Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/895 E. 2023/84 K. 12.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
GAZİANTEP
2 ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : …
KARAR NO : …

HAKİM : …
KATİP : …

DAVACI :…
VEKİLLERİ :…
DAVALI : …
VEKİLİ : …

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 27/12/2021
KARAR TARİHİ : 12/04/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 13/04/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 01/11/2018 günü plakası tespit edilemeyen motosikletin çarpması sonucu müvekkilinin yaralandığını ve zarara uğradığını, tedavi gördüğünü, olayla ilgili Gaziantep Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 2018/93028 soruşturma numaralı dosyası ile soruşturma başlatıldığını, söz konusu kazada müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, plakası tespit edilemeyen motosiklet sürücüsünün kusurlu olduğunu, açıklanan bu nedenlerle; şimdilik 10,00 TL maddi tazminatın davalı…dan alınarak müvekkiline ödenmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Açılan davayı kabul etmediklerini, davacı tarafın huzurdaki iş bu davaya konu taleplerine yönelik daha önce Sigorta Tahkim Komisyonu nezdinde yapmış olduğu başvurunun uyuşmazlık hakem heyetinin 2021.E.108666 Esas 2021/177008 karar sayılı kesin hüküm kararına ilişkin itirazının bulunmadığını, bu sebeple davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının müvekkil kuruma yapmış olduğu başvuru neticesinde müvekkil kurumun davacıya 9.356,00 TL tazminat ödemesine karar verildiğini, gerekli yerlerden raporların alınması hususunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
DELİLLER:

1-Tarafların usulünce ileri sürmüş oldukları iddia ve savunmaları,
2-Kazaya ilişkin soruşturma dosyası ve kaza tespit tutanağı,
3-Davalı sigorta şirketi tarafından tanzim edilen ZMSS poliçesi ve hasar dosyası,

4-İlgili kamu kurumlarından celp edilen cevabi yazılar,
5-Dosyada mündemiç kusur, maluliyet bilirkişi raporları,
6-İlgili yasal mevzuat ve yargısal içtihatlar,
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLER, TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) talebine ilişkindir.
Mahkememizin görevi açısından yapılan değerlendirme;
Yargıtay 17’inci Hukuk Dairesi’nin 2019/6195 Esas, 2020/3056 Karar ve 02/06/2020 tarihli “Dava tarihi itibarı ile yürürlükte bulunan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1-a maddesi gereği her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olup olmadığına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenen hususlar ticari davalardır. TTK 5/1. maddesi gereği ticari davalara bakmakla görevli mahkeme Asliye Ticaret mahkemeleridir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden itibaren yasanın 5/3. maddesi gereği asliye hukuk mahkemeleri ile asliye ticaret mahkemeleri arasındaki ilişki işbölümü olmaktan çıkmış görev ilişkisi haline gelmiştir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1. maddesi gereği göreve ilişkin kurallar kamu düzeni ile ilgili olup mahkemece kendiliğinden dikkate alınması gerekmektedir.
Açılan somut davada davalılar arasında zorunlu mali sorumluluk sigortacısı da bulunmaktadır. Sigorta hukuku 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6. kitabında 1401 ve devamı maddelerinde, zorunlu sorumluluk sigortası ise 1483 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Bu durumda Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenen hususlardan olması nedeniyle dava ticari dava olup Asliye Ticaret Mahkemesinin görev alanı içinde olduğundan” şeklindeki ilamı doğrultusunda davayı görme konusunda mahkememizin görevli olduğu tespit edilmiştir.
Davalının sorumluluğu açısından yapılan değerlendirme;
Sigorta sözleşmesi davanın açıldığı tarih itibariyle somut olaya uygulanması gereken 6762 sayılı TTK’nın 1263. maddenin birinci fıkrasında (6102 sayılı TTK, m. 1401); “Sigorta bir akittir ki bununla sigortacı bir prim karşılığında diğer bir kimsenin para ile ölçülebilir bir menfaatini halele uğratan bir tehlikenin (bir rizikonun) meydana gelmesi halinde tazminat vermeyi yahut bir veya birkaç kimsenin hayat müddetleri sebebiyle veya hayatlarında meydana gelen belli bir takım hadiseler dolayısiyle bir para ödemeyi veya sair edalarda bulunmayı üzerine alır.” şeklinde tanımlanmıştır.
Sigorta sözleşmelerinde sigortacı, sigorta ettirene bir prim karşılığında belirli bir rizikoya karşı koruma sağlamayı üstlenir (Avrupa Sigorta Sözleşmesi Hukuku İlkeleri, m.1:201). Sigorta sözleşmeleri tam iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerdendir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun (KTK) 3. maddesinde; araç sahibi, araç için adına yetkili idarece tescil belgesi verilmiş veya sahiplik veya satış belgesi düzenlenmiş kişi, işleten ise; araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hâllerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişi olarak tanımlanmış ve ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimsenin de işleten sayılacağı belirtilmiştir.
İşleten ile sigorta ettiren kişi de farklı kavramlardır.
İşleten ve araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibinin hukuki sorumluluğuna KTK’nın 85. maddesinde yer verilmiş, aynı Kanun’un 91. maddesi ile poliçenin geçerlilik süresinde meydana gelen kaza tarihinde ve davanın açıldığı tarihte yürürlükte olan Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın (ZMSSGŞ) A-3. maddesinde, sigortacının poliçede belirtilen aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı 2918 sayılı KTK’ya göre işletene düşen hukuki sorumluluğu zorunlu sigorta limitlerine kadar temin edeceği düzenlenmiştir. KTK’nın 91. maddesi ile işletenlerin 85. maddenin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanması amacıyla mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunlu kılınmıştır.
Güvence Hesabına başvurulabilecek halleri düzenleyen 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 14/2-b maddesi ve Güvence Hesabı Yönetmeliği’nin 9/1-b maddesi gereği, Güvence Hesabının sorumluluğu için, zorunlu mali sorumluluk sigortası yaptırma zorunluluğu bulunduğu halde, bu sigortası yapılmamış olan bir aracın, 3. kişinin zararına sebep olması gerekmektedir.

