Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2019/2403 E. 2021/1580 K. 21.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. GAZİANTEP BAM 11. HUKUK DAİRESİ
T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/2403
KARAR NO : 2021/1580

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ADANA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/01/2019
NUMARASI : 2017/2735 Esas, 2019/49 Karar
DAVACI : ………
VEKİLİ : Av. …
DAVALILAR : 1-………
: 2-……..
: 3-… – …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVANIN KONUSU : Tazminat
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 21/10/2021
YAZIM TARİHİ : 21/10/2021

Taraflar arasında görülen davada Adana Asliye 3. Ticaret Mahkemesi’nce verilen 23.01.2019 tarih ve 2017/2735 Esas, 2019/49 Karar sayılı kararının istinaf incelemesinin davacı vekili tarafından istendiği, kararının istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla 6100 sayılı HMK’nın 353. maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verilerek, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

– K A R A R –

Davacı ……. San. ve Tic. Ltd. Şti. vekili, müvekkili şirketin PVC, alüminyum ürünleri, vakumlu cam boru tüpü üretimi işiyle iştigal ettiğini, bu alanda bölgesinde lider konumunda olduğunu, davalı şirketlerin de aynı alanda faaliyet gösterdiğini, davacı şirketin ortağı ve yetkilisi … ile davalı …’ın kardeş olduklarını, 2003 yılına kadar kardeşler aynı çatı altında ticari faaliyette bulunmakta iken ticari anlamda yollarını ayırdıklarını, davalı …’ın 11 yıldır kesintisiz bir şekilde davacı şirket hakkında karalama kampanyası yürüttüğünü, davalı …’ın son olarak bir mektup göndererek ….’a ve ailesine tehdit, hakaret ve şantajda bulunduğunu, davacı şirkette depo ve sevkiyat sorumlusu olan …dan davacı şirketin sevkiyat bilgilerini ve ticari sırlarını elde eden davalı …’ın, davacı şirketi ticaret yaptığı firmalara kötülediğini, daha düşük fiyat teklifinde bulunarak davacı şirketin faaliyetlerini bitirme noktasına getirdiğini, davacının tespitlerine göre ticaret yaptığı 19 firmaya daha düşük fiyat teklif edilerek davacının satışlarını düşürdüğünü, davalıların eyleminin haksız rekabet oluşturduğunu ileri sürerek a haksız rekabetin tespiti, önlenmesi ve fazlaya ilişkin haklar saklı olmak üzere 1.000,00.-TL maddi ve 10.000,00.-TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile davalılardan tahsilini karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar Vekili, davacı şirketin ortağı …’ın davalı ….San. ve Tic. Paz. Ltd. Şti.’nin eski müdürü ve davalı …’ın kardeşi olduğunu, güven ilişkisi bozulduğundan …ile davalıların ticari ilişkilerini sonlandırdığını, davacı şirketin çalışanının suçlayıcı beyanlarından oluşan video görüntüsünün bir delil olma vasfı bulunmadığını, davanın kötüniyetli olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; Davacı tarafça delil olarak sunulan CD içeriğinde konuşma yapan kişinin tanık olarak mahkeme huzurunda dinletilmemesi nedeni ile sözkonusu CD’nin delil olarak kabul edilemeyeceği, bu kişinin davacı çalışanı olduğu ve somut delillerle beyanlarının örtüşmediği, dinlenen diğer tanık beyanlarının da maddi vakıaya yönelik olması nedeni ile yapılan bilirkişi incelemesinde tanık beyanlarının doğrulanmadığı, davacı tarafın ticari defter ve kayıtları ile davalı tarafın kayıtları üzerinde yapılan inceleme sonucunda; dava dilekçesinde gösterilen 19 firmaya davalı … Tic. Ltd. Şti.’nin 2012-2013-2014 ve 2015 yıllarında bir satışı bulunmadığı, davacı şirket ile davalı … San. Ve Tic. Paz. Ltd. Şti.’nin bu 19 firmaya (ortak müşteri grubuna) 2012-2015 döneminde yapılan satışların aritmetik ortalama