Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/1083 E. 2022/455 K. 16.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1083
KARAR NO : 2022/455

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GAZİANTEP 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/06/2020
NUMARASI : 2019/568 Esas, 2020/454 Karar
DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALILAR :

VEKİLİ :
[16848-48987-30730] UETS
DAVANIN KONUSU : (İtirazın İptali
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 16/03/2022
YAZIM TARİHİ : 16/03/2022

Taraflar arasında görülen davada Gaziantep 2. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 24/06/2020 tarih ve 2019/568 Esas, 2020/454 Karar sayılı kararının istinaf incelemesi davalılar vekili tarafından istenmiş olmakla, 6100 sayılı HMK’nın 353. Maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil bankanın ….Şubesi ile dava dışı kredi lehtarı/borçlusu … End. Soğ. Sis. San. Tic. Ltd. Şti arasında imzalanan Genel Kredi Sözleşmelerine istinaden muhtelif ticari krediler kullandırıldığı, davalı/kefillerinde müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla iş bu sözleşmeyi imzalamış olması nedeniyle borçtan sorumlu olduklarını, borcun öngörülen süre içinde ödenmemesi nedeniyle ….Noterliğinin …. tarih ve….yevmiye sayılı hesap ihtarnameleri keşide edilerek 135.323,02 TL nakdi kredi alacağından dolayı kredi cari hesabının kat edildiği, ihtarname ile verilen sürede borcun ödenmemesi üzerine bu kez …… İcra Müdürlüğü’nün ….. e sayılı dosyası ile genel haciz yoluyla ilamsız icra takibine geçildiği, davalı yanın, asıl borca, işlemiş faize ve ferilerine itirazı üzerine takibin durduğu, takibi sürüncemede bırakmaya yönelik olarak itiraz edildiği belirtilerek hukuka aykırı itirazın 144.451,048 TL alacak üzerinde iptaline, takibin devamına ve %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle: kefalet sözleşmesinin TBK’nın 581 ve 583 m. uygun olarak tesis edilmediğini, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu ve 19.HD. Kararları uyarınca asıl borç belli olmaksızın sadeci kefilin sorumlu olacağı en yüksek meblağ gösterilmek suretiyle verilmiş olan kefaletin geçersiz olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece; “…Dosya değerlendirildiğinde dava kredi sözleşmesine kefalet nedeniyle borcun ödenmediğinden bahisle başlatılan takip yapılan itirazın iptali davası olup dosyaya sunulan dava ve takip konusu genel kredi sözleşmesi konusunda çekişme bulunmayıp davalılar vekili kefalet sözleşmesinin şekil şartlarının yerine getirilmediği itirazında bulunmuş ise de davalı kefillerin sorumlu olunan azami miktarı, kefalet türünü ve kefalet sözleşme tarihini el yazıları ile yazdıkları görülmüş olup bu konudaki savunmaya itibar edilmemiştir. Davalılar vekilinin diğer savunması hangi alacak için kefil olunduğunun bulunmaması nedeniyle kefaletin geçersiz olduğuna yönelik ancak dosyada mevcut belgeler ile kefil olunan sözleşmenin belirlendiği ve kefaletin ileride doğacak borçlar içinde düzenlenebileceği kanunun cevaz vermesi nedeniyle bu konuda savunmaya da itibar edilmemiştir.

Müteselsil kefalette kefillerin temerrüde düşürülebilmeleri için asıl borçlu tarafından borcun ödenmediği kefillere ihbar edilmesi gerekli olup usulüne uygun tebliğin bulunmaması nedeniyle temerrüde düşme tarihleri ancak icra takibinin başlatıldığı tarih olarak kabul edileceğinden hesap bu tarih esas alınarak yapılmış, ihtarname giderine yönelik dosyada delil bulunmadığından ispat olunamamış, bu yöndeki alacak kalemleri hesap edilmeyerek yaptırılan hesaba göre davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş ve de aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.” gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, …. İcra müdürlüğü …. sayılı takibe davalılar tarafından yapılan itirazın kısmen iptaline, 1 nolu taksitli kredi yönünden 96.193,13 TL asıl alacak, 2.334,28 TL işlemiş temerrüd faizi 116,71 TL BSMV , 2 nolu taksitli kredi yönünden 7.482,06 TL asıl alacak, 143,52 TL işlemiş temerrüd faizi 7,18 TL, KMH ve şirket kartı yönünden 29.497,42 TL asıl alacak, 1.146,76 TL işlemiş temerrüd faizi 57,34 TL BSMV olmak üzere toplam 138,810,85 TL üzerinden devamına, Toplam asıl alacak (133.172,61 TL) üzerinden yıllık %19,50 ve değişen oranlarda ticari temerrüt faizi yürütülmesine, takip alacağının %20 si olan 27.762,17 TL icra inkar tazminatının davalılardan müteselsilen ve müştereken alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.

