Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/1208 E. 2022/560 K. 30.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. GAZİANTEP BAM 11. HUKUK DAİRESİ
T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1208
KARAR NO : 2022/560

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GAZİANTEP 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/06/2020
NUMARASI : 2020/25 Esas, 2020/443 Karar
DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. …

DAVALILAR : 1-… – …
2-… – …
3-… – …
4-….
5-… -…….
VEKİLİ : Av. …
….
DAVANIN KONUSU : Alacak (Taşınmaz Kira Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 30/03/2022
YAZIM TARİHİ : 30/03/2022

Taraflar arasında görülen davada Gaziantep 2. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 24/06/2020 tarih ve 2020/25 Esas, 2020/443 Karar sayılı kararının istinaf incelemesi davacı vekili tarafından istenmiş olmakla, 6100 sayılı HMK’nın 353. Maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı … tarafından market satın alacaklarını kendisinin buna ortak olmasını teklif ettiklerini, ikna sürecine başlattığını, ortaklık için gerekli kredinin müvekkiline çıkmayınca müvekkilinin ortaklıktan vazgeçtiğini davalı …’a ilettiğini, diğer davalılardan…… ve ….’in (…’ın ağabeyleri) güvence verdiklerini kefil olmaları nedeniyle ve mağduriyet oluşmayacağını bildirmesi üzerine taraflar % 40 hisse bedeli olan 1 milyon TL olmasına rağmen 2 milyon TL için …’a ipotek vereceğini söylemiş ancak … yetkililerinin ipotek değil de müvekkil adına kayıtlı taşınmazların…’a devredilmesi halinde müvekkilin …. A.Ş’deki hissenin karşılığı olan …’nin ….tarafından nakit verileceği taahhüdünde bulunulduğunu, 3 taşınmaz bedeli olan… olmasına rağmen müvekkilinin hissesine düşen …..’yi ödemek için bu teklifi kabul ettiğini, ancak tapulardan ikisinin devrinin mümkün olmadığını, birinin …yetkililerinin belirlediği 3. kişi olan …. isimli kişiye devredildiğini, verilen …’nin … yetkililerine ödenmesi halinde müvekkile iade edilcek iken ….’ın bu tapuyu kendi üzerine alıp, müvekkili ortaklıktan çıkardıklarında sanrki tapu kendisine aitmiş gibi müvekkile ait şirket hisseninin bedeli olarak tekrar müvekkile devredildiğini, … yetkilileri tarafından … verecek iken tek tapuyu devralması sebebiyle müvekkile … nakit verdiğini, kalan ….. için bankaya başvuru yapıldığını, kredi başvurusunda müvekkilinin 1 taşınmaz dışında tüm taşınmazlar için ipotek gösterildiğini karşılında … kredi ve …. çek koçanı aldığını, yani kalan 1 milyon yerine….. aldıklarını gerekenden… fazla aldıklarını, tarafların ve resmi kayıtların gösterdiğine göre % 40 hisse için…..belirlenen resmiyette …… olan ortaklık için …alındığını, daha sonra müvekkilinin ihtiyacı nedeniyle para istediğinde zorla ortaklıktan çıkarılması rağmen hisse devri gibi gösterilen…. tarihli protokolü müvekkile imzalatarak müvekkilin taşınmazları üzerindeki ipoteklerinin kaldırılmış ve devredilen taşınmazın müvekkile iade edildiğini, 3 yıl boyunca müvekkiline hiçbir kazanç verilmediğini, tüm bu nedenlerle …. tarihinden müvekkilin zoraki ortaklığının sona erdirilmesine rağmen hisse devri gibi gösterilen sözleşmenin imzalandığı … tarihine kadar şirketle ilgili mali tablonun araştırılarak müvekkiline ödenmeyen ……değer artış ….. payı alacağı, … kar payı alacağı, … bedelsiz pay edinme, hazırlık dönemi faiz hakkı, …. kira alacağı, ……taşınır ve taşınmaz pay değeri,…müvekkile aylık ödenmeyen maaşı ve …müvekkilinin taşınmazları ipotek gösterilerek çekilen fazla kredi bedeli olmak üzere şimdilik …… maddi tazminatın davalılardan müTeselsilen ve müştereken alınarak müvekkiline ödenmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; …… tarihli protokolün davacı, davacının avukatı tarafından imzalanmış olduğunu 7. maddeye göre hisse devrinden önceki döneme ilişkin olarak kar payı, huzur hakkı, şirket değer artışı vs başkaca hiçbir hak ve alacak talebinde bulunmayacağının kararlaştırıldığını, protokolün kendisinin sunmasıyla imzasının ikrar ettiğini, bu protokolün 4667 sayılı kanunla değişik 1136 sayılı