Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/1221 E. 2022/620 K. 06.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. GAZİANTEP BAM 11. HUKUK DAİRESİ
T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1221
KARAR NO : 2022/620

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GAZİANTEP 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/06/2020
NUMARASI : 2018/753 E., 2020/442 K.

DAVACI : …….
VEKİLİ : Av. … – ……..
DAVALI : ………
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 06/04/2022
YAZIM TARİHİ : 06/04/2022

Taraflar arasında görülen davada Gaziantep 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce 2018/753 Esas, 2020/442 Karar sayılı dosyasında verilen 24/06/2020 tarihli kararın istinaf incelemesi davacı vekili tarafından istenmiş olmakla, 6100 sayılı HMK’nın 353. maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

– K A R A R –

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı aleyhine … İcra Müdürlüğünün …. esas sayılı dosyasından …. TL asıl alacak olmak üzere ilamsız icra takibi açıldığını, borçluya gönderilen ödeme emrinin tebliğ edildiğini, borçlu şirketin icra takibine, yetkiye, borca, faize itiraz ederek takibi durdurduğunu, borçlunun kötü niyetli olduğunu, müvekkili şirket ile davalı arasında ticari alış verişin bulunduğunu, borçlunun müvekkili ile arasındaki hizmet sözleşmesinden kaynaklanan alacağa itirazının bulunduğunu, davalı tarafın müvekkili ile ticaret yaptığını, bu ticari ilişkiden kesilen faturanın borçlu tarafa bildirildiğini, davalı tarafın bu faturadan kaynaklanan borca dair hiçbir ödemede bulunmadığını, alacağın likit bir alacak olduğunu ileri sürerek yetki yönünden itirazın reddine, açılan davanın kabulüne davalının icra takibine yaptığı itirazın iptaline, takibin devamına, davalının icra takibine yaptığı itirazın haksız ve yersiz olması nedeniyle %20 tazminat ödemesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, “…davacı alacaklı otel işletmesinin davalı borçlunun gerçekleştireceği organizasyon nedeniyle otelde kalacaklar ve ücretleri konusunda sözleşme akdettiklerini, itiraza uğramayan imza nedeniyle sözleşmenin varlığı konusunda tereddüt bulunmadığı anlaşılmıştır. Davacı taraf sözleşmede tek kişilik ya da çift kişilik fiyatlandırmasının ya da özel şartların belirlendiği ve sözleşmenin eki niteliğindeki belgede katılımcı sayısı ve katılımcının kaç gece kalacağı bilgisinin yer almasına göre aktüerya bilirkişisine hesap yaptırılmış olup, ekteki bilgiler dışında da katılımcı sayısı ya da bilirkişinin hesabını aşan borca dair senetle ispat zorunluluğu kuralı gereği bir belge mahkememize sunulmamıştır. Faturanın borçluya tebliğ edildiğine dair bir kanıt bulunamadığına göre TTK 21/2 de belirlenen 8 gün içerisinde faturaya itiraz etmeme kuralının da iş bu davada değerlendirilemeyeceği açıktır. Bu halde davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş, bu haliyle takipteki alacak miktarı likit olmadığından icra inkar tazminatı talebinin reddi gerekmiş, icra takibindeki yetki itirazının ise sözleşmede yetki kuralı belirlendiğinden bu savunmaya itibar edilmemiş, işlemiş faize ilişkin ise borçlunun temerrüdü ispat edilmediğinden bu konudaki talebin reddi gerekmiş ve de aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur. 1-Davanın kısmen kabulüne, davacı tarafından yapılan …İcra Müdürlüğü ….esas sayılı takip dosyasına yapılan itirazın kısmen iptaline, takibin asıl alacak olan …TL asıl alacak yönünden devamına, iş bu asıl alacağa takip tarihinden itibaren hesaplanacak yıllık 9,75 ve değişen oranlarda ticari faizin hesaplanarak davalıdan alınarak davacıya verilmesine, İcra inkar tazminatı talebinin reddine” karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin …ilinde uzun yıllardır bilinen bir otel işletmesi olduğunu, davalı tarafın üstlenmiş olduğu bir organizasyonun