Buna göre Sigortacılık Kanunu 14’üncü maddesi uyarınca davalının meydana gelen bedensel zararlardan sorumlu olduğu tespit edilmiştir.
Riziko tarihinde geçerli teminat tutarlarında zorunlu sorumluluk sigortasının yaptırılmamış olması halinde Karayolları Trafik Garanti Sigortası Hesabı Yönetmeliğinin 8/b maddesinde Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi yaptırılmaksızın sigorta ettirenin eylemi sonucu kişiye verdiği bedensel zararların Hesap’ın sorumluluk kapsamı içinde bulunduğu hükme bağlanmıştır.
Karayolu Trafik Garanti Sigorta Hesabı (Güvence hesabı)’nın ödemekle yükümlü olduğu tazminat miktarı, rizikonun gerçekleştiği tarihte geçerli zorunlu sorumluluk poliçesinin teminat limitleri kadardır. Bu miktarı aşan zararların ise zarara neden olan veya hukuken sorumlu olan kişilerden talep edilmesi gerekir.
Davalı sigorta şirketlerine dava açılmadan önce yapılan başvuru ve poliçeler;

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 97. maddesi ile zorunlu mali sorumluk sigortasından faydalanmak isteyen hak sahiplerinin dava yoluna gitmeden önce sigortacıya yazılı başvuru yapması gerektiği düzenlenmiş olmakla birlikte, bu başvuru yapılmadan dava yoluna gidilmesi halinin dahi HMK’nın 115/2. maddesi gereği tamamlanabilir dava şartı olduğu Yargıtay’ın yerleşik uygulamaları ile kabul edilmektedir. (Y4HD 2021/4498 Esas, 2021/7405 Karar sayılı ilamı)
Dosyada yer alan davalı sigorta şirketinin cevabi yazıları tetkik edildiğinde davacının iş bu davayı açmadan önce 11/03/2021 tarihinde davalı sigorta şirketine de başvuru yaparak 2918 sayılı KTK m.97 hükmünde düzenlenmiş olan başvuru şartını yerine getirmiş olduğuna kanaat getirilmiştir.
Davacıya kaza nedeniyle herhangi bir gelir bağlanıp bağlanmadığı yönünden yapılan tespit;
SGK’ya müzekkere yazılmış olup davaya konu kazaya istinaden davacıya herhangi bir ödeme yapılmadığı anlaşılmıştır.

