Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/702 E. 2022/775 K. 22.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

TC
GAZİANTEP
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : …….. Esas
KARAR NO : ……

BAŞKAN : ………
ÜYE : ………
ÜYE : ………..
KATİP : ……

DAVACI : ……………. –
VEKİLLERİ : Av. ………..
Av. ……
Av….
DAVALILAR : 1- …………
2- ………….
3- ………….
4- ………..
VEKİLLERİ : Av. …………
Av………
Av. ……………….
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 11/12/2020
KARAR TARİHİ : 22/09/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ : 04/10/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı …….. arasında imzalanan genel kredi sözleşmesinde diğer davalıların müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatı ile imzalarının bulunduğunu, borcun ödenmemesi üzerine kredi hesabının kat edilerek davalılara Gaziantep 1. Noterliği’nin ………..yevmiye nolu ihtarnamesi gönderildiğini, ihtarnameye rağmen borcun ödenmemesi üzerine borçlular aleyhine Gaziantep İcra Müdürlüğü’nün …….. esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, başlatılan takibe davalılar tarafından yapılan itiraz üzerine takibin durduğunu, yapılan itirazın haksız ve kötüniyetli olduğunu, davalılar ile yapılan arabuluculuk görüşmelerinin de olumsuz sonuçlandığını belirterek davalıların Gaziantep İcra Müdürlüğü’nün ……… esas sayılı dosyasına yaptıkları itirazlarının iptali ile takibin devamına, alacağın %20’sinden aşağı olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava dilekçesinin HMK’nın emredici hükümleri gereğince usulüne uygun olmadığını, dava dilekçesinde belirtilen ihtarnamenin dava dosyasına sunulmadığını ve savunma hakkının kısıtlandığını, genel kredi sözleşmesindeki yer alan imzaların müvekkili şirket temsilcilerine ve gerçek kişi müvekkillerine ait olmadığını, müvekkillerinin dava konusu alacaklardan kaynaklı herhangi bir borcunun bulunmadığını, davacı tarafın dava dilekçesindeki iddialarının genel ve soyut olduğunu, hesap kat ihtarının usulüne uygun gönderilmediğini ve verilen sürenin aykırı olduğunu, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini ve alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Gaziantep İcra Müdürlüğü’nün……..esas sayılı dosyası UYAP üzerinden mahkememiz dosyası ile ilişkilendirilmiş, anılan dosyanın incelemesinde alacaklı tarafın dosyamız davacısı ……., borçluların….,………., ……….olduğu, davalılar tarafından yapılan itiraz üzerine takibin durduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce davacı bankaya müzekkere yazılarak davaya konu taraflar arasındaki sözleşme ve eklerinin limit artışları ile beraber tam metni, hesap dökümleri, hesap kat’ı, ihtarı ve tebliğine ilişkin belgeleri celbedilerek dosyamız arasına alınmıştır.
Mahkememizin…………. tarihli ara kararı ile tüm dosya kapsamı nazara alınarak ve gerekirse davacı banka kayıtlarında yerinde inceleme yapmak suretiyle, davalı tarafın ödeme emrine itirazında belirttiği hususlar da ayrıca incelenerek, kat ihtarı tebligatlarının tebliğleri ve bu bağlamda tebliğe dair sözleşme hükümleri dikkate alınarak asıl alacak (borç miktarı+anapara faizi) ve temerrüt faizi hesabı, takibe sıkı sıkıya bağlılık ilkesi kapsamında, karşılaştırılmalı tablo halinde tespit edilen ve takipte talep edilen borç miktarlarının hesabı şeklinde rapor tanzimi için dosya bankacı bilirkişiye tevdii edilmiş, bilirkişi mahkememize sunduğu raporunda davacı banka ile davalı Angora Halı arasında 31.07.2017 tarihinde 2.000.000,00 USD limitli,14.03.2018 tarihinde 2.000.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmeleri imzalandığnı, diğer davalıların bu sözleşmeleri müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıklarını, kefalet limitlerinin 31.07.2017 tarihli 2.000.000,00 USD limitli sözleşme için 2.300.000,00 USD ile 14.03.2018 tarihli sözleşme için 2.500.000,00 TL kefalet limitiyle sınırlı olduğunu, 18.04.2019 takip tarihi itibariyle davacı bankanın davalılardan talep edebileceği alacak miktarları – tebligatın usulüne uygun olması durumunda; tüm davalılar yönünden 1606-7818376 nolu kredi için 690.526,86 TL olduğunu, tüm davalılar yönünden 1606-7816025 nolu kredi için 922.655,31 TL olduğunu, toplam 1.613.182,17-TL olduğunu, tebligatın usulsüz olduğu durumda temerrüt gerçekleşmediğinden takip tarihine kadar akdi faiz işleyeceğini, tüm davalılar yönünden 1606-7818376 nolu kredi için 691.971,82 TL olduğunu, tüm davalılar yönünden 1606-7816025 nolu kredi için 901.852,33 TL olduğunu, toplam 1.593.824,15-TL olacağını rapor etmiştir.
