Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/1134 E. 2022/659 K. 07.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. GAZİANTEP BAM 11. HUKUK DAİRESİ
T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1134
KARAR NO : 2022/659

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GAZİANTEP 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/06/2020
NUMARASI : 2018/1587 Esas, 2020/337 Karar

DAVACI : ..
VEKİLLERİ : Av. … – ..
Av. … – ..
Av. … -..
DAVALI :..
VEKİLİ : Av. … -..
DAVANIN KONUSU : Alacak
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 07/04/2022
YAZIM TARİHİ : 07/04/2022

Taraflar arasında görülen davada Gaziantep 1. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 22/06/2020 tarih ve 2018/1587 esas, 2020/337 karar sayılı kararının istinaf incelemesi davacı vekili ve davalı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı HMK’nın 353. maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili, müvekkili şirket ile davalı şirket arasında ticari ilişkiden kaynaklı… – … ve … tarihli iplik sipariş sözleşmesi ile kurulmuş olup satış bedeli USD cinsinden belirlendiğini ve ödeme 150 gün vadeli ve kur farkı doğması halinde kur farkı ödenmesi şeklinde belirlendiği satıma konu emtia için yabancı para cinsinden faturalar düzenlendiğini, bu faturaların itiraza uğramadığını, müvekkili şirket ile davalı şirket arasında ödemelerin teamüle göre ödeme günündeki kur üzerinden yapıldığını, davalı şirket tarafından yapılan TL cinsinden ödemelerin, ödeme tarihlerindeki kur üzerinden USD para birimine çevrildiğini, buna göre müvekkilinin kur farkı alacağının ortaya çıktığını, ancak kur farkı alacağının müvekkiline ödenmediğini, müvekkilinin söz konusu alacağının herhangi bir teminata bağlı bulunmadığını, rehin ya da ipotekle de güvence altına alınmadığını belirterek şimdilik ….TL alacağın dava tarihinden itibaren davalıdan tahsiline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, yargılama sırasında talebini … USD’nin devlet bankalarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faizi ile müvekkili şirketi ödenmesi şeklinde ıslah ettiği anlaşılmıştır.
CEVAP :
Davalı vekili, davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, müvekkili şirketin merkezinin; “……” adresi olup, … ile hiçbir ilgisinin bulunmadığını, yetkili mahkemenin …… Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, iddiaları ve haksız davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla; davadaki talep yönünden davaya karşı zamanaşımı itirazlarının bulunduğunu, şartları bulunmadığı halde belirsiz alacak davası olarak açılan davanın hukuki yarar yokluğundan reddi gerektiğini, davacı tarafın Harçlar Kanununa aykırı hareket ettiğini, müvekkili şirketin tekstil işleriyle iştigal etmekte olup, davacı yan ile iplik alımından kaynaklı ticari ilişkisinin olduğunu, bu ticari ilişki kapsamında müvekkilinin, davacı yana bir borcunun bulunmadığını, taraflar arasında kur farkına ilişkin bir sözleşme bulunmadığını, davacının kur farkı alacağına ilişkin iddiasının ve davasının hukuki dayanağının olmadığını, taraflar arasında bir kur farkı uygulaması bulunmadığını, dava dilekçesi eklerinin HMK’nın 121. madde gereğince taraflarına tebliğ edilmesini ve evrak asıllarının mahkeme kasasına sunulmasını talep ettiklerini, ihtiyati tedbir talebinin HMK’ya aykırı olup, reddedilmesi gerektiğini, bu nedenlerle; yetkisiz yerdeki mahkemede açılan davanın yetki yönünden reddine ve dosyanın yetkili Bakırköy Asliye Ticaret mahkemesi’ne gönderilmesine, davanın usul itirazları dikkate alınarak hukuki yarar yokluğu yönünden reddine, her halukarda haksız ve hukuki dayanaksız davanın esas yönünden reddine, masraf ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini istenmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