Kusur yönünden yapılan değerlendirme;
Kazanın meydana gelmesinde tarafların kusurunun tespiti amacıyla bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Bilirkişi hazırlamış olduğu 23/03/2022 tarihli raporda özetle;
A) Tespiti Yapılamayan Motosiklet Sürücüsünün;
Gece vakti yol aydınlatması bulunan seyir yönüne görüş mesafesinde açık düz ve eğimsiz trafik akımının iki yönlü geliş – gidiş olarak işlediği karayolu üzerinde seyir yönüne gereken dikkat ve özen yükümlülüğünü gösterip ön ilerisinden aynı yöne giden araçlar ile arasında yeterli ve güvenli takip mesafesi bırakması, ön ilerisinde yavaşlayan aracın varlığı halinde hızını azaltarak, geçişini kurallara uygun olarak karşı yön yol bölümü üzerinden yapması gerekirken, aksine davrandığını, Karayolları Trafik Kanunu’nun 54/a-3maddesine aykırı davrandığını, meydana gelen olayda ağır ihlal ve ihmalinin olduğunu,
B) Davacı…’in;
Hatalı şekilde geçiş yapan tespiti yapılamayan sürücünün sevkindeki motosikleti ile yaya …’e çarpması olayında etken hatalı davranışının olmadığını mahkememize bildirmiştir.
6098 sayılı TBK’nun 74’üncü maddesi gereği hakim kusur oranını belirlemede tam bağımsız ve yetkili kılınmıştır.
Denetime elverişli kusur bilirkişi raporunda kazanın gerçekleşme şeklinin doğru bir şekilde irdelendiği, soruşturma dosyasındaki taraf anlatımları ile mahkememizce yapılan keşifteki tanık anlatımlarının bilirkişi raporunun uyumlu olduğu ve bu haliyle de raporun denetime ve hüküm kurmaya elverişli olduğuna kanaat getirilmiş ve hükme esas alınmıştır.
Bu haliyle plakası tespit edilemeyen motor sürücünün kazanın oluşumunda %100 kusurlu, davacının ise kusursuz olduğu kanaatine varılmıştır.
Maluliyet yönünden yapılan değerlendirme;
Kusura ilişkin tespit yapıldıktan sonra dosya maluliyet bilirkişi heyetine tevdi edilmiştir. Burada davacının maluliyeti tespit edilirken öncelikle hangi yönetmeliği uygulanacağının belirlenmesi gerekmektedir.
Bu noktada alınacak maluliyet raporlarında uygulanacak yönetmeliğin tespitine ilişkin olarak; Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2020/7120 Esas, 2021/2627 Karar sayılı ve 11/03/2021 Tarihli ilamında “…2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeni ile maddi tazminat istemine ilişkindir.
Haksız fiil sonucu çalışma gücünde kayıp olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının tespiti açısından maluliyetin varlığı ve oranının doğru bir şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlarının çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikâyetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden kaza tarihi 11.10.2008 tarihinden önce ise Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11.10.2008 tarihi ile 01.09.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01.09.2013-01.06.2015 tarihleri arası Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01.06.2015-20.02.2019 tarihleri arası Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik, 20.02.2019 tarihinden sonra Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir…” denilmektedir. Görüldüğü üzere uygulanacak yönetmeliği tespiti noktasında kaza tarihinin baz alınması gerekmektedir.

