Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/242 E. 2023/10 K. 05.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
GAZİANTEP
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : ….
KARAR NO : ….

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

DAVACI : … –
VEKİLİ :….
DAVALI : … –
VEKİLİ :….

DAVA : Ticari Şirket (Yöneticilerin Azline İlişkin)
DAVA TARİHİ : 18/03/2022
KARAR TARİHİ : 05/01/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 11/01/2023

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Yöneticilerin Azline İlişkin) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili sunduğu dava dilekçesinde özetle; Davalının, tarafların ortağı olduğu Gaziantep Ticaret Sicil Müdürlüğünün …. sicil numarasında kayıtlı …. Orman Ürünleri Su Ürünleri Turizm Gıda İnşaat Otomotiv Petrol Tic. San. Ve Pazarlama Ltd. Şti. İle …. sicil numarasında kayıtlı …. Dayanıklı Tüketim Nak. Ve Tic. Ltd. Şti yönetim temsil ve ilzam yetkilerinin 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu 630/2 maddesi uyarınca kaldırılmasını, davalının, tarafların ortağı olduğu şirketlerdeki yönetim, temsil ve ilzam yetkilerini kullanmaya devam etmesi gerek davacı gerekse de dava dışı şirketler açısından telafisi güç ve hatta imkansız zararlara sebebiyet vereceğinden, davalının Gaziantep Ticaret Sicil müdürlüğünün …. sicil numarasında kayıtlı …. Orman Ürünleri Su Ürünleri Turizm Gıda İnşaat Otomotiv Petrol Tic. San. Ve Pazarlama Ltd. Şti ile …. sicil numarasında kayıtlı …. Dayanıklı Tüketim Nak. Ve Tic. Ltd. Şti yönetim temsil ve ilzam yetkilerini kullanmasının ihtiyati tedbir yolu ile durdurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili sunduğu cevap dilekçesinde özetle; Öncelikle davacı yanca her ne kadar davalı müvekkilin bağımlılık düzeyinde kumar alışkanlığı olduğu iddia edilmişse de söz konusu iddia, davacının haksız davasına, uydurma bir iddia olup, gerçeklik zemininde yer edinmeyen bu iddia ispata muhtaç bir iddiadır. Ayrıca davacı yanca ibraz edilmiş dava dilekçesi incelendiğinde; davacı yanın iddialarının kendi içinde çelişkiler barındırdığı görülecektir. Zira davacı yan dilekçesinde ilk olarak şu yönde bir beyanda bulunmuştur; “Tarafların ortağı bulunduğu dava dışı şirketlerin aile şirketi olması ve davalının davacının ağabeyi olması yani aile büyüğü olması nedeniyle dava dışı şirketler kurulduğu günden bu güne kadar davalı tarafından tek başına temsil ve ilzama yetkili yönetici/müdür olarak yönetilmiştir.” Davacı yan daha sonra ise şöyle bir beyanda bulunmuştur; “Faaliyet gösterdikleri alanda uzun yıllar söz sahibi olan ,önemli miktarlarda cirolara imza atan ve milyonlarca lira değerinde taşınmazları bulunan dava dışı şirketler ,davalının bağımlılık düzeyindeki kumar alışkanlığı ve bu sebeple de dava dışı şirketleri boşlayıp borçlandırması nedeniyle ticari faaaliyetlerini durdurma noktasına gelmiştir.” Söz konusu iki iddia karşılaştırıldığında kendi içinde çelişkili olduğu, akıl izafından uzak olduğu görülecektir. Zira müvekkilin kumar alışkanlığı olmadığını vurgulayarak belirtmek isteriz ki; yaklaşık 16 yıldır dava dışı şirketlerin yönetiminde görev alan, sayısız cirolara imza atan ve dava dışı şirketler menfaatine milyonlarca lira taşınmaz elde eden müvekkilin, kumar