acentelerin ad ve hesabına hareket ettikleri kişilere karsı ….’de açılacak olan davalar sonucunda alınan kararlar acentelere uygulanamaz.” şeklindeki hükme, 6102 sayılı TTK m. 105, f. 3’te yer vermiştir. Bu kapsamda, her ne kadar davacı lehine hükmedilen tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesi yönünde hüküm kurulmuş ise de, bu hususun maddi hata sonucu Mahkememiz kararına bu şekilde yazıldığı gerekçeli kararın yazımı aşamasında değerlendirilmiş olmakla, çelişki yaratmamak adına hükümde değişiklik yapılmamış, olması gerekenin yukarıda izah edilen şekilde, davanın, davalı acenteye karşı temsilci olarak yöneltildiği değerlendirildiğinden, acentenin müvekkili olan ……aleyhine hüküm kurulması gerektiği olduğu hususuna dikkat çekilmekle yetinilmiştir. 1-Davanın KISMEN KABULÜNE, ….TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine” karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dosyaya sunmuş oldukları ıslah dilekçesinde dava dilekçesinde fazlaya ilişkin hakların saklı tutularak…. TL için dava açtıklarını, dava değerinin muhasebe ve avukatlık ücreti yönünden …..TL artırarak …..TL’ye, kıdem ve ihbar tazminatının…. TL artırarak … TL’ye, personele ödenen maaş ve prim tutarının …TL artırarak ….TL’ye yükseltilmesini, toplamda…. TL olarak ıslah ettiklerini, bu miktarın davalıdan olay tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi, masraflar ve vekalet ücreti ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ettiklerini, yerel mahkemece sadece maddi tazminat için lehlerine karar verip, diğer haklı alacak kalemlerini reddetmesinin hukuka ve yasaya aykırı olduğunu, yangın sebebiyle beklenen kârdan mahrumiyet sebebiyle tazminat kalemi yönünden mahkemece alınan bilirkişi raporunda da usule uygun şekilde tespit edildiği üzere davacının yangına sebep olan makinenin şirket nezdinde aktif olarak kullanılmaya başlandığı dönemden yangın tarihine kadar olan dönemde tespit edilebilen bir kârlılık durumunun bulunmadığını, davacı şirketin her dönemde zarar ettiğinin anlaşılmakla davacının ticari defterleri dışında bu hususta herhangi bir delil ibraz etmediği gözetilerek bu talebi yönünden ret kararı verildiğini, mali müşavir ve avukatlık hizmetleri sebebiyle tazminat kalemi yönünden davacının bu talebinin meydana gelen yangın ile doğrudan bir bağlantısının bulunmadığını, ticari bir işletmenin mutat olarak bu tip giderleri yapması gerekeceği değerlendirilerek bu talebi yönünden ret kararı verildiğini, munzam, menfi, müspet, direkt ve dolaylı zararların yangından dolayı davacı şirkette faaliyet gösteren makineler, demirbaşlar, diğer stoklar, hammadde ve tamamlanmamış malzemelerin gecikmiş kredi ödemelerinin faiz giderleri; sigorta şirketleri tarafından uygulanan %10 tenzili muafiyet sebebiyle tahsil edilemeyen bedeller; alınan siparişlerin yerine getirilememesi sebebiyle uğranılan zarar olarak ileri sürülen tazminat kalemleri yönünden, davacı tarafça bu zarar kalemlerini ispata elverişli olarak herhangi bir delil ibraz edilmediğinden ve bu tazminat talepleri davacı tarafın tek delili olan ticari defterler ile de ispat edilemediğinden bu talepler yönünden de ret kararı verildiğini, bu kararın usule ve yasaya aykırı olduğunu, itirazlarına rağmen değerlendirme yapılmadığının açık olduğunu, davacı tarafça yangın sebebiyle iş yerinin tamamen yanması ve faaliyetin durması sebebiyle işten çıkarmak zorunda kaldığı işçilere ödenen ücretler ve kıdem tazminatlarının da talep edildiğini, davacının ticari defter ve muhasebe kayıtlarının üzerinde inceleme yapılması suretiyle zararın miktarının belirlendiğini, yerel mahkemeye yeniden bilirkişi incelemesi yapılması gerektiği hususunun belirttiklerini, bu konuda muvaffak olamadıklarını belirterek ilk derece mahkemesince verilen kararda ret edilen diğer alacak kalemleri vs diğer hususlarda kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın acente sıfatına haiz müvekkiline karşı doğrudan açıldığını, satım sözleşmesinin ….’da …ile davacı arasında kurulduğunu, müvekkilinin pasif husumet ehliyetinin