Karara karşı davalılar vekili istinaf isteminde bulunmuştur.
Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; her ne kadar yerel mahkeme kararında, “davalı kefillerin sorumlu olunan azami miktarı, kefalet türünü ve kefalet sözleşme tarihini kendi el yazıları ile yazdıkları görülmüş olup bu konudaki savunmaya itibar edilmemiştir” gerekçesini oluşturmuş ise de, bu gerekçenin eksik inceleme ürünü olduğunu ve hüküm kurmaya elverişli nitelik taşımayan bilirkişi raporuna dayandığını, Genel Kredi Sözleşmesi incelendiğinde; kefalet limiti, kefalet tarihi ve kefalet türü kısımlarının matbu olarak yazılıp, karşılarına el yazısıyla tekrar yaptırıldığını, bu yöntemin yasaya aykırı olduğunu, her iki davalıya ait kefalet akdi incelendiğinde ikisinin de aynı el yazısıyla yazıldığının açıkça görüldüğünü, oysa her kefilin ayrı ayrı kendi el yazısıyla yazması gerektiğini, dolayısıyla bu durumun BK. 583. maddeye açıkça aykırı olduğunu, yerel mahkemenin her iki davalıya ait olduğu ileri sürülen kefalet sözleşmesindeki el yazılarının tek bir elden çıktığı hususunu nazara almadığını, bu hususun da usul ve yasaya aykırı olduğunu, yine yerel mahkemenin, ”davalılar vekilinin diğer savunması hangi alacak için kefil olunduğunun bulunmaması nedeniyle kefaletin geçersiz olduğuna yönelik dosyada mevcut belgeler ile kefil olunan sözleşmenin belirlendiği kefaletin ileride doğacak borçlar için de düzenlenebileceği kanunun cevaz vermesi nedeniyle bu konudada savunmaya itibar edilmemişti” şeklindeki gerekçesinin de yasal dayanaktan yoksun olduğunu, çünkü “kefaletin ileride doğacak borçlar için de düzenlenebileceği” hususunun geçerli olabilmesi için her iki davalının ayrı ayrı el yazısı ve imzasının gerekli olduğunu, kefalet sözlemesinin tek bir elden yazıldığını, iki davalının da ayrı ayrı el yazısını taşımadığı için geçersiz olduğunu, bu anlamda ileride doğabilecek borçlar için de kefalet üstlenildiği olgusundan bahsedilemeyeceğini, ayrıca Genel Kredi Sözleşmesi incelendiğinde asıl borcun belirtilmediğini, borçlu olunan en yüksek meblağ gösterilmek suretiyle yasaya aykırı sözleşme yapıldığını, sözleşmenin bu haliyle de geçersiz olduğunu belirterek, açıklanan bu nedenlerle istinaf başvurularının kabulü ile yerel mahkemenin davanın kısmen kabulüne yönelik kararının kaldırılarak davanın reddine, % 20 kötüniyet tazminatının davacıya yüklenmesine ya da davanın reddine karar verilmesi gerektiği yönünde kaldırma kararına göre karar vermek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine iadesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşıya yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

Dava, İİK’nın 67. Maddesi uyarınca davalıların, davacı banka ile dava dışı asıl borçlu …. End. Soğ. Sis. San. Tic. Ltd. Şti. arasında akdedilen genel kredi sözleşmesine müteselsil kefaletinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.

İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca, istinaf edenin sıfatı, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
6098 sayılı TBK’nın 583.maddesinde; kefalet sözleşmesinin, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azamî miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmayacağı, kefilin, sorumlu olduğu azamî miktarın, kefalet tarihinin ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesinin şart olduğu düzenlemesi yer almaktadır.
Somut olayda kefalet sözleşmesinde davalı kefillerin, sorumlu olduğu azamî miktarın, kefalet tarihinin ve müteselsil kefil olarak yükümlülük altına girdiklerinin yazılı olduğu görülmektedir. Ancak davalılar vekili 6098 Sayılı TBK’nın 583. maddesindeki unsurların gerçekleşmediğini savunmakta, her iki kefalet sözleşmesindeki anılan ibarelerin aynı el yazısı ile yazıldığını belirtmektedir.

Bu durumda somut olay açısından, davalılar vekiline her iki yazıyı da inkar edip etmediği, sözleşmelerden birindeki yazıları inkar ediyorsa hangisi olduğu açıklatılarak, kefaletteki davalılar adına yazılmış yazıların davalıların eli ürünü olup olmadığının tespit edilmesi, dolayısıyla ortada geçerli bir kefalet sözleşmesinin bulunup bulunmadığının tespiti önem kazanmaktadır.

Mahkemece, öncelikle kefaletin geçerli olabilmesi için gerekli olan, davalıların el yazısı ile doldurması gereken hususlardaki inkar çerçevesinde bilirkişi raporu alınıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, kefillerin ilk derece mahkemesince sorumlu tutulması doğru olmamıştır. (Yargıtay Kapatılan 19. Hukuk Dairesinin 27.01.2020 tarih ve 2018/2163 Esas, 2020/72 Karar sayılı ilamı da aynı doğrultudadır.

Açıklanan nedenlenle, davalılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile kararın HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalılar vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Gaziantep 2. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 24/06/2020 tarih ve 2019/568 Esas, 2020/454 Karar sayılı kararın KALDIRILMASINA,
3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Talep halinde, istinaf karar ve ilam harcının davalılara İADESİNE,
5-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6-HMK’nın 359/4. maddesi uyarınca kararın temyizinin kabil olmaması sebebiyle ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6. bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 16/03/2022

Başkan

e-imzalıdır.

Üye

e-imzalıdır.

Üye

e-imzalıdır.

Katip

e-imzalıdır.

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR. “5070 Sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”