Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/1174 E. 2022/522 K. 23.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1174
KARAR NO : 2022/522

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GAZİANTEP 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/07/2020
NUMARASI : 2017/978 Esas, 2020/412 Karar
DAVACILAR :

VEKİLLERİ :

DAVALILAR :

VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Tapu İptali ve Tescil (Satın Almaya Dayalı)
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 23/03/2022
YAZIM TARİHİ : 23/03/2022

Taraflar arasında görülen davada Gaziantep 1. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 09/07/2020 tarih ve 2017/978 Esas, 2020/412 Karar sayılı kararının istinaf incelemesi davacı vekili tarafından istenmiş olmakla, 6100 sayılı HMK’nın 353. Maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin şu anki ortaklarının … ve … olduğunu, davalılardan …’in şirkete ortak iken …. Noterliğinin …. tarih, …yevmiye numaralı ihtarnamesi ile Pay Devri Sözleşmesi ile hak ve alacaklarının tamamının yarısını …’a, yarısını da …’a eşit şekilde satarak devrettiğini, satıştan sonra şirketteki ortaklığının fiilen ve hukuken sona erdiğini, ancak …’in dava konusu olan davacı şirketin mülkiyetinde bulunan …. ili, … ilçesi, …Mah. .. Ada, .. Parselde kayıtlı …Kat … Bağımsız Bölüm numaralı taşınmazı bedelsiz ve muvazaalı olarak diğer davalı oğlu ….’e 09/05/2017 tarihinde tapu da satış adı altında şirketten ve ortaklardan mal kaçırmak amacıyla yapıldığını, davalı …’in dava konusu satın alabilecek kazancı ve geliri olmadığını, davalı …’ın kötü niyetli ve mal kaçırma amacını bilmesine rağmen taşınmazı devraldığından kötü niyetli olduğunu, davalı …’in amacının şirketi ve müvekkillerini zarara uğratarak kendisi için haksız kötü niyetle menfaat temin etmek olduğunu, bu nedenlerle öncelikle taşınmaz üzerine tedbir konulmasını, taşınmazın tapu kayıtlarının iptali ile davacı şirket adına tapuya tescilini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili …’in davacı şirketin %51 hissesine sahip olduğunu, diğer davacılar …’ın %24 hissesi, …’ın %25 hissesi olduğu, şirketi temsile yetkili kişilerin … ve müvekkili … olduğu, …’ın şirket ile ilgili yaptığı iş ve işlemleri konusunda müvekkiline bilgi vermediğini, Şubat ayında bir araya geldiklerinde şirketin borç ve alacak ilişkileri konusunda net bir bilgi alınamadığını, bu nedenle …’ın şirketteki temsil yetkisinin sona ermemesi konusunda anlaştıklarını, davacı …’ın hesapları konusunda mutabık kalınmaması nedeniyle davacının babası …..’ın müvekkili …’e vermiş olduğu imzalı beyanı ile 16/02/2017 tarihinde sonra … ve davacı şirketin tüm borçlarından müvekkili …’in sorumlu olmayacağı, davacının babası ….’ın sorumlu olacağının kabul edildiğini, sonrasında davacının hem kendisinin, hemde şirketin kime veya neye ait olduğu anlaşılamayan borçlar çıktığını, bunun üzerine müvekkilinin şirket hisselerini kendilerine devretmek istediğini belirttiğini, bunun üzerine dava konusu taşınmazın değeri konusunda müzakereler yapıldığını, taşınmazın müvekkili …..’e devredilmesi durumunda, davacı şirkete 626.760,00 TL olarak nakit ödeme yapılacağı ve taşınmaz teminat gösterilerek çekilen ve görüşme yapıldığı tarihte henüz ana borcu olarak 03/05/2017 tarihli taksitten sonra 401.561,38 TL borcun tüm borcunun müvekkilleri tarafından ödeneceği konusunda anlaşma yapıldığını, yapılan anlaşma neticesinde müvekkili … tarafından davacı şirket hesabına 626.760 TL ödeme yapıldığını, davacıların şirkete ait taşınmazın devredildiğinin şirketteki hisse devrinden sonra öğrenildiği yönünde beyanların hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, yapılan ödemenin 491.000 TL’sinin henüz şirket hisse devri yapılmadan, 10.500 ve 37.500 TL ödemelerin 17/05/2017 tarihinde, 87.760,00 TL’nin ise 08/06/2017 tarihinde ödendiğini, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Mahkemece; “…Dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde: Dava muvazaa iddiasına dayalı, tapu iptal tescil davasıdır.
Dava konusu …. İli, …İlçesi,… Mahallesi … Ada …parselde kain .. Kat ….numaralı bağımsız bölüm 09.05.2017’de, devir tarihindeki davacı şirket yetkilisi … tarafından oğlu …’e 365.000 TL bedelle devredilmiştir. Dava tarihinde taşınmaz davalı … adına tescillidir.