Avukatlık Kanunu 35/A maddesi uyarınca taraflar ve vekilleri tarafından imzalanmış olup, İİK’nun 38. maddesi gereği ilam niteliğine haiz olduğunu, tehditle imzalandığı savunmasının asılsız olduğunu, aldatılma yanılma idda etmiş olsa da hem bu iddia gerkçek olmadığı hem 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde bu iddianın ileri sürülmemiş olması nedeniyle bu husususun dinlenmesine engel olduğunu, bu protokol neticesinde açılmış olan Gaziantep …. Asliye Ticaret Mahkemesi …… esas sayılı dosyasında iddia ettiği kar payı dağıtımı yapılmadığı, bilgi alma ve inceleme hakkının basit sebeplerden ötürü reddedildiği iddiasıyla açtığı davadan feragat ettiğini, anonim şirketlerde senede bağlanmamış çıplak payın devrinin alacağın temlik hükümlerine tabi olduğunu, protokolde düzenleme olmasa dahi davacının yasal olarak yine bir alacak talep etme hakkının bulunmadığını, çünkü şirketin hisselerinin senede bağlanmamış çıplak pay niteliğinde olduğunu, söz konusu devrin alacağın devri hükümlerine tabi olduğundan, devir tarihi itibariyle söz konusu payın devri nedeniyle paya bağlı tüm hak ve alacakların payın devrine bağlı olarak yeni pay sahibine geçeceğini, dolayısıyla davacının artık paya bağlı olarak kar payı ve dava dilekçesinde yazılı ancak kar payı içerisinde olan diğer alacakları artık talep etmesinin mümkün olmadığını, anonim şirketlerde kar payının dağıtılması hususunda genel kurul tarafından alınmış bir karar olmadıkça kar dağıtımının yapılamayacağını, davalı şirketin genel kurulu tarafından kar dağıtımı konusunda bir genel kurul kararının bulunmadığını, genel kurul kararlarına karşı iptal davasının üç aylık hak düşürücü süre içerisinde açılması gerektiğini, hak düşürücü sürenin geçtiğini, davacı iddialarının asılsız olduğunu, çekilen kredileri ödemesi gereken davacının ödememiş olduğunu bu kredileri ticari itibarının düşünmek zorunda olan şirketin diğer ortaklarının ödediğini, davacının sadece kredi çekilirken kendi taşınmazlarını ipotek verdiğini, sonrasında hiç ödeme yapmayan davacı kredileri ödemediği gibi şirketten para istemeye başladığını, şirketteki ortaklarına güvenmediği vs bir takım asılsız iddialarda bulunduğunu, şirket hissini satın alırken tek kuruş ödememiş olsa da şirkette pay sahibi olması nedeniyle açıkçası başlarındaki belayı def etmek adına hiç hakkı olmadığı halde hisse devir protokolündeki taşınmaz ve … nakit para verilerek hissesinin devralındığını, davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü iddiaların tamamı tapu kayıtlarına aykırı iddialar olup davacının bu iddialarının yazılı belgelerle ispatlaması gereceğinden davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; “…Kural olarak bir ortağın şirketten hissine düşen kar payını dava yolu ile isteyebilmesi için öncelikle kar payının dağıtılması hususunda ortaklar kurulu ya da genel kurul tarafından alınmış bir karar olmalıdır. Anılan kurullar tarafından kar yapı dağıtılmaması yönünde bir karar alınmış ve bu kararın iptali ya da geçersizliğinin tespiti gibi yasal yollara başvurulmamış ise bu karar tüm ortakları ve şirketi bağlayıcı hale geldiğinden böyle bir kararın varlığı halinde mahkemece kar payının tahsiline karar verilmesi mümkün değildir, yine kar payının dağıtımı konusunda ortaklar kurulu ya da genel kurul tarafından bir karar verilmemişse öncelikle anılan kurulların toplanması, bu hususu karara bağlaması gerektiğinden bu husus da yerine getirilmeden mahkemece doğrudan kar payının tahsili yönünde karar verilemez. İncelenen ilgili yıllara ait ticari sicil gazetelerinde kar payı dağıtımına ilişkin alınan bir karar olmadığı anlaşılmıştır. Davacının talep ettiği kar payı alacağı ve diğer talepler konusunda alınmış bir genel kurul kararı olmadığından bu yöndeki taleplerin reddi gerekmiştir.
