Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/63 E. 2023/50 K. 18.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
GAZİANTEP
2 ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : …
KARAR NO : …

HAKİM : …
KATİP …

DAVACI : …
VEKİLİ : …
DAVALI :…
VEKİLLERİ :…
DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/01/2022
KARAR TARİHİ : 18/01/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 27/01/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalının müvekkili şirketten nakliye hizmeti aldığını, davalı şirketin müvekkiline takip konusu faturadan dolayı 234,02 TL ödeme yaptığını, kalan bakiyenin ödenmediğini, bu nedenden dolayı takipte asıl alacak miktarının 1.300,00 TL olarak göründüğünü, bu borcun ödenmemesi üzerine davalı aleyhine Gaziantep İcra Müdürlüğü’nün 2021/61008 Esas sayılı dosyasıyla faturaya dayalı olarak 1.300,00 TL asıl alacak ve 57,38 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 1.357,38 TL’nin tahsili amacıyla genel haciz yoluyla takip başlattıklarını, davalının haksız itirazı üzerine takibin durdurulduğunu, haksız itirazın iptali ile takibin devamına, alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin merkezinin İstanbul’da olduğunu, davanın İstanbul Ticaret Mahkemelerinde görülmesi gerektiğini, icra takibinin de yetkisiz icra müdürlüğünde yapıldığını, müvekkili şirketin davacıya borcunun olmadığını, dava konusu alacağın varlığı ve miktarının yargılamayı gerektirdiğinden davanın kabulüne karar verilse bile davacının icra inkar tazminatı talebinin reddinin gerektiğini, bu nedenlerle açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
1-Taraflarca usulüne uygun olarak ileri sürülmüş olan iddia ve savunmalar,
2-Gaziantep İcra Müdürlüğü’nün 2021/61008 esas sayılı icra takip dosyası
3-Ticari defterler ve belgeler,
4-Faturalar,
5-Bilirkişi raporu,
6-İlgili yasal mevzuat ve yargısal kararlar.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava Nevi İtibari İle Davalı tarafın icra takiben karşı yapmış oldukları İtirazın İptali İstemine İlişkindir.

İtirazın iptali davası; 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Buna göre;
i) İlamsız takip yapılmış olması,
ii) Borçlunun bu takibe itiraz etmesi,
İii) İtirazın alacaklıya (davacıya) tebliğinden itibaren alacaklının, bir yıl içinde mahkemeye başvurmuş olması yasal koşullarının gerçekleşmesi gerekir.
Takip alacaklısı tarafından ödeme emrine süresi içinde itiraz etmiş olan takip borçlusuna karşı açılan itirazın iptali davasının konusu, icra takibine konu edilen alacaklar olup, davanın amacı itirazla duran takibin devamını sağlamaktır. Bu dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir. Davalı borçlunun icra dosyasında ileri sürdüğü itirazlar dışındaki itirazlarını da bu dava içinde ancak cevap süresi içinde ileri sürmesi olanaklıdır. Eğer cevap süresi içinde davalı/borçlu diğer itirazlarını ileri sürmezse mahkeme bunları kendiliğinden göz önüne alamaz, takibe itiraz edilirken bildirilen sebeplerle sınırlı araştırma yapmak durumunda kalır. Nitekim aynı hususlara Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 17.09.2019 tarihli ve 2017/19-824 E., 2019/885 K.; 25.11.2020 tarihli ve 2017/(19)11-894 E., 2020/942 K. sayılı kararlarında da değinilmiştir.
Dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabi olduğundan; ispat külfeti normal bir alacak davasındaki ile aynıdır. Ancak her iki dava ispat yöntemleri ve hukukî sonuçları bakımından farklılıklar göstermektedir. Bu bağlamda belirtmek gerekirse; HMK’nın 190. maddesi gereğince ispat yükü, kanunda özel düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukukî sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Bu genel kuralın dışında bazı hâllerde ispat yükü yer değiştirerek davalı tarafa geçer. Bu hâllerden birisi davalının ödeme savunmasında bulunmasıdır. Davacı ya da davalı iddiasını ya da savunmasını HMK’da belirtilen hükümlere göre ispat etmelidir. Buna göre yapılacak yargılama sonunda mahkemece verilecek karar ya davanın kabulü ya da reddine yönelik olacak; ancak takibin iptali ya da devamı hükmünü de içerecektir.
Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere; itirazın iptali davası, icra takibine sıkı sıkıya bağlı, itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir.

İcra takibi açısından yapılan değerlendirme;
Dava konusu 2021/56224 Esas sayılı icra takibinde ödeme emrinin davalıya 12/07/2021 tarihinde tebliğ edildiği, davalının icra takibine süresinde tarihinde borca itiraz talebinden bulunduğu, davalının borca itiraz talebinin davacıya tebliğ edilmediği ve bu nedenle davacının davayı 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı görülmüştür.
Ticari defterlerin bilirkişi incelemesine dair tespitler;
Hukuk Muhakemeleri Kanununun ticari defterlerin ibrazı ve delil olması başlıklı 222. maddesi;
“(1)Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
(2)Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
(3)İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.
(4)Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.
(5)Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.” hükmünü amirdir.
HMK nın 222 ve devamı maddelerine göre defterlerin sahibine delil olabilmesi için uyuşmazlığın ticari işten kaynaklanması, uyuşmazlığın tacirler arasında çıkmış olması, ticari defterlerdeki kayıtların birbirini doğrulaması, ticari defterlerin kanuna uygun tutulmuş olması gerekir.
Somut uyuşmazlık bu niteliklere haiz olduğundan taraf ticari defterleri üzerinde inceleme yapılmıştır.
a) Davacı taraf ticari defterlerinin incelenmesinde;
Bilirkişi hazırlamış olduğu 05/09/2022 tarihli raporda özetle;
Davacının dava dosyasına 2021 yılına ait yevmiye ve kebir defterlerini yerinde ibraz ettiğini, davacının dava dosyasına yerinde ibraz ettiği bu yasal defterlerini e-defter olarak tuttuğunu, e-defter olarak tuttuğu bu 2021 yılı yevmiye ve kebir defterlerinin noter açılış ve noter kapanış tasdiklerinin yerine geçecek olan e/defter beratlarını zamanında ve usulüne uygun olarak aldığını,
Davacı tarafın incelenen 2021 yılı yasal defter ticari münasebet kayıtlarına göre, davacının davalıdan 2020 yılından 2021 yılında devir eden 1.504,00 TL alacağının olduğunu, 2021 yılında davalıya dava dosyasına konu icra takibine dayanak olan … seri numaralı faturayla 1.534,02 TL tutarında satış yaptığını, 2020 yılından 2021 yılına devir eden alacağına ve 2021 yılında anılan faturayla yaptığı satışın karşılığında davalıdan 234,02 TL bankadan gelen havaleyle 2.754,00 TL nakit olarak toplamda 2.988,02 TL tahsilat yaptığını, ayrıca davalıdan 50,00 TL komisyon faturası aldığını, böylece davacının davalıdan 0,00 TL alacağının yani alacağının kalmadığını,
Bunun yanında dava dosyasına konu olan icra takibine dayanak olan faturanın BS/BA form bildirim haddi olan KDV hariç tutar olan 5.000,00 TL tutarın altında olması sebebiyle BS bildirim formunda bildirilemeyeceğini mahkememize bildirmiştir.
b) Davalı taraf ticari defterlerinin incelenmesinde;
Bilirkişi hazırlamış olduğu 30/06/2022 tarihli bilirkişi raporundan özetle;
Davalının incelenen 2021 yılı ticari defterlerinin kendi adına delil vasfına haiz olduğunu, davalının, 27/01/2021 tarihinde nakliyeyi yapan … plaka nolu araç sürücüsüne davacı adına yapmış olduğu 1.300,00 TL ödemenin mahkeme tarafından kabul edilmesi halinde 28/07/2021 icra takip tarihi itibariyle davalının bir borcunun bulunmadığını, davalı tarafından 27/01/2021 tarihinde yapılan ödemenin mahkeme tarafından kabul edilmemesi halinde;
Davacının icra takibine kadar davalıya ödeme emri göndererek temerrüde düşürmemiş olması nedeniyle, icra takibinde talep ettiği işlemiş faiz tutarının yerinde olmadığını, davacının icra takibinde asıl alacağa istemiş olduğu faiz ve icra inkar tazminatı isteminin mahkeme takdirinde olduğunu mahkememize bildirmiştir.
