Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2019/2258 E. 2021/1503 K. 13.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/2258
KARAR NO : 2021/1503

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GAZİANTEP 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/05/2019
NUMARASI : 2017/74 E., 2019/820 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 13/10/2021
YAZIM TARİHİ : 13/10/2021

Taraflar arasında görülen davada Gaziantep 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce 2017/74 Esas, 2019/820 Karar sayılı dosyasında verilen 29/05/2019 tarihli kararın istinaf incelemesi davalı vekili tarafından istenmiş olmakla, 6100 sayılı HMK’nın 353. maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

– K A R A R –

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında ticari ilişkiye binaen çeşitli miktar ve meblağlarda mal alışverişi olduğunu, bu mallara ilişkin olarak müvekkili tarafından davalıya fatura ve sevk irsaliyeleri teslim edildiğini, davalının cari hesap bakiyesinin 171.308,27 Euro olduğunu, davalı tarafından fatura bakiyelerinin ödenmediğini, bunun üzerine davalı hakkında icra takibi başlatıldığını, davacının takibe itiraz etmesi neticesinde takibin durduğunu ileri sürerek davalının … İcra Müdürlüğünün …. Esas sayılı dosyasındaki itirazının iptali ile takibin devamına, davalının %20’den az olmamak üzere tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; icra takibinin cari hesap alacağına dayalı olarak başlatıldığını, ancak dava dilekçesinde fatura ve sevk irsaliyelerine dayanıldığını, icra takibine dayanak gösterilmeyen belgelerin itirazın iptali davasında incelenemeyeceğini, taraflar arasında teknik olarak cari hesap sözleşmesi olmadığını, taraflar arasında herhangi bir sözleşme ve akit olmadığını, faturanın tek başına ticari ilişkiyi ve alacağı ispatlayamayacağını, müvekkili şirkete usulüne uygun tebliğ edilmiş fatura olmadığını, faturaya konu malların müvekkili şirkete teslim edilmediğini belirterek davanın reddine, davacının alacağın % 20’sinden az olmamak üzere tazminata karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, “…davalı tarafında defterleri incelendiğinde takip tarihi itibari ile davacı tarafa 892.246,28 TL borçlu olduğu ve hatta yukarıda zikredilen üç faturadaki malların teslim olgusunun ispatı halinde davacının 1.350.745,70 TL alacaklı olduğu tespit edilmiştir. Yani davalı defterlerine göre takip tarihi itibari ile her halükarda 892.246,28 TL davacı tarafa borçludur. Davalı tarafın defterlerinde mal ve hizmet aldığına ilişkin kayıtlar onu bağlar ve davacının iddiasını ispat için yeterlidir. Bu mal ve hizmet alımı sebebi ile karşılığının ödendiğinin artık davalı tarafça ispatı gerekmektedir. Ancak davalı taraf bunu ispat edebilmiş değildir. Mahkememizce 21/11/2018 tarihli raporda detayı yukarıda belirtilen üç faturaya ilişkin davacı tarafça sunulan sevk irsaliyeleri üzerinde Yargıtay 19. HD’nin yerleşik içtihatları doğrultusunda (Y.19 HD’nin 28.02.2013 T. 2012/18182 E. 2013/3744 K. v.b) malları teslim alan kişinin davalı çalışanı olup olmadığı araştırılmış ve sevk irsaliyeleri tarihi itibari ile davalı şirket yetkilisi isticvap edilmiştir. Şirket yetkilisi inkarda bulunmuştur. Her ne kadar sevk irsaliyelerinin BA-BS formları ile beraber irdelenmesi gerekli ise de bilirkişinin raporunda belirtmiş olduğu bu üç faturadaki malların teslim edilip edilmemesi olgusu esas itibari ile dosyamızın sonucuna etki etmeyecektir. Yani bu üç faturadaki malların teslim edilip edilmediği/ödeme yapılıp yapılmadığı hususlarının ispatı dosyamız sonucunu değiştirmemektedir. Çünkü takip miktarı 95.847,01 Euro olup, davalı tarafın defterlerinde kayıtlı mal ve hizmet alımı karşılığında davacı tarafa 892.246,28 TL borçlu olduğu her halükarda kayıtlıdır ve bu miktar takip miktarının çok üzerindedir. Bu nedenle, bunu da aşan miktarın ispatının dosyamız esasına bir etkisi olmayacak olup ancak başka bir davanın konusunu oluşturabilecektir. Bu nedenle takip miktarı bakımından alacağını yukarıda belirtilen nedenlerle ispatlayan davacının davasının kabulüne karar verilmiştir. Davacının icra inkar tazminatı talebinde bulunduğu, geçerli bir icra takibi yapıldığı, ödeme emrine süresi içinde yapılmış geçerli bir itirazın bulunduğu, alacağın da likit olduğu gözetilerek davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmiştir. Takibin yabancı para üzerinden yapılması sebebi ile yabancı paranın icra takip tarihi itibariyle geçerli olan TL karşılığı üzerinden icra inkar tazminatına hükmedilmiştir. 1-Davanın KABULÜ ile; …İcra Dairesinin…esas sayılı takip dosyasında davalının itirazının iptali ile takibin kaldığı yerden devamına, 2-Hükmolunan alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının(62.682,02 TL) davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine” karar verilmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı müvekkili … ile davacı …. arasında herhangi bir ticari veya hukuki ilişki olmadığını, taraflar arasında sözlü veya yazılı sözleşme/akitte bulunmadığını, taraflar arasında sözlü veya yazılı sözleme veya belge sunulması halinde bu sözleşme ve belgelerdeki imzayı ve yazıyı reddettiklerini bildirdiklerini, ispat yükü altında olan davacı tarafın sözlü veya yazılı sözleşme sunmamış olması nedeniyle davanın reddi gerektiğini, mahkemece aldırılan bilirkişi raporuna davacı tarafın itiraz etmediğini, ispat yükü altında olan