alışkanlığı dolayısıyla şirket işlerini boşladığının iddia edilmesi davacının iddialarının gerçek olmadığını açıkça göstermektedir. Sonuç olarak davacı yan, dava dışı şirketlerin kuruluşundan beri müvekkilin müdürlük görevini ihtiva ettiğinden, dava dışı şirketlerin ticari hayatta iyi bir yer edindiğinden ve işbu şirketler lehine müvekkilimin oldukça fazla mal varlığı elde ettiğinden bahsetmiş daha sonra ise bu başarıları ve kazançları sağlayan müvekkilimin, iftira mahiyetinde kumar alışkanlığı nedeniyle şirketi borçlandırdığından bahsetmiştir. Bağımlılık düzeyinde kumar alışkanlığı olan bir müdürün hem bu kadar başarı elde ettiğinden bahsetmek hem de şirketleri iflasa sürüklediğinden bahsetmek akıl düzlemine mugayirdir. Bu nedenle davacı yanın çelişkili ve muhayyel işbu iddialarının reddi gerekmektedir. Davacı tarafça ileri sürülen diğer bir muhayyel ve mesnetsiz iddia ise dava dışı şirketlere ait taşınmazların davacı yandan habersizce devredildiğidir. İş bu iddia diğer tüm iddialar gibi asılsız olup itibar edilmemesi gerekmektedir. Zira davacı yan ile müvekkil davalı bir süre önce şirketleri pasife alma kararı almışlardır. Bu karar doğrultusunda davacı, şirketteki hak ve alacakları için, müvekkil … adına kayıtlı olan; …. İli, …. İlçesi, …. Mahallesi, …. Ada, …. Parsel’de tapuya kayıtlı ticari arsa ve …. Orman Ürünleri Su ürünleri Turizm Gıda İnşaat Otomotiv Petrol Tic. San. ve Paz. Ltd. Şti. adına kayıtlı olan, …. İli, …. İlçesi, …. Mahallesi, …. Ada, …. Parsel, zemin kat, …. bağımsız bölümde kayıtlı olan taşınmazın devrini talep etmiştir. Bunun dışındaki diğer şirket malvarlığının ise davalı müvekkil …’e verilmesi kararlaştırılmıştır. Müvekkil …, davacıya devri kararlaştılan iki adet taşınmazın devrini 30.06.2020 tarihinde yapmış ve bu devirlerin akabinde aynı gün, davacı, …’in huzurunda, kendi el yazısı ile “benim abimde hiçbir alacağım kalmamıştır” “şirketlerden hiçbir alacağım kalmamıştır” şeklinde yazılı muvafakat ve ibraname vasfında belgeyi imzalamıştır. Davacı hemen akabinde annesi …, kız kardeşi … yanında, abim tapuları devretti, Allah Razı Olsun, alacak verecek kalmadı hellaleştik diyerek annesinin ve davalı abisinin elini öpmüştür. Görüldüğü üzere, şirketlerin malvarlığının, yapılan şifahi anlaşma gereği devrini talep eden ve hatta birini devralan, davacının bizatihi kendisidir. Tapu devirlerinin ilgili tapu müdürlüğünden celbi ile …, … ve …’ın tanık olarak dinlenmesini talep etmekteyiz. Sonuç olarak bakıldığında; kardeşlerin hissedar ve ortak olduğu dava dışı şirketlerin pasife alınma kararı sonrası, kardeşler arası bir paylaşım yapılmıştır. Davacının talebi üzerine,….Orman Ürünleri Su ürünleri Turizm Gıda İnşaat Otomotiv Petrol Tic. San. ve Paz. Ltd. Şti. adına kayıtlı bir taşınmaz ile davalı müvekkilin şahsı adına kayıtlı bir taşınmaz karşılığı, dava dışı şirketlere ait olan taşınmazlar davalı müvekkile bırakılmıştır. Müvekkilimin yaptığı devirler, davacının bilgisi ve rızası dahilindedir. Aralarındaki şifahi anlaşmaya uygundur. Zira, davacı tarafından verilen yazılı belge, şifahi anlaşmanın varlığını, devirlerin bilgisi dahilinde olduğunu ve kabul ettiğini, şirketlerden hiçbir hak ve alacağının olmadığını ve davalının azlini gerektirecek hiçbir haklı sebebin olmadığını açıkça