Davacının diğer talebi olan fazla ödeme yaparak şirket ortağı olduğu konusundaki talebin ise HMK 200 “Bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri ikibinbeşyüz Türk Lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle ikibinbeşyüz Türk Lirasından aşağı düşse bile senetsiz ispat olunamaz.” kuralı gereği herhangi bir senet sunamadığından miktar itibari ile de tanık dinlemeyeceğinden bu konudaki talebin reddi gerekmiştir.” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili istinaf isteminde bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemece ……tarihli tensip tutanağının …nolu kararında toplanacak delillere değinilmesine ve bu delillerin toplanması için delillerin dayandığı birimlere müzekkere yazılmasına hatta dosyanın bilirkişiye tevdiine karar verilmiş olunmasına rağmen bu deliller henüz toplanmadan ve tartışılmadan davanın reddine karar verildiğini, mahkeme kararının bu yönüyle HMK’nın 353/1-a-6 maddesine ve Yargıtay içtihatlarına aykırılık teşkil ettiğini, HMK’nın 353/1-a-6 maddesinde ilk derece mahkemesince, tarafların davanın esasıyla ilgili gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması halinde, esasa ilişkin inceleme yapılmadan kararın kaldırılmasına kesin olarak karar verileceğinin düzenlendiğini, Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 04/12/2017 tarih, 2017/5594 esas ve 2017/13799 sayılı kararına göre, “İlk derece mahkemesinde usulüne uygun olarak gösterildiği halde incelenmeden reddedilen veya mücbir sebeple gösterilmesine olanak bulunmayan deliller bölge adliye mahkemesince incelenebilir” denildiğini, yerel mahkemenin müvekkilinin taleplerinin reddine ilişkin gerekçesinde genel kurul kararının iptali konusunda herhangi bir karar alınmadığı ve bu sebeple de genel kurul tarafından yapılan işlemlerin tarafları bağlayacağı belirtilmişse de genel kurul tarafından yapılan işlemlerin TTK’nın 447 maddesi uyarınca ‘yok’ hükmünde olup hükümsüz olduğunu, hükümsüz olan genel kurul kararının mahkeme tarafından incelenmesi ve bu kararın hükümsüz olup olmadığının mahkeme tarafından re’sen dikkate alınması gerektiğini, yine mahkemece incelenen ticaret sicil gazetesinde belirtilen yıllara ilişkin kayıtlarda kar payının dağıtımına ilişkin bir kararın olmadığının belirtildiği ancak mahkeme tarafından diğer alacak kalemlerinin reddi ile ilgili herhangi bir gerekçe kurulmadığını, mahkemenin kararının bu yönüyle de eksik inceleme sonucu verildiğinin göstergesi olduğunu, ayrıca Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 3. maddesinin 2. fıkrasına göre “Müteselsil sorumluluk da dahil olmak üzere, birden fazla davalı aleyhine açılan davanın reddinde, ret sebebi ortak olan davalılar vekili lehine tek, ret sebebi ayrı olan davalılar vekili lehine ise her ret sebebi için ayrı ayrı avukatlık ücretine hükmolunur” denildiğini, yerel mahkemece davanın reddine tüm davalılar bakımından aynı gerekçe ile yani ortak bir sebepten dolayı karar verilmişken her davalı için ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesinin yasa hükümlerine aykırılık teşkil ettiğini, mahkemece vekalet ücreti olarak tek bir vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini belirterek, açıklanan bu nedenlerle mahkeme kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasını ve yeniden yargılama yapılarak talepleri doğrultusunda davanın kabulüne, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
HMK’nın 353.maddesine göre inceleme yapıldığından duruşma açılmamıştır.
İnceleme 6100 sayılı HMK’nın 355.maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinin belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların bulunup bulunmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dava, anonim şirket ortaklığına bağlı, değer artış payı alacağı, kar payı alacağı, bedelsiz pay edinme, hazırlık dönemi faiz hakkı, kira alacağı, taşınır ve taşınmaz pay değeri, ödenmeyen aylık maaş ve davacının taşınmazları ipotek gösterilerek çekilen fazla kredi bedeli istemlerine ilişkindir.
Davacının……tarihli protokol ile davalı şirketteki hak ve hisselerinin tamamını …’a bir takım şartlarla devretmeyi kabul ettiği, devir protokolünün 7. Maddesinde hisse devrinden önceki döneme ilişkin olarak kar payı, huzur hakkı, şirket değer artışı vs başkaca hiçbir hak talebinde bulunmayacağı kararlaştırılmıştır. Şirketin ….. tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında davacının hisse devri karara bağlanmış ayrıca …… tarihli noter senedi ile de davacı, davalı şirketteki hisselerini bütün hak, alacak ve borçları ile birlikte devretmiştir.
