Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/868 E. 2022/37 K. 06.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
GAZİANTEP
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : …..
KARAR NO : …..

HAKİM : …..
KATİP : …..

DAVACI :…..
VEKİLİ :…..
DAVALILAR : …..

DAVA : Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin)
DAVA TARİHİ : 16/12/2021
KARAR TARİHİ : 06/01/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 06/01/2022

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava, anonim şirkette ortaklıktan çıkarma istemine ilişkindir.
Davacı vekili dava dilekçesi ile müvekkili belediyenin ….. ….. Peyzaj Eğitim Hizmetleri ve ….. ….. İşletmeciliği Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi’nin % 99,99 oranında hissedarı olduğunu, davalılarında da kalan hisseye sahip olduklarını, davalılara tebligat yapılamadığından şirket faaliyetlerinin aksamaya uğradığını ve kamu zararının doğmasına neden olduğundan bahisle davalıların paylarının gerçek değerlerinin ödenmesi karşılığından şirket ortaklığından çıkarılmalarına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava dilekçesinden de açıkça anlaşıldığı üzere ortada tarafların hissedarı olduğu bir anonim şirket bulunmaktadır. Davaya konu şirket anonim şirket olduğundan burada 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda anonim şirketlere ilişkin olarak yer alan hükümlerin uygulanması gerekmektedir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda her ne kadar limited şirketlere ilişkin olarak ortaklıktan çıkmaya ve çıkarılmaya ilişkin düzenlemelere yer verilmişse de, anonim şirketler bakımından ise bu yönde genel bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Yine bu noktada limited şirketlere ilişkin olarak ihdas edilen hükümlerin anonim şirketler bakımından uygulanması da hukuken mümkün değildir. Nitekim Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2015/2255 Esas, 2015/8166 Karar sayılı, 11/06/2015 Tarihli ve 2016/527 Esas, 217/3549 Karar sayılı, 08/06/2017 Tarihli ilamlarında da bu duruma açıkça işaret edilmiştir.
Türk hukukunda ortaklıktan çıkarılma müessesesine kollektif, komandit ve limited şirketlerle kooperatiflerde yer verilmiştir. Anonim şirketlerde ise ortaklıktan çıkarılmaya ilişkin genel bir düzenleme bulunmamakta sadece 3 istisnai halde bunun mümkün olduğu belirtilmektedir. Bu üç hal de; m.141 hükmünde yer alan ve şirketlerin birleşmesi hususuna ilişkin olarak getirilen durum, m.208 hükmünde yer alan ve şirketler topluluğu hususuna ilişkin olarak getirilen durum ve m.531 hükmünde yer alan ve azınlık haklarına ilişkin olarak getirilen durumdur.
Somut uyuşmazlıkta ortada bir şirket birleşmesi veya şirketler topluluğu bulunmadığından m.141 ve m.208 hükümlerinin somut uyuşmazlığa tatbiki hukuken mümkün değildir.
m.531 hükmünde ise azınlık haklarına ilişkin olarak haklı sebeplerin bulunması ve şirketin feshinin talep edilmesi halinde mahkemenin fesih yerine davacıların ortaklıktan çıkarılmalarına karar verebileceği hüküm altına alınmıştır. Ancak somut uyuşmazlıkta davacı davaya konu şirkette azınlık değildir ve ortaklıktan çıkmak değil davalıların ortaklıktan çıkarılmasını talep ettiği gibi aynı zamanda ortada bir feshi talebi de bulunmamaktadır. Dolayısıyla burada anılan hükmün de tatbiki hukuken mümkün değildir.
Bu açıklamalar doğrultusunda da iş bu davada ileri sürülen iddialar uyarınca davalıların davaya konu şirkette ortaklıktan çıkarılmalarına karar verilmesi mümkün değildir.
Eldeki dava ortaklıktan çıkarılma istemin ilişkin olup 6102 sayılı TTK m.1521 hükmü uyarınca basit yargılama usulüne tabidir. Yine 6100 sayılı HMK m.320 hükmünde “Mahkeme, mümkün olan hâllerde tarafları duruşmaya davet etmeden dosya üzerinden karar verir.” denilmektedir.
Yukarıda detaylıca izah edildiği üzere mahkememizce dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda davanın esası hakkında kanaat ulaşılmıştır. Ayrıca eldeki davada 77 adet davalı bulunmakla birlikte davalıların bir kısmının da yerleşim yeri adresi yurt dışındadır. Bu haliyle tek bir tebligatın yapılması dahi davanın uzunca bir süre uzamasına neden olmakla birlikte yüksek miktarda yargılama gideri sarf edilmesine de neden olacaktır. Yine mahkememizce verilen karar da davalıların haklarına ilişkin olarak herhangi bir değişikliğe neden olmayacaktır. Tüm bu hususlar ile birlikte 6100 sayılı HMK m.30 hükmünde yer alan usul ekonomisi ilkesi gereğince yargılamanın makul sürede bitirilmesi ve gereksiz gider yapılmaması adına mahkememizce dosya üzerinden inceleme yapılmak suretiyle karar verilmiştir.
Bu açıklamalar doğrultusunda da davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL ilam harcından dava açılırken davacı tarafından yatırılan 59,30 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL harcın davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
3-Dava nedeniyle sarf edilen tüm yargılama giderlerinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalılar tarafından yargılama nedeniyle herhangi bir yargılama gideri sarf edilmediğinden bu hususta KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
5-Karar kesinleştiğinde artan avansın 6100 sayılı HMK m.333 hükmü uyarınca resen yatıran tarafa İADESİNE,
Dair, tarafların yokluğunda dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu AÇIK olmak üzere karar verildi. 06/01/2022