Davacı şirkete, davacılar … ve … 500’er hisse, davalı … ise 510 hisse ile ortak iken, davalı … … Noterliğinin … tarih …yevmiye numaralı “Limited Şirket Pay Devir Sözleşmesi” ile hissesini 51.000 TL bedel karşılığında davacılar ….ve …’a devretmiştir.

Davacı vekili, dava dilekçesinde 6102 sayılı TTK’nın 555. maddesine de değinmiş ise de, esasen eldeki davanın şirket yöneticilerine karşı açılmış bir sorumluluk davası olmaması ve davacıların sorumluluk davası açma haklarının her zaman mümkün olması karşısında somut olayda muvazaa olgusu üzerinden değerlendirmeler yapılmıştır. (Yargıtay 11. HD, 01.11.2011 tarih, 2010/913 E; 2011/14786 K. sayılı ilam) Nitekim davacı tarafın da talebi tapu iptal tescildir.

Davacı gerçek kişiler; davalı şirketin ortağı olup, doğrudan veya dolayısıyla çıkarı ve yararı bulunduğundan muvazaa nedeniyle sözleşmenin geçersizliğini isteyebileceklerinden, davada aktif dava ehliyetlerinin bulunduğu kabul edilmiştir. Davacı şirketin ise bu talepte evleviyetle hukuki yararı bulunduğu değerlendirilmiştir.

…Dava konusu talep tapu iptal tescil talebidir. Dava konusu taşınmaz davalı … adına tescilli olup husumetin ona tevcih edilmesi gerekmektedir. Dava dilekçesinde 6102 sayılı TTK’nın 555 ve 553. maddelerine değinilmiş ise de; davada yöneticinin sorumluluğundan kaynaklı bir tazminat talebi bulunmadığı, talebin sadece tapu iptal tescil olduğu gözetildiğinde, davalı … bakımından davanın pasif husumet yokluğu sebebiyle reddi gerekmiştir.

Dava konusu taşınmaz, davalı …’in davacı şirket ortaklığından ayrıldığı 10.05.2017 tarihinden bir gün önce 09.05.2017 tarihinde 365.000 TL bedelle satılmış olup, satış tarihindeki keşfen belirlenen bedeli 1.074.577.29 TL’dir. Davacı taraf bedelsiz devredildiğini ve davacı tarafın devirden haberdar olmadığını, mal kaçırma amacıyla yapıldığını ileri sürmüştür.

Davacı şirket sözleşmenin tarafı olup, taraf muvazaasının yazılı delille ispatlanması gerekmektedir. (Benzer yöndeki Yargıtay 11 HD’nin 26.09.2019 tarih 2019/2707 E. 2019/5896 K. Sayılı ilamı) Davacı şirket iddiasını yazılı delille ispatlayabilmiş değildir.

