Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/202 E. 2023/52 K. 18.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
GAZİANTEP
2 ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : ….
KARAR NO : ….

HAKİM : ….
KATİP : ….

DAVACI : ….
VEKİLİ : ….
DAVALI : ….
VEKİLİ : ….

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/06/2021
KARAR TARİHİ : 18/01/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 24/01/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İstinaf öncesi yargılama;
İDDA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı aleyhine icra dairesinde yapılmış olan ilamsız takipte davalı, davacı olan kuruma borcu bulunmadığından bahisle, borç muhteviyatı ile bir ilgisinin bulunmadığından itiraz ettiğini, takibin durduğunu bu nedenle yapılan itirazın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı tarafın cevap dilekçesi sunmadığı anlaşılmıştır.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLER, TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Hukuk Muhakemeleri Kanunu Madde 114 te Dava Şartları sayılmıştır. HMK 114. maddesinin 2. fıkrasında “Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır.” hükmü bulunmaktadır.
19 Aralık 2018 tarih ve 30630 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7155 sayılı Kanunu’nun 20. Maddesinde dava şartı olarak Arabuluculuk Kanununa eklenmiş olup, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu 4. Madde ve diğer kanunlarda da belirtilen ticari davalardan konusu bir miktar paranın ödenmesi olan tazminat ve alacak talepleri hakkında dava açmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak düzenlenmiştir;
6235 sayılı Kanun 18/A-2 “Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması halinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden rededileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” denilmektedir.
Yine Hukuk Muhakemeleri Kanununun 115 maddesinin 2.fıkrasında “Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder. ” şeklinde hüküm bulunmaktadır.
HMK 114’üncü maddesi 2’inci fıkrası ve TTK 5/A maddesi ticari davalarda arabuluculuğa başvurmayı dava şartı olarak düzenlemiştir. HMK 115/2 maddesi ise dava şartı yokluğu halinde verilen kesin süre içerisinde eksiklik giderilmezse davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddedileceği düzenlenmiştir.
6325 sayılı Arabuluculuk Kanunu 18/A maddesi 2’inci fıkrası ise ” Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir.” düzenlemesine haizdir.
Benzer uyuşmazlıklara ilişkin Yargıtay;
Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi’nin 11/11/2019 tarih, 2019/2037 esas, 2019/2110 karar sayılı kararı ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi’nin 31/05/2018 tarih, 2019/1441 esas, 2019/1299 karar sayılı kararları arasında içtihat uyuşmazlığı üzerine Yargıtay 9’uncu Hukuk Dairesi’nin 2020/932 Esas, 2020/5773 Karar ve 17/06/2020 tarihli Bölge Adliye Mahkemesi Kararları Arasındaki Uyuşmazlığın Giderilmesi İstemine Dair ilamında; “Taraf veya vekillerinin 7036 sayılı Kanun’un 3/2. maddesi mucibince “arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini” elden veya UYAP sistemi üzerinden dosyaya ibraz etmemesi halinde, bu belgelere UYAP sistemi üzerinden erişebilme imkânının olmasının sonuca etkisinin bulunamayacağı cihetle, bu durumda davanın dava şartı yokluğunda usulden reddinin gerekeceği kabul edilmekle, uyuşmazlığın Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi’nin kararı doğrultusunda giderilmesine karar verilmiştir.” açıkça arabuluculuk tutanağının vekil veya asil tarafından aslı veya arabulucu tarafından onaylı örneğinin sunulmaması halinde davanın dava şartı yokluğundan reddedilmesi gerektiğine hükmetmiştir.
Davacı vekiline arabuluculuk son tutanağının aslını veya arabulucu tarafından onaylı örneğini mahkememize sunması için hem tensip zaptında hem de tensip zaptının gönderildiği tebligat zarfının üzerinde arabuluculuk tutanağı aslını ya da arabulucu tarafından onaylı örneğini 1 haftalık kesin süre içerisinde sunmaması halinde davanın dava şartı yokluğundan reddedileceği ihtar edilmiştir.
Açıklanan ve gösterilen sebepler ışığında kanuni düzenlemeler, içtihatlar dikkate alındığında davacı tarafından sunulması gereken arabuluculuk tutanağı aslı veya arabulucu tarafından onaylanmış örneği mahkememize sunulmamış olduğundan davacının davasının usulden reddine ilişkin hüküm kurmak gerektiği vicdani kanısına varılmış, aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
Vekalet ücreti yönünden ise AAÜT’nde özel düzenleme bulunmakta olup tarifenin 7’inci maddesine göre anlaşmazlık, davanın konusuz kalması nedeniyle ön inceleme tutanağı imzalanıncaya kadar giderilirse, Tarife hükümleriyle belirlenen ücretlerin yarısına ön inceleme tutanağı imzalandıktan sonra sonra giderilirse tamamına hükmolunur.
