Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/1000 E. 2022/470 K. 16.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. GAZİANTEP BAM 11. HUKUK DAİRESİ
T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1000
KARAR NO : 2022/470

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GAZİANTEP 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/06/2020
NUMARASI : 2020/56 E., 2020/411 K.

DAVACI : … – (…)
VEKİLİ : Av. … -…
DAVALI : ….
VEKİLİ : Av. …
DAVANIN KONUSU : Tazminat
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 16/03/2022
YAZIM TARİHİ : 16/03/2022

Taraflar arasında görülen davada Gaziantep 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce 2020/56 Esas, 2020/411 Karar sayılı dosyasında verilen 17/06/2020 tarihli kararın istinaf incelemesi davacı vekili tarafından istenmiş olmakla, 6100 sayılı HMK’nın 353. maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

– K A R A R –

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; senet lehtarı olan Gaziantep …. Eğitim kuruluşunun, borçlusu müvekkili olan 2.000 TL bedelli, …vade ve …. keşide tarihli bonoyu tahsilat amacıyla davalıya verdiğini, davalı bankanın hiçbir ihbarda bulunmadan Gaziantep ….. Noterliği aracılığıyla ….tarihinde … yevmiye numarası ile müvekkili aleyhine ödememe protestosu çektiğini, bu durumdan dolayı müvekkilinin davalıya …. tarihinde KEP aracılığıyla müvekkili aleyhine işlenen protesto kaydının eski hale getirilmesi, aksi halde müvekkilinin uğradığı zarardan dolayı tazminat talebinde bulunacaklarına dair ihtar çektiklerini, gelen cevabının olumsuz olması üzerine arabuluculuk kurumuna başvurduklarını, ancak buradan sonuç çıkmayarak anlaşmazlık tutanağı imzaladıklarını, davalı bankanın müvekkiline ihbar etme yükümlülüğünü yerine getirmediğini, eğer davalı aksi görüşte ise bunu ispat yükünün kendisinde olduğunu, müvekkilinin davalı banka yüzünden kredi çekemediğini, protesto durumunun sicile işlenmesinden dolayı hiçbir bankanın müvekkiline kredi vermediğini ileri sürerek davalarının kabulüne, …. ve …. tarafından müvekkiline ait protesto sicil kaydının düzeltilmesine, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 2.000 TL maddi, 100.000 TL manevi tazminatın tespiti ve tazminini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; haksız olarak açılan hukuka ve usule aykırı olan davanın reddedilmesi gerektiğini, …keşide tarihli … bononun düzenleyen tarafında ihbar edilmediği iddiasının gerçeği yansıtmadığını, müvekkili bankanın … tarihinde düzenleyene ihbarname gönderdiğini, müvekkili bankanın üzerine düşen ihbar yükümlülüğünü yerine getirdiğini, davacı tarafın 2.000 TL zarar ettiğini iddia ettiğini, bu zararının neye ilişkin olduğu, neyden kaynaklandığına yönelik olarak herhangi bir evrak ya da belge sunamadığını, davacı yanın hiçbir delil olmadan, afaki ve soyut nedenlere dayanarak maddi tazminat talebinde bulunmasının müvekkili bankadan haksız menfaat elde etme saiki içerisinde olduğunu gösterdiğini, zarara uğradığını ileri süren kişinin bu iddiasını kanıtlaması gerektiğini, manevi tazminat talebinin haksız olduğunu. TMK 2. maddesi gereği hakkın kötüye kullanılmasının hukuk düzeni tarafından korunmayacağını, zenginleşme aracı olarak kullanılamayacağını belirterek hukuka ve usule aykırı olarak açılan davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, “…davacı vekiline tensip zaptı ile birlikte sonuçlarının kesin süreli olarak ihtarı yapılarak maddi tazminat talebinin hangi zararlar için olduğunu mahkememize bildirmesi için süre verilmiş olup, verilen kesin süre içerisinde taleplerini açıklamamıştır. Davacı taraf zarara uğradığını iddia ediyor ise bunu somutlaştırıp mahkemeye bildirmesi gerekir ki mahkeme buna ilişkin davacının bildirdiği delilleri de toplayıp gerektiğinde bilirkişi incelemesi yaptırabilmeli, salt soyut olarak maddi zarara uğrandığı fakat zararın neye ilişkin ve de ne miktarda olduğu, belirsiz alacak olsa dahi bunun kaynağını mahkemeye bildirmesi gerektiği, HMK 119/1 de bahsi geçen dava dilekçesinde bulunması gerekli olan unsur “talep sonucunun” açık bir şekilde mahkemeye bildirmesi gerektiği anlaşılmış olup verilen kesin süre dahilinde bildirmediğinden