Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/1169 E. 2022/476 K. 17.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. GAZİANTEP BAM 11. HUKUK DAİRESİ
T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1169
KARAR NO : 2022/476

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ADANA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/06/2017
NUMARASI : 2017/79 Esas, 2017/224 Karar
DAVACI : …
VEKİLİ : Av…
DAVALI : … – …
VEKİLİ : Av. …
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 17/03/2022
YAZIM TARİHİ : 17/03/2022

Taraflar arasında görülen davada Adana 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 23/06/2017 tarih ve 2017/79 Esas, 2017/224 Karar sayılı kararının istinaf incelemesinin davalı vekili tarafından istendiği, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla 6100 sayılı HMK’nın 353. maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verilerek, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

– K A R A R –

Davacı vekili; müvekkili şirketin davalıya fide vb ürünler sattığını, satılan mal karşılığında düzenlenen faturaların davalıya gönderildiğini, davalının gönderilen bu faturalara bir itirazda bulunmadığını, fatura bedellerinin ödenmediğini, faturadan kaynaklanan alacağın tahsili için Adana … İcra Müdürlüğü’nün …sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının haksız olarak borca itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı vekili; taraflar arasındaki ticari ilişki nedeniyle davalının davacıya borcu bulunmadığını, davalının ticari defterlerine göre davalı tarafından düzenlenen… ve … numaralı faturalar nedeniyle davalının davacıdan alacaklı olduğunu, davacı tarafından düzenlenen… tarih … numaralı… TL tutarlı ve …. tarih …. numaralı ….TL tutarlı faturalara konu malların davacıya iade edildiğini, davacının teslim ettiği fidelerin siparişe uygun olmadığını, bu nedenle müvekkilinin davacıdan bu fideleri sattığı çiftçilerin zararını ödemesini talep ettiğini, davacının da zararları karşılayacağını beyan ettiğini, aradan bir yıl süre geçtikten sonra haksız kazanç sağlamak amacıyla icra takibi yaptığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Mahkemece; davacı tarafça takip dayanağı yapılan faturaların davalıya ait ticari defterlerde kayıtlı olduğu, bu hususun faturalarda belirtilen malların davalıya teslim edildiğini gösterdiği, bilirkişi raporuna göre faturaların ….TL’lik kısmının ödenmediği, davalı tarafından düzenlenen… ve ….numaralı faturalardan bir kısmının davacı defterinde kayıtlı olmadığı, kayıtlı olanların ödenmiş gözüktüğü, davalının bu faturalara ilişkin takas mahsup talebinde bulunmadığı, davalının bu faturalara ilişkin alacak davasının farklı bir davanın konusu olduğu, davalının … -…. nolu faturaları davacıya iade ettiği yönündeki savunmasını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın … TL’lik alacak yönünden kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Davalı tarafın defterlerindeki kayda göre faturalardaki malların davalıya teslim edildiği hususunun ispatlanmadığı, ….yılındaki kısmi ödemenin mahsubundan sonra bakiye ödenmeyen borç …TL olduğunu, bu nedenlerle davanın kısmen kabulü gerektiği kanaatine varıldığı gerekçesiyle davalı tarafın takipten önce temerrüte düşürüldüğü ispatlanmadığı gerekçesiyle işlemiş faiz istemi reddedilmesine karar verilmiştir.

Davalı Vekili; yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, somut olayda Türk Borçlar Kanunu’nun 139. maddesinde belirtilen takasın tüm şartları sağlanmasına rağmen, Yerel mahkemenin takas taleplerinin değerlendirme konusu yapmadığını, cevap dilekçelerinde açıkça ”takas talebinde bulunuyoruz” ibaresi bulunmasa da …… tarihli cevap dilekçesinin…..nolu maddesinde, …- … ve …seri nolu faturalara istinaden davacı taraftan alacaklı olduğumuzu açık bir şekilde beyan ettiklerini, ara kararda bilirkişilerin, “davalı defterinde kayıtlı olmasına rağmen mal teslimi hususunun ispatlanamadığı” yönündeki beyanlarına istinaden, davacı tarafa, faturaların tarih ve numaralarını bildirmek üzere 1 haftalık süre verildiğini, ancak bu konuda davacı tarafça beyanda bulunulmadığını, huzurdaki dosyanın söz konusu eksiklik ile tekrardan bilirkişiye gönderildiğini ve …. tarihli …. ek bilirkişi raporu hazırlandığını, bahsi geçen eksiklik giderilmeden hazırlanan …tarihli bilirkişi raporu hükme ve denetime elverişli olmamasına rağmen, Yerel Mahkemece söz konusu raporun hükme esas alındığını, Yerel Mahkemenin faturaların davalı defterinde kayıtlı olduğundan bahisle malların teslim edildiği ve bu nedenle faturalardaki imzalara yapmış oldukları itirazları reddettiğini, söz konusu malların davalının defterinde kayıtlı olması ispata yetmeyeceğini, davalının imza inkarı halinde alacağının varlığını ispat yükü davacıda olduğunu, hukukumuza göre, likit olmayan alacaklara karşı icra inkar tazminatına hükmedilemediğini, müvekkilinin borçlu olduğunu kabul anlamına gelmemek kaydıyla, dosya inceleniğinde görüleceği üzere, davaya konu alacağın gerçek miktarının sabit olmadığını, müvekkil de ne kadar borcu olduğunu bilmediğini, dolayısıyla likit olmayan bir alacak için icra inkar tazminatına hükmedilmesinin kabul edilemeyeceğini ileri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılması talebi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

İnceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. Maddesi hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.