Dosyada alınan 21/04/2022 tarihli maluliyet raporunda özetle;
Davacı …’in 01/11/2018 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazasında oluşan yaralanmasına yönelik;
Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik kullanılarak hesaplanan kişinin özürlülük oranının %15(onbeş) olduğunu,
Tıbbi iyileşme ve rehabilitasyon süresi dikkate alındığında 6(altı) ay süre ile geçici iş göremezliğe neden olduğunu,
İyileşme dönemi içerisinde 6(altı) hafta tam gün bakıcı ihtiyacı olduğunu mahkememize bildirmişlerdir.
Dosyaya davacı tarafından sunulan özel sağlık raporunun mahkememize ibraz edilen bilirkişi raporu ile çelişkili olup olmadığına dair mahmemizce yapılan değerlendirmede; davacı tarafından sunulan rapordaki yönetmeliğin kaza tarihindeki yürürlükte olan yönetmelik olmaması ayrıca sunulan özel raporda davacının kaza ile meydana gelen arazlarının haricinde kaza ile ilgisi olmayan arazların da raporda değerlendirmeye alınması dikkate alınarak raporlar arasında çelişki olmadığı kanaatine varılmıştır.
Kazanın gerçekleştiği tarihteki yürürlükte olan yönetmeliğe göre alınan ve kaza neticesinde meydana gelen arazları doğru şekilde tespit eden bilirkişi raporu hükme esas alınmıştır.
Talep edilebilecek tazminat miktarının belirlenmesi yönünden yapılan değerlendirme;
Burada davacının talep edebileceği tazminat miktarının belirlenmesi noktasında baz alınacak yaşam tablosu ve uygulanacak hesaplama yönteminin de ayrıca irdelenmesi gerekmektedir. Bu noktada benzer bir uyuşmazlığa ilişkin olarak Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi’nin 2019/1290 Esas, 2021/751 Karar sayılı ve 21/05/2021 Tarihli ilamında “…Mahkemece yapılacak iş, bilirkişi kuruluna anılan yönetmelik çerçevesinde yeni bir maluliyet raporu tanzim ettirdikten sonra, davacının muhtemel yaşam süresinin TRH 2010 yaşam tablosuna göre belirlenerek, hesaplamalarda progresif rant yönteminin kullanılması ile bilinmeyen (işleyecek) devredeki gelirlerin her yıl için % 10 artırılıp % 10 iskonto edilmesi suretiyle tazminatın hesaplanması için yeni bir aktüerya raporu almaktan ibaret olup…” denilmektedir.
Dosya hesaplama yapılmak üzere aktüerya bilirkişisine tevdi edildiği, bilirkişi hazırlamış olduğu 29/05/2022 tarihli raporda özetle;
A) Davalı tarafça 18.02.2020 tarihinde 9.356,00 TL dava öncesi ödeme yapıldığı göz önüne alınarak ödeme tarihi itibariyle;
6 haftalık bakıma muhtaçlığı karşılığı maddi zararının = 2.908,95 TL
6 aylık işgöremezliği karşılığı maddi zararının = 12.112,06 TL

% 15 oranındaki sürekli maluliyeti karşılığı maddi zararının = 97.602,20 TL
şeklinde olmak üzere toplam maddi zararın 112.623,21 TL olarak hesaplandığını,
Dava öncesi ödemenin ödeme tarihine göre hesaplanan tazminatın yaklaşık %8’ini karşıladığını, buna göre yapılan ödemenin eksik olduğunun söylenebileceğini,

B) Yapılan ödemenin tazminatı karşılamadığının kabulü halinde, hesap tarihi itibariyle;
6 haftalık bakıma muhtaçlığı karşılığı maddi zararının = 2.908,95 TL
6 aylık işgöremezliği karşılığı maddi zararının = 12.112,06 TL

% 15 oranındaki sürekli maluliyeti karşılığı maddi zararının = 159.227,36 TL
şeklinde olmak üzere toplam maddi zararın 174.245,37 TL olarak hesaplandığını,

Hesaplanan tazminat tutarından dava öncesi ödemenin tenzili ile eksik tazminat tutarının 162.969,05 TL olduğunu,
Kaza tarihi itibariyle uygulanacak asgari sigorta teminat limitinin ölüm ve sakatlıklar için kişi başı 330.000,00 TL olarak belirlenmiş olduğunu mahkememize bildirmiştir.
Akabinde mahkememizin 5 no.lu celsesi 1 no.lu ara kararı gereği 2023 yılı asgari ücretine göre ek rapor aldırılmak üzere dosyanın aktüer bilirkişisine tevdii edildiği, bilirkişi hazırlamış olduğu 09/01/2023 tarihli raporda özetle;
Davada kaza tarihinin 01.11.2018 tarihi olduğunu, 7327 sayılı yasa ile yapılan değişikliklerin 19.06.2021 tarihinde, Genel Şartlarda yapılan değişikliklerin 04.12.2021 tarihinde yürürlüğe girdiğini, bu itibarla kaza tarihinde 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nunda yapılan değişiklikler ile Genel Şartlarda yapılan değişikliklerin yürürlükte bulunmadığını, Anayasa Mahkemesi’nin 17/07/2020 tarihli ve E.: 2019/40, K.: 2020/40 sayılı Kararı ile 1,8 teknik faiz düzenlemesinin uygulanma ihtimalinin kalmadığı ve bakiye ömrün belirlenmesinde TRH 2010 tablosunun esas alınması ile gelirin her yıl için % 10 artırılıp iskonto edilmesi yönündeki yargısal uygulamaların bulunduğu göz önüne alınarak;
A) Davalı tarafça 18.02.2020 tarihinde 9.356,00 TL dava öncesi ödeme yapıldığı göz önüne alınarak ödeme tarihi itibariyle davacı Cuma ÇELİK’in;
6 haftalık bakıma muhtaçlığı karşılığı maddi zararının = 2.908,95 TL
6 aylık işgöremezliği karşılığı maddi zararının = 12.112,06 TL

