Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/736 E. 2023/79 K. 11.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
GAZİANTEP
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : …..

KARAR NO : …..

HAKİM : …..

KATİP : …..

DAVACI : …..

VEKİLİ : …..

DAVALI :…..

VEKİLİ : …..

DAVA : İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/09/2022
KARAR TARİHİ : 11/04/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 12/04/2023
Mahkememizde görülmekte olan İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili sunduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin kaybetmiş olduğu çeklerin iptali yönünde Gaziantep 3. Asliye Ticaret Mahkeme’sinin 2022/…. esas sayılı dosyasına kayden ilgili dava açıldığını, müvekkilinin parasını ödeyerek aldığı …..
Bankası …..
Şubesi’nden alınma …..
seri numaralı çeki kaybettiğini, söz konusu çekin müvekkilinin rızası dışında elinden çıktığını, bu olayın ev taşıma esnasında olduğunu, davanın kabulü ile dava konusu çekin müvekkiline iadesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmişlerdir.
SAVUNMA:
Davalı vekili sunduğu cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu çekin müvekkil şirketten istirdatı istenmekte ise de mezkur çekin müvekkil yedinde olmadığını, davacının yetkili hamili olmadığını bu nedenle bu davayı açamayacağını, davadaki talebin zamanaşımına uğradığını, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafta bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLER:
1-Tarafların usulünce ileri sürmüş oldukları iddia ve savunmaları,
2-Soruşturma dosyası,
3-Bankadan celp edilen cevabi yazı,
4-Gaziantep 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/….. esas sayılı dava dosyası,
6-İlgili yasal mevzuat ve yargısal içtihatlar.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, çekin istirdadı talebine ilişkindir.
Uyuşmazlığın çözümü noktasında mahkememiz görevli ve yetkilidir.
Davacı tarafından davaya konu çekin zayi nedeniyle iptali istemine ilişkin olarak Gaziantep 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/…… esasında kayıtlı davayı açtığı, yargılama esnasında çekin ortaya çıkması ve mahkemenin kesin süre vermesi üzerine davacı tarafından iş bu çekin istirdadı davası açıldığı anlaşılmıştır.
Davaya konu çek tetkik edildiğinde; çekin …..
Bankası …..
Şubesi’nin …..
seri numaralı, 231/12/2012 keşide tarihli, 5.000,00 TL bedelli, hamiline yazılı ve keşidecisinin de …..
olan çek olduğu anlaşılmıştır. Çekin arka yüzü incelendiğinde ilk cironun dava dışı …..
…..
Medya Grubu A.Ş. tarafından yapıldığı, ikinci cironun ise davalı tarafından yapıldığı, çekin ibrazı üzerine karşılıksız işlemi gördüğü ve ondan sonra da davalı tarafından yeniden cirolandığı anlaşılmıştır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun;
– m.790 hükmünde “Cirosu kabil bir çeki elinde bulunduran kişi, son ciro beyaz ciro olsa bile, kendi hakkı müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşıldığı takdirde yetkili hamil sayılır. Çizilmiş cirolar yazılmamış hükmündedir. Bir beyaz ciroyu diğer bir ciro izlerse, bu son ciroyu imzalayan kişi çeki beyaz ciro ile iktisap etmiş sayılır.”
– m.792 hükmünde “Çek, herhangi bir suretle hamilin elinden çıkmış bulunursa, ister hamile yazılı, ister ciro yoluyla devredilebilen bir çek söz konusu olup da hamil hakkını 790 ıncı maddeye göre ispat etsin, çek eline geçmiş bulunan yeni hamil ancak çeki kötüniyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğu takdirde o çeki geri vermekle yükümlüdür.” denilmektedir.
Benzer uyuşmazlıklara ilişkin olarak;
– Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2018/5363 Esas, 2018/……… Karar sayılı ve 17/12/2018 Tarihli ilamında “…Davacı vekili, müvekkiline ait iş yerinde gerçekleşen hırsızlık sonucunda şirket kasasında bulunan bir kısım çeklerin çalındığını, faillerin bir süre sonra yakalandığını, ifadelerinde çaldıkları çekleri sahte imzalarla tedavüle soktuklarını ikrar ettiklerini, bu çeklerden birinin de davaya konu çek olduğunu, davalının dava konusu çeke dayanarak çek keşidecisi ve müvekkilinin de aralarında bulunduğu cirantalar aleyhine takibe giriştiğini, çekteki kaşe ve imzaların müvekkili şirkete ait olmadığını, çekte cirosu bulunan dava dışı firma ve davalıyla aralarında hukuki ve ticari ilişkisi bulunmadığını,davalının hırsızlık olayı neticesinde çeki eline geçirdiğini bu nedenle yetkili hamil olarak addedilemeyeceğini ileri sürerek, davaya konu çekin davalıdan istirdadını, takip neticesinde çek bedelinin müvekkili tarafından ödenmesi durumunda ise çek bedeli ve çek tazminatının yekunu olan 11.110,00 TL’nin 24.05.2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı vekili, yapılan takip neticesinde çek bedelinin keşideci tarafından ödendiğini, bu nedenle davanın konusuz kaldığını, müvekkilinin davaya konu çeki aralarındaki ticari ilişki münasebetiyle önceki ciranta olan Remzi Kum’dan aldığını, çeki aldığı tarihte hırsızlık sonucunda tedavüle sokulduğunu bilebilecek durumda olmadığını, iyi niyetli olan müvekkilinin yetkili hamil olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia savunma ve bilirkişi raporu doğrultusunda, davacının dava dışı şirketten ciro yoluyla devraldığı dava konusu çekin iş yerinde yapılan hırsızlık neticesinde çalındığı, çekin lehtar ciro imzasının sahte olduğu, davacı şirket yetkililerine ait olmadığı, çekin lehtarı tarafından tedavüle konulmadığı, davalının çekin yetkili hamili olmadığı, davalı ile davacı arasında ticari ilişki bulunmadığı, sahte ciro nedeniyle davalıya, keşideci tarafından yapılan ödemenin de geçerli bir ödeme olarak addedilemeyeceği gerekçesiyle, davanın kabulüne, davacının dava konusu çek nedeniyle borçlu olmadığının tespiti ile, çek bedeli olan 11.110,00 TL’nin keşide tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan istirdadına karar verilmiştir.
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava, 6102 sayılı TTK’nın 792. maddesi uyarınca açılmış bulunan çek istirdadı istemine ilişkindir. Davacı lehtar, çekin rızası hilafına elinden çıktığını ileri sürerek işbu davayı açmış, davalı ise çekin yetkili hamili olduğunu savunmuştur. Davalının yetkili hamil olması için ciro silsilesinde yer alan imzaların gerçek cirantalara ait olup olmadığını tahkik zorunluluğu bulunmayıp, 6102 sayılı TTK’nın 686. maddesi hükmüne göre, bu hususta, ciro silsilesinin görünüşte düzgün olması yeterlidir. Dava konusu çekte mevcut ciro silsilesi içerisinde bu anlamda bir kopukluk bulunmadığı gibi, ciro silsilesinde ismi geçen lehtar ve cirantaların kaşe ve imzalarının sahte olduğunun tespiti bile davalının yetkili hamil olduğu gerçeğini değiştirmez. Bu itibarla, çekin lehtar cirosunda bulunan imzaların davacı şirket yetkililerine ait olmadığı bu nedenle davalının yetkili hamil olarak addedilemeyeceği şeklindeki mahkeme görüşü isabetli bulunmamıştır.