göstermektedir. İş bu belge ve aradan geçen uzun süre dahi davacı yanın iş bu davada haklı olmadığını gösterir en büyük delil ve emaredir. Davacı iş bu davayı, şifahi anlaşma gereği müvekkile ait olduğu kararlaştırılan diğer taşınmazların devrine engel olmak, abisinden haksız olarak biraz daha mal almak gayesiyle kötüniyetli olarak açmıştır. Dolayısıyla, davacı yanın kendisinden habersiz devir işlemelerinin gerçekleştiğini ileri sürmesi abesle iştigal etmekten öteye gitmemektedir. Bilakis söz konusu bütün devirler şirketi pasife alma nedeniyle, ortak karar doğrultusunda yapılmıştır. Davacı tarafça imzalanan muvafakatname ve tapu kayıtları, tanık beyanları ve mahkemenize ibraz edeceğimiz tüm delil ve emaraler davacı yanın haksızlığını gözler önüne serecektir.
Dava dışı şirketlerin, takriben 16 yıldır, müvekkilim tarafından yönetildiğini, kendisinin yönetimden uzak olduğunu dile getiren davacının; bu iddiaları da tamamen gerçeğe aykırıdır. Müvekkil …’in dava dışı şirketler için kullanmış olduğu tüm krediler şirketlerin yönetimi için gerekli olan ve davacının da bilgisi dahilinde kullanılan kredilerdir. Müvekkilim asla kendi şahsi menfaatleri için banka kredileri kullanmamış ve bu krediler için şirketlerin malvarlıklarını teminat olarak göstermemiştir. Dava dışı şirketler aile şirketi olup, güven ilişkisi esas olup, müvekkilimin ailesine zarar verecek iş ve eylemlerde bulunması hayatın olağan akışına aykırıdır. Bilakis, davalı müvekkil, sayısız defa davacı …’in borçlarını ödemiştir. Davacı yanın dilekçesinde belirtiği üzere dava dışı şirketlerin varoluş gününden beri azmi ve çabası ile bu güne kadar getiren müvekkilim olmuştur. Bu sebepledir ki ticari hayatta oluşan tüm sorumluluklarda muhatap alınan da her zaman davalı müvekkil olmuştur. Bu nedenle davacı tarafın borçlarının ödenmesi için alacaklıların ilk başvurduğu kapıda her zaman müvekkilim olmuştur. Dava dışı şirketlerin ticari itibarları zedelenmemesi gayesi ile davacı tarafından yapılan bu borçlanmalarda müvekkil tarafından kapatılmıştır. Davacı müvekkilin ailesinin, şahsen elde etmiş olduğu malvarlıklarının şirket menfaati doğrultusunda gerçekleştiği idddiası ile şirket defterlerinin usulüne uygun tutulmadığı iddiası da ileri sürülen tüm iddialar gibi muhayyel ve gerçeklikten zerre pay bulundurmamaktadır. Bilakis, davacı ve ailesinin şahsi malvarlığı, hayat standardı, lüks harcamaları dahi bu iddiaların gerçek olmadığını ortaya koyacaktır. Davacının aile şirketi olan dava dışı şirketlere ilişkin, şirket gelir giderinin ticari defterlere doğru ve gerçeğe uygun olarak yansıtılmadığı, şirketin içinin boşaltıldığı, şirket aktifinin eksiltildiği ve sair iddiaları da tamamen gerçeğe aykırı olup kabul etmiyoruz. Kaldı ki; ticari defterlerin usulüne uygun tutulmaması tüm ortakların sorumluluğunda olup, bir azil sebebi değildir. Müvekkilim dava dışı şirketlerin tüm vergisel yükümlülüklerini(gelir vergisi, kurumlar vergisi, katma değer vergisi, özel tüketim vergisi vb.) noksansız yerine getirmek için azami özeni göstermiştir. Nitekim takriben 16 yıldır ticari hayatta yer edinen dava dışı şirketler hakkında bir soruşturmanın ve incelemenin başlatılmamış olması söz konusu iddiamızın kanıtı niteliğindedir. Açıklanan nedenlerle davanın reddini talep etmişlerdir.