Mahkemece, davalı tarafından yapılan ödemelerin çek ile yapıldığı, davacı tarafa teslim edilen çeklerden 7 adetinin davalıya iade edildiği, bunun üzerine davalı tarafça …TL havale yoluyla ödemenin yapıldığı, (İade edilen çekler ve iade sonucu havale yoluyla yapılan ödeme ve miktarları hususunda da taraf defterleri birbiriyle örtüşmektedir.) çekin bir ödeme aracı olup verildiği gün ödeme olarak kabul edildiğinden, çeklerle yapılan ödemeler için tahsil tarihi gözetilerek kur farkı talep edilemeyeceğinden, iade edilen çekler karşılığı olarak havale yoluyla yapılan ….TL yönünden kur farkı talep edilebileceği bunun da karşılığının ….USD olduğunun bilirkişi raporunda tespit edildiği gözetilerek davacının talebinin bu miktar üzerinden kısmen kabulüne, her ne kadar davalı vekili tarafından, taraflar arasında kur farkının talep edilebileceğine ilişkin olarak düzenlenen bir sözleşme bulunmadığından bahisle kur farkının talep edilemeyeceği savunmasında bulunulmuş ise de; davaya dayanak teşkil eden faturalar incelendiğinde faturaların mali mevzuat gereği TL üzerinden kesildiği, ancak döviz karşılığının da yazıldığı görülmekle, bu durumda alıcı/davalının yasal süre içinde fatura içeriklerine itiraz etmemesi sebebiyle alışverişin döviz bazında yapıldığının kabulü gerektiği ve davacı/satıcının kur farkı talebinde bulunabileceği bu anlamda Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 11/09/2018 tarihli 2017/3549 Esas 2018/4033 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere kur farkı alacağının talep edilebilmesi için taraflar arasında akdedilen sözleşmede hüküm bulunması ya da faturaya konu malların döviz karşılığında satımının yapılmış olması gerektiği, kur farkında vade farkı istemleri gibi teamülün olup olmadığının da önemli olmadığına karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davacı vekili, müvekkili şirketin ticari ilişkiden doğan şimdilik …. TL kur farkı alacağının talep edildiğini, ancak yapılan ticari defter incelemesi neticesinde müvekkili şirketin cari hesap alacağının olduğunun da tespit edildiğini, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’ nun 141. maddesi uyarınca iddia ve savunmanın genişletilmesi veya değiştirilmesi ıslah ile mümkün olduğunu, bu nedenle taraflarınca davanın tam ıslah edildiği ayrı bir dilekçe ile mahkemeye bildirildiğini, mahkeme tarafından davanın tam ıslahına ilişkin dilekçelerinin usulüne uygun olarak kabul edilmediğini, ıslah dilekçeleri ile birlikte alınan raporlara ilişkin değerlendirmede bulunmaları, yeni bir dilekçe mahiyetinde sayılmaması için bir neden olmadığını, ıslah dilekçesinin tebliğe çıkartılmadığını, ıslah dilekçesinin tebliğe çıkartılıp davalıya 2 haftalık cevap süresi verilmemesinin ise kendilerine yüklenebilecek bir sorumluluk olmadığını, mahkeme tarafından verilen kararın 4. sayfasında, cari hesaptan kaynaklandığı belirtilen tutarın aslında kur farkından kaynaklandığının tespit edildiğini, mahkemenin, tam ıslah dilekçelerini kabul etmese de taleplerinin kur farkından kaynaklandığı belirterek talepleri doğrultusunda hüküm kurduğunu, müvekkili şirketin ticari defterlerinin incelenmesi neticesinde …. USD alacaklı olduğunu, davalı şirket defterlerine göre de … alacaklı olduğunun tespit edildiğini, tarafların ticari defterleri arasındaki … USD tutarındaki farkın nedeninin, davalı şirket tarafından iade çeklerin tutarının iade edildiği tarihin kuruyla USD’ye çevrilmesi olduğunu, dosya kapsamında alınan raporlar uyarınca, kur farkından doğan alacağın yanı sıra çeklerin verildiği tarih ile tahsil tarihleri arasında oluşan kur farkı tutarının da …. USD olarak tespit edildiğini, ancak taraflarınca fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla bu tutarın sadece … USD tutarının talep edildiğini, mahkemenin bu hususta tam ıslah dilekçelerini usulüne aykırı bulduğu için herhangi bir değerlendirme yapmadığını, dosya kapsamında sunmuş oldukları Yargıtay ilamlarından da anlaşılacağı üzere müvekkilinin kur farkı alacağı bulunduğunu, bu nedenle davalı vekilince yapılan teamülün ve sözleşmenin olmadığı yönündeki itirazların reddine dair kurulan hükümde bu hususta hukuka aykırılık bulunmadığını, 05/02/2020 tarihli bilirkişi raporunda, müvekkiline çek ile yapılan ödemelerde, çeklerin müvekkili şirkete verildiği tarih ile çeklerin tahsil tarihleri arasında … USD kur farkı oluştuğunun tespit edildiğini, 18/01/2019 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan Vergi Kanunları İle Bazı Kanun ve KHK’lerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 18. Maddesi uyarınca Katma Değer Vergisi Kanununun 24.maddesine “kur farkı” ibaresinin de eklendiğini, bu değişiklik ile kur farklarının da beyan edilmesi gerektiğini, söz konusu uyuşmazlıkla ilgili davalı tarafından taraflarına gönderilen TL bedelli çeklerin, ileri tarihli çekler