Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/517 E. 2023/57 K. 24.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
GAZİANTEP
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : …
KARAR NO : …

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – …

VEKİLİ : Av. … – …
DAVALI : … – …
VEKİLİ : Av. … – …

DAVA : Alacak (Yayımlama Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/04/2021
KARAR TARİHİ : 24/01/2023
YAZIM TARİHİ : 24/01/2023

Yukarıda tarafları ve niteliği yazılı davanın mahkememizde görülen ve neticelendirilen açık yargılaması sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili sunduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 28/10/2019 ve 12/11/2019 tarihlerinde İspanya ülkesinde faaliyet gösteren … şirketine gönderilmek üzere, ithalat işlemi dahilinde, iki adet para transfer işlemi için davalı bankaya başvuruda bulunduğunu, 28/10/2019 tarihli olan 27.885 euro, 12/11/2019 tarihli olan 13.750 euro tutarındaki işlemlerin, davacı tarafından davalı bankaya işlemin ithalat işlemi olduğu bilgilendirmesi yapılarak ödemelerin yapıldığını, fakat buna rağmen davalı bankanın 28/10/2019 tarihli işlemde herhangi bir para transferi gibi işlemi girişi yaptığı ve talep formları aldığını, bununla beraber hatasını fark eden bankanın 12/11/2019 tarihli işlemde tutumunu değiştirip ithalat talep formu alarak işlemleri tesis ettiğini, davalı bankanın dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranarak işlemi ithalat dahilindeki transfer işlemlerine uygun şekilde yapmaması neticesinde söz konusu işlemlerle transfer edilen paranın kötü niyetli kişilerce çekildiğini, davalının işlem girişi yaparken basiretli davranmaması, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı hareket ederek, şirket unvan ve bilgilerini gereği gibi girmemesi, dolayısıyla gerek muhabir bankaya gereksi alıcı bankaya da kontrol ve olayda olduğu gibi dolandırıcılık durumunda bilgileri kontrol edebilme şansı vermediğini, davacının bloke hususundaki talebine rağmen hiçbir işlem yapmadığını, muhabir banka … … gönderilmek üzere olayın hali hazırda bir dolandırıcılık olduğunu, davacının teminat mektubu sunmayacağı, dolandırıcı (fraud) hesaptaki bakiyenin davacıya ödenmesi gerektiği yönündeki talebin TSB Bank’a ibraz edilmek üzere davalı bankaya sunulduğunu, … tarafından davacının talebinin haklı bulunduğu ve hesaptaki bakiye olan 13.273,54 euro’nun 10/11/2020 tarihinde davacının hesabına yatırıldığı, davalı banka tarafından işlemin yapılabilmesi ve fraud hesaptaki paranın kendilerini ödenmesi için işlemin iki katı tutarındaki süresiz ve kati teminat verilmesi zorunluluğu olduğu yönündeki beyan ve talebin haksız olduğunu iddia etmiş olup, tüm bu nedenlerle 28.362 euronun (dava tarihi itibariyle TCMB Efektif Satış Kuru karşılığı Türk Lirası: 278.341,83 TL) ferileriyle (faiz vb.) beraber bilirkişiye hesaplattırıldıktan sonra HMK 109. Maddesi çerçevesinde harcı tamamlatılmak suretiyle hakların doğum tarihinden itibaren işleyecek mevduata uygulanan en yüksek faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili sunduğu cevap dilekçesinde özetle; uyuşamazlığa konu olayın yurt dışı döviz transfer işlemi olduğunu, bankacılık uygulamalarında yurt dışı döviz transfer işlemlerinin ağırlı olarak SWIFT sistemi ile yapılmakta olduğunu, SWIFT in uluslararası para transferlerinde ödemenin yapılacağı bankayı tanımlamak için kullanılan harf ve rakamlardan oluşabilen bir kombinasyon olduğunu, SWIFT/BIC kodlarının, para transferi sürecinde güvenliği sağlarken, aynı zamanda paranın hangi bankadan, hangi bankaya gönderildiğine dair bir kanıt teşkil etmekte olduğunu, ödemeyi alacak bankanın para hesaba geçmeden ödemeyi SWIFT bilgileri ile kontrol etme imkanın bulunduğunu, SWIFT transfer yönteminde para gönderen tarafından, alıcı bilgisi, alıcı banka swift kodu, alacı banka adı, şehir bilgisi, alıcı hesap no ya da IBAN bilgilerinin sağlanması gerektiğini, bu bilgelerin başta iban olmak üzere, para transferlerinin yanlış hesap numarası ile yapılmasını önlemek saikiyle geliştirilmiş bir hesap numarası standardı olduğunu, dava konusu iki transferin davacı firmanın talebiyle, firma imza ve kaşeli ithalat talep formu ve antetli fatura belgesi ile yapıldığını, ihracatçının unvanının talep formu ve faturada … olarak geçtiğini, swift mesajının 70. Açıklama kısmında bilgi için fatura numarasının yazıldığını, her iki işleminde ithalat talep formu kapsamında gerçekleştiğini, davacının karşı bankanın gelen ödemeyi fatura kontrolü ile yaptığı iddiasının varsayımdan ibaret olduğunu, bankaların karşı banka IBAN doğruluğunu, sorgulama yükümlülüğünün bulunmadığını, kaldı ki söz konusu işlemlerde hesap bilgisinin yanlışlığı, unvan bilgisi yanlışlığının olmadığını, 13/11/2019tarihinde dolandırıcılık işlemi olduğunun müvekkil banca bildirildiğini, tüm bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLER:
1-Tarafların usulünce ileri sürmüş oldukları iddia ve savunmaları,
2-Dekontlar,
3-E-mail yazışmaları,
4-Davalı banka kayıtları,
5-Dosyada mündemiç bilirkişi raporları,
6-İlgili yasal mevzuat ve yargısal içtihatlar.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, havale işlemi sırasında uğranılan zarar nedeniyle alacak istemine ilişkindir.