DELİLLER:
1-Tarafların usulünce ileri sürmüş oldukları iddia ve savunmaları,
2-Ticaret Sicil Müdürlüğü kayıtları,
3-Tapu Müdürlüğü kayıtları,
4-Vergi Dairesi kayıtları,
5-Tanık beyanları,
6-Dosyada mündemiç …. …. tarafından tanzim edilen bilirkişi raporu,
6-İlgili yasal mevzuat ve yargısal içtihatlar.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, haklı sebebe dayalı olarak limited şirket müdürünün azli istemine ilişkindir.
Eldeki davaya konu somut uyuşmazlığın dayanağı 6102 sayılı TTK m.630 hükmüdür.
6102 sayılı TTK m.630 hükmü aynen şu şekildedir;
Görevden alma, yönetim ve temsil yetkisinin geri alınması ve sınırlandırılması
MADDE 630- (1) Genel kurul, müdürü veya müdürleri görevden alabilir, yönetim hakkını ve temsil yetkisini sınırlayabilir.
(2) Her ortak, haklı sebeplerin varlığında, yöneticilerin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını veya sınırlandırılmasını mahkemeden isteyebilir.
(3) Yöneticinin, özen ve bağlılık yükümü ile diğer kanunlardan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlal etmesi veya şirketin iyi yönetimi için gerekli yeteneği kaybetmesi haklı sebep olarak kabul olunur.
(4) Görevden alınan yöneticinin tazminat hakları saklıdır.
Görüldüğü üzere 6102 sayılı TTK m.630/2 hükmü uyarınca ortaklar haklı sebeplerin varlığı halinde yöneticilerin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını veya sınırlandırılmasını mahkemeden isteyebilecektir.
Haklı sebep kavramı ise 6102 sayılı TTK m.630/3 hükmünde düzenlenmiştir. Öte yandan madde gerekçesinde “İkinci fıkra, genel kurulun yöneticiyi görevden almadığı veya yönetim hakkını ve temsil yetkisini sınırlamadığı hâllerde, “actio pro socio”ya olanak tanımaktadır.” şeklinde açıklama yapılmıştır.
Burada 6102 sayılı TTK m.630/3 hükmünde düzenlenen “özen ve bağlılık yükümü ile diğer kanunlardan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlal etmesi” ve “şirketin iyi yönetimi için gerekli yeteneği kaybetmesi” nedenlerinin ayrı ayrı ele alınması gerekmektedir.
Somut uyuşmazlıkta davacı tarafça taleplerine dayanak olarak ileri sürülen vakıalar nazara alındığında burada “özen ve bağlılık yükümü ile diğer kanunlardan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlal etmesi” haklı sebebi bağlamında değerlendirme yapılması gerektiği kanaatine varılmış ve mahkememizce değerlendirmeler bu doğrultuda yapılmıştır.
Gaziantep Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak dava konusu şirketler olan …. sicil numaralı …. Orman Ürünleri Su Ürünleri Turizm Gıda İnşaat Otomotiv Petrol Ticaret Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi ve …. sicil numaralı …’nin bilgileri celp edilmiştir.
Anılan kayıtların tetkikinde;
– …. sicil numaralı …. Orman Ürünleri Su Ürünleri Turizm Gıda İnşaat Otomotiv Petrol Ticaret Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nde tarafların hissedar oldukları, 04/12/2019 tarihinden itibaren şirket müdürünün ise davalı …’in olduğu,
– …. sicil numaralı …’nde tarafların hissedar oldukları, 13/10/2014 tarihinden itibaren şirket müdürünün ise davalı …’in olduğu,
anlaşılmıştır.