olduğunu, her ne kadar ticari defterlerinin taraflarına gönderildiği tarihler işlenmiş olsa da çeklerin bedelleri ileri bir tarihte tahsil edildiğini, kanun değişikliği ile kur farklarına ilişkin de KDV ödenmesi gerektiğinden müvekkili şirketin bu yönde bir incelemeye tabi tutulması durumunda kur farkı alacağını tahsil edemeden bu alacağın KDV’sini ödemek durumunda kalacağını, müvekkil şirketin kur farkına ilişkin (çeklerin müvekkil şirkete verildiği tarihteki kur baz alınmıştır.) …. USD, TL ile yapılan çek ödemelerinden doğan kur farkı nedeniyle de …USD alacaklı olduğunu, ancak … USD tutarın sadece ….USD tutarının taraflarınca talep edildiğini, mahkeme tarafından davanın kabulüne ilişkin karar verilmesi gerekirken davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, bu nedenle kararın kaldırılarak, davanın kabulü ile… USD’nin devlet bankalarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faizi ile müvekkil şirkete ödenmesine karar verilmesi gerektiğini belirterek istinaf isteminde bulunmuştur.
Davalı vekili, davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, yetkili mahkemenin … Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, şartları bulunmadığı halde belirsiz alacak davası olarak açılan davanın hukuki yarar yokluğundan reddedilmemesinin hukuka aykırı olduğunu, taraflar arasında uzun yıllara dayanan ticari ilişki içerisinde kur farkına ilişkin bir uygulama ya da taraflar arasında kur farkına ilişkin olarak bir sözleşme olmadığı halde davanın kabulünün hukuka aykırı olduğunu, taraflar arasında sözleşme olmamasına rağmen tüm yargılama aşamalarının sözleşme varmış gibi yürütüldüğünü, taraflar arasındaki ticari ilişki/ alım satım ilişkisinin döviz cinsinden olmadığını, bir tarafın kendi fatura içeriğinde alım satım konusu ürün birim fiyatını döviz cinsinden göstermesinin, alıcıya döviz cinsinden borçlandıramayacağını, bu durumun onun kendi muhasebe işlemi olduğunu, döviz cinsinden borçlanma olması için sözleşmenin zorunlu bulunduğunu, davacı tarafın müvekkilinden tahsilatları yaparken, kur farkından doğan hakkını saklı tuttuğunu bildirmemesinin taraflar arasındaki ticaretin döviz cinsinden olmadığını gösterdiği gibi, yıllarca müvekkili ile aynı şekilde ticaret yaptıktan sonra ticari ilişkinin sonunda da geriye dönük olarak kur farkı talebinin dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, bu nedenle kararın kaldırılarak davanın tümden reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek istinaf isteminde bulunmuştur.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI, HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
Dava, alacak istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklara ve gerekçe içeriğine göre, mahkemece taraflar arasındaki uyuşmazlığın somut olayın özelliklerine uygun olarak belirlendiği, yargılamanın Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda belirtilen usullere uygun olarak yürütüldüğü, taraflarca gösterilen hükme etki edecek delillerin usulüne uygun olarak toplandığı, tüm dosya kapsamından; bilirkişi raporu, karar gerekçe içeriği bir bütün olarak değerlendirildiğinde mahkemece delillerin takdirinde ve yasa kurallarının olaya uygulanmasında bir isabetsizlik görülmediği, kararda kamu düzenine aykırı herhangi bir husus bulunmadığı, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin ve davalı vekilinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı esastan REDDİNE,
2-İstinaf isteminde bulunan davacı tarafından yatırılması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından peşin alınan 54,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 26,30 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf isteminde bulunan davalı tarafından yatırılması gereken 5.964,98 TL istinaf karar harcından peşin alınan 1.289,68 TL’nin mahsubu ile bakiye 4.675,30 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
4-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendileri üzerinde bırakılmasına,
5-HMK’nın 333. maddesi uyarınca artan gider avansının ilgili tarafa geri verilmesine,
6-HMK’nın 359/4. maddesine göre kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 07/04/2022


Başkan


Üye


Üye


Katip

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR. “5070 Sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”