% 15 oranındaki sürekli maluliyeti karşılığı maddi zararının = 97.602,20 TL
şeklinde olmak üzere toplam maddi zararın 112.623,21 TL olarak hesaplandığını,

Dava öncesi ödemenin ödeme tarihine göre hesaplanan tazminatın yaklaşık %8’ini karşıladığını, buna göre yapılan ödemenin eksik olduğunun söylenebileceğini,

B) Yapılan dava öncesi ödemenin tazminatı karşılamadığının kabulü halinde, hesap tarihi itibariyle davacı …’in;
6 haftalık bakıma muhtaçlığı karşılığı maddi zararının = 2.908,95 TL
6 aylık işgöremezliği karşılığı maddi zararının = 12.112,06 TL

% 15 oranındaki sürekli maluliyeti karşılığı maddi zararının = 299.447,33 TL
şeklinde olmak üzere toplam maddi zararın 314.468,34 TL olarak hesaplandığını,

Kaza tarihi itibariyle uygulanacak asgari sigorta teminat limitinin ölüm ve sakatlıklar için kişi başı 330.000,00 TL olarak belirlenmiş olduğu, hesaplanan tazminat tutarının kaza tarihi itibariyle uygulanacak asgari sigorta teminat limitini aşmadığını,
Hesaplanan tazminat tutarından dava öncesi ödemenin yasal faiz ile güncellenerek tenzili ile eksik tazminat tutarının 302.675,10 TL (314.468,34-11.793,24TL) şeklinde hesaplandığını mahkememize bildirmiştir.
Bilirkişi tarafından davacıya yapılan ödeme güncellenerek toplam miktardan düşülmüşse de mahkememizce yapılan değerlendirmede bu miktarın kalıcı işgöremezlik zararından düşülmesi gerektiği kanaati hasıl olmuştur.
Yukarıda zikredilen güncel Yargıtay içtihatları nazara alınarak TRH 2010 Ulusal Yaşam Tablosu ve prograsif rant usulüne göre ve teknik faizsiz, 2023 yılı asgari ücretine göre alınan 09/01/2023 tarihli rapor hükme esas alınmıştır.
Güncel yargıtay içtihatlarının bakıcı gideri açısından brüt asgari ücret üzerinden yapılan hesaplamanın dikkate alınması gerektiği belirtildiğinden brüt asgari ücret üzerinden yapılan hesaplama hükme esas alınmıştır. (Emsal karar için bknz. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 04/04/2019 tarih, 2016/8786 Esas, 2019/4141 Karar sayılı ilamı)
Davalının geçici işgöremezlik ve bakıcı gideri tazminatının teminat kapsamında olmadığına dair itirazları bakımından yapılan değerlendirme;
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 54. maddesinde, bedensel zarar kapsamına giren zarar türleri örnekseme yoluyla sayılmış olup, Daire uygulamaları gereği geçici işgöremezlik, bakıcı gideri ve SGK sorumluluğunda olmayan (belgesiz) tedavi giderleri de anılan kanun hükmü kapsamında tazmini gereken zararlardandır.
Diğer yandan, davalı tarafın savunması haklı kabul edilerek, 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren ZMSS Genel Şartları’nın A.5-b maddesi gereği, zarar görenin tedavisinin devam ettiği döneme ilişkin geçici bakıcı gideri zararının, geçici işgöremezlik zararının ve tedavi giderlerinin sağlık giderleri içinde yer aldığı ve ZMSS teminatı kapsamında olmadığı kabul edilmişse de, 6111 sayılı Kanun’un 59.maddesi ile değişik Karayolları Trafik Kanunu’nun 98.maddesinde Sosyal Güvenlik Kurumu’nca karşılanacak sağlık hizmeti bedellerinin neler olduğu açıklanıp sınırlandırılmıştır. KTK’nın 98.maddesi gereği SGK Başkanlığı’nın sorumlu olduğu sağlık