Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/1071 E. 2022/461 K. 16.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. GAZİANTEP BAM 11. HUKUK DAİRESİ …
T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1071
KARAR NO : 2022/461

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN V. : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GAZİANTEP 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/03/2020
NUMARASI : .. Esas, … Karar
DAVACI : .
VEKİLLERİ : Av….
.
Av. ..
Av….

Av. …

DAVALILAR : ..
VEKİLLERİ : Av. ..

Av. …

: 2-…
Av. … ..
: 3-…
VEKİLLERİ : Av….
..
Av…
Av. ..
DAVANIN KONUSU : 3. Şahıs Tarafından Açılan Menfi Tespit
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 16/03/2022
YAZIM TARİHİ : 16/03/2022

Taraflar arasında görülen davada Gaziantep 2. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 04/03/2020 tarih ve 2016/1089 Esas, 2020/297 Karar sayılı kararının istinaf incelemesi davalı ….. vekili ile davalı ….. vekili tarafından istenmiş olmakla, 6100 sayılı HMK’nın 353. Maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;……Vergi Dairesi tarafından düzenlenen ve asıl borçlusu …. olan … düzenleme tarihli,.. takip numaralı ödeme emrinin müteselsil borçlu tarafından müvekkili şirkete tebliğ edildiğini, ödeme emrine karşı yasal süre içerisinde Vergi Mahkemesinde iptal davası açılmadığını diğer bir anlatımla dava açma süresinin kaçırıldığını ve takibin kesinleştiğini, borcun sebebine ilişkin araştırma yaptıklarını ve şifahi bilgiye göre ….. firmasının vergi borçları nedeniyle 10/08/2016 tarihinde müvekkili şirkete 89/1 haciz ihbarnamesi gönderildiğini, müvekkili şirketin borçlunun kendisinde herhangi bir hak ve alacağı bulunmadığı yönünde itirazda bulunmadığı için borcun müvekkili şirketin uhdesinde sayıldığını, bu nedenle ödeme emrinin müvekkili şirkete tebliğ edildiğinin anlaşıldığını, öncelikle 89/1 kapsamında gönderilen haciz ihbarnamesinin şirkete tebliğine ilişkin herhangi bir kaydın müvekkili şirket kayıtlarında bulunmadığını, öte yandan bu tebligatın yapılmış ve yasal süresi içerisinde itiraz edilmemiş olsa dahi akabinde 89/2 ve 89/3 haciz ihbarnamelerinin gönderilmesi gerektiğini ve bu ihbarnameler gönderilmediğinden usul itirazları olduğunu ve irdelenmesi gerektiğini, şirketleri ile…. arasında ….. tarihinde elektrik satış sözleşmesi imzalandığını, taraflar arasında imzalanan bu sözleşme kapsamında müvekkili şirketin….’dan elektrik enerjisi satın aldığını ve bedellerini de dava dilekçesi ekinde sunulan hesap ekstresinden anlaşılacağı üzere müteaddit defalar ödediğini, taraflar arasındaki sözleşmenin 15/04/2016 tarihinde müvekkili şirket tarafından feshedildiğini,……son elektrik satışına ilişkin olarak kestiği 18/04/2016 tarihli faturaya ilişkin tutarın müvekkili şirket tarafından ….. tarihinde 3.998.000,00 TL olarak ödendiğini ve buna ilişkin dekontun dava dilekçesinin ekinde sunulduğunu, ticari defterler incelendiğinde müvekkilinin haklılığının anlaşılacağını, açıklanan tüm bu nedenlerle öncelikle ihtiyati tedbir kararı verilecek tahsil dairesine sunulacak teminat karşılığında ……. takip dosyasında davacı şirkete yönelik takip işlemlerinin durdurulmasını ve akabinde müvekkilinin takip dosyasındaki borç nedeniyle 1.139.306,05 TL kamu borçlusu olan ……’ye ve …….karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; … Vergi Dairesinin…. vergi numarasında kayıtlı mükellefi ….’nin Form BS’den tespit edildiği üzere davacıya elektrik satışları olduğunun tespit edildiğini, ilgili firmanın dairelerine olan vadesi geçmiş vergi borçları