Bilirkişi tarafından düzenlenmiş olan 04/11/2022 tarihli raporda özetle;
Davalının, 27.01.2021 tarihinde nakliyeyi yapan … plaka nolu araç sürücüsüne davacı adına yapmış olduğu 1.300.- TL ödemenin, Sayın Mahkemeniz tarafından kabul edilmesi halinde 28.07.2021 icra takip tarihi itibariyle davalının bir borcunun bulunmadığı, Sayın Mahkemeniz tarafından 1.300.- TL ödemenin kabul edilmemesi halinde davalının 28,07.2021 tarihinde davacıya 1.300.- TL borçlu olacağı mahkememize bildirilmiştişr.
Denetime elverişli ve ayrıntılı olarak düzenlenmiş olan her iki bilirkişi raporu da hükme esas alınmıştır.
Ticari defterlerin delil niteliği ve somut olaya ilişkin değerlendirmeler;
Tarafların her ikisinin de tacir olması, uyuşmazlık konusunun her iki tarafın da ticari defterine işlemesi gereken kapsamda olması ve ticari işletme ile ilgili olması hususları; ticari defterin, delil olarak kullanılmasını mümkün kıldığı tespit edilmiştir.
HMK’na göre eksiksiz ve usulüne uygun tutulmuş, açılış ve kapanış onayı yapılmış olan, birbirini doğrulayan ticari deftrerin sahibi lehine delil olması mümkün kılınmıştır. Bunun yanında bu şartları taşımayan defterler ise her zaman sahibi aleyhine delil olma niteliği taşımaktadır. (Hüseyin ÜLGEN/Mehmet HELVACI/Arslan KAYA/N. Fusün NOMER ERTAN, Ticari İşletme Hukuku, 6. Baskı, İstanbul, 2019, s.677)
Ticari defterin birbirini doğrulamasından anlaşılması gereken ise uyuşmazlığın taraflarının defterlerinin birbirini doğrulması değil; defteri tutan tarafın bütün defterlerindeki kayıtların birbirini doğrulamasıdır. (Hakan PEKCANITEZ/Muhammet ÖZEKES/ Mine AKKAN/Hülya TAŞ KORKMAZ, Medeni Usul Hukuku, 15. Baskı, İstanbul, 2017, s.1829)
Her iki tarafın da ticari defterleri usulüne uygun tutulmuş, delil niteliğine haiz ve birbiri ile uyumludur. Davacı tarafın, dava dilekçesinin aksine ticari defterlerinde davalı taraftan alacaklı olmadığı görülmüştür. Davacının ticari defter kayıtlarının 6100 sayılı HMK’nın 222/4 md. uyarınca davalının ödeme kaydı yönünden kendisi yani davacı aleyhine kesin delil teşkil edecektir. (Emsal karar için bknz Yargıtay 11’inci Hukuk Dairesi’nin 2020/3099 Esas ve 2021/3144 Karar sayılı ilamı)
Davacı tarafından ticari defterlerin aksini ispata yarayacak kesin delil niteliğinde delil de getirilmemiştir.
Davacı vekilinin fatura altındaki imzanın şirket yetkilisine ait olup olmadığı iddiası kendi ticari defterleri ile dahi alacağını ispat edememiş olduğundan toplanılmasına gerek duyulmamıştır.
Neticeten;
Tüm dosya kapsamı denetime elverişli şekilde aldırılmış bilirkişi raporu, taraf beyanları hep birlikte incelendiğinde davasının reddine karar vermek gerekmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90 TL ilam harcından davacı tarafından yatırılan 80,70 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye ‭‭99,2‬0 TL davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
3-Davacı tarafından yargılama nedeniyle sarf edilen yargılama giderlerinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı tarafından herhangi bir yargılama gideri sarf edilmediğinden bu hususta KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan AAÜT hükümleri uyarınca hesaplanan 1.357,38 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
6-Dava açılmadan önce başvurulan arabuluculuk dava şartı nedeniyle hazineden karşılanmış olan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin 02/06/2018 Tarihli ve 30439 Sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiş olan Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği m.26/4 hükmü uyarınca davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
7-Karar kesinleştiğinde artan avansın 6100 sayılı HMK m.333 hükmü uyarınca resen yatıran tarafa İADESİNE,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, miktar itibari ile KESİN olmak üzere karar verildi, verilen karar hazır bulunan tarafa okunmak suretiyle tefhim edildi. 18/01/2023