olmadığını, dava konusu makineni….’da …… tarafından üretildiğini, satım sözleşmesinin de yine davacı taraf ile …. arasında kurulduğunu, müvekkilinin ….olup sadece dava konusu satım sözleşmesine aracılık ettiğini, yalnızca acente sıfatının haiz olduğunu, kendisine doğrudan dava yöneltilemeyeceğini, müvekkiline izafeten dava açılabileceğini, davanın müvekkili yönünden pasif husumet yokluğu sebebiyle reddinin gerektiğini, yerel mahkeme kararında davalı olarak …. gösterildiğini, kararın hüküm bölümünde alacağın davalıdan tahsiline hükmedildiğini, ancak kararın gerekçesinde …….’nin yalnızca acente sıfatına haiz olduğunu, kendisine karşı icra edilemeyeceğinin belirtildiğini, kararda gerekçe ile hüküm arasında çelişki bulunduğunu, davacı tarafın belirlenebilir kalemler bakımından belirsiz alacak davası açtığını, davanın yıllarca …… TL üzerinden yürüdüğünü, davacının zararın hesaplanması için dava açılmadan önce mahkeme kanalıyla delil tespiti yaptırdığını, hukuki menfaat yokluğundan davanın reddinin gerektiğini, davacının taleplerinin dava açılmadan önce belirlenebilir hatta bizzat davacı tarafından belirlenmiş nitelikte olduğunu, davacı tarafın iddiasına göre davacı tarafın zarar kalemlerinin tespit edilebilmesi için mali müşavirle anlaştığını, davacının zarar kalemlerini mali müşavir vasıtası ile hesaplattırdığını açıkça ikrar ettiğini, yerel mahkemenin yazılı bir tahkim anlaşması bulunmadığı tespitinin hatalı olduğunu, Kanun’un ve Yargıtay’ın yerleşik içtihatları uyarınca taraflarca imzalanan belgede tahkim şartı içeren başka bir belgeye atıf yapılmışsa atıf yoluyla tahkim anlaşmasının kurulduğunun kabulünün gerektiğini, bu nedenle davanın tahkim şartı sebebiyle reddinin gerektiğini, dava konusu makineye ilişkin teknik bilgileri ve kullanım bilgilerini, makinenin kurulumunun usulünü, makinenin bakım onarım şartlarını ve tarafların sorumluluklarını düzenleyen bu eklerin, taraflarca açıkça sözleşmenin bir parçası haline geldiğini, davacının imzasını ve şerhini taşıyan teknik şartnamede dava konusu makinenin bütün özellikleri, parçaları ve kullanımının açıklandığını, sipariş teyidi ve eklerinin bir bütün olduğunu, ancak birlikte anlam ifade ettiğini, bu haliyle sözleşmenin bir parçası haline getirildiğini, sözleşmenin son hükmünde açıkça taraflar arasındaki uyuşmazlıkların…… kurallarına göre ……’de yapılacak tahkim yargılaması ile çözüme kavuşturulacağı ve tahkimdeki uyuşmazlığa İsviçre Hukuku’nun tatbik edileceğinin kararlaştırıldığını, Yargıtay kararlarında hüküm altına alındığı üzere imzalanan sözleşmede tahkim şartının öngörülmemiş olmakla birlikte tahkim şartının yer aldığı bir belgeye atıf yapılması halinin geçerli bir tahkim sözleşmesinin kurulması için yeterli olduğunu, bizzat davacı tarafından imzalanan sipariş teyidinde genel koşullara atıf yapılarak genel koşulların diğer hükümleri ile birlikte tahkim şartının da sözleşmenin bir parçası haline geldiğini, dava konusu yangının ….. tarafından üretilen makineden çıkmış olamayacağı yine …… tarafından üretilen aynı nitelikteki bir makine üzerinde yapılan deney ile ispatlandığını, bu hususun …. tarihli bilirkişi ek raporu ile de tespit edildiğini, yapılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporun yalnızca evrak üzerinden makine dahi görülmeden hazırlandığını, bu rapora itibar edilemeyeceğini, dava konusu yangının davacının çalışanlarının yere dökülen son derece yanıcı solvent maddesini elektrik süpürgesiyle temizlerken çıktığının öğrenildiğini, davacının imzasının bulunduğu satım sözleşmesinde kararlaştırıldığı üzere ….’nın dolaylı zararlardan sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, taraflarca açıkça sözleşmenin parçası haline getirilmiş olan hükümler ışığında …….’nın dolaylı zararlardan hiçbir şekilde sorumlu tutulamayacağını, davacının bütün talepleri dolaylı zararlar olduğundan davanın reddinin gerekirken kısmen kabulünün doğru olmadığını belirterek ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
HMK’nın 353.maddesine göre inceleme yapıldığından duruşma açılmamıştır.
İstinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi hükmü uyarınca, istinaf edenin sıfatı, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dava, ayıplı mal nedeniyle oluşan zararın tazmini talebine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkili şirketin fabrikasında ……tarihinde çıkan yangın nedeniyle mahrum kalınan kar, işçilere fazladan ödenen maaş,…. primleri, muhasebe ve avukatlık ücretleri, munzam menfi, müspet, direkt ve dolaylı zararlar, gecikmiş kredi ödemeleri nedeniyle ödemek zorunda kalınan faiz bedelleri, sigorta şirketlerinden tenzili muafiyet nedeniyle tahsil edilemeyen bedeller, yangın sebebiyle işten çıkartılan işçilere ödenen kıdem ve ihbar tazminatları, alınan siparişler kapsamında ifa edilemeyen edimlerden dolayı ödenen tazminatlar olmak üzere toplam…..TL tazminat talebi ile belirsiz alacak davası açmış, talebini …..TL ye yükselterek ıslah etmiştir. İlk derece mahkemesi tarafından davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilerek …TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir. Karar davalı vekili tarafından istinaf başvurusuna konu edilmiştir.
Tüm dosya kapsamından; davacı tarafça yangına sebep olduğu iddia edilen ….renkli baskı makinesi…..da bulunan …..firmasından, davalı acente olan firma aracılığıyla satın alınmıştır. Her ne kadar dosyaya satış sözleşmesi sunulmamış olsa dahi, dosyada bulunan teknik şartname ile tarafların kabulünden oluşun bu şekilde gerçekleştiği açıktır. Hal böyle iken davacının davalı olarak asıl satıcı …….’yi göstermesi ve ona izafeten TTK 105/2’ye göre ….’ye karşı dava açması gerekirken, davacının doğrudan acenteye karşı dava açması doğru olmamış, ancak davacı vekili …. tarihli … celsede HMK 124. maddesi gereği ….. firmasının davalı yerine ikame edilmesini talep etmiş olup, esasen bu talep 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 124/4 maddesinde düzenlenen “dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hakim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir.” hükme gereği taraf değişikliği talebi olarak kabul edilmiş ve hatta gerekçeli kararda bu hususa değinilmiştir. Yargılamanın ilerleyen aşamalarında davacı taraf beyan dilekçelerinde davalı olarak gösterdiği şirketin yanında makinenin satın alındığı Almanya menşeli firmanın ünvanını da yazarak davanın esasen asıl satıcı ….’ye izafeten TTK 105/2’ye göre ….’ye karşı açıldığını teyit etmiştir. İlk derece mahkemesi tarafından taraf değişikliği beyanı bu şekilde kabul edilmiş olmasına karşın gerekçeli karar başlığında davalı olarak asıl satıcı …..’ye izafeten ….’nin gösterilmemesi ve bu şekilde gerekçe ile hüküm arasında çelişki yaratılması yerinde değildir. Açıklanan nedenle taraf vekillerinin istinaf başvurularının bu yönüyle kabulü ile; ilk derece mahkemesi tarafından usulüne uygun taraf değişikliği işleminin öncelikle Uyap kaydı üzerinde yapılıp, gerekçeli kararın buna uygun olarak yazılması gerektiği kanaati ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vermek gerekli olmuştur.
Kabule göre de; ilk derece mahkemesi tarafından davacının davasının kısmen kabul kısmen reddine karar verilerek; taleplerden; işçi maaş ve SGK primleri ile işten çıkartılan işçilere ödenen kıdem ve ihbar tazminatlarının tespit edilen kısmının kusur oranına göre %50 sine hükmedilmiş, davacının fazlaya ilişkin taleplerinin reddine karar verilmiştir.