Oğuzeli Malmüdürlüğü’nün 08/06/2022 tarihli cevabi yazısı ile davaya konu …. sicil numaralı …. Orman Ürünleri Su Ürünleri Turizm Gıda İnşaat Otomotiv Petrol Ticaret Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nin vergi kaydının 31/12/2019 tarihinde re’sen terk edilmiş olduğu belirtilmiştir.
Suburcu Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün …. sicil numaralı …’nin vergi kaydının 31/01/2020 tarihinde re’sen terk edilmiş olduğu belirtilmiştir.
Mahkememizce davaya konu şirketler olan …. sicil numaralı …. Orman Ürünleri Su Ürünleri Turizm Gıda İnşaat Otomotiv Petrol Ticaret Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi ve …. sicil numaralı …’nin 2018 ile 2022 yılları arasındaki ticari defterleri üzerinde yerinde inceleme yetkisi verilerek davalı asilin bahse konu şirketlerin yöneticiliğini yaptığı sırada şirket adına kayıtlı iken 3. Kişiler adına devri yapılan taşınmazlar ile ilgili şirkete yapılan herhangi bir ödeme olup olmadığı, şirketin yönetimi sırasında özel ve bağlılık yükümlülüklerine aykırı hareket ederek şirketi zarara uğratıp uğratmadığı ve şirketin aktif ve pasiflerinin ne olduğu hususlarında denetime elverişli ayrıntılı rapor hazırlanılması amacıyla dosya bilirkişi incelemesi yapılmak üzere Mali Müşavir bilirkişiye tevdi edilmiş olup dosyada yer alan 26/08/2022 havale tarihli bilirkişi raporunda;
– Taraf vekilleri ile daha önce kurumlar vergisi beyannamelerini düzenleyen mali müşavir …. …. arasında yapılan telefon görüşmeleri neticesinde şirketlere ait ticari defterlere ulaşılamadığı,
– Dava dışı …. Dayanıklı Tük. Nak. Ve Tic. Ltd. Şti’nin yasal defterlerinin incelenmesi için anılan şirketin Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde olan adresi …. Mah. …. Cad. No:…. Şahinbey Gaziantep adresine gelindiğini ancak bu adreste dava dışı şirketin olmadığını bu adreste Dürüst Ticaret Unvanında bir işyerinin olduğunu, işyeri yetkilisinin …. …. Olduğu ve dava dışı şirketin yasal defteri hakkında herhangi bir bilgilerinin olmadığının beyan ve ifade ettiğini,
– Dava dışı …. Dayanıklı Tük. Nak. Ve Tic. Ltd. Şti’nin yasal defterlerinin incelenmesi için anılan şirketin Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde olan adresi …. Mah. …. …. Cad. No:…./…. Şahinbey Gaziantep adresine gelindiğini ancak bu adreste dava dışı şirketin olmadığını bu adreste …. …. …. Ticaret olduğunu, işyeri yetkilisinin …. …. Olduğu ve dava dışı şirketin yasal defteri hakkında herhangi bir bilgilerinin olmadığının beyan ve ifade ettiğini,
– Tüm uğraş ve çabalara rağmen ara kararda belirtilen dava dışı şirketlerin herhangi bir ticari defterlerine ulaşılamadığı gibi dava dosyasının içerisinde bulunan dava dışı şirketin bağlı bulunduğu vergi dairelerinden temin edilen yazılar ve bu yazıların ekinde bulunan bilançolardan ara karar gereği herhangi bir tespit yapılamadığı mütalaa edilmiştir.