HMK 119/2 gereği maddi tazminat talebi yönünden davanın açılmamış sayılmasına karar vermek gerekmiştir. Manevi tazminat yönünden değerlendirildiğinde tazminat konusunun ticari itibar zedelenmesi olarak gösterilmiş, dava, davalı banka tarafından yasaya aykırı olarak düzenlendiği iddia olunan protesto nedeniyle manevi tazimat istemine ilişkin olup mahkemece, 6102 sayılı TTK’nun 723/1. maddesi uyarınca yapılması zorunlu olan ihbarın 6102 sayılı TTK’nun 723/1. maddesinde öngörülen ihbar mükellefiyeti, madde metninden de anlaşılacağı üzere protestodan sonra doğan bir mükellefiyettir poliçeye ilişkin olarak düzenlenmiş bu hükmün, her ne kadar TTK’nun 778/1-d maddesindeki atıf nedeniyle bonolar hakkında da uygulanması gerekir ise de bononun mahiyeti dikkate alındığında anılan hükmün bonolar yönünden uygulanma kabiliyeti bulunmamaktadır. Bu halde davacı kanunen zorunlu bulunmayan durum karşısında davalıyı sorumlu tutamayacağından kusursuz davalıdan manevi tazminat talep edemeyeceğinden davanın bu yönüyle de reddine” karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemece verilen kararın gerek HMK 26. maddesinde “taleple bağlılık ilkesi” gerekse HMK 297. maddesinin içeriği kapsamında usul yönünden hatalı olduğunu, mahkemenin gerekçeli kararında “TTK’nun 723/1 maddesinde öngörülen ihbar mükellefiyeti, madde metninden de anlaşılacağı üzere protestodan sonra doğan bir mükellefiyettir.” denmek suretiyle kanunun amir hükmünü ve yıllardır uygulana gelen yerleşik içtihat kararlarının hiçe sayıldığını, şahsi yoruma dayalı hüküm tahsis edildiğini, bir senedin borçlusunun senedinin nerede olduğunu bilmeden ödeme yapmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, yerel mahkemece poliçe hükümlerinin bono yönünden uygulanmasını kabul etmekle beraber “uygulanması gerekir ise de” şeklindeki ifadesinin tamamen kendisi ile çelişik olduğunun göstergesi olduğunu, TTK’nın 778/1-d maddesinin gayet açık olduğunu, mahkemece manevi tazminat taleplerinin ret edildiğini, manevi tazminatın hak edilebilmesi için gerekli illiyet bağının kurulduğunu, müvekkilinin diğer bankalara kredi için başvurduğunu, ancak hiç bir bankanın müvekkiline sicil kaydından dolayı kredi vermediğini, mahkemenin açıkça kurulmuş olan bu illiyet bağını görmeden kendilerinden manevi tazminata ilişkin kesin süre vererek delil istemesinin hukuki olmadığını, çünkü en büyük delilin haksız protestonun sicile işlenmesi ile ticari kaybın oluşabileceğinin olağan ve açıkça öngörülebilir olması olduğunu, davalı bankanın müvekkiline ihbar etme yükümlülüğünü yerine getirmediğini, bunun ispat yükünün davalının kendisine ait olduğunu, mahkemece davalı tarafa TTK 715. madde hükümleri çerçevesinde bu ihbar evrakını yerine getirip getirmediğinin sorulması, sonuca göre hüküm verilmesi gerektiğini belirterek ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
HMK’nın 353. maddesine göre inceleme yapıldığından duruşma açılmamıştır.
İstinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi hükmü uyarınca, istinaf edenin sıfatı, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dava; haksız protesto nedeniyle davacının kredibilitesinin ve ticari itibarının zedelendiğini ileri sürerek haksız olarak düzenlenen ödememe protestosunun kaldırılmasına, maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi talebine ilişkindir.
İlk derece mahkemesi tarafından davacının maddi tazminat talebine ilişkin talep sonucunu verilen kesin süre içerisinde açıklamaması nedeniyle HMK 119/1 maddesi gereğince maddi tazminat yönünden davanın açılmamış sayılmasına, manevi tazminat yönünden ise davalının kusursuz olup sorumlu bulunmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacının dava dilekçesindeki beyanlarda talebinin ticari itibarının zedelenmesinden ve kredi notunun düşürülmesi nedeniyle kredi çekememesinden kaynaklı ağır ticari kaybının olması nedeniyle 2.000,00 TL maddi tazminat ve 100.000,00 TL manevi tazminat talebi olduğu anlaşılmakla davacının iddia ve delilleri toplanmak sureti ile, ilgili bankalara yazılacak müzekkere cevapları, davacının kredibilite durumu, sosyal ve ekonomik durumu, iş hacmi tümüyle değerlendirilerek gerekirse uzman bilirkişi raporu alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği halde davacının talebinin açık olmadığı gerekçesi ile maddi tazminat talebi yönünden davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi doğru olmamıştır.
