Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2019/2063 E. 2021/1338 K. 23.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/2063
KARAR NO : 2021/1338

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GAZİANTEP 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/04/2019
NUMARASI : 2017/1229 Esas, 2019/629 Karar

DAVACI :
VEKİLLERİ :

DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 23/09/2021
YAZIM TARİHİ : 23/09/2021

Taraflar arasında görülen davada Gaziantep 1. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 24/04/2019 tarih ve 2017/1229 Esas, 2019/629 Karar sayılı kararının istinaf incelemesi taraf vekillerince istenmiş, 6100 sayılı HMK’nın 353. maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

DAVA:
Davacı vekili, taraflar şirket arasında 06/05/2015 tarihinde akdedilen satım sözleşmesine istinaden belirtilen koşullarda iplik teslimatı konusunda ticari ilişki başladığını, ticari ilişkinin bu güne kadar çeşitli tarihlerde devam ettiğini, müvekkili şirket tarafından verilen siparişlerin tam ve zamanında eksiksiz olarak teslim edildiğini, tarafların önce sözleşme ile başladığını, daha sonra ise mail yolu ile teyit aldıklarını, yapılan sözleşmelerde birim fiyatının USD olarak yazıldığını, sözleşmelerin hepsinde yer alan bu kayıtların öncelikle yabancı para ile ödeme kaydı olduğunu, davalı tarafından ödemenin her seferinde çek ile yapıldığını, USD olarak kararlaştırılan bedelin TL bazında çek ile ödenmesi ve vadeli çekten dolayı tahsilatın ileri bir tarihte gerçekleşmesi nedeniyle aradaki kur farkının taraflarına ödenmesi gerektiğini, 2015 yılında gerçekleşen işlemler neticesinde 01/01/2016 tarihi itibariyle … USD kur farkı oluştuğunu, yapılan görüşmeler neticesinden bu farkın 2016 yılında eriyebileceğinin kararlaştırıldığını, 01/01/2017 tarihinde kur farkının ….USD kur farkı oluşması neticesinde müvekkili tarafından davalıya kur farkının kapatılması gerektiğinin bildirildiğini, ancak davalı tarafından net bir cevap alınamaması üzerine davalı hakkında icra takibi başlatıldığını, davalı tarafında itirazı üzerine takibin durduğunu, bu nedenlerle davalı tarafında icra dosyasına itirazın iptali ile takibin devamını talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili, yetki itirazında bulunduklarını, ödeme emrinin tebliğinin usulsüz olduğunu, ödeme emrinin borçlu yerine vekili gönderilmesinin usulsüz olduğunu, taraflar arasında yazılı bir anlaşma olmadığını, taraflar arasındaki ilişkinin ….tarihinde keşide edilen fatura ile başladığını, taraflar arasında kur farkının ödeneceğine ilişkin teamül olmadığını, davacı tarafından kur farkı faturası kesilmediğini, davacı tarafından ticari ilişki süresince müvekkiline kesilmiş yabancı para cinsi üzerinden fatura düzenlenmediğini, davacının takip ve davada kötü niyetli olduğunu, bu nedenlerle öncelikle yetki itirazlarının kabulünü, ödeme emrinin borçluya tebliğ edilmemiş olması nedeniyle ödeme emrinin yok hükmünde olduğunun tespitini, yetki itirazımızın reddi ile davanın esasına girilmesi halinde davanın haksız ve kötüniyetli olması nedeniyle reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