Bilirkişi raporları taraf vekillerine usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir.
GEREKÇE VE KANAAT:
Uyuşmazlık, genel kredi sözleşmesine dayalı başlatılan takibe yapılan itirazın iptali davasıdır. Davaya konu takibe dayanak borç, davacı banka ile davalı ……… arasında akdedilen iki adet genel kredi sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Diğer davalılar bu sözleşmelere müteselsil kefil sıfatıyla imza atmışlardır. Davalılar vekili cevap dilekçesinde imza itirazında bulunmuş, mahkememizce davalıların istiktab edilmeleri için talimat yazılmış, ancak davalılar talimat mahkemesince çıkartılan davetiyeye icabet etmemiştir. Bu nedenle gerek genel kredi sözleşmelerindeki gerekse de kefalet beyanlarındaki imzaların davalılara ait olduğu kabul edilmiştir. O halde uyuşmazlık, kat ihtarının usulsüz tebliğ edilip edilmediği, usulsüz tebliğ edilmesi durumunda borçlu ve müteselsil kefiller yönünden sonuçlarının ne olacağı noktasında toplanmaktadır.
Asıl borçlu yönünden hesabın kat edilmesi, kredi sözleşmelerinden kaynaklanan alacağın muacceliyeti için yeterlidir, ayrıca ihtarın tebliği şartı aranmaz. Asıl borçluya gönderilen ihtar, borçlunun temerrüdünün yanı sıra, 6098 sayılı TBK’nın 586’ncı maddesinde öngörülen müteselsil kefilin takibi koşullarının gerçekleşmesi bakımından da gerekli bir unsurdur. Müteselsil kefalet başlıklı 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 586.maddesine göre “kefil, müteselsil kefil sıfatıyla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girmeyi kabul etmişse alacaklı, borçluyu takip etmeden veya taşınmaz rehnini paraya çevirmeden kefili takip edebilir. Ancak, bunun için borçlunun, ifada gecikmesi ve ihtarın sonuçsuz kalması veya açıkça ödeme güçsüzlüğü içinde olması gerekir”. Görüldüğü üzere müteselsil kefile başvurulması için asıl borçluya borcun ödenmesi yönünde ihtar yapılması, bu ihtarın sonuçsuz kalması veya borçlunun açıkça ödeme güçsüzlüğü içinde bulunması gerekir.
Hesap kat tarihi itibari ile asıl alacak, kullanılan kredi tutarı ile bu krediye uygulanan akdi faiz toplamından oluşur. Kullanılan krediye hesap kat tarihine kadar akdi faiz uygulanması gerekir. Ayrıca kat tarihi itibari ile belirlenen asıl alacağa hesap kat tarihinden temerrüdün gerçekleştiği takip tarihine kadar akdi faiz istenebilir. Asıl alacağa temerrüt faizi istenebilmesi için borçlunun temerrüde düşürülmüş olması gerekir. Borçlu temerrüde düşürülmemiş ise asıl alacağa takip tarihine kadar ancak akdi faiz istenebilir.
