Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/592 E. 2022/61 K. 18.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
GAZİANTEP
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : …
KARAR NO :…

HAKİM : …
KATİP :…

DAVACILAR : …
VEKİLİ : …
DAVALI : …
VEKİLİ : …

DAVA : Menfi Tespit (Kefalet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/09/2021
KARAR TARİHİ : 18/01/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 18/01/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kefalet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Muris … … dava dışı …A … 28.03.2013 tarihli Genel Kredi Sözleşmesine 80.000,00 TL kefil olduğu, murisin 24.04.2014 tarihinde vefat ettiği, vefatından sonra kredi kullandırıldığı, ancak murisin bir sorumluluğu bulunmadığı, emsal Yargıtay kararlarının da söz konusu olduğu (Yargıtay 11. H.D.’nin 2020/2742 E.- 2020/5368 K. İle Yargıtay 11. H.D.’nin 2020/2548 E.- 2020/4697 K.), açıklanan nedenlerle, Gaziantep İcra Müd.’nün …/… E. Sayılı dosyası ile başlatılan takibin durdurulmasına, davanın kabulü ile taşınmazlar üzerindeki hacizlerin kaldırılmasına, %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacıların kendilerine gönderilen ödeme emrine itirazda bulunmadıkları, muris … … asıl borçlu…’a 10 yıl boyunca 80.000,00 TL azami miktara kadar kefil olduğu, kefilin vefatından sonra kullandırılan bir kredi sonucu ortaya çıkan bir borç olmadığı, açıklanan nedenlerle, davanın reddine, davanın ve kötüniyet tazminatı talebinin reddedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
1-Tarafların usulünce ileri sürmüş oldukları iddia ve savunmaları,
2-Genel kredi sözleşmeleri,
3-Kat ihtarnamesi,
4-İcra takip dosyası,
5-Davalı banka kayıtları,
6-Dosyada mündemiç bilirkişi raporu,
7-İlgili yasal mevzuat ve yargısal içtihatlar,
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Somut uyuşmazlığa bakıldığı zaman davacıların murisi olan … … dava dışı … … ile davalı banka arasında akdedilen 28/03/2013 tarihli genel kredi sözleşmesinde kefil sıfatıyla yer almıştır. Genel kredi sözleşmesi akdedildikten sonra da muris … … 24/04/2014 tarihinde vefat etmiş olduğu nüfus kayıtları ile sabittir.
Gaziantep İcra Dairesi’nin … esas sayılı takip dosyası ile de davalı banka tarafından muris … … ile dava dışı borçlu aleyhine icra takibine girişildiği, yine dosyada mübrez davalı bankanın 21/09/2021 tarihli cevabi yazısına göre mezkur icra takibindeki alacağın davalı banka ile dava dışı borçlu … … 08/05/2017 tarihinde kullanmış olduğu 25.000,00 TL bedelli … numaralı krediden kaynaklandığı anlaşılmıştır.
Dosya kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmış olup bilirkişi … tarafından hazırlanan 08/11/2020 havale tarihli raporda; dava dışı borçlu … … ile davalı banka arasında 28/03/2013 tarihli ve 80.000,0 TL limitli genel kredi sözleşmesi akdedildiği, davacıların murisi olan … … de anılan sözleşmede kefil sıfatıyla yer aldığı, muris … … 24/04/2014 tarihinde vefat ettiği ve davaya konu borcun dava dışı borçlu … … ile davalı banka arasındaki 08/05/2017 tarihli ve 25.000,00 TL bedelli krediden kaynaklandığı tespit edilmiştir.
Bilirkişi raporunda yer alan tespitlerin dosyada bulunan deliller ile uyumlu olduğu anlaşılmaktadır.
İzah edilen ve mahkememizce sabit görülen bu vakıalar karşısında davacıların sorumluluğunun tespit edilmesi gerekmektedir.
Kefalet sözleşmesi 6098 sayılı TBK m.581-603 hükümleri arasında düzenlenmiştir. Bu bölümde yer alan hükümler tetkik edildiğinde kefilin ölümüne ilişkin olarak özel bir düzenlemeye yer verilmemiş olduğu görülmektedir.
4721 sayılı TMK m.28/1 hükmü uyarınca ölüm ile kişilik son bulacağından ölüm ile borçlanma ehliyeti de ortadan kalkacaktır. Dolayısıyla da kişinin ölümünden sonra doğacak bir borç nedeniyle borç altına girmesine hukuken olanak bulunmamaktadır.
Bu hükümler birlikte nazara alınarak uygulama şekillenmektedir. Nitekim bu noktada benzer uyuşmazlıklara ilişkin olarak;
– Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2016/13393 Esas, 2017/7515 Karar sayılı ve 01/11/2017 Tarihli ilamında “…Mahkemece, yapılan yargılama ve alınan bilirkişi raporu neticesinde davalının aleyhinde yapılan icra takibinin mirasçısı olduğu … …’ın daha önce kefil olduğu kredi sözleşmesine dayanılarak yapıldığı, ancak borcun kefilin ölümünden sonra kullandırılan kredi borcundan kaynaklandığı, mirasçı davalı aleyhinde kefalet nedeniyle icra takibi yapılamayacağı, kefalet iradesinin vefat ile son bulduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA…”,
– Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi’nin 2018/461 Esas, 2018/1449 Karar sayılı ve 31/12/2018 Tarihli ilamında “…Davalı yanında kabulünde olduğu üzere dava konusu bononun dava dışı asıl borçlu şirketin kredi borçlarının karşılığı olarak verilmesi nedeniyle muris … … ölüm tarihine kadar olan kredi borçlarından sorumlu olacak, ölüm tarihinden sonra kullandırılan krediler nedeniyle herhangi bir sorumluluğu bulunmayacaktır. Yaptırılan bilirkişi incelemesi ile murisin ölüm tarihinden önce kullandırılan ve dolayısıyla sorumlu olduğu kredi borçlarının ödendiği tespit edilmiş olup, murisin ölümünden sonra kullandırılan kredi borçlarından sorumlu olmayacağının tabii olmasına göre ve asıl borçlu şirketin ödemeyle senetteki borcunun sona ermesi nedeniyle senette aval olarak yer alan muris …’nın da borcu sona ereceğinden dava konusu senedin bedelsiz kaldığı kabul edilmelidir…”,
– Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi’nin 2019/1822 Esas, 2021/820 Karar sayılı ve 18/05/2021 Tarihli ilamında “…toplanan delillere göre icra takibine konu kredi borcunun genel kredi sözleşmesinin kefili olan davalı murisi … … ölümünden sonra kullanılan kredilerden kaynaklandığının sabit olduğu, kefaletin kişisel teminat olması prensibi gereğince kefilin mirasçılarının kefilin ölümünden sonra doğan borçlardan sorumlu tutulamayacağı, bu nedenle mahkemece davalının icra takibi konusu borçtan sorumlu olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar vermesinin usul ve yasaya uygun olduğu, davacının kötüniyetli olduğunu göstereen herhangi bir delil olmadığından davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmesinde de usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, mahkemece delillerin takdirinde ve yasa kurallarının olaya uygulanmasında bir isabetsizlik görülmediği, kararda kamu düzenine aykırı herhangi bir husus bulunmadığı, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin ve davalı vekilinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar vermek gerekmiştir…” denilmektedir.
Davalı vekili gerek cevap dilekçesi, gerekse de bilirkişi raporuna karşı itiraz dilekçesinde davaya konu borcu doğuran kredinin davacıların murisinin kefil olduğu genel kredi sözleşmesine bağlı olduğunu savunmuşsa da; yukarıda yapılan açıklamalardan da anlaşılacağı üzere burada asıl önemli olan borcun doğum tarihinin ölüm tarihinden önce mi yoksa sonra mı olduğudur. Somut uyuşmazlıkta davaya konu borcun doğum tarihi murisin ölüm tarihinden sonraki bir tarih olduğu sabit olduğundan davalı vekilinin bu yöndeki savunmasına itibar edilmemiştir.
Yine burada dosya kapsamı itibariyle davalı bankanın takibi başlatmakta haksız olduğu anlaşılmış ise de kötü niyetli olduğu yani bir başka deyişle alacaklı olmadığını bilerek takibe geçtiğini gösterir herhangi bir delil mevcut olmadığından davacıların kötü niyet tazminatı talebinin de reddine karar vermek gerekmiştir.
Ayrıca davacılar vekili her ne kadar hacizlerin kaldırılmasını talep etmişse de bu talebin icra prosedürü çerçevesinde icra dairesinden veya gerektiği takdirde icra mahkemesinden talep edilmesi gerektiği ve bu noktada mahkememizin herhangi bir görev ve yetkisi bulunmadığı anlaşıldığından taleple ilgili olarak karar verilmesine yer olmadığına dair hüküm kurulmuştur.
Bu açıklamalar doğrultusunda da davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile; davacıların Gaziantep İcra Dairesi’nin … esas sayılı icra takip dosyası nedeniyle davalı bankaya BORÇLU OLMADIKLARININ TESPİTİNE,
2-Davacıların kötü niyet tazminatı talebinin 2004 sayılı İİK m.72/5 hükmünde yer alan kötü niyet şartı gerçekleşmediğinden REDDİNE,
3-Davacılar vekilinin hacizlerin kaldırılması talebi hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
4-Karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanunu uyarınca davanın kabul edilen değeri olan 18.492,10 TL üzerinden alınması gereken 1.263,20 TL ilam harcından davacılar tarafından dava açılırken yatırılan 315,80 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 947,40 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
5-Davacı tarafından yargılama nedeniyle sarf edilen 525,50 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacılara VERİLMESİNE,
6-Davalı tarafından yargılama nedeniyle herhangi bir yargılama gideri sarf edilmediğinden bu hususta KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
7-Davacılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT hükümleri uyarınca hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara VERİLMESİNE,
8-Karar kesinleştiğinden artan avansın 6100 sayılı HMK m.333 hükmü uyarınca resen yatıran tarafa İADESİNE,
Dair, davacılar vekilinin yokluğunda ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi, verilen karar hazır bulunan taraf vekillerine okunmak suretiyle tefhim edildi. 18/01/2022