Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/1084 E. 2022/456 K. 16.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. GAZİANTEP BAM 11. HUKUK DAİRESİ
T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1084
KARAR NO : 2022/456

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GAZİANTEP 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/03/2020
NUMARASI : 2017/847 Esas, 2020/290 Karar
DAVACI : …
VEKİLLERİ : Av. …

Av. …

Av. …

Av. …

DAVALI : …
VEKİLLERİ : Av. …

Av. …

DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 16/03/2022
YAZIM TARİHİ : 16/03/2022

Taraflar arasında görülen davada Gaziantep 2. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 02/03/2020 tarih ve 2017/847 Esas, 2020/290 Karar sayılı kararının istinaf incelemesi davacı vekili tarafından istenmiş olmakla, 6100 sayılı HMK’nın 353. Maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin alacağını tahsil etmek amacıyla borçlu hakkında … tarihinde İzmir…. İcra Müdürlüğünün …. Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, ancak borçlu şirketin adresinin ….olması sebebi ile yetkisizlik verildiğini, …. İcra Müdürlüğünde …. Esas sayılı dosyası ile icra takibi açıldığını ancak davalı borçlunun İcra Müdürlüğüne vermiş olduğu dilekçesi ile müvekkiline borcu olmadığından bahisle tüm dosya borcuna itiraz ederek takibin durdurulduğunu, davalı borçlunun kötü niyetli olduğunu, bu nedenlerle bahse konu itirazın iptaline, % 20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava dilekçesinde belirtilen hiç bir hususu kabul etmediğini, öncelikle takibe konu faturanın davacı tarafça düzenlenmiş olduğunu ve müvekkili tarafından kabul edilmediğini, müvekkili şirketin takibe konu faturadan dolayı bir borcunun bulunmadığını, bu nedenle davanın reddine, % 20’den aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; “…Davacı faturayı davalıya gönderdiğini iddia etmiş ise de dosya kapsamına göre takibe konu faturanın davalıya ulaştığına davacı tarafça ispat edilemediği kanaatine varılmış, ayrıca her ne kadar …tarihli raporda “e-mail yazışmaları ve dosya kapsamından meydana gleen masrafların davalı sorumluluk alanında gerçekleşen risklerden kaynaklandığının değerlendirildiğini, bu durumda davacı yanca ödemesi yapılmış olmak şartı ile tanımlı masraflarından davalının sorumlu olacağı” konusunda rapor düzenlenmiş ise de davalı tarafa ait olduğu kesin olarak mail yazışmalarına üstünlük tanınmamış, (Yargıtay11. hukuk dairesi 01.02.2010 tarih ve 2008/9880 E. 2010/1000 K. sayılı ilamı) malların geç tesliminin davalıdan kaynakladığı hususunun tacir olan taraflar yönünden yazılı belge ile ispatlanması gerektiği kanaatine varılmakla , davalının kusuru ispatlanamadığından davacının davasının reddine” karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili istinaf isteminde bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece ispat edilemediği gerekçesi ile davalarının reddine karar verildiğini, dava dilekçelerinde ve delil listesinde ticari defterler ile bilirkişi incelemesinin delil olarak bildirildiğini ancak davalı şirketin ticari defterlerinin incelenmediğini, müvekkil şirketin ticari defterlerinin incelendiğini, ticari defterlerin usulüne uygun tutulduğu, icra takibine konu faturanın müvekkil şirketin defterinde işlenmiş olduğu ve müvekkilinin davalı taraftan alacaklı olduğunun anlaşıldığını ancak davalı tarafın ticari defterlerinin incelenmediğini, bu nedenle eksik inceleme ile hatalı hüküm kurulduğunu, eğer ki icra takibine konu yansıtma faturası davalının ticari defterlerine işlendi ise, -her iki taraf da tacir olduğundan- şüphesiz ki artık müvekkilinin bahse konu fatura ile alacaklı olduğunun kabulünün gerektiğini, artık bir kere davalı taraf faturayı kendi ticari defterine işlemiş olmakla kusurun kimde olduğunun öneminin kalmadığını, ayrıca müvekkilinin davalı şirket çalışanına ait “…..” mail adresine icra takibine konu faturayı mail attığını, karşı tarafın da bu maili “tarafınıza gelecek herhangi bir ödemenin tarafımızca kabul edileceğini bilgilerinize arz ederim” şeklinde cevapladığını, bu mail ve içeriğinin davalı tarafça kabul edildiğini, ancak mahkemece bu mailleşmenin kabul edilmediğini, bir kez bu fatura kesilip davalı taraf da kabul etmiş olursa artık olayda kimin kusurlu kimin kusursuz olduğunun öneminin kalmadığını, değinildiği üzere her iki tarafın da tacir olduğunu ve müvekkil şirketin davalı tarafa yansıtma faturası kestiğini, bu faturanun da davalıca kabul edildiğini, davalı tarafın kusurlu olmadığını ispatla mükellef olduğunu, ispat yükünün müvekkil şirkete yüklenmesinin hatalı olduğunu, davada müvekkil şirketin kendine düşen ispat yükünü yerine getirdiğini, davalının artık kusursuz olduğunu ispatla mükellef olduğunu, açıklanan bu nedenlerle istinaf başvurularının kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasını, dosyanın yeniden yargılama yapılmak üzere mahkemesine iadesine, yargılama gideri vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İnceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. Maddesi hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dava, sipariş edilen soya küspesinin davalı tarafından geç teslim edilmesi nedeniyle dava dışı taşıyıcıya ödenen