Mahkemece yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın bulunmamasına, kar payı dağıtımı hakkında alınmış bir genel kurulu bulunduğunun iddia ve ispat edilmemiş olmasına, davacı tarafından, genel kurul kararları aleyhine üç aylık hak düşürücü süre içinde açılmış bir iptal davası bulunmamasına, davacının şirketteki hisselerini bütün hak, alacak ve borçları ile birlikte devretmiş olmasına, davacı tarafından irade bozukluğu iddiasının yasal bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde öne sürülmemesine ya da bu konuda soruşturma dosyasının bulunmamasına, davalının protokol şartlarını yerine getirmediğinin iddia edilmemesine, genel kurul kararlarında yokluk halinin söz konusu olmamasına göre; davacı vekilinin bu yöndeki istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.
Ne var ki, davacının şirket ortaklığına bağlı alacak isteminden kaynaklanan işbu davanın şirket tüzel kişiliğine yöneltilmesi gerekli ve yeterli olup, diğer davalılar yönünden açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken mahkemece tüm davalılar yönünden davanın esastan reddine karar verilmesi doğru olmadığı gibi, red sebebi ortak olan davalılar bakımından tek bir vekalet ücreti takdiri yerine her bir davalı lehine ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi de hatalıdır. Ancak anılan yanlışlıkların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun bu sebeple kabulü ile 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince hükmün kaldırılmasına, yeniden esas hakkında hüküm tesisine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle,
A)1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Gaziantep 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 24/06/2020 tarih ve 2020/25 Esas, 2020/443 Karar sayılı kararın KALDIRILMASINA,
3-İstinaf isteminde bulunan davacı tarafından peşin yatırılan 54,40 TL istinaf karar harcının kararın kesinleşmesi ve istek halinde davacı tarafa iadesine,
4-HMK’nın 333. maddesi uyarınca artan gider avansının ilgili tarafa geri verilmesine,
B-6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına;
1-Davanın davalı …… yönünden REDDİNE, davanın diğer davalılar yönünden PASİF HUSUMET YOKLUĞU NEDENİYLE USULDEN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL harcın, peşin alınan 290,32 TL harçtan mahsubu ile bakiye 209,62 TL’nin karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
4-Davalıların yaptığı herhangi bir yargılama gideri bulunmadığından bu konuda hüküm tesisine yer olmadığına,
5-Davalı ….. vekil ile temsil edildiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT’ye göre davacının usuli kazanılmış hakkı korunmak suretiyle hesaplanan 3400,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı …. ‘ye verilmesine,
6- Davalılar …, …, …, … vekil ile temsil edildiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT’ye göre davacının usuli kazanılmış hakkı korunmak suretiyle hesaplanan 3400,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılar …, …, …, …’e verilmesine,
6-Yapılan giderin avanstan mahsubu ile bakiye kısmın HMK’nın 333. maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde davacılara iadesine,
7- Kararın taraflara tebliğine,
Dair, HMK. 361/1. maddesi gereğince kararın tebliği tarihinden itibaren iki hafta içerisinde kararı veren Bölge Adliye Mahkemesi ya da buraya gönderilmek üzere temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi veya İlk Derece Mahkemesine verilecek dilekçe ile Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere 30/03/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.


Başkan

e-imzalıdır.

Üye

e-imzalıdır.

Üye

e-imzalıdır.

Katip

e-imzalıdır.

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR. “5070 Sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”