müvekkili şirketin salonunda yapılması için müvekkili şirket ile anlaştıklarını, taraflar arasındaki anlaşmaya istinaden söz konusu organizasyonun müvekkili şirkete ait otelde gerçekleştiğini, söz konusu organizasyon ve konaklamalar neticesinde davalı şirketin müvekkili şirkete toplamda … TL borcunun doğduğunu, müvekkili şirketin söz konusu organizasyon ve konaklama bedelleri için kesmiş olduğu fatura ve adisyonları davalı tarafa ibraz ettiğini, davalı tarafın yasal süresi içerisinde herhangi bir itirazda bulunmadığını, yasal hükümlere göre davalı tarafın söz konusu fatura ve adisyonları kabul ettiğinin açık olduğunu, adisyonlarda şirket yetkililerinin imzasının bulunduğunu, mahkemece yargılama neticesinde söz konusu alacaklarının bir kısmı yönünden icra takibinin devamına karar verildiğini, reddedilen kısım yönünden kararın yasa ve usule aykırı olduğunu, müvekkili şirketin ticari defter ve kayıtlarının incelendiğini, dosyaya sunulan … tarihli bilirkişi raporunda davalı taraftan … İcra Dairesi …Esas sayılı dosya ile talep etmiş oldukları …TL alacaklarının olduğunu desteklediğini, mahkemece anılan bilirkişi raporunun ardından tarafların herhangi bir itirazının bulunmaksızın dosyayı yeniden bilirkişiye tevdi ettiğini, tevdi edilen bilirkişinin hesap konusunda uzman kişi olduğunu, bir otelin ne kadar bedelle hizmet vereceği konusunda bilgi sahibi kişi olmadığını, ikinci raporda sözleşmede belirtilen bedel üzerinden hesaplama yapıldığını, her ne kadar taraflar arasında akdedilen sözleşmede müvekkili şirket tarafından davalı tarafa verilecek olan hizmete istinaden yapılmış olan hesaplamaya göre davalı tarafın … TL borcu olması gerekse de söz konusu organizasyon ve akabindeki konaklamalar boyunca sözleşmede bulunmayan ekstraların gündeme gelmediğini, bu ekstraların davalı tarafın onayı dahilinde ücretlendirildiğini, otelde kalan kişilerin ekstra kullanımları ve organizasyon sırasında çıkan fazladan taleplerinin de müvekkili şirket tarafından faturalandırılması neticesinde taraflar arasındaki alacak bakiyesinin sözleşmede belirlenen tutarın üzerine çıktığını, yerel mahkemece dosyaya sunulan faturalarda ve ekstrada belirtilen harcamaların göz önüne alınmadan sadece sözleşmede belirtilen bedel üzerinden inceleme yapılmasının hatalı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesince verilen kararda taleplerinin … TL bakiyesi hakkında verilen ret kararının kaldırılmasına, talepleri olan…. TL’nin tamamı hakkında davanın kabulüne karar verilmesi için istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
HMK’nın 353.maddesine göre inceleme yapıldığından duruşma açılmamıştır.
İstinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi hükmü uyarınca, istinaf edenin sıfatı, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dava faturadan kaynaklı hizmet alımı nedeniyle yapılan ilamsız icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı alacaklı vekili; davalı acente ile … tarihinde imzaladıkları sözleşme nedeniyle belirlenen tarihlerde müvekkilinin otelinde konaklama, yeme içme ve ekstra hizmetlerin verildiğini, verilen hizmet nedeniyle … tarih … nolu … TL bedelli fatura düzenlendiğini, davalının fatura bedelini ödemediğini ve aleyhine yapılan icra takibine itiraz ettiğini, itirazının haksız olduğunu beyanla itirazın iptali davası açmıştır. Davalı ise davaya cevap vermemiş, duruşmalara katılmamıştır.
İlk derece mahkemesi tarafından bir kök ve bir ek rapor alınarak davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiş, karar davacı vekili tarafından istinafa konu edilmiştir.
İlk derece mahkemesi tarafından dosyaya kazandırılan ve karara esas alınan kök ve ek rapor taraflar arasındaki sözleşme ve icra takibine konu fatura üzerinde inceleme yapılarak düzenlenmiştir.