Tarafların dinlenen tanık beyanlarından, tarafların şirket ortaklığında anlaşamadıkları ve ortaklıktan ayrılma konusunda devir tarihinden önce müzakereler yapıldığı ve dava konusu yerin şirket ortağı davalı …’in üzerinde bırakılması ve kalan banka borçlarının onun tarafından ödenmesi ile bir kısım stok ve borçlarında paylaşılması konusunda görüşmeler yapıldığı sabittir. Yine dava konusu yerin devirden sonra yine davalılar tarafından kullanılmaya devam edildiği, devir tarihinden sonra dava tarihine kadar ve hatta dava tarihinden sonraki taksitlerin davalı tarafça ödenmeye devam edildiği sabittir. Özellikle devir tarihi (09.05.2017) ve dava tarihi (11.08.2017) arasındaki, davacı şirkete ait kredi borcunun davalı tarafça ödenmeye devam edildiği banka kayıtları ile sabittir. Yine davacı taraf devrin bedelsiz yapıldığını ileri sürmüş ise de, yapılan bilirkişi incelemeleri sonucu davalı …’in 02.05.2017 tarihinde davacı şirkete 491.000 TL ödeme yaptığı, ortaklıktan ayrıldığı tarihten sonra 17.05.2017, 17.05.2017 ve 08.06.2017 tarihinde davacı şirkete sırasıyla 37.500 TL, 10.500 TL, 87.760 TL ödemeler yaptığı ve taşınmazın devir tarihi itibariyle davacı şirketin 401.561,38 TL ana para borcu kaldığı, takistlerin ödemeye devam edildiği ve bu bedellerin toplamda taşınmazın satış tarihindeki rayiç bedeline tekabül ettiği sabittir. Bu nedenle davacı gerçek ve tüzel kişilerin tarafın devrin bedelsiz yapıldığı ve muvazaalı yapıldığının ispatlanamadığı ve davanın ……bakımından da reddi gerektiği kabul edilmiştir. Davacı şirketin durumu taraf muvazaası kapsamında değerlendirilmese dahi, yine muvazaanın yukarıda belirtilen nedenlerle ispatlanamaması sebebiyle davanın yine reddi gerekmektedir.

Davacı tarafın ileri sürdüğü dava konusu taşınmazın devrinde ortaklar kurulu kararının alınmamış olması, satışına ilişkin kayıt ve faturaların şirket kayıtlarında yer almaması, yukarıda belirtilen nedenlerle devri başlı başına muvazaalı hale getirmeyecek olup, bu iddialar ile ortaklıktan ayrılma şartlarındaki bir kısım yükümlülüklerini yerine getirilmediği yönündeki iddialar nedeniyle davacı şirketin bundan kaynaklı doğan bir zararı var ise 6102 sayılı TTK’nın 555. maddesi kapsamında bunun talep edilebileceği ancak dosyamızda buna yönelik bir netice-i talebin bulunmadığı bu nedenle de davanın yukarıda izah edilen nedenlerle reddi gerektiği kabul edilmiştir. Davalılar bakımından red sebebinin farklı olması sebebiyle karar tarihindeki AAÜT’nin 3/2 madde ve fıkrası uyarınca farklı vekalet ücretlerine hükmedilmiştir.” gerekçesiyle davalı … bakımından davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, davalı … bakımından davanın reddine karar verilmiştir.

Karara karşı davacı vekili istinaf isteminde bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin kararının gerekçesinin “.. Buna göre, davacı davalıdan takip miktarından fazla alacaklı olduğu ve takip dosyası kapsamında davalıya borcu bulunmadığı yönündeki iddiasını ispat etmiştir ve takibe dayanak havalelere konu miktarların davalının davacıya olan borcundan düşülmesi gerekmektedir” şeklinde olduğunu, hayatın olağan akışına ve ticaret hayatının gereklerine göre borçlu olunan kişiden mal satın almanın ve parasını peşin ödemenin kabul edilebilir bir durum olmadığını, zira borç var ise ilk önce bunun ödenmesi gerektiğini, hiçbir alacaklının borçlusuna bu şekilde satış yapmayacağını, böyle bir durumda ilk önce borcun ödenmesinin talep edileceğini, borç ödendikten sonra satışın söz konusu olabileceğini, davalı …’in borçlu olduğu davacı şirketten mal almasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, diğer taraftan davalı …’in bu taşınması satın alabilecek gelirinin, kazancının olmadığının da sabit olduğunu, davalı tarafın cevap dilekçesinde dava konusu taşınmazın satışı için bir anlaşma yapıldığından bahsedildiğini ancak ortada böyle bir anlaşma olmadığını, taşınmazın devri karşılığında davacı şirkete 626,760 TL ödeme yapılacağının nasıl kararlaştırıldığı ve nerede imza altına alındığının belli olmadığını, davalı tarafın bu konuda iddiadan başka somut ve kabul edilebilir bir delil ortaya koymadığını, zira iddialarında yer alan havalelerin dava konusu taşınmazla ilgisinin olmadığını, yerel mahkemenin ise davalı tarafın ödeme iddialarına delil olarak dayandığı içeriğinde hiçbir açıklama olmayan havaleleri taşınmazın satışına yönelik kabul ederek davanın reddine karar verdiğini, mahkemenin davalı tarafın dayanmadığı savunmayı ve iddiaları davanın reddine gerekçe olarak kabul ettiğini belirterek, açıklanan bu nedenlerle yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasına, davanın kabulü ile … ili, … ilçesi, …Mah. …Ada ..parselde .. Kat …bağımsız bölüm numaralı taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacılardan ….Dayanıklı Tüketim Malları San. ve Tic. Ltd. Şti. adına tapuya tesciline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

