Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/1136 E. 2022/658 K. 07.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. GAZİANTEP BAM 11. HUKUK DAİRESİ .
T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1136
KARAR NO : 2022/658

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : ..
ÜYE : ..
ÜYE :..
KATİP :..
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GAZİANTEP 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/04/2019
NUMARASI : 2018/798 Esas, 2019/664 Karar

DAVACI :-
VEKİLLERİ : Av.
Av….
Av. .
Av…
Av…
DAVALI : ..
VEKİLİ : Av. .
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 07/04/2022
YAZIM TARİHİ : 07/04/2022

Taraflar arasında görülen davada Gaziantep 1. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 30/04/2019 tarih ve 2018/798 esas, 2019/664 karar sayılı kararının istinaf incelemesi davacı vekilince istenmiş, 6100 sayılı HMK’nın 353. maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili, müvekkili banka ile borçlu .. arasında … tarihli ve …. tarihli olmak üzere iki farklı genel kredi sözleşmesi imzalanmış olup bu sözleşmede borç ve faiz hesaplamasının ayrıntılı olarak düzenlendiğini, mezkur sözleşmede…..’ın da borçlu müteselsil kefil olarak yer aldığını, borçlunun sözleşmeden doğan borcunu ödemediğini, borcun muaccel hale geldiğini, noter aracılığıyla borçlu ve müteselsil kelillerin ikametgahlarına icra dosyasında da yer alan … tarihli ihtarnamenin gönderildiğini, iki ayrı kredi sözleşmesinde iki ayrı aracın rehne konu edildiğini ve kredilerin ödenmemesi nedeniyle …. İcra Müdürlüğünün …. esas sayılı dosya ile rehnin paraya çevrilmesi yoluyla açılan takipte her iki aracın da satılarak paraya çevrildiğini ve icra müdürlüğünce rehin açığı belgesi düzenlendiğini, ihtarnameye rağmen borcunu ödememekte ısrar eden borçlular hakkında …. tarihinde …. İcra Müdürlüğünün ….. esas sayılı takip dosyasıyla başlanan takipte rehin açığı belgesi sunularak bu meblağ üzerinden takibe devam edilmesi talep edilmiş ise de, borçlu – davalı yanca itirazın süresinde olduğundan bahisle takibin durduğuna ilişkin karar verildiğinin belirtildiğini, borçlunun, borca itirazlarının haksız ve mesnetsiz olup, borç ve faiz hesaplamasının borca itiraz eden davalı tarafından kabul edilen şartlar üzerinden yapıldığını, bu nedenle haksız ve yersiz olan itirazın iptali ile takibin devamına, alacağın %40’dan az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı taraf davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davalının genel kredi sözleşmesi dışındaki sözleşmelerde imzasının bulunmadığı, sözleşmede kredi borçlusunun banka ile yapmış olduğu ve ileride yapacağı işlemlere kefil olmayı kabul ettiği düzenlenmiş olsa da, imzası bulunmayan sözleşmeler nedeniyle sorumluluk altına sokacak biçimde yorumlanamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, davacı tarafın istinaf istemi üzerine dosya Dairemize gönderilmiş, Dairemizin 22.03.2018 tarih, 2017/1511 esas, 2018/480 karar sayılı ilamı ile; “…Somut uyuşmazlıkta taraflar arasındaki ihtilaf davalı tarafından kefil sıfatı ile imzalanan Genel Kredi Sözleşmesi uyarınca davalının borcunun doğup doğmadığıdır. Görev hususu kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her safhasında re’sen gözetilmelidir. Bu itibarla, mahkemece, davacının genel kredi sözleşmesine dayalı olarak talepte bulunduğu, uyuşmazlığın bankacılık işleminden kaynaklanan ticari dava niteliğinde olduğu, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’un uygulanmasını gerektirir bir hususun bulunmadığı nazara alınarak Asliye Ticaret Mahkemesi’nin görevli olduğu gerekçesi ile görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, işin esası incelenerek, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır…” şeklinde karar verilmiş, görevli mahkemece yeniden yapılan yargılama neticesinde;
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
Mahkemece, davaya konu ….. İcra Dairesinin……esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; bu takibin dayanağının, … nolu taksitli oto …. nolu taksitli oto ve …. adet iade edilmeyen çek yaprağına yönelik borçlar olduğunun anlaşıldığı, davalının bu taşıt kredilerinde asıl borçlu ya da kefil olarak imzasının bulunmadığı. buna göre davalı tarafın yalnızca…. tarihli,…. TL bedelli ile …tarihli … TL bedelli genel kredi sözleşmelerini imzalamış olup, takibe konu taşıt kredilerini imzalamadığı, bilirkişi raporuna göre de genel kredi sözleşmesi ile taşıt kredileri arasında bağlantının bulunmadığı, davalının imzası bulunmayan sözleşmelerden dolayı sorumluluk altına alınamayacağı (Yargıtay 13.Hukuk Dairesinin 30/01/2013 tarih, 2012/15421 E. 2013/1789 K. Sayılı ilamı) gerekçesiyle davanın ve şartları oluşmayan kötüniyet tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davacı vekili, yeterli araştırma yapılmadan, bilirkişi raporundaki hatalı ve yetki dışı yapılan hukuki değerlendirmeye dayanarak haklı davalarının reddine karar verildiğini, takip dosyasındaki alacağın dayanağını teşkil eden taşıt kredisinin, kredi kartı sözleşmesi ve çek taahhütnamesi genel kredi sözleşmesinden bağımsız değerlendirilemeyeceğini, Yargıtay kararlarında da belirtildiği üzere, banka kredilerinin bu şekilde kullandırılanları bir çerçeve sözleşmesi niteliğinde cari hesap sözleşmesi olup bu çerçeve sözleşmesi kapsamında değişik isimler altında birden fazla kredinin kullandırılması ayrı bir sözleşme olarak nitelendirilemeyeceğini, asıl borçlu gibi çerçeve sözleşmesini imzalamış olan kefilin de bu sözleşme kapsamında kullandırılan kredilerden herhangi bir dönemde kefalet limit dahilinde sorumlu olmaya devam edeceğini, yetkisi dışında hukuki değerlendirme yapan bilirkişi raporlarının hükme esas teşkil edilemeyeceğini, bilirkişi seçiminin hatalı olduğunu, çek yapraklarına ilişkin inceleme yapılmadığını, çek yaprakları ile ilgili taleplerinin yargılama konusu dahi yapılmadan gerekçesiz bir şekilde reddedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, bu nedenle kararın kaldırılarak davalarının kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirterek istinaf isteminde bulunmuştur.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI, HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklara ve gerekçe içeriğine göre, mahkemece taraflar arasındaki uyuşmazlığın somut olayın özelliklerine uygun olarak belirlendiği, yargılamanın Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda belirtilen usullere uygun olarak yürütüldüğü, taraflarca gösterilen hükme etki edecek delillerin usulüne uygun olarak toplandığı, tüm dosya kapsamından; bilirkişi raporu, karar gerekçe içeriği bir bütün olarak değerlendirildiğinde mahkemece delillerin takdirinde ve yasa kurallarının olaya uygulanmasında bir isabetsizlik görülmediği, kararda kamu düzenine aykırı herhangi bir husus bulunmadığı, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 80,70 TL harçtan peşin alınan 54,40 TL harç mahsup edilerek bakiye 26,30 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 359/4. maddesi uyarınca kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, HMK’nin 353 ve 362/1-a bendi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 07/04/2022


Başkan


Üye


Üye


Katip

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR. “5070 Sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”