Tüm bu nedenlerle dava tarihindeki haklılık durumu ve davanın ön inceleme tutanağı imzalanmadan önce konusuz kaldığı da gözetilerek aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
Dosya kapsamına göre davacı tarafın dava açmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartını yerine getirilmediği anlaşıldığından davacının davasının HMK 115/2 maddesi gereğince dava şartı yokluğundan reddine karar verilmiştir.
İstinaf incelemesinde;
İstinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi hükmü uyarınca, istinaf edenin sıfatı, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dava, kaçak kullanım bedeline dayalı ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece, 29/09/2021 tarihli ilk celsede, davacı tarafça arabuluculuk tutanağının sunulmadığı gerekçesiyle dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiştir.
6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A-2 maddesinde; “Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir. ” hükmü düzenlenmiştir.
Somut olayda dava dilekçesi içeriğinde Gaziantep Arabuluculuk Bürosu’nun…. Büro, ….Arabulucu No.lu dosayası ile yapılan görüşmeler sonucunda anlaşma sağlanamadığı belirtilmiştir. Nitekim UYAP kayıtlarında da anlaşma sağlanamadığına dair 07/06/2021 tarihli arabuluculuk son tutanağı yer almaktadır. Bu durumda dava tarihinden önce arabuluculuğa başvurulduğu, dava tarihinde arabuluculuk sürecinin anlaşamama ile sonuçlandığı sabittir.
O halde mahkemece, işin esasına girilerek iddia ve savunma çerçevesinde deliller toplanıp hep birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçelerle davanın usulden reddine karar verilmesi doğru görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a-4. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve dosyanın kararı veren yerel mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
GAZİANTEP BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 11. HUKUK DAİRESİNİN 28/02/2022 TARİH …. ESAS VE…. KARAR SAYILI ilamı sonrası yapılan yargılamada ;
Yeni duruşma gün ve saati taraflara tebliğ edilmiş olup;
Uyuşmazlığa uygulanacak normlar bakımından yapılan tespitler;
Davaya konu kaçak elektrik tutanağının tutulduğu tarih itibariyle yürürlükte bulunan 30/05/2018 tarihli ”Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği” nin Kaçak Elektrik Tüketim Halleri Başlıklı 42’nci maddesi hükmüne göre;
“(1) Gerçek veya tüzel kişinin kullanım yerine ilişkin olarak;
a) Perakende satış sözleşmesi veya ikili anlaşma olmaksızın dağıtım sistemine müdahale ederek elektrik enerjisi tüketmesi,
b) Perakende satış sözleşmesi veya ikili anlaşması mevcutken ayrı bir hat çekmek suretiyle dağıtım sistemine müdahale ederek sayaçtan geçirilmeksizin elektrik enerjisi tüketmesi,
c) Perakende satış sözleşmesi veya ikili anlaşması mevcutken sayaçlara veya ölçü sistemine müdahale ederek, tüketimin doğru tespit edilmesini engellemek suretiyle, eksik veya hatalı ölçüm yapılması veya hiç ölçülmeden veya yasal şekilde tesis edilmemiş sayaçtan geçirilerek, mevzuata aykırı bir şekilde elektrik enerjisi tüketmesi,
ç) Dağıtım lisansı sahibi tüzel kişinin ilgili mevzuata uygun olarak kestiği elektrik enerjisini, mücbir sebep halleri dışında açması, kaçak elektrik enerjisi tüketimi olarak kabul edilir.” denilmiştir.
Mezkur yönetmeliğin 43’üncü maddesi “Kaçak elektrik enerjisi tespit süreci; 42 nci maddenin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri kapsamında doğrudan dağıtım sistemine yapılan müdahalelerde dağıtım sistemine olan bağlantılar ortadan kaldırılır. Kullanım yerinde EK-5’te yer alan kaçak elektrik tespit tutanağı düzenlenir ve kullanım yerinin elektriği kesilir.” şeklindedir.
Yönetmeliğin 44, 45 ve 46’ncı maddeleri ise kaçak elektrik kullanımında hesaplamanın nasıl yapılacağı düzenlenmiştir.