demuraj farkı faturasının davalıya yansıtılmasına ilişkin faturaya dayalı ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı taraf, davalıya … tarihinde sipariş edilen soya küspesinin …. tarihinde tesliminin kararlaştırıldığını ancak davacının …. tarihinde malları teslim ettiğini, bu nedenle dava dışı taşıyıcı … tarafından kendilerine 10215,00 USD demuraj farkı faturası kesildiğini, bu faturanın taraflarınca davalıya yansıtıldığını, yansıtma faturasının ödenmemesi üzerine başlatılan takibe itiraz edildiğini beyanla, itirazın iptalini talep etmekte, davalı taraf faturanın taraflarınca kabul edilmediğini, defterlerine işlenmediğini, teslim tarihi konusunda bir taahhütte bulunulmadığını, firma çalışanları tarafından davacıya gönderilen e-mail içeriklerini kabul etmediklerini belirterek davanın reddini savunmaktadır.
Mahkemece yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir.
Gaziantep … İcra Dairesi’nin… Esas sayılı icra takip dosyasının dayanağı davacı tarafından düzenlenen ….tarihli 10215,00 USD tutarlı faturadır.
Mahkemece, davacı tarafından ticari defterlere delil olarak dayanıldığı halde, davalının ticari defterleri incelenmeksizin davanın reddine karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme karar vermeye yeterli ve elverişli bulunmamaktadır.
Mahkemece davacının ticari defterleri incelenmiş olmakla birlikte, dava dışı taşıyıcı tarafından davacıya kesilen demuraj farkı faturasının ödenip ödenmediği dosya kapsamından anlaşılamamaktadır.
Kural olarak faturaya süresinde itiraz etmeyen ve ticari defterine kaydeden davalının artık faturaya konu malı teslim aldığının kabulü gerekir. (Yargıtay19. H.D.’nin 2011/3549 Esas ve 2011/3335 Karar sayılı kararı da bu yöndedir.) Bu durumda davalının fatura bedelini ödediğini usulüne uygun deliller ile kanıtlaması icap eder. Bu nedenle işbu davada dava konusu faturanın davalının ticari defterlerinde kayıtlı olup olmadığı, ticari defterlerinde kayıtlı ise davalının fatura bedelini kısmen ya da tamamen ödeyip ödemediği, ödediyse ne şekilde ödediği, makbuz ya da banka dekontu varsa davalının ticari defterlerine eklenip eklenmediği, faturaya itiraz edilip edilmediği ve dava dışı taşıyıcı tarafından davacıya kesilen demuraj farkı faturasının ödenip ödenmediği hususlarında bilirkişi raporu alınıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yetersiz bilirkişi raporuna dayalı olarak karar verilmesi doğru olmamıştır.
Dava konusu faturanın davalının ticari defterlerinde kayıtlı olmaması halinde de, davacı ile davalının soya küspesi satışı konusunda anlaştıkları dosya kapsamı ile sabit ise de, kararlaştırılan teslim tarihi tespit olunamamıştır. Davacı tarafından davalıya gönderildiği belirtilen “Bugün yapılacak 300 tonluk soya küspesi yüklemesinde, tarafınızdan gelişen bazı sebeplerden yüklemeyi yapamıyoruz. Bununla ilgili tarafımıza araç ve vagon bekleme ücreti faturası yansıtıldığı takdirde, bu fatura …’ya yansıtılacaktır.” içerikli e-posta ile davalı tarafından davacıya gönderildiği belirtilen “Tarafınıza gelecek herhangi bir ödemenin tarafımızca kabul edileceğini bilgilerinize sunarım” içerikli e-postanın dosyaya yansıyan tarihleri ….’dir. Ancak davacı tarafından yüklemenin, kararlaştırılan teslim tarihi olan…. tarihinden üç gün sonra …. tarihinde yapıldığı, dava konusu yansıtma faturasının da aradaki üç günlük süreye ilişkin olduğu beyan edilmiştir. Bu durumda mahkemece, tüm deliller toplanarak, davalıya atfedilen e-posta adresinin gerçekten davalıya ait olup olmadığının Ticaret Sicilinden sorularak belirlendikten sonra, maillerin davalı şirketi bağlayacak şekilde davalının temsilcisi ya da ticari mümessili tarafından gönderilip gönderilmediği, teslimin hangi tarih için kararlaştırıldığı, gecikmenin sebebi ve süresi, gecikmeye davalının kusuru ile sebebiyet verip vermediği ve bekleme süresinin makul sayılıp sayılamayacağı üzerinde de durularak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yetersiz bilirkişi raporuna dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
6100 sayılı HMK’nin 353/1-a-6 maddesinde, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması hususu davanın esası incelenmeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan kesin olarak karar verilen hallerden sayılmıştır.
Bu bakımdan ilk derece mahkemesince davanın esasına yönelik uyuşmazlığın giderilmesi için gerekli olan işlemlerin yapılmamış olması nedeniyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına, yukarıda belirtildiği şekilde işlem yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin KABULÜNE,
2-Gaziantep 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 02/03/2020 tarih ve 2017/847 Esas, 2020/290 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf başvurma harcı dışında istinaf peşin karar harcı olarak alınan harcın isteği halinde davacıya İADESİNE,
5-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
HMK’nın 353. maddesi uyarınca kesin olmak üzere 16/03/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.16/03/2022


Başkan

e-imzalıdır.

Üye

e-imzalıdır.

Üye

e-imzalıdır.

Katip

e-imzalıdır.

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR. “5070 Sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”