Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/1007 E. 2022/443 K. 11.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. GAZİANTEP BAM 11. HUKUK DAİRESİ ..
T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2020/1007
KARAR NO : 2022/443
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : ..
ÜYE : ..
KATİP :..
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GAZİANTEP 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/03/2020
NUMARASI : 2019/644 Esas, 2020/278 Karar

DAVACI :..
VEKİLİ : Av….
DAVALI : …
VEKİLİ : Av…
DAVANIN KONUSU : Tazminat
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 11/03/2022
YAZIM TARİHİ : 11/03/2022

Taraflar arasında görülen davada Gaziantep 1. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 10/03/2020 tarih ve 2019/644 esas, 2020/278 karar sayılı kararının istinaf incelemesi davacı vekilince istenmiş, 6100 sayılı HMK’nın 353. maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili, davalı ile müvekkil şirket arasında sunulan proforma faturadan da anlaşılacağı üzere 5 çeşit torbanın tedarik edilmesi için anlaşma kurulduğunu, bu anlaşma neticesinde ürünlerin müvekkili tarafından teslim alındığını ve bu ürünleri yurtdışına ihraç ettiğini, yurtdışına ihraç edilen bu ürünlerin müvekkili şirketin, üretici olan davalı şirketin düzenlediği proforma faturaya göre pazarladığını, anılan ürünlerin müvekkili tarafından teslim edildikten sonra ürünlerin hatalı olduğu alıcı tarafından tespit edildiğini ve müvekkiline bildirildiğini, %50 tutarında sunulan reklamasyon faturası düzenlendiğini, dolayısıyla karşı tarafın üretmiş olduğu torbaların istenilen kalitede üretilmediğini, ürünlerin üretilmesi gereken kalitenin altında üretildiğini, müvekkili şirketin zarara uğratıldığını, eksik ifa edilen sözleşme dolayısıyla üreticinin de büyük miktarda haksız kazanç elde ettiğini, müvekkili şirket yetkilisi…’ın, davalı şirket satış temsilcisi ile yaptığı görüşmede malların ayıplı çıktığını ve bu nedenle tarafına bedelde indirim yapılması gerektiğini ilk etapta (en kısa zamanda) bildirdiğini, satış temsilcisinin, ürünlerin ayıplı olduğu konusunu ikrar ettiğini, ancak anlaşma sağlanamadığını, arabuluculuk görüşmesinde de herhangi bir anlaşma sağlanamadığını, bu nedenle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL’lik davalarının kabulüne, dava masraflarının ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili, davacının, arabuluculuk başvuru dilekçesinde kendisine satılan ürünlerde %50 zararı olduğunu belirttiğini, bu zararın tazminini talep ettiğini, yine başvuru ve dava dilekçesinin ekinde iddia ettiği reklamasyon faturasını eklediğini, bu faturaya göre iddia ettiği zarar tutarının 17.851,33 Euro olduğunu, dolayısıyla davacının iddia ettiği zararın belirli olduğunu, bu nedenle harç eksiğinin tamamlanması için davacıya süre verilmesi gerektiğini, arabuluculuk son oturum tutanağının aslının veya arabulucu tarafından aslı gibidir yapılmış örneğinin mahkemeye arz edilmediğini, bu sebeple davanın reddi gerektiğini, davacının zararını yabancı para cinsinden mi tahsilini istediği yoksa dava tarihindeki kur üzerinden mi tahsilini istediğinin açıklattırılması gerektiğini, davacının davasının eksik ifaya mı, ayıplı ifaya mı yoksa her ikisine beraber mi dayanıldığının açıklattırılması gerektiğini, davanın basit yargılama usulüne tabi olduğunu, bu nedenle davacının dava dilekçesinde belirtmiş olduğu hukuki delilleri çoğaltma imkanının bulunmadığını, bunun dışındaki delillere muvafakatlerinin olmadığını, dava ve arabuluculuk başvuru dilekçesinin ekinde…..tarihli KDV dahil 50.443,58 TL bedelli ve 20/02/2019 tarihli, 127.644,58 TL bedelli iki faturaya dayandığını ve iddiasını bu mallar üzerinden yönelttiğini, davacının sunmuş olduğu işbu irsaliyeli faturalardan görüldüğü üzere malların … ve…… tarihinde davacıya teslim edildiğini, TTK m. 23/1-a maddesi hükmüne göre davacının kendisine teslim edilen malı ayıplı olduğu iddiası olması halinde bu durumu ayıp açıkça belli ise 2 gün muayene ile tespit edilemeyecek nitelikte ise 8 gün içerisinde taraflarına bildirmesi gerektiğini, davacı tarafindan bu süreler içerisinde yapılmış bir ayıp ihbarının bulunmadığını, davacının ….’ya satış yaptığını belirterek bu satışı gösterir 2 adet fatura sunmuş ise de; sunmuş olduğu faturaların her zaman düzenlenebilecek nitelikte teslim olgusunu ispatlamayan nitelikte olduğunu, davacının bu faturayı gerçekten belirttiği tarihlerde düzenleyip düzenlemediği ve gerçek olup olmadığı hususlarının ispata elverişli olmadığını, bunun yanında davacının …’da mukim alıcı şirkete kestiğini iddia ettiği iki adet faturada müvekkilinin, davacıya satmış olduğu malların yer almadığını, bu fatura dolayısıyla iddia edilen hususları kabul etmediklerini, kesildiği iddia edilen işbu faturayı kabul etmediklerini, bu faturanın müvekkilin satmış olduğu yurtdışına ihraç edilen mallara ilişkin olarak düzenlendiğinin açık olmadığını, reklamasyon faturası gerçek olsa dahi içeriğindeki malların müvekkiline ait olduğunun açık olmadığını, malı satın alan tacirin muayeneyi başka bir kimseye incelettirmesine dahi gerek olmadığını, alıcının saniyeler içerisinde mikron kalınlığını ölçebileceğini, ayıp iddiasını küllen kabul etmedikleri gibi bir an için mal ayıplı olsa dahi davacının iddia ettiği gizli ayıp iddiasını kabul etmediklerini, bu nedenle davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