giderleri, trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarında yapılan tıbbi tedaviye ilişkin sağlık hizmet bedellerinden ibarettir. SGK’nın hangi sağlık giderlerinden sorumlu olduğu kanunla belirlenmiş olup, normlar hiyerarşisinde daha altta olan genel şartlar ile kanun kapsamının değiştirilip genişletilemeyeceği aşikardır. (Emsal kararlar için bknz. Yargıtay 4’üncü Hukuk Dairesi’nin 2021/8288 Esas ve 2022/1147 Karar sayılı ilamı, Yargıtay 4’üncü Hukuk Dairesi’nin 2021/8341 Esas ve 2022/1644 Karar sayılı ilamı)
Güncel yargıtay içtihatlarının bakıcı gideri açısından brüt asgari ücret üzerinden yapılan hesaplamanın dikkate alınması gerektiği belirtildiğinden brüt asgari ücret üzerinden yapılan hesaplama hükme esas alınmıştır. (Emsal karar için bknz. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 04/04/2019 tarih, 2016/8786 Esas, 2019/4141 Karar sayılı ilamı)
Müterafik kusur indirimi bakımından değerlendirme;
Zararın meydana gelmesinde veya artmasında mağdurun da kusurunun bulunması halinde söz konusu olan müterafik kusur, Borçlar Kanunu’nun 52. maddesinde düzenlenmiştir. Mağdurun kusurunun, zararın meydana gelmesinde başlıca etken olması halinde zarar verenin sorumluluğunun kalkması sözkonusu olabileceği gibi belirlenen kusura göre zarar ve ziyandan indirim yapılması da gerekebilecektir.
Dosya içeriğine bakıldığı zaman davacının müterafik kusurunun bulunmadığı kanaati hasıl olmuştur.
Hatır taşıması bakımından yapılan değerlendirme;
Ayrıca bu noktada hatır taşıması ancak davacının yolcu olarak bulunduğu aracın sigortacısı bakımından gündeme gelebilecektir. Benzer bir uyuşmazlığa ilişkin olarak Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2016/3454 Esas, 2019/224 Karar sayılı ve 16/01/2019 Tarihli ilamında “…3-Dava, trafik kazasından kaynaklanan ölüm nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Hatır taşımaları bir menfaat karşılığı olmadığından, bu gibi taşımalarda BK.nun 43. maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmakta ise de bu indirimin yapılabilmesi için davalının savunmasında bu hususu ileri sürmesi icap eder. Davalı sürücü …’nun bu yönde bir savunması olmamasına rağmen mahkemece sürücü yönünden de resen hatır taşıması indirimi yapılması isabetli değilir…” denilmektedir.
İlam metninden de açıkça anlaşıldığı üzere hatır taşıması savunması defi niteliğinde olup süresi içerisinde verilen cevap dilekçesinde usulünce ileri sürülmedikçe mahkemece resen nazara alınamayacaktır. Dosyaya bakıldığı zaman davalı taraf 6100 sayılı HMK m.317/2 hükmünde düzenlenen yasal cevap süresi içerisinde cevap dilekçesini dosyaya sunmuş ve hatır taşıması indirimi yapılması gerektiği yönünde savunmada bulunmamıştır.
Bu haliyle davacının yaya olduğu plakası belirlenemeyen araç bakımından sorumlu davalı sigorta vekilinin hatır taşıması def’inde bulunmamış olduğundan hatır taşıması bakımından değerlendirme yapılmamıştır.
Bunun yanında hatır taşımasının ancak taşınanın bulunduğu araç bakımından ileri sürülebileceği dikkate alındığında; davalı açısından davacının karşı araç sürücüü olması ve davalının taşıyan araç sigortası olmadığı için hatır taşıması indirimini gerektirecek bir durumun bulunmadığı değerlendirilmiştir.