Mahkemece, taraflar arasında açık hesap ilişkisi bulunmakta olup, yapılan defter incelemesinde, davacı, kendi defterlerine göre davalıdan 21.632,97-TL alacaklı bulunduğu, ancak davalı, defterlerine göre davacıya borçlu olmadığı, farklılık, davacının defterlerinde kayıtlı 9 adet faturanın davalının defterlerinde kayıtlı olmamasından kaynaklandığı, bununla birlikte, davalı 07/07/2017 tarihinde davacıya, mail yoluyla, “Borcumuz, 30/06/2017 itibariyle 21.633,32-TL’dir. Mutabık mıyız?” ifadelerini havi bir mutabakat metni gönderdiği, taraflar arasındaki borç yabancı para borcu olduğundan ve borç vadesinde ödenmemiş olup seçimlik yetki TBK m. 99/3 gereğince alacaklıya geçtiğinden borcun yabancı para cinsinden ödenmesi gerektiği, anılan miktarın, 30/06/2017 itibariyle yabancı para cinsinden değeri ..USD olup, yabancı para üzerinden takibe girişildiğinden, takibin, yabancı para üzerinden devamına şeklinde hüküm kurulması gerektiği, bu sebeplerle, davacının açık hesap ilişkisinden kaynaklı bakiye alacağının…6 USD olduğu kabul edilmiş, takip ile … USD talep edildiğinden, bu yöne ilişkin takibe vaki itirazın da kısmen iptaline, açık hesap ilişkisinden kaynaklı bakiye alacağın 21.633,32-TL tutarındaki kısmı, bizzat davalı tarafından 07/07/2017 tarihli maildeki mutabakat metni içeriğiyle kabul edildiğinden, bu miktar kadar alacağın likit olduğu ve davalının bu miktar yönünden takibe itirazında haksız olduğu değerlendirildiği, hüküm altına alınan miktar üzerinden davacı yararına icra-inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacı vekili, kur farkı alacağı ile ilgili yazışmaların mail yolu ile taraflar arasında yapıldığını, davalı şirketin teyit mektubunu(Genel-mutabakat-formu.doc) kendi hazırlayıp göndermesine rağmen teyit mektubundaki bakiyeyi defterlerine işlemeyerek teyit mektubu gönderdiğini bile inkar ettiğini, bu durumun yerel mahkemenin açık hesap alacak kısmında açıkça belirtilerek haklılıklarının kanıtlandığını, yerel mahkemenin “2 fatura hariç diğerleri USD şerhi içermiyordu ve ödemelerin vadesinde yapılmadığı Davacı tarafça ispat edilememiştir” gerekçesinin eksik inceleme sonucunda karar verildiğini, kabulünün mümkün olmadığını, bilirkişi raporlarının denetime elverişli ve sorulan soruları açıklayıcı bir biçimde hazırlanmadığını, bilirkişi raporlarına yapmış oldukları itirazlar incelendiğinde bilirkişi raporlarında yerel mahkemenin sormuş olduğu soruların yanıtlanmadığının açıkça görüldüğünü, hatalı bilirkişi raporları sebebi ile yerel mahkemenin kararının bozularak dosyanın 27.02.2019 tarihli bilirkişi raporunda belirttikleri “Bilirkişi heyeti ( Üniversitede Ticaret Hukuku kürsüsünde yer alan en az Dr. Öğr. Üyesi, Yeminli Mali Müşavir ve Ticari bir şirketin Satış-Pazarlama müdüründen oluşan 3 lü bilirkişi heyeti) ne gönderilerek rapor alınmasını talep ettiklerini, kur farkı alacağı için teamül aranmayacağının Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına girdiğini, bilirkişi raporları denetime elverişli olmadığı için hükme esas alınamayacağını, bu nedenle kur farkı yönünden verilen kararının ortadan kaldırılması gerektiğini belirterek istinaf isteminde bulunmuştur.
Davalı vekili, her ne kadar davacının istinaf taleplerinin reddine karar verilmesi gerektiği taraflarınca talep edilmiş ise de; yerel mahkemenin kötüniyet tazminatına ilişkin verdiği kararın eksik inceleme sonucu oluşturulduğunu, söz konusu kararın kaldırılarak müvekkil lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, bu nedenle davacının ileri sürmüş olduğu istinaf taleplerinin reddine, yerel mahkeme tarafından verilen kötüniyet tazminatının reddine ilişkin kararın istinaf talepleri sonucu kaldırılarak davalı lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini belirterek istinaf isteminde bulunmuştur.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI, HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE:
Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.
İnceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. Maddesi hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Davacı istinaf taleplerinde özetle; davalı taraf ile yapılan sözleşmelerde ve sipariş maillerinde birim fiyatın USD olarak yazıldığını, faturalarda günün kuru ve toplam USD ödeme bakiyesi yazıldığını, bu süreçte müvekkili şirket tarafından verilen siparişlerin tam ve zamanında eksiksiz olarak teslim edildiği, sözleşmelerin faturaların hepsinde yer alan bu kayıtların yabancı para ile ödeme kaydı olmasına rağmen davalı şirket tarafından ödemelerin her seferinde TL bazında ileri tarihli çek ile yapılması (ifa uğruna edim söz konusudur.) çek tahsil günü Merkez Bankası USD satış kuru ile derleme yapılması sonucunda, USD hesabında kur farkı alacağının meydana geleceğini beyan etmiştir.
Davalı istinaf taleplerinde ise, taraflar arasında hiçbir zaman kur farkı ödemesi yapılmadığını, ödeneceğine dair bir teamüllünde olmadığı, TBK’nın 99/2. gereği ödemenin vade tarihindeki rahici üzerinden müvekkili tarafından TL olarak ödendiğini, davacı tarafça da bu ödemeler itiraz edilmeden ya da kur farkına ilişkin hiçbir kayıt ileri sürülmeden kayıt edildiğini beyanla birlikte kur farkına yönelik talebin esastan reddi ile kendilerince talep edilen kötüniyet tazminatının reddine yönelik mahkeme kararını istinaf ettiklerini beyan etmişlerdir.
Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; Gaziantep 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 05/11/2018 tarihli mali müşavir bilirkişinin bilirkişi raporu ve dayanağı belgeler ile, davacı ve davalı tarafın ticari defterleri incelenmiş davacı tarafa ait ticari defterlerde 21.632,97 TL davalıdan alacağının kaldığı belirtilmiş, davacı tarafın 2015, 2016 ve 2017 yılları davalı ile yapılan ticari münasebetler kayıtlarında belirtildiği üzere davacı davalı ile yapmış olduğu ticari münasebetlerde davalıya lehte ve aleyhe hiçbir zaman kur farkı faturası düzenlemediği, yaptığı satışlarını aldığı iade alışlarını ve tahsilatlarını yapılan günde TL bazında yasal defterlerine kayıt ettiği belirtilmiştir. Talimatla 29/01/2019 tarihli serbest mali müşavir tarafından alınan bilirkişi raporunda ise,
a) Dava konusunun davacının, davalı ile olan ticari ilişki dolayısıyla oluşan …USD bedelli kur farkı ve cari hesap alacağının tahsili amacıyla yürüttüğü takibe yapılan itirazın iptali talebinden ibaret olduğu,
b) Davalının ….yılları ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunduğu,
c) Davalının incelemeye ibraz ettiği ticari defterlerine göre; takip tarihi (04.08.2017) itibariyle davacı yana cari hesap olarak borç ve alacağının bulunmadığı,
d) Dava dosyasına sunulan 05.11.2018 tarihli bilirkişi raporunda, davacının davalıdan 21.632,97 TL alacaklı olduğu tespit edildiği,
e) Tarafların incelenen cari hesap kayıtlarına göre 21.632,97 TL tutarlı cari farkının mevcut olup, cari hesap farklılığına konu aşağıdaki tablodaki 9 adet fatura içeriği muhtelif malların davalı yana teslimini gösterir sevk irsaliyesi ve eş değer herhangi bir belge dosyaya sunulmadığı, bu bağlamda cari hesap farklılığına konu 9 adet fatura içeriğini davalıya teslim ettiğini ispat için yeterli delil niteliğinin bulunmadığı kanaati oluştuğu,
f) Davalıya ait incelenen 2015, 2016 ve 2017 yılları ticari defterlerinde ise, kur farkına ilişkin herhangi bir kaydın mevcut olmadığı, aldığı faturaları, düzenlediği iadeleri ve ödemelerini yapılan günde TL bazında yasal defterlerinde kayıt altına aldığı,