Davacı vekili dava dilekçesinde; … ve …. müvekkiline ait bulunan ilgili protestoya ilişkin kaydın düzeltilmesini de talep etmiş olmasına karşın bu talep yönünden ilk derece mahkemesi tarafından kabul veya ret yönünde hüküm kurulmamıştır. Dava dilekçesindeki tüm talepler yönünden kabul veya ret yönünde hüküm kurulması gerekirken davacının kaydın düzeltilmesi yönündeki talebi hakkında hüküm kurulmamış olması yerinde değildir.
Kabule göre; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 11/03/2021 tarih, 2017/11-43 Esas, 2021/240 Karar sayılı kararında da değinildiği üzere; hâmil tarafından senet ibraz edilmemesine rağmen, senedin ibraz edildiği beyanına dayalı olarak, bu beyanın doğruluğu incelenmeden noter tarafından protesto çekilmesi ve bunun sonucunda da borçlu veya senetle ilgisi bulunmayan kişilerin zarara uğraması hâlinde bu protesto “haksız protesto” niteliğindedir. Bununla birlikte ibrazın yapılmadığı anlaşılan ve bu nedenle borçlunun zararına sebep olan haksız protesto; kanunun ibrazın yapılıp yapılmadığını araştırma yükümlülüğünü açık bir şekilde kendisine tevdi etmediği noter tarafından hâmilin beyanına istinaden düzenlendiği ve TTK’nin 716/1-b maddesine uygun olarak poliçe içerisinde yer alan kaydın ibrazın yapılmamış olması hâlinde yanlış kayıt olduğu gözetildiğinde 6102 sayılı TTK’nin 721/1 maddesi gereğince sakat protesto niteliğinde olduğu kabul edilmelidir. Zira anılan protesto, noterin özen yükümlülüğüne aykırı davranarak ibrazın varlığının ve geçerliğinin saptanmaması suretiyle çekilmiştir. Bu durumda çekilen protesto, sakat protesto niteliğine sahip haksız protesto olup, yanlış kayıt içerdiğinden 6102 sayılı TTK’nin 721/1 maddesi gereğince geçerli olacak ve hâmil başvuru hakkını kullanabilecektir. Öte yandan 6102 sayılı TTK’nin 721/2 maddesi gereğince sakat protesto durumunda noterin disiplin hükümlerine göre sorumluluğu saklı tutulmuştur. Bu hükmün kanuna aykırı olarak “sakat protesto” veya “haksız protesto” düzenleyen noterin genel hükümler ve 1512 sayılı Noterlik Kanunu kapsamında hukuki sorumluluğuna engel olmayacağı da şüphesizdir. Bu itibarla 6102 sayılı TTK’nin 708/1 maddesindeki yükümlülüğünü yerine getirip senedi ibraz etmeyen ve üstelik yanlış beyanda bulunan hâmil; gereksiz yere protesto çektirmiş olduğundan hâlin icabına göre bu haksız fiilinin sonuçlarına (borçlunun ticari itibarının zedelenmesinden, bankalardaki kredilerinin kesilmesinden doğan maddi ve manevi tazminat istemlerine) katlanmak durumundadır.
TTK’nun 778. maddesi (eski TTK.nun 690/1) göndermesi ile bonolar hakkında da uygulanması gereken TTK.nun 714 ve 730. maddeleri (eski TTK 626 ve 642/2) uyarınca, muayyen bir günde veya keşide gününden veya görüldükten muayyen bir müddet sonra ödenmesi şartını havi bir bonoya dayanarak hamilin lehtara ve diğer cirantalara müracaat edebilmesi, ödeme gününü takip eden iki iş günü içinde senet keşidecisinin protesto edilmesine bağlıdır. Protestonun, kanunda öngörülen usule uygun düzenlenmemesi veya içerdiği bilgilerin yanlış olması hâlinde, borçlu ya da senetle ilgisi olmayan kişilerin, kanuna aykırı düzenlenen bu protestodan dolayı zarar görmesi mümkündür. Zira düzenlenen protesto, ayrıca ……..’ne bildirilerek alenileştirilmekte, bu nedenle senedin ödenmesinden sorumlu olanın ticari itibarı zedelenmektedir. Böylece protesto muhatabının ticari çevresinden gördüğü itibar azalmakta, bankalar ile üçüncü kişiler nezdindeki kredisi tükenmektedi…. O hâlde kanuna aykırı düzenlenen veya yanlış bilgiler içeren ve bu suretle borçlu veya senetle ilgisi bulunmayan kişilerin zarara uğramasına yol açan protestolar “haksız protesto” olarak nitelendirilmelidir ….. Haksız protesto, aynı zamanda bir haksız fiil hâli olması sebebiyle, protesto muhatabının uğradığı zararın genel hükümlere göre tazmin ettirilmesi mümkündür.