Davacı tarafın dava dilekçesinde bahsetmiş olduğu taşınmazların tapu kayıtlarının celbi için Oğuzeli Tapu Müdürlüğü’ne müzekkere yazılmış olup celp edilen belgelerin tetkikinde;
– …. ili, …. İlçesi, …. mahallesinde kain …. ada, …. parsel, …. nolu bağımsız bölümün … adına kayıtlı iken 13/05/2020 tarihli ve …. yevmiye numaralı satış işlemi ile …. …. …. adına satışının yapıldığı,
– …. ili, …. İlçesi, …. mahallesinde kain …. ada, …. parsel, …. nolu bağımsız bölümün … adına kayıtlı iken 13/05/2020 tarihli ve …. yevmiye numaralı satış işlemi ile …. …. …. adına satışının yapıldığı,
– …. ili, …. İlçesi, …. mahallesinde kain …. ada, …. parsel, …. nolu bağımsız bölümün … adına kayıtlı iken 13/05/2020 tarihli ve …. yevmiye numaralı satış işlemi ile …. …. …. adına satışının yapıldığı,
– …. ili, …. İlçesi, …. mahallesinde kain …. ada, …. parsel, …. nolu bağımsız bölümün … adına kayıtlı iken 13/05/2020 tarihli ve …. yevmiye numaralı satış işlemi ile …. …. …. adına satışının yapıldığı,
– …. ili, …. İlçesi, …. mahallesinde kain …. ada, …. parsel, …. nolu bağımsız bölümün … adına kayıtlı iken 13/05/2020 tarihli ve …. yevmiye numaralı satış işlemi ile …. …. …. adına satışının yapıldığı,
– …. ili, …. İlçesi, …. mahallesinde kain …. ada, …. parsel, …. nolu bağımsız bölümün … adına kayıtlı iken 13/05/2020 tarihli ve …. yevmiye numaralı satış işlemi ile …. …. …. adına satışının yapıldığı,
– …. ili, …. İlçesi, …. mahallesinde kain …. ada, …. parsel sayılı taşınmazın … adına kayıtlı iken 13/05/2020 tarihli ve …. yevmiye numaralı satış işlemi ile …. …. adına satışının yapıldığı,
– …. ili, …. İlçesi, …. mahallesinde kain …. ada, …. parsel sayılı taşınmazın … adına kayıtlı iken 13/05/2020 tarihli ve …. yevmiye numaralı satış işlemi ile …. …. adına satışının yapıldığı,
– …. ili, …. İlçesi, …. mahallesinde kain …. ada, …. parsel sayılı taşınmazın … adına kayıtlı iken 13/05/2020 tarihli ve …. yevmiye numaralı satış işlemi ile …. …. adına satışının yapıldığı,
– …. ili, …. İlçesi, …. mahallesinde kain …. ada, …. parsel sayılı taşınmazın … adına kayıtlı iken 13/05/2020 tarihli ve …. yevmiye numaralı satış işlemi ile …. …. adına satışının yapıldığı,
– …. ili, …. İlçesi, …. mahallesinde kain …. ada, …. parsel sayılı taşınmazın … adına kayıtlı iken 13/05/2020 tarihli ve …. yevmiye numaralı satış işlemi ile …. …. adına satışının yapıldığı,
– …. ili, …. İlçesi, …. mahallesinde kain …. ada, …. parsel, …. nolu bağımsız bölümün …. Orman Ürünleri Su Ürünleri Turizm Gıda İnşaat Otomotiv Petrol Ticaret Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi adına kayıtlı iken 03/07/2017 tarihli ve …. yevmiye numaralı satış işlemi ile dava dışı …. …., bu işlemden 2 ay kadar sonra da 28/09/2017 tarihli ve …. yevmiye numaralı satış işlemi ile … adına satışının yapıldığı,
anlaşılmıştır.
Davalıya ait nüfus aile kayıt tablosunun tetkikinde devir yapılan kişilerden …’in davalının eşi, …. …. …. ile …. …. ise davalının çocukları olduğu anlaşılmıştır.