değerlerine göre davacı şirketin birim satış fiyatı ile davalı şirketin (Ortadoğu Tic. Paz. Ltd. Şti.) birim satış fiyatı arasında bariz bir fark bulunmadığı, davacı şirketin fiyat ortalaması 4,52 iken davalı şirketin fiyat ortalaması 4,67 olduğu, buna göre davalı şirketin davacı şirketin fiyatının altında satış yapmadığının sabit olduğu, bundan ayrı olarak davacı şirketin 2012-2015 döneminde büyümeye devam ettiği, sonuç itibariyle davacı tarafın ticari hayatın olağan akışına uygun olmayacak şekilde zarara uğratıldığı ve davacı tarafa karşı haksız rekabet yapıldığı ispatlanmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı Vekili; Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi kurulu ek raporunun eksik incelemeye dayalı olarak hazırlandığını ve hatalı olduğunu, bu nedenle hükme esas alınamayacağını, bilirkişi raporuna karşı yaptıkları itirazların mahkemece dikkate alınmadığını, yeniden bilirkişi incelemesi yapılmasına ilişkin istinaf kararında ve ara kararda açıkça 2011 ila 2015 yıllarına dair kayıtların inceleneceği belirtilmiş olmasına rağmen müvekkili şirket ile davalı şirketlerin 2012-2013-2014-2015 yılı ticari defterlerinin incelendiğini, raporda yalnızca vakumlu cam boru tüpüne ilişkin inceleme yapıldığını, diğer ürünler bakımından hiçbir karşılaştırmanın yapılmadığını, bilirkişi raporundaki tablo incelendiğinde, davalı şirketlerin fiyat kırma ve müvekkili şirketten daha düşük fiyatla satış politikaları uyguladıklarının görüldüğünü, buna rağmen bilirkişi heyeti tarafından davalı şirketlerin satış fiyatlarının davacı şirketin satış fiyatlarının çok altında olmadığı tespitinin yapıldığını, bu tespitin doğru olmadığını, tabloda davalı şirketin zaman zaman müvekkil şirketin neredeyse yarı fiyatına satış yaptığının görüldüğünü, kaldı ki, aradaki fiyat farkının az olması müvekkil şirketin zarara uğramadığı ya da davalının haksız rekabete yol açan fiillerini gerçekleştirmediği anlamına gelmediğini, satışı yapılan “vakumlu cam boru tüpü”nün tabloda yer alan satış miktarlarına bakıldığında, birim fiyattaki az bir farkın dahi büyük maddi zararlara sebebiyet vereceğinin açık olduğunu, bu sebeple fiyat farkının az olduğu gerekçesiyle haksız rekabet ve maddi zararın oluşmadığına ilişkin yapılan tespitlerin hatalı olduğunu, raporda, taraf şirketlerin tüm yıllara ait yıllık ortalama fiyatların aritmetik ortalamasının hesaplandığını ve müvekkili şirketin fiyat ortalamasının ortalaması 4,52 iken davalı şirketin 4,67 olduğu, davalı şirketin müvekkil şirketin fiyatının altında satış yapmadığı sonucuna varıldığını, daha önce de belirtildiği gibi davalı şirket, müvekkil davacının satış yaptığı firmalara daha düşük fiyat teklifi götürerek bu fiyattan satış yaptığını, müvekkili davacı şirket ise müşterilerini kaybetmemek için satış fiyatını düşürdüğünü, rekabet edemeyeceği noktada ise ticaretini bitirdiğini, bu sebepten müşterilerini kaybetmemek için belli bir noktadan sonra fiyatlarını düşüren müvekkili şirketin fiyat ortalamasının düşük çıkmasının normal olduğunu, fakat söz konusu ortalama fiyata ilişkin veriler üzerinden yapılan tespitin hatalı olduğunu, satışı yapılan vakumlu cam boru tüplerinin tek bir çeşit olmadığını, bilirkişiler tarafından bakkal hesabı yapılmak suretiyle rapor tanzim edildiğini, satılan ürünlerin toplam sayısının toplam satış bedeline bölünerek aritmetik ortalama bulunması ve müvekkilin aritmetik ortalamasının düşük olması sebebiyle rekabet yasağına aykırılık olmadığı sonucuna varılmasının bilirkişilere verilen göreve aykırılık teşkil ettiğini bilirkişiler tarafından inceleme konusu 4 yıllık süreçte ürün fiyatlarında meydana gelen dalgalanmanın