Derdestlik itirazı açısından değerlendirme;
Dava şartlarını düzenleyen 6100 sayılı HMK’nun 114/1. maddesinin (1) bendinde “aynı davanın, daha önceden açılmış ve hâlen görülmekte olmaması” şeklinde ifade edilen derdestlik, dava şartlarındandır. Açılmış olan bir davanın görülebilmesi için bulunması ya da bulunmaması gereken dava şartlarından biri olan derdestlikten söz edilebilmesi için, daha önce açılmış olan davanın tarafları ile konusunun ve dava sebebinin aynı olması gerekmektedir. Dava şartı olan derdestlik nedeni ile davanın reddi için iki davanın taraflarının, konusunun ve dava sebeplerinin aynı olması gerekir.
Somut olayda; işbu davanın açılmasından önce Sigorta Tahkim Komisyonu’nun 2021.E.108666 sayılı başvurusunda sayılı dosyada; taraflar aynı olup aynı kaza ile ilgili davacı sürekli işgöremezlik tazminatı talebinde bulunmuş, hakem heyetince “5684 Sayılı Sigortacılık Kanunu 30/16, 6100 Sayılı HMK 435/(c) madde hükümleri gereğince uyuşmazlığın yetkili mahkeme eliyle çözümlenmesi gerektiğinden, yargılamaya son verilmesine, uyuşmazlık konusunun çözümü için başvuran tarafından yetkili ve görevli mahkemeye başvurmakta muhtariyetine,” karar verilmiştir.
Tahkim Komisyonu kararından da anlaşılacağı üzere esas hakkında bir karar verilmediğinden ve uyuşmazlığın mahkeme eliyle çözümlenmesi gerektiği bildirildiğinden davalı vekilinin derdestlik itirazına itibar edilmemiştir.
Gerçek zararın belirlenmesine ilişkin değerlendirme;
Davacının kusur indirimsiz hali ile; TRH 2010 yaşama tablosu prograsif rant usulü ve teknik faizsiz ve 2023 yılı asgari ücretine göre; davalı tarafından daha önceden yapılan ödemenin güncellenerek tenzili ile kalıcı işgöremezlik zararının 287.564,09 TL, geçici iş göremezlik zararının 12.112,06 TL ve bakıcı gideri zararının 2.908,95 TL olmak üzere toplam 302.675,10 TL olduğu belirlenmiştir.
Hesaplanan bu bedel üzerinden kusur indirimi ve yapılması başkaca indirim sebebi olmadığından bu surette sonuç tazminatın belirlenmesi gerekmektedir.
Nitekim Yargıtay 4’üncü Hukuk Dairesi’nin 2021/3581 Esas ve 2022/565 Karar sayılı benzer yöndeki;
“Tazminatın kapsamını belirleme biçimi ve tazminattan yapılacak indirimler ve sıralaması TBK 51 ve 52. (818 Sayılı BK 43-44 mad) maddelerinde düzenlenmiştir. TBK 51. maddesine(BK 43. mad.) göre hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak tazminatı belirleyecektir.Hakim tarafların kusur durumunu dikkate alarak tazminatın kapsamını belirledikten sonra Yargıtay kararlarında yerleşmiş olduğu üzere tazminattan müterafik kusur indirimi yapılarak nihai zarar ve ödenmesi gereken tazminat belirlenecek, son olarak da davadan önce yapılan ödemenin güncellenen değeri düşülecektir. İlgili kanun maddeleri incelendiğinde,davalı tarfından yapılan ödemeler tazminatı belirlemede bir indirim nedeni olarak gösterilmediği gibi, Yargıtay uygulamaları ile artık yerleşik hale geldiği üzere borcu söndüren bir nitelik taşımaktadır.” içtihadı ile gerçek zararının nasıl belirleneceğinin bahsedilen şekilde olacağını bildirmiştir.
Özetle gerçek zararı tablo halinde göstermek gerekirse;