Mahkememiz huzurunda taraflarca bildirilen tanıklar dinlenilmiş olup;
Tanık … beyanında; “Davacı ve davalı her iki taraf da benim oğlum olur, öncesinde ortaklıkları iyi ilerlemesine rağmen sonradan problem yaşadılar ben yaşamış oldukları problemin sebebini bilmiyorum, ayrıca davalının çocuklarıma veya kızına herhangi bir taşınmaz devrettiğine ilişkin herhangi bir bilgim yoktur, oğullarımdan …. …. bir dükkan istemişti o dükkanı devrettikten sonra her ikisi de yanımda elimi öperek anlaştıklarını söylediler ve abimden bir alacağım kalmadı şeklinde beyanda bulundu, olaya ilişkin görgüm ve bilgim bundan ibarettir, tanıklık ücreti istemiyorum dedi.
Davacı vekilinin talebi üzerine huzurdaki tanıktan şirketteki para ve hesap işleriyle kimin ilgilendiği soruldu; tanık cevaben bu hususta bilgim yoktur”
Tanık … beyanında; “Tarafların her ikisi de benim kardeşim olur, şirketlere ait mallar sebebiyle aralarında problem yaşadılar daha sonra aralarında anlaştıklarını her ikisi de bana ayrı ayrı beyan etti, davacı olan kardeşim bir imza attığını bana söyledi fakat o imza atılırken ben orada değildim, olaya ilişkin görgüm ve bilgim bundan ibarettir, tanıklık ücreti istemiyorum dedi.
Davacı vekilinin talebi üzerine huzurdaki tanıktan davacının imzayı ne karşılığında attığını kendisine söyleyip söylemediği hususunda bilgisi soruldu; taraflar kendi aralarında anlaştılar fakat bu anlaşma çerçevesinde ne karşılığında imza atıldığını bilmiyorum dedi.
Davalı vekilinin talebi üzerine huzurdaki tanıktan şirketin pasife alınıp alınmadığı soruldu, tanık cevaben bu hususta bilgim yoktur”
Tanık … beyanında; “Tarafların her ikisi de benim eşimin erkek kardeşi olurlar, ben aile ilişkilerine bu anlamda uzak olduğum için şirket işlerini kimin yürüttüğü ve nasıl yapıldığı hususunda bilgi sahibi değildim, ayrıca şirket mallarının tasfiyesi amacıyla her hangi bir mal devri yapılıp yapılmadığı hususunda bilgim yoktur, olaya ilişkin görgüm ve bilgim bundan ibarettir, tanıklık ücreti istemiyorum dedi.
Huzurdaki tanıktan cevap dilekçesi ekinde … tarafından imzalanıp davalıya verildiği iddia olunan belge hakkındaki bilgisi soruldu; huzurdaki tanık cevaben …’in kendisine bu belgeyi imzalamazsa kendisine hiçbirşey vermeyeceğine en azından bu belgeyi imzalayarak bir arsa alacağını ve belgeyi bizzat kendisinin yanında imzaladığını beyan etti”
Tanık … beyanında; “Davalı … benim eşim olur ben aynı zamanda şirketin de ortağıyım, davalı olan eşim şirket işlerini yürütürken davacının kardeşi olması sebebiyle her zaman iyi niyetle işlemlerini yürüttü, daha sonra aralarında problem çıkması üzerine eşim kardeşinin belge imzalayarak kendisine verdiğini ve bu şekilde ortaklık ilişkisini sona erdirdiğini bize beyan etti, ayrıca davacı eşimden eşime ait olan arazinin ve şirkete ait olan dükkanın kendisine devriyle şirketten herhangi bir hak iddia etmeyeceğini ve şirket borçlarını da eşimin üstlenerek bu şekilde paylaşımın sona erdirileceğini bizzat yanımızda beyan etmiştir, olaya ilişkin görgüm ve bilgim bundan ibarettir, tanıklık ücreti istemiyorum dedi.