g) Neticeten, Davalının incelemeye ibraz ettiği ticari defterlerine göre, takip tarihi (04.08.2017) itibariyle davacı yana cari hesap olarak borç ve alacağının bulunmadığı belirtilmiştir. Ancak dosya içinde mevcut … tarihli mailde davalı firmanın “Şirketimizdeki cari hesabımız 30/06/2017 tarihi itibariyle 21.633,32 TL alacak bakiyesi verdiği, mutabık olup, olmadığımızı bildirmenizi rica ederiz…” şeklindeki beyanlarıyla bu miktardaki cari alacağı kabul ettiği keza ilk derece mahkemesi kararında da, bu gerekçe ile bu yönüyle davanın kısmen kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır.
Dairemizin Gaziantep BAM 11. Hukuk Dairesi, 2019/1129 E., 2021/484 K. emsal nitelikteki ilamında olduğu gibi “…taraflar arasındaki sözleşme ve faturada bedeli yabancı para cinsinden olduğu halde, davacı alacağın tahsili için davalı tarafından verilen TL cinsinden düzenlenen çekleri teslim almışsa çekin bir ödeme aracı olması nedeniyle alacaklı çek üzerindeki bedel dışında herhangi bir kur farkı talep edemez…” mahkeme dosyasında alınan bilirkişi raporlarında davacı tarafın ticari defterlerine kur farkından kaynaklı herhangi bir fatura vb. kayıt işlemediği gibi, ödemeleri nakdi ve çekle yapılan ödemelerde kabul edildiğine göre kur farkı alacağının mevcut olmadığı, davalı tarafın kötüniyet tazminatına dair istinaf talebinin İİK’nın 67/2. Maddesinde kötüniyet tazminatının şartları belirtilmiş; “takibin haksız olması, takibin kötüniyetli olması, talep edilemeyecek alacağı talep etme ve borçlu – davalının talebiyle kötüniyet tazminatına hükmedilebilir” ancak takibin haksız, kötüniyetli olduğunun; talep edilemeyecek alacağın talep edildiği yönünde takip yapıldığı ispat edilemediğinden, davalı tarafın kötüniyet tazminat talebinin reddine yönelik istinaf talebinin esastan reddine, dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklara ve gerekçe içeriğine göre, mahkemece taraflar arasındaki uyuşmazlığın somut olayın özelliklerine uygun olarak belirlendiği, yargılamanın Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda belirtilen usullere uygun olarak yürütüldüğü, taraflarca gösterilen hükme etki edecek delillerin usulüne uygun olarak toplandığı, kararda kamu düzenine aykırı herhangi bir husus bulunmadığı, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından taraf vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf isteminde bulunan davacı tarafından yatırılması gereken 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcından başlangıçta yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir olarak kaydına,
3- İstinaf isteminde bulunan davalı tarafından yatırılması gereken 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcından başlangıçta yatırılan 141,60 TL harçtan mahsubu ile bakiye 82,30 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya iadesine,
4-Davacı ve davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerilerinde bırakılmasına,
5-HMK’nın 333/1. maddesi uyarınca artan gider avansının ilgili tarafa geri verilmesine,
6-HMK’nın 359/4. maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğine,
HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda 361/1. maddesi gereğince kararın tebliği tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde kararı veren Bölge Adliye Mahkemesi ya da buraya gönderilmek üzere temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi veya İlk Derece Mahkemesine verilecek dilekçe ile Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere, 23/09/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.


Başkan


Üye


Üye


Katip

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR. “5070 Sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”