hiçbir şekilde dikkate alınmadığını, bilirkişiler tarafından tarihler dahi kronolojiye uygun sıralanmaksızın oluşturulan karşılaştırma tablosunun hükme esas teşkil edemeyeceğini, aynı firmaya yapılan yakın tarihli satışların belirtilmesi amacıyla yapıldığı anlaşılan tabloda, bazı kısımların tamamen farklı tarih karşılaştırmaları içerdiğini, bu sebeple bahsi geçen tablo karışıklığa sebebiyet verdiğini ve somut durumu ortaya koymaktan uzak kaldığını, 19 adet firmaya istinaden karşılaştırma yapılmış olmasına rağmen, firmalar bakımından çapraz karşılaştırma yapılmadığını, rapor eksik olmasına rağmen raporda yer alan tablodan dahi haksız rekabetin tespit edilebileceğini, bilirkişi heyetinin ve yerel mahkemenin dosyada mevcut CD çözümü ve tanık beyanlarını dikkate almadığını, heyette hukukçu bilirkişinin de olması sebebiyle sadece ticari defterlerin değil dosyanın kül halinde tüm delilleri ile birlikte değerlendirilmesi gerektiğini, zira davalıların haksız rekabet niteliği taşıyan kasıtlı hareketleri ancak böyle bir değerlendirme ile açığa çıkacağını, hükme esas teşkil eden raporda dahi haksız rekabet olgusunun, davalı şirketlerin uyguladığı fiyat politikası sebebiyle müvekkil şirketin birim fiyatlarını düşürdüğünün, bazı şirketlerle de ticaretinin bittiğinin görüldüğünü, bu anlamda müvekkilin zararı hesaplanabilir durumda olduğunu, ancak hesaplanmasa dahi bu husustaki Yargıtay kararları çerçevesinde hakim tarafından tazminat belirlenebileceğini, davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması talebiyle istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Dava, haksız rekabetin tespiti, önlenmesi, maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
İnceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. Maddesi hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; Dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklara ve gerekçe içeriğine göre, mahkemece taraflar arasındaki uyuşmazlığın somut olayın özelliklerine uygun olarak belirlendiği, yargılamanın Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda belirtilen usullere uygun olarak yürütüldüğü, taraflarca gösterilen hükme etki edecek delillerin usulüne uygun olarak toplandığı, toplanan delillere ve özellikle dairemizce de usul ve yasaya uygun görülen 03.08.2019 tarihli bilirkişi raporuna göre davacının davalı şirketler tarafından haksız rekabet yapıldığı yönündeki iddiasını ispatlayamadığı, buna göre mahkemece delillerin takdirinde ve yasa kurallarının olaya uygulanmasında bir isabetsizlik görülmediği, kararda kamu düzenine aykırı herhangi bir husus bulunmadığı, davanın reddine yönelik kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı Vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan REDDİNE,
2-İstinaf isteminde bulunan davacı tarafından yatırılması gereken 59,30 TL istinaf karar harcından peşin alınan 44,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 14,90 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 333. maddesi uyarınca artan gider avansının ilgili tarafa geri verilmesine,
Dair, HMK. 361/1. maddesi gereğince kararın tebliği tarihinden itibaren iki hafta içerisinde kararı veren Bölge Adliye Mahkemesi ya da buraya gönderilmek üzere temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi veya İlk Derece Mahkemesine verilecek dilekçe ile Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere 21/10/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi. 21/10/2021


Başkan

(e-imzalıdır)

Üye

(e-imzalıdır)

Üye

(e-imzalıdır)

Katip

(e-imzalıdır)

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR. “5070 Sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”