Mahkememizce verilen 2021/483 Esas, 2022/271 Karar sayılı ve 18/03/2022 Tarihli karar Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi’nin 2022/994 Esas, 2022/1030 Karar sayılı ve 10/06/2022 Tarihli ilamıyla “…Dava, tazminat istemine ilişkindir.
İnceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. Maddesi hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
492 sayılı Harçlar Kanunu’nun “Nispi harçlarda ödeme zamanı” başlıklı 28. maddesinin 1. fıkrasında aynen “(1) sayılı tarifede yazılı nispi harçlar aşağıdaki zamanlarda ödenir” denildikten sonra 23/07/2010 gün ve 6009 S.K/18. maddesi ile değişik (a) bendinde “Karar ve ilam harcı” alt başlığı ile “Karar ve ilam harçlarının dörtte biri peşin, geri kalanı kararın verilmesinden itibaren iki ay içinde ödenir… Bakiye karar ve ilam harcının ödenmemiş olması, hükmün tebliğe çıkarılmasına, takibe konulmasına ve kanun yollarına başvurulmasına engel teşkil etmez.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Aynı Kanunun 16/3. maddesinde ise; “Değer tayini mümkün olan hallerde dava dilekçelerinde değer gösterilmesi mecburidir. Gösterilmemişse davacıya tesbit ettirilir. Tesbitten kaçınma halinde, dava dilekçesi muameleye konmaz” denilmiştir. “Harcı Ödenmeyen İşlemler” başlığını taşıyan 32. maddede ise, “Yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılmaz. Ancak ilgilisi tarafından ödenmeyen harçları diğer taraf öderse işleme devam olunmakla beraber bu para muhakeme neticesinde ayrıca bir isteğe hacet kalmaksızın hükümde nazara alınır.” hükmü getirilmiştir.
Yukarıda belirtilen madde hükümlerinden de anlaşılacağı üzere, karar ve ilam harcının peşin olarak yatırılması gereken miktarı ile maktu başvuru harcı ödenmedikçe, davaya devam edilmesi olanağı bulunmamaktadır.
Nitekim, 492 Sayılı Kanun’un 29. maddesinde, yargılama sırasında tespit olunan dava değerinin, dava dilekçesinde bildirilen değerden fazla olduğu anlaşılırsa, yalnız o celse için yargılamaya devam olunacağı, takip eden celseye kadar noksan değer üzerinden peşin karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça davaya devam olunamayacağı; Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 409 uncu maddesinde de gösterilen süre içinde dosyanın işleme konulmasının noksan olan harcın ödenmesine bağlı olduğu belirtildiğine göre, dava açıldığında yatırılması gereken başvurma harcı ile peşin karar ve ilam harcının hiç yatırılmaması halinde de, aynı şekilde anılan harçlar ilgilisince ödenmedikçe davaya devam edilmesi olanağından söz edilemez.
Şu hale göre; karar ve ilam harcı maktu ise tamamı, nispi ise dörtte biri dava açılırken davacı tarafından peşin olarak ödenmelidir. Peşin olarak dörtte biri ödenecek olan nispi karar harcı, dava dilekçesinde gösterilen değer üzerinden hesaplanacaktır.
Ancak mahkeme davacının dava dilekçesinde belirlediği hakkın niteliği ve değeri ile bağlı olmadığı gibi hakkın niteliğini ve değerini resen araştırması gereklidir. Bir başka deyişle maktu harca tabi bir iş olduğunu söyleyen davacının bu nitelendirmesi ile mahkeme bağlı değildir. Mahkemenin dava konusu hakkın mal varlığı hakkı (dava konusunun belirli bir değerle ilgili) olduğu kanısına varması halinde bu hakkın değerini takdir etmesi ve karar ve ilam harcını bu değer üzerinden hesaplayarak, davacıya tamamlattırması gerekir.
Yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılamayacağına göre, davanın başında alınmış olan karar ve ilam harcının noksan olduğu, sonradan, anlaşılırsa noksan karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça davaya devam olunup, takibi işlemler yapılamaz.
Yargılama sırasında, dava konusunun değerinin dava dilekçesinde bildirilenden daha fazla olduğu anlaşılır veya mahkemece tespit edilirse, yalnız o oturum için davaya devam edilerek ondan sonraki oturuma kadar noksan değer üzerinden harç tamamlanmadan davaya devam olunamaz. Peşin harç ve ilamın tamamlanmamasının müeyyidesi ise dosyanın işlemden kaldırılmasıdır.
Harç hususu kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece resen dikkate alınması gerektiği gibi istinaf incelenmesinde de resen dikkate alınır.
Davacının açmış olduğu tazminat davasında; dava açılışında alınması gereken 80,70 TL başvurma harcının alınmadığı anlaşılmıştır.
Belirtilen hususlar gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun münhasıran harç sebebiyle kabulü ile mahkeme kararının esası incelenmeksizin kaldırılarak, yukarıda bahsedilen şekilde işlem yapıldıktan sonra bir karar verilmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir…” denilerek kaldırılmıştır.
Kaldırma sonrasında dosya mahkememizin 2022/517 esasına kaydedilmiş ve taraflar usulünce davet edildikten sonra yargılamaya devam olunmuştur.
Davacı vekili tarafından eksik olduğu tespit edilen başvurma harcının 28/09/2022 tarihinde ikmal edildiği anlaşılmış olup kaldırma ilamında belirtilen eksikliğin giderildiği görülmüştür.
Eksik harç dışında davanın esası bakımından yapılan incelemede; davacı vekilinin kaldırma öncesinde alınan rapora karşı itiraz dilekçesi sunmuş olduğu ancak mahkemece bu yönde bir değerlendirme yapılmadığı görülmekle mahkememizce itirazlar doğrultusunda ek rapor aldırılmıştır.
Bu şekilde hazırlanan ek rapor ile kaldırma ilamından önce alınan iki farklı bilirkişi heyet raporunda da dava konusu edilen vakıa nedeniyle davalıya atfı kabil bir kusurun bulunmadığı, anılan raporlarda somut uyuşmazlığın doğru bir şekilde ele alınarak irdelendiği ve bildirilen kanaatin gerekçelendirildiği görülmüş ve hükme esas alınmıştır.
Yine ilk karar ile davalı lehine 27.933,93 TL vekalet ücretine hükmedilmiştir. İş bu karar tarihinde ise dava değeri üzerinden hesaplama yapıldığında 41.967,86 TL vekalet ücretine hükmetmek gerekmektedir. Ancak bakıldığı zaman ilk karara davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmamıştır. Benzer bir uyuşmazlığa ilişkin olarak Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2010/7364 Esas, 2011/17235 Karar sayılı ve 19/12/2011 Tarihli ilamında “…Dairemizin bozma ilamından önce mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen ilk kararında davalı vekili lehine ret edilen tazminat miktarı için tek bir vekalet ücretine hükmedilmiş olup, bu husus taraflarca temyiz edilmediği gibi bozma kapsamında da yer almadığından davadaki maddi ve manevi tazminat istemlerinin ret edilen miktarı için davacı aleyhine tek vekalet ücreti verilmesi artık davacı lehine usuli kazanılmış hak oluşturmuştur.
Bu durumda mahkemece, davacı tarafın açıklanan usuli kazanılmış hakkını ihlal eder şekilde aleyhine iki ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi yerinde görülmediğinden kararın bu nedenle davacı yararına bozulması gerekmiştir…” denilmektedir. Bu haliyle de davacı tarafın usuli kazanılmış hakkı gözetilerek davalı lehine 27.933,93 TL vekalet ücretine hükmedilmiştir.
Bu açıklamalar doğrultusunda da sübut bulmayan davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL ilam harcından davacı tarafından yatırılan 4.753,39 TL peşin harcın mahsubu ile fazla alınan 4.672,69 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
3-Davacı tarafından yargılama nedeniyle sarf edilen yargılama giderlerinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı tarafından yargılama nedeniyle herhangi bir yargılama gideri sarf edilmediğinden bu hususta KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden davacı tarafın usuli kazanılmış hakkı da gözetilerek hesaplanan 27.933,93 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
6-Dava açılmadan önce başvurulan arabuluculuk dava şartı nedeniyle hazineden karşılanmış olan 680,00 TL arabuluculuk ücretinin 02/06/2018 Tarihli ve 30439 Sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiş olan Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği m.26/4 hükmü uyarınca davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
7-Karar kesinleştiğinde artan avansın 6100 sayılı HMK m.333 hükmü uyarınca resen yatıran tarafa İADESİNE,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu AÇIK olmak üzere karar verildi. 24/01/2023