HMK’nın 353.maddesine göre inceleme yapıldığından duruşma açılmamıştır.
İnceleme 6100 sayılı HMK’nın 355.maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinin belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların bulunup bulunmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dava, davacı şirket adına kayıtlı taşınmazın, devir tarihinde şirket yetkilisi olan … tarafından davalı oğlu …’e satış suretiyle devrinin muvazaalı olduğu iddiasına dayanan tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Davalı … aleyhine açılmış sorumluluk davası söz konusu değildir.
Mahkemece, davalı …’in taşınmazın maliki olmadığı gerekçesiyle aleyhine açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine, davalı … aleyhine açılan davanın ise satışın bedeli mukabilinde yapıldığı, muvazaa olgusunun kanıtlanamadığı gerekçesiyle esastan reddine karar verilmiş, karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, davalı … yönünden verilen kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davacı vekilinin istinaf itirazları davalı … hakkında verilen karar bakımından yerinde görülmemiştir.

Ne var ki, davalı …’in muvazaa olgusunun tarafı olduğu iddia edildiğinden, muvazaanın kanıtlanamaması nedeniyle aleyhine açılan davanın esastan reddine karar verilmesi ve her iki davalı bakımından red sebepleri ortak olduğundan kendilerini vekille temsil ettiren davalılar lehine tek bir vekalet ücreti takdiri gerekirken, taşınmazın maliki olmadığı gerekçesiyle …’e karşı açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi ve lehine maktu vekalet ücreti takdir edilmesi doğru değil ise de, anılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, davacıların istinaf başvurusunun bu sebeple kabulü ile 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince hükmün kaldırılması gerekmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle,
A)1-Davacıların istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Gaziantep 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 09/07/2020 tarih ve 2017/978 Esas, 2020/412 Karar sayılı kararın KALDIRILMASINA,
3-İstinaf isteminde bulunan davacılar tarafından peşin yatırılan 54,40 TL istinaf karar harcının kararın kesinleşmesi ve istek halinde davacı tarafa iadesine,
4-HMK’nın 333. maddesi uyarınca artan gider avansının ilgili tarafa geri verilmesine,
B-6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL harcın, peşin alınan 18.653,75 TL harçtan mahsubu ile bakiye 18.573,05 TL’nin karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
4-Davalıların yaptığı herhangi bir yargılama gideri bulunmadığından bu konuda hüküm tesisine yer olmadığına,
5-Davalılar vekil ile temsil edildiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT’ye göre 71.030,44 TL nispi vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalılara verilmesine,
6-Yapılan giderin avanstan mahsubu ile bakiye kısmın HMK’nın 333. maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde davacılara iadesine,
7- Kararın taraflara tebliğine,
Dair, HMK. 361/1. maddesi gereğince kararın tebliği tarihinden itibaren iki hafta içerisinde kararı veren Bölge Adliye Mahkemesi ya da buraya gönderilmek üzere temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi veya İlk Derece Mahkemesine verilecek dilekçe ile Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere 23/03/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.


Başkan

e-imzalıdır.

Üye

e-imzalıdır.

Üye

e-imzalıdır.

Katip

e-imzalıdır.

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR. “5070 Sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”