Davacının iddiası nazara alındığında kural olarak kendi düzenlendiği faturaya dayanan davacının taraflar arasındaki bu konaklama ve yemekten oluşan organizasyon hizmeti alımına ilişkin sözleşme ilişkisini, sözleşme gereği organizasyon hizmetini sunduğunu ispatlaması gerekir.
Davacı, iddiasını ispat için hizmeti ifa ettiğine dair faturaya, buna ilişkin tarafların ticari defter ve kayıtlarına, sözleşmeye, keşif ve bilirkişi raporuna dayanmıştır.
6100 sayılı HMK’nın 222. maddesinde ticari defterlerin ispat gücü düzenlenmiş olup, anılan kanunun 2 ve 3. fıkrasına göre;
“(2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
(3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz. (Ek cümle:22/7/2020-7251/23 md.) Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi halinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” hükmünü içermektedir.
Davacı şirket kendi ticari defterlerine ve davalı yanın ticari defter ve kayıtlarına delil olarak dayandığından, hem davacının ticari defterleri hem de davalı acentenin ticari defter ve kayıtları bilirkişi marifetiyle incelenerek, tarafların ticari defterlerinin Ticaret kanunu hükümleri geriğince usulüne uygun tutulup tutulmadığı, açılış ve kapanış tasdiklerinin yapılıp yapılmadığı, dava konusu iddia edilen alacak talebi ve alacağa ilişkin itirazın defter kayıtları ile birbirini teyit edip etmediği, taraflar arasındaki borç-alacak ilişkisinin defter ve muhasebe kayıtlarında ne şekilde yer aldığının, hasılı icra takip tarihi itibariyle davacı tarafın takibe dayanak fatura ve ticari ilişki nedeniyle davalı taraftan alacaklı olup olmadığı, varsa bu alacağın asıl borç olarak miktarının tayin ve tespiti için rapor alınması gereklidir.
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında; dava, her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili ticari dava olup, uyuşmazlığın çözümü için tarafların ticari defterlerinin incelenmesi zorunludur. Bu durumda mahkemece, taraflara ticari defterlerini ibraz etmek üzere, sonuçları da hatırlatılmak suretiyle süre verilmesi, defter ve kayıtlar celp edildikten sonra ticari defter ve diğer kayıtlar üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılması, davacı ile davalı arasındaki ticari ilişkide varlığı tespit edilecek faturanın dava konusu … tarihli sözleşme kapsamında verilen hizmete ilişkin olup olmadığının, verilen hizmetin içeriğinin konaklama ve diğer hizmetler olarak ayrı ayrı tespit edilip tartışılıp değerlendirilmesi ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
Davalının istinaf başvurusunda bulunmadığı gözönüne alındığında, davanın kabul edilen yönüyle davacının usuli kazanılmış müktesep hakkının oluştuğu dikkate alınarak;
6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesinde, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması hususu davanın esası incelenmeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan kesin olarak karar verilen hallerden sayılmıştır.
Bu bakımdan ilk derece mahkemesince davanın esasına yönelik uyuşmazlığın giderilmesi için gerekli olan işlemlerin yapılmamış olması nedeniyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a-6. maddesi uyarınca kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına, yukarıda belirtildiği şekilde inceleme yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Gaziantep 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/06/2020 tarih ve 2018/753 Esas, 2020/442 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf başvurma harcı dışında istinaf peşin karar harcı olarak alınan harcın isteği halinde davacıya İADESİNE,
5-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
HMK’nın 353. maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.06/04/2022


Başkan

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Katip

¸e-imzalıdır

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR. “5070 Sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”