2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 68/b maddesi “Borçlu cari hesap veya kısa, orta ve uzun vadeli kredi şeklinde işleyen kredilerde krediyi kullandıran taraf, krediyi kullanan tarafın kredi sözleşmesinde belirttiği adresine, borçlu cari hesap sözleşmesinde belirtilen dönemleri veya kısa, orta, uzun vadeli kredi sözleşmelerinde yazılı faiz tahakkuk dönemlerini takip eden onbeş gün içinde bir hesap özetini noter aracılığı ile göndermek zorundadır. Sözleşmede gösterilen adresin değiştirilmesi, yurt içinde bir adresin noter aracılığıyla krediyi kullandıran tarafa bildirilmesi halinde sonuç doğurur; yeni adresin bu şekilde bildirilmemesi halinde hesap özetinin eski adrese ulaştığı tarih tebliğ tarihi sayılır.” hükmünü içermektedir. Görüldüğü üzere İİK’nun 68/b maddesi krediyi kullanan asıl borçlu için yapılan bir düzenlemedir. Buna göre, asıl borçlu adresini değiştirip yeni adresini alacaklıya bildirmemiş ise eski adrese yapılan bila tebligat geçerli sayılacaktır. Tebligatın sözleşmedeki adrese yapılması, borçlunun da halen o adreste mukim bulunması durumunda tebligat usulsüz olarak tebliğ edilmiş ise, çıkartılan bu tebligatın usulsüz olarak tebliğ edildiği, başka bir ifadeyle yapılmamış sayıldığı kabul edilmelidir.
Bu açıklamalar doğrultusunda borçlu davalılara Gaziantep 1.Noterliği’nin……..yevmiye nolu hesap kat ihtarının tebliğ mazbataları incelendiğinde; davalılardan ………., ……… çıkartılan tebligatların Tebligat Kanunu ve Tebligat Kanunun Uygulanmasına Dair Yönetmelik hükümlerine göre tebliğ edilmediği, bu nedenle usulsüz olduğu tespit edilmiştir. Davalı .. e çıkartılan ihtarname tebligatı yönünden ise, tebligat bila tebliğ edilmiş olup, İİK 68/b hükmünün sadece asıl borçlu yönünden uygulanması kapsamında tebliğin yapılmamış olduğuna kanaat getirilmiştir.
Tüm bu açıklamalar ışığında davalı şirketlere ve davalı ………. kat ihtarının usulsüz tebliğ edilmesi, davalı ………….’ye ise tebligatın yapılamamış olması temerrüdün icra takip tarihi ile gerçekleştiği sonucunu doğurmaktadır. Bu bağlamda kat tarihi itibari ile belirlenen asıl alacağa hesap kat tarihinden temerrüdün gerçekleştiği takip tarihine kadar akdi faiz istenebilecek olup, ancak davacı tarafça akdi faiz talep edilmediğinden takibe sıkı sıkıya bağlılık ilkesi kapsamında talep edilen asıl alacak ile bağlı kalınarak benimsenen bilirkişi raporundaki hesaplamalar doğrultusunda itirazın kısmen iptaline karar vermek gerekmiştir.
Asıl borçluya yapılan ihtarın sonuçsuz kalmasından (kat ihtarının usulsüz tebliğ edilmesi nedeniyle) dolayı kefile başvurulamayacağı hususuna gelecek olursak, anılan kuralı düzenleyen TBK’nın 586/1. maddesine göre müteselsil kefile başvurulabilmesi için iki şarttan birisinin geçekleşmiş olması gerekir. Bu şartlardan birisi yukarıda açıklandığı üzere ihtarın sonuçsuz kalması, diğer şart ise borçlunun açıkça ödeme güçsüzlüğü içinde bulunmasıdır. Somut olayda asıl borçluya yapılan ihtarın sonuçsuz kaldığı açıktır. Ancak asıl borçlu davaya konu takibe dayanak kredi borcunu vadesinde ödememiştir. Bu durum ödeme güçsüzlüğü içerisinde bulunduğuna karine olup, aksi davalı tarafça ispatlanamamıştır. Bu nedenle kefile başvurma şartı gerçekleştiğinden kat ihtarının usulsüz tebliğ edilmesi borcun temerrüdü noktasında sonuç doğurmuştur.