İşçi maaşları ve SGK primleri yönünden değerlendirme yapıldığında; karara dayanak alınan …. tarihli bilirkişi heyeti ek raporunda yangın tarihi olan …. tarih ile dava tarihi arasında tahakkuk eden işçi maaş ve SGK primlerinin toplamda …… TL olduğu kabul edilmiştir. Türk Borçlar Kanununun taşınır satışını düzenleyen hükümlerinde satılanın ayıplı çıkması halinde alıcının seçimlik haklarını düzenleyen 227. maddesinin 2. fıkrasına göre; “Alıcının genel hükümlere göre tazminat isteme hakkı saklıdır.” düzenlemesi yer almaktadır. Borçlar Hukuku genel hükümlerine göre sorumluluk şartları gerçekleştiği takdirde, zarar veren, zarar görenin malvarlığında meydana gelen eksilmeyi gidermek zorundadır. Maddi tazminatın amacı, zarar verici olay meydana gelmese idi, zarar gören hangi durumda ise o durumun yeniden kurulmasıdır. Başka bir deyişle, maddi tazminat zarar görenin mal varlığında meydana gelen eksilmeyi karşılamalı ve zararın tamamını gidermelidir. Bu kapsamda, davacının zararı, yangın nedeniyle üretimin durduğu bir dönemde fazladan çalıştırılan işçilerin maaşları ve SGK primlerinin ilgililerine ödenmiş olması halinde oluşacaktır, zira malvarlığındaki eksilme ödemenin yapılması ile oluşacaktır. Ancak bilirkişi raporunda maaş ve primlerin davacının ticari defterlerinde kayıtlı olduğu ve SGK tahakkuk belgelerinden tespit edildiği belirtilmiştir. İlk derece mahkemesi tarafından sözedilen maaş ve primlerin ödendiği tespit edilip, ödemeye ilişkin belgeler dosya arasında alınmadan tahakkuk edilen bedellerin davalıdan tahsiline karar verilmesi yerinde değildir.
Yangın nedeniyle işçilerin işten çıkarılmaları ve akabinde işten çıkarılan işçilere kıdem ve ihbar tazminatları ödenmesi nedeniyle buna ilişkin tazminat talebi yönünden ilk derece mahkemesi kısmen kabul kararı vermiştir. Kıdem tazminatı; işçinin işe başladığı tarihten itibaren hizmet akdinin devamı süresince her geçen yıl için işverence işçiye ödenen 30 günlük ücreti karşılığı olan bedeldir. İhbar tazminatı ise işçinin işten haber verilmeksizin ihbar süresi bitiminden önce çıkarılması durumunda işveren tarafından işçiye ödenmesi gereken tazminattır. Somut olayda davacı işverenin işten çıkarılan işçilerin kaç yıldır işyerinde çalıştıkları, işverenin kıdem tazminatı borcunun işçinin işe girmesi anından itibaren başladığı dikkate alındığında işyerinde çıkan yangın ile ödendiği belirtilen kıdem tazminatları arasında illiyet bağının olup olmadığı tartışılmadan talebin kabulüne karar verilmesi yerinde değildir. Keza; ihbar tazminatı borcunun ise iş akdinin ihbarsız feshi halinde gerçekleştiği dikkate alındığında; işten çıkartılan işçilerin hangi tarihte işten çıkarıldıkları, bu işten çıkarmanın yangın ile illiyet bağının bulunup bulunmadığı ve kıdem ve ihbar tazminatlarının işçilere ödenip ödenmediği hususları gözetilmeden karar verilmesi yerinde değildir.
Tüm dosya kapsamında; davacının tüm talepleri ile ilgili öncelikle ayrı ayrı yangın hadisesi ile illiyet bağının bulunup bulunmadığı hususu üzerinde durulmalı, yangın hadisesi ile ilişkilendirilmeyen taleplerin reddine karar verilmelidir.
Belirtilen hususlar gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmediğinden, davacı ve davalı vekillerinin istinaf başvurularının münhasıran gerekçeli karar ile hüküm arasındaki çelişki ve Uyap üzerinde ve karar başlığında tarafın doğru bir şekilde gösterilmemesi sebebiyle kabulü ile mahkeme kararının esası incelenmeksizin kaldırılarak, yukarıda bahsedilen şekilde işlem yapıldıktan sonra bir karar verilmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı ve davalı vekillerinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a-4. maddesi uyarınca KABULÜNE,
2-Gaziantep 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 02/03/2020 tarihli, 2014/2176 Esas, 2020/233 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf başvurma harcı dışında istinaf peşin karar harcı olarak alınan harcın isteği halinde taraflara İADESİNE,
5-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6-Kaldırma sebebine göre sair istinaf sebeplerinin incelemesine bu aşamada yer olmadığına,
HMK’nın 353/1-a-4. maddesi uyarınca kesin olarak 20/04/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.


Başkan

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Katip

¸e-imzalıdır

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR. “5070 Sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”