Kalıcı İşgöremezlik
Geçici İşgöremezlik
Bakıcı Gideri
TOPLAM
Dava Dilekçesi
8,00 TL
1,00 TL
1,00 TL
10,00 TL
Islah Dilekçesi
149.871,36 TL
12.112,06 TL
2.908,95 TL
164.892,37 TL
Bilirkişi Raporu
287.564,09 TL
12.112,06 TL
2.908,95 TL
302.675,10 TL
Gerçek Zarar
287.564,09 TL

12.112,06 TL
2.908,95 TL

302.675,10 TL

HÜKÜM
(Taleple Bağlılık)
147.951,04 TL**
12.112,06 TL
2.908,95 TL

162.972,05 TL

** Kalıcı işgöremezlik bakımından hüküm tesis edilirken hesap hatası yapılmışsa da kısa kararla gerekçeli karar arasında çelişki oluşturmamak amacıyla HMK 304’üncü madde hükmü uygulanmamıştır.
Davacı ıslah dilekçesi ile taleplerini 2023 yılı asgrai ücretine göre alınan rapora göre arttırmadığı için taleple bağlı kalınmıştır.
Bedel artırım talebi açısından değerlendirme;
Davacının dava dilekçesinde davanın açıkça belirsiz alacak davası olduğu belirtilmediğinden dava kısmi alacak davası olarak değerlendirilmiştir. (Emsal karar için bknz. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2021/9-485 Esas ve 2021/971 Karar sayılı ilamı)
Davacı vekili 07/06/2022 tarihli ıslah dilekçesi sunmuş olup, dava ıslah dilekçesi davalı tarafa tebliğ edilmiştir.
Davacı vekili dava değeri artırım dilekçesi ile 8,00 TL kalıcı işgöremezlik, 1,00 TL geçici işgöremezlik ve 1,00 TL bakıcı gideri talebi olan dava değerini 149.871,36 TL kalıcı işgöremezlik, 12.112,06 geçişi işgöremezlik ve 2.908,95 TL bakıcı gideri olmak üzere toplam dava değerini 164.892,37 TL’ye yükseltmiştir.
Faiz başlangıcı yönünden yapılan değerlendirme;
Davacının iş bu davaya açmadan önce davalı sigorta şirketine yaptığı başvurulara ilişkin tebliğ mazbataları tetkik edildiğinde başvuru dilekçesinin davalıya 11/03/2021 tarihinde ulaşmış olduğu görülmektedir. Bu noktada 2918 sayılı KTK m.99/1 hükmünde “Sigortacılar, hak sahibinin zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarıyla belirlenen belgeleri, sigortacının merkez veya kuruluşlarından birine ilettiği tarihten itibaren sekiz iş günü içinde zorunlu mali sorumluluk sigortası sınırları içinde kalan miktarları hak sahibine ödemek zorundadırlar.” denilmektedir. Bu haliyle davalının temerrüde düşme tarihi 23/03/2021 tarihidir. Fakat davacı tarafından ıslah dilekçesi ile 26/03/2021 tarihinden itibaren faiz talep edildiğinden bu hususta taleple bağlı kalınmıştır.
Islah edilen miktar bakımından ise ıslah tarihinden itibaren faize hükmedilmiştir.
Neticeten;
Tüm dosya kapsamı denetime elverişli olarak alınmış bilirkişi raporları, taraf beyanları, birlikte değerlendirildiğinde davacının davasının kısmen kabul kısmen reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABUL ve KISMEN REDDİ ile, 147.951,04 TL kalıcı işgöremezlik tazminatı, 12.112,06 TL geçici işgöremezlik tazminatı ve 2.908,95 TL bakıcı gideri tazminatı olmak üzere toplam 162.972,05 TL tazminatının 8,00 TL kalıcı işgöremezlik tazminatı, 1,00 TL geçici işgöremezlik tazminatı ve 1,00 TL bakıcı gideri tazminatının davacının talebi ile bağlı kalınarak 26/03/2021 tarihinden itibaren bakiye kısmının ıslah tarihi olan 08/06/2021 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, fazlaya dair taleplerin REDDİNE,
2- Karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanunu uyarınca davanın kabul edilen değeri olan 162.972,05 TL üzerinden alınması gereken 11.132,62 TL ilam harcından davacı tarafından yatırılan 59,30 TL peşin harç, 563,16 TL ıslah harcının toplamı olan 622,46‬ mahsubu ile bakiye 10.510,16‬ TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
3-Davacı tarafından yatırılan 59,30 TL peşin harç ve 563,16 TL arttırım harcının toplamı olan 622,46 TL’nin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yargılama nedeniyle sarf edilen toplam ‭3.227,3‬0 TL yargılama giderinin davanın kabul (%98,83) ve ret (%‭1,17‬) oranlarına göre hesaplanan 3.189,71 TL yargılama gideri, 571,90 TL keşif harcı ve 59,30 TL başvurma harcının toplamı olan 3.820,91‬ TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, kalan yargılama giderlerinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT hükümleri uyarınca davanın kabul edilen değeri üzerinden hesaplanan ‭25.445,81 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT hükümleri uyarınca davanın ret edilen değeri üzerinden hesaplanan 1.920,32 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
7-Davalı tarafından yargılama nedeniyle herhangi bir yargılama gideri sarf edilmediğinden bu hususta KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
8-Karar kesinleştiğinde artan avansın 6100 sayılı HMK m.333 hükmü uyarınca resen yatıran tarafa İADESİNE,
9-Dava açılmadan önce başvurulan arabuluculuk dava şartı nedeniyle hazineden karşılanmış olan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin 02/06/2018 Tarihli ve 30439 Sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiş olan Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği m.26/4 hükmü uyarınca davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu AÇIK olmak üzere karar verildi, verilen karar hazır bulunan taraflara okunmak suretiyle tefhim edildi.12/04/2023