Mahkemece, davacı taraf her ne kadar satın aldığı ürünlerdeki ayıp nedeniyle uğradığı zararın tazminini talep etmiş ise de; süresinde ve yasanın aradığı usullerde yapılmış bir muayene ve ihbar bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine, açılan iş bu dava sözleşme nedeniyle yerine getirilmesi gereken edimler nedeniyle açıldığından maddi tazminat davası olmayıp alacak davası olduğundan maktu yerine nispi vekalet ücretine hükmedilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davacı vekili, yurtdışına ihraç edilirken ihracat usullerine tabii olarak davalı tarafın konteynıra yüklediği gibi konteynırın mühürlendiğini, dolayısıyla 8 günlük ihbar süresinin ortadan kalktığını, ürünlerin üretilmesi gereken kalitenin altında üretildiğini, müvekkili şirketin zarara uğratıldığını, eksik ifa edilen sözleşme dolayısıyla üreticinin de büyük miktarda haksız kazanç elde ettiğini, davalı tarafça, ürünleri imal ederken anlaşma şartlarında yazan hammadde dışında başka bir hammadde ilave edildiği için mamul ürünün %20 daha ince olup aynı ağırlığa sahip olduğundan dolayı ilk mamul kabul safhasında ayıbın anlaşılamadığını, dolayısıyla anlaşılan hammaddenin özgül ağırlığından 3 kat daha ağır bir hammadde ile üretim yapıldığını, bu nedenlerle dosyanın bilirkişiye tevdii edilmesi gerekirken mahkeme tarafından buna gerek duyulmadığını, yerel mahkeme her ne kadar 8 günlük ihbar süresinin müvekkili tarafından gözönüne alınmadığından bahisle davalarını reddetmiş ise de; TBK 225/1’e göre de ağır kusurlu olan satıcının, satılandaki ayıbın kendisine süresinde bildirilmediğini öne sürererek sorumluluktan kısmen de olsa kurtulamayacağı şeklinde olduğunu, yine TBK 222 ve 223/1 gereğince alıcının sözleşme kurulurken satılanı olağan bir incelemeye tabii tutma, ayıbı görebilme imkanına sahip olmadığı satışlarda teslimden itibaren uygun bir süre içerisinde ayıbı bildirmek alıcının külfetinde olduğunu, dolayısıyla ayıbın öğrenildiği tarih esas alınmakta ve bunun öğrenilmesinden hemen sonra ihbarda bulunma külfetinin alıcıya ait olduğu anlaşıldığını, mühürlenen konteynırın kontrol edilme ihtimalinin kalmadığını, bunu öğrendiği anda müvekkil şirket yetkilisinin de kendi hak ve menfaatini korumak amacıyla davalı şirket yetkilileri ile iletişime geçtiğini, iletişime geçilen davalı şirket temsilcisinin de dava dilekçesine ekledikleri eklerde görüleceği üzere ayıplı olduğunu kabul ettiğini, %15 bedelsiz mal üretme sözünde bulunduğunu, dolayısıyla doğrudan yapılan bir ikrarın söz konusu olduğunu, yerel mahkemeye duruşmada söz konusu ürünlerden bir miktar getirilerek uygun görülmesi halinde bilirkişi incelemesi yapılabileceği taraflarınca belirtildiğini, ancak mahkemenin bunu uygun görmeksizin davalarını reddettiğini, bu nedenle kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirterek istinaf isteminde bulunmuşlardır.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI, HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
Dava, tazminat istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklara ve gerekçe içeriğine göre, mahkemece taraflar arasındaki uyuşmazlığın somut olayın özelliklerine uygun olarak belirlendiği, yargılamanın Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda belirtilen usullere uygun olarak yürütüldüğü, taraflarca gösterilen hükme etki edecek delillerin usulüne uygun olarak toplandığı, tüm dosya kapsamından; karar gerekçe içeriği bir bütün olarak değerlendirildiğinde mahkemece delillerin takdirinde ve yasa kurallarının olaya uygulanmasında bir isabetsizlik görülmediği, kararda kamu düzenine aykırı herhangi bir husus bulunmadığı, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan REDDİNE,
2-İstinaf isteminde bulunan davacı tarafından yatırılması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından peşin alınan 54,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 26,30 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 333. maddesi uyarınca artan gider avansının ilgili tarafa geri verilmesine,
5-HMK’nın 359/4. maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğine,
Dair, HMK. 361/1. maddesi gereğince kararın tebliği tarihinden itibaren iki hafta içerisinde kararı veren Bölge Adliye Mahkemesi ya da buraya gönderilmek üzere temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi veya İlk Derece Mahkemesine verilecek dilekçe ile Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 11/03/2022

..
Başkan
..

..
Üye
..

..
Üye
..

..
Katip
..

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR. “5070 Sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”