nedeniyle haciz bildirisiyle bahse konu borcun davacıdan istenilmesine rağmen borca karşılık herhangi bir ödeme yapılmadığını ve 7 günlük süre içinde itirazda da bulunulmadığını, bu nedenle 6183 sayılı yasanın 54., 55. ve aynı kanunun üçüncü şahıslardaki Menkul malların, Alacak Hakların Haczi başlıklı 79 maddesi hükmü uyarınca daireleri mükellefi elektrik satışında bulunduğu davacı adına ödeme emri tanzim edildiğini, davacının iddialarının yasal dayanaktan yoksun ve mesnetsiz olduğunu, davacı şirkete haciz bildirisinin tebliğ edildiğini ve buna dair tebliğ evrakını cevap dilekçesi ekinde sunduklarını, davacının …. tarih ve …….sayılı evrak kayıt nolu dilekçesi ile ödeme emrindeki miktar üzerinden teminat mektubu sunduğunu, anılan kanun gereği itiraz edilmemesi halinde itiraz etmeyen tarafın mal elinde ve borç zimmetinde sayılacağını, açıklanan tüm bu nedenlerle ve dairelerinde mükellef adına düzenlenen haciz bildirisi ve ödeme emrinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığından davacının davasının reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; “…Dava nevi itibariyle davalılardan ….. diğer davalı …..’den vergi borcundan dolayı alacağından dolayı hakkında 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Kanun çerçevesinde 3.kişilerdeki hak ve alacakların tahsiline ilişkin olarak davacıya göndermiş olduğu ödeme emrinden dolayı davacının açmış olduğu borçlu olmadığının tespiti davasıdır.
6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Kanunun 62. maddesi gereğince davalılar …… diğer davalı ….’den olan alacaklarının ve 3.kişilerde hak ve alacaklarının haczedilebileceği belirtilmektedir. Aynı kanunun 79. maddesinde ise herhangi bir sebeple itiraz süresinin geçirilmesi halinde 3.şahsın ödeme emrinin tebliğinden itibaren 1 yıllık süre içerisinde genel mahkemelerde amme alacaklısına borçlu olmadığını ya da malın elinde bulunmadığını öne sürerek borçlu olmadığının tespitine ilişkin dava açabileceği hüküm altına alınmıştır. Delil olarak sunulan belgelerin incelenmesinde davalılardan ….’nin ….. tarihinde davacı ile aralarında elektrik satış sözleşmesi yaptığı ve davacının diğer davalı ….’den elektrik enerjisi satın aldığı anlaşılmaktadır. Bu kapsamda mahkememizce davalılardan ..’nin ticari defterleri ile davacı …’nin ticari defterleri getirtilip incelenmiş ve bilirkişi marifetiyle davacının davalıya elektrik enerjisi alımından kaynaklı olarak herhangi bir borcunun bulunup bulunmadığı yönünde rapor tanzimi istenilmiştir. Bilirkişi .’in 09/08/2018 tarihli raporundan da anlaşılacağı üzere davalı …..’nin ve davacı….’nin ticari defterlerinin incelenmesinde iddia olunduğu gibi elektrik enerjisi satışı yapıldığı ancak her iki ticari defterin incelenmesinde davacı ile davalı …. arasında herhangi bir borç alacak bakiyesinin kalmadığının belirtildiği anlaşılmıştır. Rapordan da anlaşılacağı üzere davacı ile davalı .. arasında bir ticari ilişki mevcut olup her iki tarafın ticari defterinden anlaşılacağı üzere bu ticari ilişkiden kaynaklı olarak herhangi bir borç kalmadığı sabittir. Kaldı ki her iki tarafın ticari defteri de usul ve yasaya uygun olarak tutulmuş olup 6102 sayılı TTK ile 6100 sayılı HMK kapsamında taraf lehine delil olarak sayılabilecek resmi bir belgedir. Hal böyle olunca davacının davalı ….aleyhine açmış olduğu davasında davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesisi cihetine gidilmiştir. Buna karşı diğer davalı …..’nin mevcut davada pasif husumet ehliyeti bulunmamaktadır. Bu nedenle mahkememizce bu davalı aleyhine açılan davada pasif husumet yokluğu nedeniyle red kararı vermek gerekmiştir. ” gerekçesiyle davacının davalı … ….’ye açmış olduğu davasının pasif husumet yokluğu nedeni ile usulden reddine, davacının davalı ……aleyhine açmış olduğu davasının kabulü ile davacının davalı …. borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.