6102 sayılı TTK’nın 792. maddesiyle, çek, herhangi bir suretle hamilin elinden çıkmış bulunursa, ister hamile yazılı, ister ciro yoluyla devredilebilen bir çek söz konusu olup da hamil hakkını 790. maddeye göre ispat etsin, çek eline geçmiş bulunan yeni hamilin ancak çeki kötü niyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğu takdirde o çeki geri vermekle yükümlü olacağı hüküm altına alınmıştır. Belirtilen kanun hükmü uyarınca davacının, kendisinin yetkili hamili olduğunu ve yeni hamilin çeki kötü niyetle iktisap etmiş olduğunu veya iktisapta ağır kusurlu bulunduğunu kanıtlaması gerekmektedir. Somut olayda, davacının bu husustaki ispat külfetini yerine getiremediği, davalının çeki kötü niyetle iktisap ettiğine veya iktisabında ağır kusurlu bulunduğuna dair delil ibraz edemediği, dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerde de, davalının davaya konu çeki kötü niyetle iktisap ettiğini gösterir bir emare bulunmadığı anlaşılmaktadır. Belirtilen nedenlerle, davalının davaya konu çeki kötü niyetle iktisap ettiğinin kanıtlanamadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken aksi düşüncelerle davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün davalı yararına bozulması gerekmiştir…”
– Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2016/14208 Esas, 2018/5084 Karar sayılı ve 10/09/2018 Tarihli ilamında “…Dava, 6102 sayılı TTK’nın 792. maddesi uyarınca açılmış çek istirdadı istemine ilişkindir. Mahkemece, davalı bankanın çeki iktisabında hangi hukuki ilişkiye dayandığını ispatlayamadığı ve çeki iktisabında iyi niyetinden söz edilemeyeceği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Ancak, TTK’nın 792. maddesi uyarınca, çek eline geçmiş bulunan yeni hamil ancak çeki kötü niyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğu takdirde o çeki geri vermekle yükümlüdür. Buna göre, zayi olan çekin istirdadı istemine ilişkin işbu davada ispat yükü davacıda olup, davacının kendisinin yetkili hamil olduğunu, senedin rızası hilafına elinden çıktığını ve senedi elinde bulunduran davalının kötü niyetli veya iktisabında ağır kusurlu olduğunu ispat etmesi gerekir. Bu durumda, mahkemece, TTK’nın 792. maddesi uyarınca değerlendirme yapılması gerekirken, ispat yükünün davalıya yüklenerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, kararın davalı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir…”
– İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi’nin 2017/2366 Esas, 2019/1269 Karar sayılı ve 13/09/2019 Tarihli ilamında “…Somut uyuşmazlıkta davacı, dava konusu çekin ,çek keşidecisine sattığı canlı hayvan karşılığında, keşideci tarafından adına düzenlenerek tarafına teslim edildiğini, kendisininde çeki cirolayarak, gömleğinin cebine koyduğunu ve çekte kendisinden sonra cirosu bulunan …..
Tic.San.Ltd.Şti.’nin daha önce de arabasını kullandığını ve bu şirketin çiftliğindeki evine gittiğini, bu sırada rızası hilafına çekin ele geçirildiğini, müvekkilinin rızası hilafına çıktığı sabit olan çek üzerinde 3.şahsın hiç bir hakkı bulunmamasına rağmen ele geçirilmesinin kötü niyet olduğunu ileri sürmektedir. Mahkemece, keşideciden ve ilgili Vergi Dairesinden temin edilen edilen müstahsil makbuzu, çekteki bilgiler ile keşideci tanığın beyanına göre, davacının çekin lehtarı olduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece, davacıdan sonra çeki cirolayan şirketin, davacı ile arasındaki hukuki ilişkiye istinaden cirolanıp cirolanmadığı tespit edilmemiş ise de , davacı taraf çeke göre yetkili hamil olan ve 3.kişi konumundaki davalı bankanın kötü niyetli veya ağır kusurlu olduğuna dair somut iddia ve bir delile dayanmamış olması, rıza hilafına çıktığı sabit olan çek üzerinde 3.şahsın hiç bir hakkı bulunmamasına rağmen ele geçirilmesinin kötü niyet olduğunu iddia etmesi, çekin kaybolmasının veya çalınmasının çekin istirdatı için salt neden olduğu ididasının, mücerretlik ilkesi ve yasa hükümlerine göre kabul edilemeyecek olması karşısında ,ilk derece mahkemesince ispatlanamayan davanın reddine karar verilmesi doğru olup, davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde değildir…”
– İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi’nin 2020/90 Esas, 2020/131 Karar sayılı ve 08/10/2020 Tarihli ilamında “…Dava konusu çekin incelenmesinde; ciro silsilesinde görünürde herhangi bir kopukluk olmadığı anlaşılmaktadır. Mevcut ciro silsilesinde bir kopukluk olmadığı anlaşılmakla çekin borçtan mücerret olma niteliği karşısında, çekte cirosu bulunan davacı ve davalıların ticari defterlerine göre herhangi bir ticari ilişki bulunmaması, davalı tarafın çeki kötü niyetli ve ağır kusurlu olarak iktisap etmiş olduğu anlamına gelmeyeceğinden, davacı vekilinin tarafların ticari defterlerinde inceleme yapılmaksızın eksik inceleme ile hüküm kurulduğu yönündeki istinaf nedeni yerinde görülmemiştir…”
– İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi’nin 2018/1146 Esas, 2019/830 Karar sayılı ve 14/06/2019 Tarihli ilamında “…Dava konusu çekin incelenmesinde; ciro silsilesinde görünürde herhangi bir kopukluk olmadığı anlaşılmaktadır. Mevcut ciro silsilesinde bir kopukluk olmadığı anlaşılmakla çekin borçtan mücerret olma niteliği karşısında, davanın tarafları ile cirosu bulunanlar arasında taraf ticari defterlerine göre herhangi bir ticari ilişki bulunmaması, davalı tarafın çeki kötü niyetli ve ağır kusurlu olarak iktisap etmiş olduğu anlamına gelmeyeceğinden, davacı vekilinin tarafların ticari defterlerinde inceleme yapılmaksızın eksik inceleme ile hüküm kurulduğu yönündeki istinaf nedeni yerinde görülmemiştir…”
denilmektedir.
Bu bilgiler ışığında senet metni tetkik edildiğinde davalının çekin yetkili hamili konumunda olduğu ve ciro silsilesinin 6102 sayılı TTK m.790 hükmü uyarınca düzgün olduğu anlaşılmıştır.
Yine burada davalının 6102 sayılı TTK m.792 hükmü uyarınca “çeki kötüniyetle iktisap etmiş olduğu” veya “iktisapta ağır bir kusuru bulunduğu” vakıalarının ispatlama külfeti davacı üzerindedir. Bu bağlamda gerekli ispat külfetinin yerine getirilmesi için 10/01/2023 tarihli celsenin (2) nolu ara kararı ile davacı vekiline davaya konu çekin halen davalının elinde bulunduğuna ve davalının bu çeki kötüniyetli olarak iktisap etmiş olduğuna dair iddialarını ispata elverişli delillerini dosyaya sunması için süre verilmiş olup verilen kesin süre içerisinde davacı tarafça dosyaya herhangi bir delil ibraz edilmemiştir.
Dolayısıyla burada eldeki davada davacı yan kanunen üzerinde bulunan ispat külfetini yerine getirememiştir.
Bu açıklamalar doğrultusunda da sübut bulmayan davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanunu hükümleri uyarınca alınması gereken 179,90 TL ilam harcının dava açılırken yatırılan 80,70 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 99,20 TL harcında davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
3-Davacı tarafından yargılama nedeniyle sarf edilen yargılama giderlerinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı tarafından yargılama nedeniyle herhangi bir yargılama gideri sarf edilmediğinden bu hususta KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümleri uyarınca hesaplanan 5.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
6-Karar kesinleştiğinde artan avansın 6100 sayılı HMK m.333 hükmü uyarınca resen yatıran tarafa İADESİNE,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı ve davalı vekilinin yokluğunda, dava değeri 2023 yılı için getirilen kesinlik sınırı olan 17.830,00 TL’nin altında kaldığından KESİN olmak üzere karar verildi, verilen karar hazır bulunanlara okunmak suretiyle tefhim edildi. 11/04/2023