Dava faturadan kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla girişilen icra takibine vaki itirazın iptali talebine ilişkindir.

Davacı vekili, davalı hakkında Adana …. İcra Dairesi’nin ….esas sayılı dosyası ile başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davanın temelini oluşturan ilamsız icra takibinde…. TL asıl alacak, …. TL işlemiş faiz olmak üzere toplam …. TL’nin tahsili talep edilmiştir. İtiraz üzerine açılan istinaf incelemesine konu itirazın iptali davasında ise harca esas değer …. TL olarak gösterilmiş ve bu değer üzerinden peşin harç yatırılmıştır. Ancak dava dilekçesinin netice ve talep kısmında “itirazın iptali” denilerek, takip konusu alacağın tamamının dava konusu yapıldığına dair izlenim yaratılmıştır.

Bu durumda; öncelikle mahkemece 6100 sayılı HMK’nun 31. maddesinde düzenlenen “Hakimin Davayı Aydınlatma Ödevi” ilkesi çerçevesinde işin esasına girilmeden önce davacının talebinin icra takibindeki (harca esas değer olarak gösterilen) asıl alacağa yönelik mi, yoksa dava dilekçesinin sonuç ve istem bölümünde belirtildiği üzere icra takibindeki toplam alacağa yönelik mi olduğunun belirlenmesi gerekmektedir.

Zira, davanın takip talebindeki toplam alacağa yönelik olduğunun saptanması halinde, 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 28/a ve 32. maddeleri uyarınca eksik peşin harç tamamlanmadan yargılamaya devam edilemeyeceğinden öncelikle eksik peşin harcın tamamlatılması gerekecektir. Davacının talebinin harca esas değer olarak gösterilen takipteki asıl alacağa yönelik olduğunun anlaşılması halinde ise taleple bağlı kalınarak söz konusu tutar üzerinden değerlendirme yapılarak hüküm kurulması gerekmektedir.

Bilindiği üzere, 492 sayılı Harçlar Kanununda, harç alınması veya tamamlanması yanların isteğine bırakılmamış; değinilen yönün mahkemece kendiliğinden (re’sen) gözetilmesi hükme bağlanmış ve yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemlerin yapılamayacağı vurgulanmıştır. Harçlar Kanunu gereğince eksik harç tamamlanmadan yargılama devam edilememesi kamu düzenine ilişkin bir aykırılık olup mutlak bir istinaf sebebi olarak kabul edilmesi gerekmektedir. Zira HMK’nın 355. maddesi gereği de Bölge Adliye Mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü taktirde bunu resen gözetir.

O halde mahkemece, 6100 sayılı HMK’nun 31. maddesi çerçevesinde davacı vekiline davadaki talebi açıklattırılarak belirtilen usul kuralları çerçevesinde işlem yapılıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken bu yönler gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.

Kabule göre de; 2-Türk Borçlar Kanunu’nun 139. Maddesinde iki kişinin, karşılıklı olarak bir miktar para veya özdeş diğer edimleri birbirine borçlu oldukları takdirde, her iki borç muaccel ise her biri alacağını borcuyla takas edebileceği düzenlenmiş, aynı kanunun 143/1. Maddesinde ise “Takas, ancak borçlunun takas iradesini alacaklıya bildirmesiyle gerçekleşir” denilmiştir. Dava konusu somut olayda davalı taraf cevap dilekçesi ile ……… seri nolu faturalar nedeniyle davalıdan alacaklı olduğunu savunmuş, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda da davalının savunmasında belirttiği faturalardan…… no’lu toplam …. TL bedelli faturanın davacı tarafa ait ticari defterlere kaydedildiği, davacı defterinde bu faturaların ödenmiş olarak kaydedildiği belirtilmiştir. Mahkemece davalının davacıya kesmiş olduğu faturalardan alacaklı olduğu yönündeki savunmasının takas defi niteliğinde olduğu ve sözkonusu definin süresinde verilen cevap dilekçesi ile ileri sürüldüğü, davalı tarafça kesilen faturalar davacı defterine işlenmiş olduğundan faturalarda belirtilen malların davacıya teslim edildiği hususunda bir karine oluştuğu, davacının kendi defterine faturaların ödendiği yönünde kayıt düşmesinin ödeme hususunu ispatlamaya yeterli olmadığı gözetilerek karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.

Netice olarak; davalı vekilinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin diğer sebepler incelenmeksizin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılarak, yukarıda açıklanan usul gözetilerek yargılamanın yapılması için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Adana 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/06/2017 tarih ve 2017/79 Esas, 2017/224 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a-4. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Peşin ödenen istinaf karar ve ilam harcının isteği halinde davalıya İADESİNE,
5-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6-HMK’nın 359/3 maddesi uyarınca kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
HMK’nin 353 ve 362/1-a bendi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 17/03/2022


Başkan

(e-imzalıdır)

Üye

(e-imzalıdır)

Üye

(e-imzalıdır)

Katip

(e-imzalıdır)

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR. “5070 Sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”