Karara karşı davalı … ….vekili ile davalı … Vergi Dairesi Başkanlığı vekili istinaf isteminde bulunmuştur.
Davalı ….. ve ….Muhakeme Müdürlüğünü temsilen ….vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, öncelikle yerel mahkemenin kararında davalı olarak gösterilen…. Muhakemat Müdürlüğü’nün tüzel kişiliğinin bulunmadığını, … Hazinesine bağlı bir birim olduğunu, ekte sunulan … tarih ve…. sayılı protokol gereği Vergi Dairesi Başkanlığını ilgilendiren işlerde … Bakanlığını (… Hazinesi) temsilen Vergi Dairesi Başkanlığında görevli avukatlarca takip edildiğini, ayrıca esas yönünden … Hazinesi aleyhine fahiş miktarda vekalet ücretine hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, yerel mahkemenin kararının usul ve esas yönünden kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ….. Vergi Dairesi Başkanlığı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacı, asıl borçlu şirkete herhangi bir borcu olmadığını iddia etmekte ise de, savunmalarının ekinde sundukları belgelerden de anlaşılacağı üzere…….’ye ait Bilanço Esasına Göre Defter Tutan Mükelleflerin Mal ve Hizmet Satışlarına İlişkin Bildirim Formu (BS) incelendiğinde, asıl borçlu şirketin davacı firmaya toplamda 3.388.135,00 tutarında elektrik satışı olduğunun görüleceğini, müvekkili Vergi Dairesince yapılan bu tespite istinaden her ne kadar davacı kendilerine haciz bildirisinin tebliğ edilmediğini idda etmekte ise de söz konusu şirkete ….sayılı haciz bildirisinin şirketin iş yerinde daimi çalışana 3.08.2016 tarihinde tebliğ edildiğini fakat söz konusu şirketin süresi içinde itiraz etmediği gibi herhangi bir ödemede de bulunmadığını, haciz bildirisi tebliğ edilen üçüncü şahsın borcu olmadığı veya malın yedinde bulunmadığı veya haczin tebliğinden önce borcun ödendiği veya malın tüketildiği ya da kusuru olmaksızın telef olduğu veya alacak borçluya veya emrettiği yere verilmiş olduğu gibi bir iddiada ise, durumu haciz bildirisinin kendisine tebliğinden itibaren 7 gün içinde tahsil dairesine yazılı olarak bildirmek zorunda olduğunu, üçüncü şahsın süresinde itiraz etmemesi halinde, malın elinde ve borç zimmetinde sayılacağını ve hakkında bu Kanun hükümleri tatbik olunacağını, ayrıca yerel mahkemenin kararında müvekkili aleyhine 72.675,71 TL vekalet ücreti ve yargılama giderlerine hükmetmiş ise de davacı tarafın süresinde itiraz etmeyerek dava açılmasına kendisi sebebiyet verdiğinden yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemesi gerektiği konusunda Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2016/14266 E-2019/6720 K. ve Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2015/11347 E-2017/12166 K. sayılı kararlarının mevcut olduğunu, müvekkili aleyhine hükmedilen vekalet ücretinin hakkaniyete aykırı olup kaldırılması gerektiğini belirterek, açıklanan bu nedenlerle yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İnceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. Maddesi hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dava, 6183 Sayılı AATUHK’nun 79.maddesi gereğince açılmış menfi tespit istemine ilişkindir.