Anılan Hukuk Genel Kurulu Kararı le birlikte somut olay değerlendirildiğinde; TTK’nun 723/1 maddesinin düzenlendiği kısım itibariyle 714. maddede kabul etmemenin veya ödememenin resmi bir belge ile belirlenmesinin zorunlu olduğunun öngörüldüğü, bu madde kapsamı itibariyle poliçenin ödeme için ibrazının gerekli olduğunun öngörüldüğü, 778. maddesi yollaması ile 714 ve 723. maddelerinin bonolar için de geçeli olduğu, poliçedeki keşideci hamil ve muhatap üçlüsüne karşılık bonoda keşide eden ve hamilin söz konusu olduğu, bononun keşidesinden sonra ciro yolu ile el değiştirmesinin mümkün olduğu ve keşidecinin bono bedelini bankaya yatırmasının da ihtiyati haciz ile karşılaşmasını engellemeyeceği, hukuki korunma olarak bono hamilinin bononun ödenmesi yönünde keşideciye ihbarda bulunmasının yasa ve ekonomik şartlara uygun olduğu kanaatine varılmış, davalı banka vekili kendisine tevdi edilen bononun kendisinde bulunduğunu , ödemenin kendisine yapılacağına ilişkin olarak TTK 723/1 maddesine göre yapılacak ihbarı yapmamış olduğu buna ilişkin belgeyi ibraz etmediği, ihbarın yapılmış olması halinde ciro ile el değiştiren senedin davalı bankada olduğunun bilineceği ve buna göre ödemenin bankaya yapılacağı bu şekilde borçlu davacının protestoya uğramasının söz konusu olmayacağı, davalı bankanın ihbarın yapıldığını beyan etmesine karşın dosyaya buna ilişkin belge sunmadığı anlaşıldığından davalı bankanın davacı aleyhine …. vade, 2000 TL bedelli, keşidecisi davacı olan senet sebebiyle çekmiş olduğu Gaziantep …… Noterliği’nin … tarih, …yevmiye nolu protestosunun haksız olduğu, davalı banka hâmilin; gereksiz yere protesto çektirmiş olduğundan hâlin icabına göre bu haksız fiilinin sonuçlarına (borçlunun ticari itibarının zedelenmesinden, bankalardaki kredilerinin kesilmesinden doğan maddi ve manevi tazminat istemlerine) katlanmak durumunda olduğu açıktır.
HMK’nın (Değişik:22/07/2020-7251/35md.) 353/1-a-6 maddesinde; “Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması.” hali, kararın kaldırılarak, dosyanın mahkemesine iadesi sebepleri arasında gösterilmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesinde, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması hususu, davanın esası incelenmeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine, duruşma yapmadan kesin olarak karar verilen hallerden sayılmıştır.
Davanın esasıyla ilgili olarak gösterilen delillerin “hiçbirinin” toplanmaması ile anlaşılması gerekenin uyuşmazlığın çözülmesi için taraflarca gösterilen delillerden hiç birinin toplanmaması ya da deliller bütünü ile çözüme ulaşılabilecek hallerde bu bütünü oluşturan delillerden “birinin” toplanmamış olması halleri olduğu söylenebilir. Hakimin belirli bir yargıya vararak karar vermesinde etkili nitelikteki deliller söz edilmekte olup bu özellikte delillerden “birinin” toplanmamasını da 353/I-a-6. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.
Tüm bu anlatılanlar ışığında mahkemece davacının iddia ve delilleri toplanmak sureti ile sonucuna göre tüm talepleri yönünden karar verilmesi gerektiğinden HMK’nın 353/1-a-6. bendine göre davanın esasıyla ilgili olarak gereken delillerin toplanmadığı anlaşıldığından açıklanan nedenlere dayalı davacı vekilinin istinaf taleplerinin, HMK’nın 353/1-a-6. maddesi uyarınca kabulüyle, kararın kaldırılarak dosyanın mahalline gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KABULÜNE,
Gaziantep 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 17/06/2020 tarih ve 2020/56 Esas, 2020/411 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-Yukarıda belirtilen sebeplerle eksik bilgi ve belgeler tamamlandıktan sonra davanın yeniden görülüp karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesi tarafından kurulacak esasa ilişkin hükümde dikkate alınmasına,
5-İstinaf aşamasında duruşma yapılmadığı için istinaf incelemesi için taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-HMK’nın 359/4 maddesi gereğince kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a-6 maddesi gereğince kesin olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi. 16/03/2022


Başkan

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Katip

¸e-imzalıdır

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR. “5070 Sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”