Davacı vekilinin talebi üzerine huzurdaki tanıktan şirkete aitken davalı tarafından kendisi ve kızları adına devredilen taşınmazların ne için devredildiği soruldu, tanık cevaben; zaten taraflar aralarında anlaştıkları için artık bu taşınmazlar üzerinde tamamen eşimin hakkı bulunduğundan ve şirket borçlarının da tamamının eşimin üstlenmesi sebebiyle eşim öncelikle bu taşınmazları bizlerin üzerine devredip daha sonra taşınmazları satarak şirket borçlarını ödedi. Bu devir işlemlerinin tarafların anlaşmasından önce mi sonra mı olduğu hususunu şu an hatırlamıyorum”
şeklinde beyanda bulunmuşlardır.
Tespit edilen bu hususlar karşısında somut uyuşmazlığa bakıldığı zaman; tarafların …. sicil numaralı …. Orman Ürünleri Su Ürünleri Turizm Gıda İnşaat Otomotiv Petrol Ticaret Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi ve …. sicil numaralı …’nin hissedarları oldukları, her iki şirketin de müdürünün davalı … olduğu, davalı … tarafından müdür olduğu dönemlerde her iki şirkete ait taşınmazların bazılarını eşi ile çocukları adlarına tapudaki satış işlemleri ile devretmiş olduğu, bu satışların hangi bedel karşılığında yapıldığına ve satış bedellerinin şirketlere ödendiğine dair herhangi bir savunmada bulunmadığı gibi bu yönde dosyaya herhangi bir delil ibraz edemediği, bu haliyle de davalının özen ve bağlılık yükümü ile diğer kanunlardan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlal ettiği ve dolayısıyla da davacı bakımından davalının müdürlükten azlini isteme noktasında 6102 sayılı TTK m.630/2 hükmü uyarınca haklı sebebin mevcut olduğu kanaatine varılmış ve davalının her iki şirket bünyesindeki müdürlük görevinden azledilmesi gerekiği kanaatiyle davanın kabulü yönünde hüküm tesis etmek gerekmiştir.
Bu açıklamalar doğrultusunda da davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜ İLE;
1-Davalının dava dışı Gaziantep Ticaret Sicil Müdürlüğünün …. sicil numarasında kayıtlı … ile Gaziantep Ticaret Sicil Müdürlüğünün …. sicil numarasında kayıtlı …ndeki yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin TTK’nun 630/2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Adı geçen şirketlerin organsız kalmaması için yetkili organlar tarafından yeni müdür seçilene kadar yönetim kayyımı olarak SMMM …. …. (T.C.:….)’ın ATANMASINA,
3-Kayyımın münferit imza ile şirket müdürlerinin tüm yetkilerinin kullanmak üzere YETKİLENDİRİLMESİNE,
4-Kayyım için her şirket yönü ile ayrı ayrı 5.000,00 TL olmak üzere aylık 10.000,00 TL ücret takdirine, görevin başlangıcında kayyıma ödenmek üzere 3 aylık ücretin davacı tarafça peşin olarak dosyaya yatırılmasına, 3 aylık ücretin peşin olarak yatırılmasına müteakip kayyıma görevinin tebliğ ile kayyımın görevinin tebliği ile BAŞLAMASINA,
5-Kayyımın göreve başlamasından sonra kararın ticaret sicilde TESCİL ve İLANINA
6-Bu işlemlerinin masraflarının davacı tarafça karşılanmak üzere kayyım tarafından YAPILMASINA,
7-Karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90 TL ilam harcından davacı tarafından yatırılan 80,70 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 99,20 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
8-Davacı tarafından yatırılan 80,70 TL başvurma harcı, 80,70 TL peşin harç ile birlikte yargılama süresince sarf edilen toplam 3.363,00 TL’nin toplamında oluşan 3.524,40 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
9-Davalı tarafından yargılama nedeniyle sar edilen yargılama giderlerinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
10-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT hükümleri uyarınca davanın kabul edilen değeri üzerinden hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
11-Karar kesinleştiğinde artan avansın 6100 sayılı HMK m.333 hükmü uyarınca resen yatıran tarafa İADESİNE,
Dair davacı ve davalı vekillerinin yüzüne karşı kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 05/01/2023