İtirazın iptali davası sonucunda, borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse, borçlu hükmolunan borç miktarının asgari yüzde yirmisi oranında bir tazminata mahkum edilir (İİK m. 67/2). İcra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için geçerli bir ilamsız icra takibi yapılmış olmalı, borçlu süresi içerisinde ödeme emrine itiraz etmeli, bir yıl içerisinde itirazın iptali davası açılmalı, davacının talebi bulunmalı, borçlunun itirazında haksız ve alacağın likit olması gerekir. Kabul edilen miktar yönünden davacının talepte bulunduğu, geçerli bir icra takibinin başlatıldığı, ödeme emrine süresi içinde yapılmış geçerli bir itirazın bulunduğu, davanın süresi içerisinde açıldığı, ayrıca itirazın haksız ve alacağın likit olması nedeni ile davacı lehine %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmiştir.
İcra İflas Kanunu’nun 67. maddesinin ikinci fıkrasında icra inkar tazminatının yanı sıra kötüniyet tazminatı da düzenlenmiştir. Madde hükmüne göre, itirazın iptali davasında takibinde haksız ve kötüniyetli görülürse alacaklı aleyhine, diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminata hükmedilir. Madde metninden anlaşılacağı üzere, itirazın iptali davasında davalı lehine kötüniyet tazminatına hükmedilebilmesi için birtakım şartların gerçekleşmesi gerekmektedir. Bu şartlardan birisi de alacaklının takibinde kötüniyetli olduğunun kanıtlanmasıdır. Alacaklının takibinde kötüniyetli olduğu kanıtlanmadıkça dava reddedilmiş olsa bile, davalı yararına kötüniyet tazminatına hükmedilemez. Alacaklının takibinde kötüniyetli olduğunun ispatı davalıya aittir. Davalı, alacaklının kendisi aleyhine kötüniyetli olarak takibe giriştiğini ispatlamak zorundadır. Buna göre, reddedilen kısım yönünden davacının kötüniyetli takip başlatmadığına kanaat getirilerek şartları oluşmayan kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
Yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü KÜ M: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın kısmen kabulü ile davalıların Gaziantep İcra Müdürlüğünün ………. Sayılı icra dosyasındaki itirazlarının 1606/7818376 nolu spot kredi için 879.498,45 TL asıl alacak, 1606/7816025 nolu spot kredi için 656.098,72 TL asıl alacak olmak üzere toplam 1.535.597,17 TL üzerinden İPTALİNE, takibin bu miktar üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Nakdi alacağın kabul edilen kısmı üzerinden hesaplanan ve alacağın %20’si olan 307.119,4 TL icra inkar tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
3-Kötüniyet tazminatı talebinin şartları oluşmadığından reddine,
4-a)Kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 104.896,64-TL TL nispi harçtan peşin alınan 14.216,48-TL harcın mahsubu ile eksik 90.680,16-TL HARCIN DAVALILARDAN MÜŞTEREKEN VE MÜTESELSİLEN ALINARAK HAZİNE’YE GELİR KAYDINA,
b)Zorunlu Arabuluculuk sürecinde Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL giderin 6325 sayılı Kanun’un 18/A maddesinin 13.fıkrasının son cümlesi ile 14.fıkra gereğince yargılama gideri olarak kabul edilmiş ve haklılık oranlarına göre 1.253,85-TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye irat kaydına, 66,15-TL’nin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
5-Davacının peşin yatırdığı 14.216,48-TL harcın yargılama giderlerine katılmaksızın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacının yaptığı toplam 1.007,60-TL yargılama giderinin kabul-red oranına göre hesaplanan 957,11-TL’sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davalının yaptığı 48-TL yargılama giderinin kabul-red oranına göre hesaplanan 2,41-TL’nin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
8-a)Davanın kabul edilen kısmı bakımından AAÜT’ye göre 170.847,77-TL nispi vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
b)Davanın reddedilen kısmı bakımından AAÜT’ye göre 12.962,05-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
9-Yapılan giderin avanstan mahsubu ile bakiye kısmın HMK’nın 333. maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 22/09/2022