Anılan yasa maddesinde “Herhangi bir nedenle itiraz süresinin geçirilmesi halinde üçüncü şahıs, haciz bildirisinin tebliğinden itibaren bir yıl içinde genel mahkemelerde menfi tespit davası açmak ve haciz bildirisinin tebliğ edildiği tarih itibarıyla amme borçlusuna borçlu olmadığını veya malın elinde bulunmadığını ispat etmek zorundadır” şeklinde ifade edildiği üzere, haciz ihbarnamesine yedi günlük sürede itiraz etmeyen üçüncü kişilerin bir yıl içinde açacağı menfi tesbit davalarının genel mahkemelerde görüleceği öngörülmüştür.
6100 sayılı HMK’nin ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girmesi ile 01/07/2012 tarihinden itibaren açılan davalarda artık asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi arasındaki ilişki işbölümü değil görev ilişkisi olup, somut olayda da dava bu tarihten sonra 27/10/2016 tarihinde 6183 sayılı Yasa’nın 79/4.maddesine dayanılarak açılmış bulunduğundan mahkemece dava şartı olan bu hususun resen dikkate alınarak görevsizlik kararı verilmesi gerekirken yazılı şekilde işin esası ile ilgili karar verilmesi doğru değildir. (Bkz. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2015/18269 Esas, 2018/4793 Karar sayılı kararı)
Kabule göre; 136 Sayılı Avukatlık Kanunun 168.maddesinde değişiklik yapan 5904 Sayılı yasanın 35.maddesi “6183 sayılı Yasanın uygulanmasından doğan her türlü davalar için avukatlık ücreti tutarı maktu olarak belirlenir” hükmünü içermektedir. Davacı söz konusu haciz bildirisinin tebliğinden itibaren yedi günlük süre içerisinde itiraz hakkını kullanmamıştır. Davalı alacaklı İdare, davanın açılmasına neden olmadığından vekalet ücretinden sorumlu tutulmaması gerekirken yazılı şekilde nispi vekalet ücretinden sorumlu tutulması da doğru değildir. (Bkz. Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 12/01/2022 tarih, 2020/3676 Esas, 2022/258 Karar sayılı kararı)
Anılan nedenlerle, davalı Hazine vekilinin istinaf başvurusunun, kamu düzenine ilişkin sebeplerle kabulü ile yerel mahkeme kararının HMK nın 353/1-a/4, 362/1-c maddeleri uyarınca kaldırılarak, HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, dava dosyasının görevli ve yetkili Gaziantep Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A)1-Davalı …… vekilinin ve davalı……..vekilinin istinaf başvurularının KABULÜNE,
2-Gaziantep 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 04/03/2020 tarih ve 2016/1089 Esas, 2020/297 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Davalı …ve davalı … Vergi Dairesi Başkanlığı harçtan muaf olduğundan harç iadesine yer olmadığına,
4-İstinaf yargılama giderlerinin görevli ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
B)6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına;
1-Göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan davanın HMK’nın 114/1-c ve 115/2.maddeleri gereğince USULDEN REDDİNE,
2-Görevli mahkemenin….Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna,
3-6100 sayılı HMK’nın 20. maddesi kapsamında talepte bulunulması şartıyla kayıtların kapatılarak, dosyanın görevli ……Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmek üzere gerekli işlemlerin tamamlanması için yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına istinaf vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin görevli mahkemece verilecek esas hükümle birlikte değerlendirilmesine,
6- Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı HMK’nın 362/1-c bendi gereğince kesin olmak üzere 16/03/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


Başkan V.

e-imzalıdır.
..
Üye

e-imzalıdır.
..
Üye
..
e-imzalıdır.
..
Katip
..
e-imzalıdır.

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR. “5070 Sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”