Bilirkişi raporu bakımından yapılan değerlendirme;
Mahkememiz ara kararı gereği dosya elektrik mühendisi bilirkişisine tevdii edilmiş olup, hazırlanan 16/05/2022 tarihli raporda özetle;
Davaya konu Gaziantep İcra Müdürlüğü’nün ….esas sayılı dosyasına ait olan borcun 18/02/2021 tarih, …. seri no’lu kaçak elektrik tüketimi tespit tutanağı sonucunda tahakkuk eden kaçak elektrik tüketim miktarı olduğunu,
Davaya konu 18/02/2021 tarih …. seri no’lu kaçak elektrik tüketimi tespit tutanağında davalı …. Organizasyon …. San. Ve Tic. Ltd. Şti. Yetkilisinin imzasının bulunmadığını,
18/02/2021 tarih …. seri no’lu kaçak elektrik tüketimi tespit tutanağında davalının perakende satış sözleşmesi olmadan elektriği açıp kullandığını,
Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği madde 42-(1) fıkrası, (a) bendine göre “Perakende satış sözleşmesi veya ikili anlaşma olmaksızın dağıtım sistemine müdahale ederek elektrik enerjisi tüketmesi, kaçak elektrik enerjisi tüketimi olarak kabul edilir” denildiğinden dava konusu yerde perakende satış sözleşmesi yapmadan enerji kallandığı tespit edildiğinden kaçak elektrik kullanımı olduğu düşüncesine varıldığını,
18/02/2021 tarih …. seri no’lu kaçak elektrik tüketimi tespit tutanağına göre yapılan hesaplama sonucunda, bütün vergiler ve KDV dahil cezalı kullanım miktarının 8.356,37 TL olduğunu, bu borcun son ödeme tarihi olan 05/03/2021 tarihi ile icra takim tarihi olan 08/04/2021 tarihi arasında gecikme faizi ile birlikte toplam tutarının 8.535,17 TL olduğunu mahkememize bildirmiştir.
Akabinde mahkememizin 2 nolu celsesi 1 nolu ara kararı gereği taraf itirazlarını karşılar şekilde ek rapor tanzim edilmesi için dosya elektrik mühendisi bilirkişisine tevdii edilmiş olup, hazırlanan 05/10/2022 tarihli raporda özetle;
Davaya konu 18/02/2021 tarih …. seri no’lu kaçak elektrik tüketimi tespit tutanağında davalının ikili anlaşma olmadan enerji kullandığı tespit edildiğini, davacı kurum elemanları tarafından elektriği kesilerek kaçak elektrik tüketimi tespit tutanağı düzenlendiğini,
Davalı tarafından mahkemeye elektrik kullanımı yapılan adrese ait davacı şirketle yapılmış perakende satış sözleşmesi veya kayıtlı bir abonenin olduğu ile ilgili herhangi bir belge sunulmadığını,
Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmilği, kaçak elektrik enerjisi tüketimi halleri, madde 42 1. Fıkrası, (a) bendine göre “Perakende satış sözleşmesi veya ikili anlaşma olmaksızın dağıtım sistemine müdahale ederek elektrik enerjisi tüketmesi, kaçak elektrik enerjisi tüketimi olarak kabul edilir” denildiğini, dava konusu yerde davacı kurum Tedaş personelleri tarafından ikili anlaşma olmadan yani Perakende satış sözleşmesi olmadan enerji kullandığı tespit edildiğinden kaçak elektrik kullanımı olduğu düşüncesine varıldığını mahkememize bildirmiştir.
Dosyada alınan bilirkişi raporuna göre de kaçak tespit tutanağında yapılan hesaplamalar, mevzuata uygun olduğu, EPDK kararı ve EPTH Yönetmeliği hususları dahilinde yapılan hesaplamada davacı şirketin, kaçak tahakkuk bedelini davalıdan istemekte haklı olduğu görülmüştür.
Denetime elverişli ve ayrıntılı düzenlenmiş olan bilirkişi raporuna asıl alacak bakımından itibar edilerek hükme esas alınmıştır.
İşlemiş ve işleyecek faiz bakımından yapılan değerlendirme;

Mahkememizce alınan bilirkişi raporunda asıl alacak miktarının 8.576,87 TL olduğu hesaplanmıştır. Fakat işlemiş faiz ve faizin KDV’si bakımından yapılan hesaplamalar yerleşmiş içtihatlara aykırı olduğundan mahkememizce usul ekonomisi gereği yeni bilirkişi raporu alınmadan hesaplama yapılmadan hüküm tesis edilmiştir.
Buna göre;
Davacı taraf takip talebinde gecikmiş gün faizi olarak 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Hakkındaki Kanun’un 51. maddesi gereğince gecikme zammı işletilmesini talep etmiş ise de; Hukuk Genel Kurulu’nun ve Yargıtay 3 Hukuk Dairesinin yerleşmiş uygulamasına göre; ödemelerde gecikme olması hâlinde, 6183 sayılı kanun da belirtilen gecikme zammının istenebilmesi için, abonelik sözleşmesinde gecikme zammına ilişkin şartın açık, anlaşılabilir ve oranları da belirtilmek suretiyle yazılması gerekir. Dava ve takip konusu borç kuruma kaydı bulunmayan sayaçtan ABONESİZ kaçak elektrik kullanımından ,yani haksız fiilden kaynaklandığına göre tarafların sıfatına göre tacirler için (avans faizi) / tacir olmayan kullanıcı için yasal faiz -ve KDV’si- uygulanması gerekmektedir.