davacının bilirkişi raporunda aleyhine olan tespitine karşı itiraz etmeyerek ve yeniden bilirkişi incelemesi talep etmeyerek ikrar etmiş olduğunu, oluşan aleyhine usuli müktesep hak nedeniyle ispat yükünü yerine getiremediğini, alacağa ilişkin malların teslim edildiğinin ispat edilemediğini, davacının cari hesap alacağına konu malları davalı temsilcisine veya çalışanlarına teslim ettiğine dair yazılı veya imzalı belge sunmadığını, yazı ve imza inkarı nedeniyle davalı şirket temsilcisi ve çalışanlarına ilişkin imza ve yazı aidiyeti için bilirkişi incelemesi yapılması gerekirken inceleme yapılmaksızın karar verildiğini, davacı tarafın mal teslimini yazılı ve geçerli bir başka belge ile ispatlayamadığı sürece davalı tarafın ticari defteri ve faturaları mal teslimini tek başına ispatlayamayacağını, cari hesabın bir sözleşme türü olup yazılı sözlü yapılmadıkça geçerliliğinin ve bağlayıcılığının olmadığını, mahkemenin cari hesap ile açık hesap ayrımı ve açık hesap nitelendirmesinin hatalı olduğunu, açık hesaba fatura, mutabakat, çek, bono gibi belgeler olması gerektiğini, tek taraflı düzenlenen ve sadece açık hesap belgesi adlı belgenin açık hesap olduğunu ispatlayamayacağını, icra takibinin cari hesap alacağı olup, davada fatura ve çeklere dayanılmasının hatalı olduğunu belirterek yerel mahkemece verilen kararın kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
HMK’nın 353.maddesine göre inceleme yapıldığından duruşma açılmamıştır.
İstinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi hükmü uyarınca, istinaf edenin sıfatı, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dava, cari hesaba dayalı icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
Ticari defterlerin sahibi yararına delil olması bir takım şartların gerçekleşmesine bağlıdır. Bu şartların tümü gerçekleşmedikçe ticari defterler sahibi yararına delil olma niteliğini ve dolayısıyla hükme esas olma gücünü kazanamazlar. Ticari defterler yasaya uygun surette tutulmamış, süresinde açılış ve kapanış tasdikleri yapılmamış ve defterlere kaydedilen hususların dayanağı belgeler yoksa ve defterler birbirini teyit etmiyorsa defter kayıtları sahibi lehine değil aleyhine delil olur. (Yargıtay 23.Hukuk Dairesi’nin 2017/1910 Esas, 2020/3326 Karar sayılı kararı) Somut olayda tarafların ticari defterleri yasaya uygun surette tutulmuş, süresinde açılış ve kapanış tasdikleri yapılmış olup, taraf defterleri birbiriyle uyumludur.
Taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu her iki tarafın ticari defter kayıtları ile sabittir. Açıklanan nedenle davalı vekilinin taraflar arasında akdi ilişkinin bulunmadığı yönündeki istinaf nedeni yerinde görülmemiştir.
Davalı vekili alacağa ilişkin malların teslim edilmediği yönünde istinaf itirazında bulunmuş ise de; ilk derece mahkemesi kararına dayanak alınan 21/11/2018 tarihli bilirkişi raporunda görüldüğü üzere; taraf defterleri birbiriyle uyumlu olup, davalı taraf cari hesaba konu faturaları defterlerine işlemiştir. Mal veya hizmet alımının ticari defterlere işlenmiş olması teslim olgusuna karine olup, malların teslim edilmediğini bunu iddia eden tarafın ispatlaması gerekir. Tüm dosya kapsamında davalı tarafın soyut iddiaları dışında malın teslim edilmediğine dair bir kanıt sunulmamıştır.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde taraflar arasında yazılı cari hesap sözleşmesinin bulunmadığını, bu nedenle taraflar arasında cari hesap ilişkisi olduğunun kabul edilemeyeceğine dair itirazda bulunmuş ise de; taraflar arasında her ne kadar T.T.K. kapsamında düzenlenmiş haliyle yazılı bir cari hesap sözleşmesi yoksa da davalının daha önceki çek-bono ve nakit ödemelerini gösterir kayıtlar olması ve ticari defterlerle de aralarındaki alışverişin tevsik edilmiş olması nedeniyle yazılı bir cari hesap sözleşmesi olmasa dahi aralarında süregelen bir ticari alışverişin sabit olduğu anlaşılmaktadır.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, ilk derece mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön olmamasına, karara dayanak alınan bilirkişi raporu ile icra takip miktarının birbiriyle uyumlu olması, davacının alacağının icra takip talebinde talep edilenden çok daha fazla olması, üç adet iade faturasına konu malların tesliminin aradaki fark nedeniyle ancak başka bir davanın veya icra takibinin konusu olabileceği hususları birlikte değerlendirildiğinde davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesine göre esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1/b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 21.409,04 TL istinaf karar ve ilam harcından peşin alınan 5.308,60 TL harcın mahsubu ile bakiye 16.100,44 TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf kanun yolu aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 359/4 maddesine göre taraflara tebliğine,
HMK. 361/1. maddesi gereğince kararın tebliği tarihinden itibaren iki hafta içerisinde kararı veren Bölge Adliye Mahkemesi ya da buraya gönderilmek üzere temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi veya İlk Derece Mahkemesine verilecek dilekçe ile Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere 13/10/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi. 13/10/2021


Başkan

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Katip

¸e-imzalıdır

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR. “5070 Sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”