Nitekim HGK’nun 22/09/2010 tarih, 2010/13-466 Esas, 2010/410 Karar, 28/11/2012 tarih, 2012/13-624 Esas, 2012/915 Karar, 3. HD’nin 27/02/2014 tarih, 2013/18346 Esas, 2014/3079 Karar sayılı ilâmlarında da aynı ilkeler benimsenmiştir.
Bunun yanında bilirkişi tarafından takip tarihi tarihi 08/04/2021 tarihi esas alınmışsa da; icra dosyası tetkik edildiğinde takibin 06/04/2021 tarihinde başlatılmış olduğu görülmüştür.
2021 yılı için TCMB tarafından avans faiz oranının da 15,75 olarak belirlendiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce yapılan hesaplamada 8.576,87 TL asıl alacağa 32 günlük 15,75 faiz oranından faiz işletilme hesabı yapılmış ve işlemiş faiz miktarı 120,07 TL, işlemiş faizin KDV’si ise 21,61 TL olarak hesaplanmıştır. Yapılan hesaplama sonucu bulunan bu miktarlar üzerinden hüküm tesisine gidilmiştir.
İcra inkar tazminatı bakımından yapılan değerlendirme;
Davacı taraf dava dilekçesinde icra inkar tazminatı talebinde bulunmuştur. Bakıldığı zaman alacağın kaynağı fatura olup bu haliyle alacak likit niteliktedir. Öte yandan davalı da itirazında haksızdır. Bu haliyle de 2004 sayılı İİK Bununla birlikte kaçak elektrik nedeniyle doğacak borcun hesaplanması sonucu bulunan asıl alacağın likit olduğuna kanaat getirilmiş ve icra inkar tazminatı talebinin kabulüne karar verilmiştir.
Neticeten;
Tüm dosya kapsamı taraf beyanları, mevcut delil durumu, kaldırma kararında irdelenen hususlar ve denetime elverişli aldırılmış bilirkişi raporları birlikte değerlendirildiğinde davacının davasının kısmen kabul kısmen reddine karar vermek gerekmiş olup, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davanın Kısmen KABULÜ Kısmen REDDİ ile;
1-Davalının Gaziantep İcra Dairesinin ….Esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu İTİRAZIN İPTALİ ile takibin 8.576,87 TL asıl alacak, 120,07 TL işlemiş faiz ve 21,61 TL KDV yönünden avans faiz oranı ve avans faiz oranına işleyecek KDV şeklinde DEVAMINA, fazlaya dair istemin REDDİNE,
2-Hükmedilen asıl alacak olan 8.576,87 TL karşılığının %20’si icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
3- Karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanunu uyarınca davanın kabul edilen değeri olan 8.576,87 TL üzerinden alınması gereken 585,88 TL ilam harcından davacı tarafından yatırılan 106,01 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye ‭479,87‬ TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
4-Davacı tarafından yatırılan 106,01 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5- Davacı tarafından yargılama nedeniyle sarf edilen toplam ‭691,5‬0 TL yargılama giderinin davanın kabul (%97,71) ve ret (%‭2,29‬) oranlarına göre hesaplanan 675,71 TL yargılama gideri 59,30 TL başvurma harcının toplamı olan ‭735,01‬ TL’nin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, kalan yargılama giderlerinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
6-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT hükümleri uyarınca davanın kabul edilen değeri üzerinden hesaplanan 8.576,87 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
7- Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT hükümleri uyarınca davanın ret edilen değeri üzerinden hesaplanan 200,36 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
8-Davalı tarafından yargılama nedeniyle herhangi bir yargılama gideri sarf edilmediğinden bu hususta KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
9-Hukuki Uyuşmazlıklarda Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği m.26/2 hükmü gereğince, Gaziantep Arabuluculuk Bürosu tarafından suçüstü ödeneğinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davanın kabul (%97,71) ve ret (%2,29) oranlarına göre hesaplanan ‭1.289,77 TL’sinin davalıdan alınarak, bakiye ‭30,23‬ TL’sinin davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
10-Karar kesinleştiğinde artan avansın 6100 sayılı HMK m.333 hükmü uyarınca resen yatıran tarafa İADESİNE,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu AÇIK olmak üzere karar verildi, verilen karar hazır bulunan tarafa okunmak suretiyle tefhim edildi.18/01/2023